IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07 Mayıs 2012, 20:11   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aydın Ünal yazdı Aydın despotizmi




Başbakan'ın konuşma metinlerindeki cümlelere hayat veren Aydın Ünal, 'aydın despotizmini' yazdı..


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.




Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Şehir Tiyatroları yönetimine, belediyenin atama yapmasını öngören genelgenin ardından başlayan tartışma, zirve yaptı. Tartışmalara katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şehir tiyatrolarını özelleştirmeyi planladıklarını belirtip aydın despotizminden bahsetmişti. Başbakan Erdoğan'ın bu yaklaşımını anlattığı konuşmasına hayat veren isim ise Erdoğan'ın konuşmalarını hazırlayan ekibin başındaki aydın Ünal'dı.
Ünal, Star gazetesindeki Açık Görüş köşesinde yayınlanan yazısında 'Aydın despotizmini' yazdı.
İşte aydın Ünal'ın dikkat çeken o satırları:
BÖYLE OLUR AYDIN DESPOTİZMİ

İlk kez, irtica kampanyalarının yürütülmediği, darbe tehdidinin olmadığı, sanal kampanyalarla ve yapay gündemlerle halkın oyalanmadığı, muhalefetin kışkırtma için zemin bulamadığı bir ortamda, aydın despotizmi konuşuluyor.
Başbakan Erdoğan'ın hafta sonunda partisinin Gençlik Kolları Kongresi'nde yaptığı konuşma, Şehir ve Devlet Tiyatroları'nın özelleştirilmesiyle ilgili ifadelerinin öne çıkarılması nedeniyle dar bir mecrada ele alınsa da, kadim bir tartışmanın küllerini kaldırması açısından tarihi önem taşıyordu.
Başbakan, 19 Mayıs törenleri, dindar nesil ve tiyatro tartışmaları özelinde, aslında çok daha derin ve Tanzimat'tan bugüne gelen girift bir meseleyi gündeme taşıdı. Necip Fazıl'ın Sakarya Şiiri'ndeki, "Vicdan azabına eş, kayna, kayna Sakarya / Öz yurdunda yetimsin, öz vatanında parya" dizelerini, bir milletin 200 yıllık trajedisi ve psikolojisi olarak ortaya koyan Başbakan, "Sakarya artık ayağa kalkmıştır" diyerek, son derece iddialı, bir o kadar da gecikmiş bir tartışmanın kapılarını araladı.
NECİP FAZIL TARZI..

Necip Fazıl, bir fikir ve aksiyon adamıydı. Necip Fazıl, duruşuyla, bakışıyla, edasıyla; ezik bir millet adına zor zamanlarda konuşabilen özgüvenli ve cesur tavrıyla, yani eserlerinden ziyade aksiyonuyla öne çıkmış bir abide şahsiyetti. İçinden çıkıp geldiği çevreyi çok iyi tanıdığından olsa gerek, aşağılanmaya, küçümsenmeye, hafife alınmaya hiçbir zaman fırsat tanımadı. Batı'nın sanatını, özellikle de edebiyatını çok iyi biliyor, ama ne tek bir satırda, tek bir dizede, ne de hitaplarında tek bir cümlede, Batı'nın eserleri karşısında en küçük eziklik emaresi göstermiyordu. Hapis ve yoksulluk dahil, hiçbir tehdide boyun eğmeyecek kadar samimi, anlaşılamamanın verdiği yalnızlıktan şikayet etmeyecek kadar umutluydu.
Necip Fazıl'ın vefatı, hiç tartışmasız, Türkiye'de inançlı kesim içinde çok ciddi bir boşluk oluşturdu. Bir yazar, bir şairden öte, bir aksiyon adamı, dik başlı bir lider Hakk'a yürümüştü. Ömrü boyunca kendisini takip edenlere, "mazinizle gurur duyun" diyen, "siz büyük bir medeniyetin çocuklarısınız" diyen, ezilmişliği ve ezikliği reddeden, rakiplerinin bile ürktüğü, çekindiği bir dava adamı göçmüştü.
MUHAFAZAKAR AŞAĞILAMA!

Necip Fazıl'ın varlığında da, yokluğunda da, 31 Mart Vakası'yla başlayan irtica tehlikesi, yobaz yakıştırması, taşralı aşağılaması hiç ivme kaybetmeden sürdü. Türk sinemasında inançlılar cahil köylü; imamlar, eli tespihli, keçe sakallı, aklı parada ve kadında olan yobaz; "selamun aleyküm" diyenler mürteci olarak perdeye aktarıldı. Karikatürlerde inançlılar, ağzı salyalı, elinde kör testereyle kesecek "modern" arayan tipler olarak resmedildi. Önce devlet televizyonu, ardından onunla birlikte özel televizyonlar, muhafazakarlığı aşağılama kampanyalarının dışında kalmadı. Başörtülü kızlar, sakallı erkekler, üniversite kapılarından döndürülmek bir yana, "öcü, yobaz, mürteci, karafatma, örümcek kafalı" hakaretlerine sıkça maruz kaldı. Sanatta ve medyada olduğu kadar, siyasette, bürokraside, ekonomide, geniş bir halk kesimi, ağzıyla kuş tutmak için çırpındığı, kuşu da yakaladığı halde, zenci ve parya muamelesi görmekten kurtulamadı.
Hiç kuşkusuz, AK Parti'yle birlikte, Türkiye'de değişmez denilen çok şey değişti. Vesayet sistemi çok ağır yara alırken, komitacılık mahkum olurken, cuntacılık geriletilirken, ekonomide, bürokraside, hukukta, kast ve hanedanlık sistemi de neredeyse tamamen çöktü. Periyodik olarak irtica tehditlerinin yaşanmadığı, hukukun üstünlere ve seçkinlere farklı uygulanmadığı, sivil ve askeri bürokrasinin sanal tehdit üretmediği, atanmışların seçilmişleri hizaya getirmediği, milli iradenin karınca kararınca güç ve anlam kazandığı yeni bir süreç başladı.
ŞERİAT GELİYOR PROPAGANDASI

Ancak, yeni süreç, geçmişin travmalarını silmeye, ezikliği, ezilmişliği, yani paryalığı ve zenciliği redde yetmedi. 12 Eylül'le, hatta ve hatta 28 Şubat'la hesaplaşılırken, 27 Nisan bildirisi paçavraya çevrilirken, belki de çok hızlı ilerleyen süreç, ürkekliği gideremedi.
Alkolle ilgili yasal ve hatta anayasal, Batı'nın bile gerisinde bir takım düzenlemelerin bugün hala "işte bak biz demiştik" tepkisiyle geriletilmesi; Kars'taki heykelle ilgili "kral çıplak" denildiğinde sanat düşmanlığı gibi sihirli bir ithama maruz kalınması, Ramazan başta olmak üzere mahalle baskısı tartışmalarının gündeme taşınması, millet nezdinde itibarı olmayanların hala sesinin gür çıkıyor olması, tiyatro tartışmasının "şeriat geldi, geliyor" yaygarasına muhatap olması, bunun karşısında da esaslı ve dik bir fikri duruşun sergilenememesi ürkekliğin devamının en basit tezahürleridir.
Başbakan Erdoğan'ın, partisinin Gençlik Kolları Kongresi'nde yaptığı konuşma, aslında işte bu silinmeyen ezikliğe ve ürkekliğe karşı isyanın haykırışıdır. 200 yıldır "ben bilirim, sinema benim, tiyatro benim, heykelden, resimden ben anlarım, siz anlamazsınız, siz bilmezsiniz, sizi gidi şark kurnazları, sizi gidi taşralı bürokratlar, sizi gidi köylü muhafazakarlar" tavrına Başbakan Erdoğan güçlü bir itiraz koymuştur.
BAŞBAKAN'IN 'SİZ KİMSİNİZ' ÇIKIŞI

Acı olan şudur ki, Başbakan'ın isyan ve itirazına, muhafazakar kesim ve medyadan çok cılız destek gelse de, muhataplardan güçlü ve koro halinde bir itiraz yükselmiştir. Öyle ki, "bidon kafalılar" ve "göbeğini kaşıyan adamlar" gibi "zeka" pırıltısı tanımlamalara, "20 yıllık belediye temizlikçisinin tiyatro yöneticisi olması" aşağılaması eklenivermiştir. Öyle ki, uzun süre, "aydın" ve "dürüst" imajına bürünen liberal yazarlar, Başbakan'ın "siz kimsiniz" sorusu karşısında muvazeneyi yitirip, soğukkanlılığı kaybedip, yıllar içinde oluşturdukları imajı tuz buz edip, tıpkı diğer aşağılamalar gibi "kasaba bürokratı" ibaresini ağızlarından kaçırıvermiş; Aziz Nesin'le Bekir Coşkun arası bir seviyeye yerleşmişlerdir.
Statüko aydınlarının, milletten aldığı güçle "siz kimsiniz" diye soran Başbakan'a, "asıl siz kimsiniz" sorusunu yöneltmesi, "aydın despot olur mu, topumuz tüfeğimiz yok" şeklinde itiraz etmesi, eğer panik ve telaşın değilse, milli irade karşısında şaşkınlığın, hiç olmadık bir zamanda ortaya çıkan öfkeli özgüven karşısında şaşırmışlığın ifadesidir.
TARTIŞMANIN GÖRÜNMEYEN BOYUTU

Hiç şüphesiz, sürüp giden tartışma bir tiyatro tartışması, Şehir Tiyatroları'nın yönetmeliğinde yapılan değişiklik tartışması değildir. Tartışma, statükoya sırtını dayayarak yer işgal edenlerin, son kalelerinin, son mevzilerinin, son rant mevkilerinin ciddi şekilde sarsılması tartışmasıdır. Tartışma, fikir, sanat ve medya dünyasında kast ve hanedanlık sisteminin sonlandırılması, ideolojik kabukların kırılması, tekellerin sorgulanması tartışmasıdır. Bu tartışma, statükonun bahçesinde gül gibi yaşayıp, çitin dışında kendilerini besleyen millete çamur atanların sorgulandığı tartışmadır. En güvenilir sığınak ve dayanak olan silahlı güçlere, darbe yapmadıkları için hakaret üzerine hakaret edilmesi de bu tartışmanın yol açtığı sarsıntının baş dönmesidir.
'KEMALİST DİNDAR- SİVİL DİKTATÖR' KAVRAMLARI

Şu aşamadan itibaren, "tehdit, irtica, şeriat, yobazlık, kadrolaşma" iddiaları, "Kemalist Dindar, sivil diktatör" ithamları belli ki daha fazla duyulacak.
Ama, bu iddia ve ithamların artık ne sağda, ne de solda alıcısı çıkmıyor.
Yeni bir 28 Şubat özlemiyle yanıp tutuşanlara, siperde bekleyenlere artık yeterli destek kuvvet gelmiyor.
Aydın despotizmi tartışması, son 200 yıldır ilk kez bu kadar sağlıklı bir tartışma zeminine kavuşmuş durumda. İlk kez, irtica kampanyalarının yürütülmediği, darbe tehdidinin olmadığı, sanal kampanyalarla ve yapay gündemlerle halkın oyalanmadığı, muhalefetin kışkırtma için zemin bulamadığı bir ortamda, aydın despotizmi konuşuluyor. 200 yıldır ilk kez, bir lider, bir Başbakan, milletle birlikte aydınlara, sanatçılara çıkış yolu aralıyor. İlk kez bir Başbakan, demokrasi dışı güçlere yaptığı gibi, kendisini allame-i cihan olarak görenlere, cesaretle, "Bu milleti parmağınızı sallayarak azarlayamazsınız" diyor.
'SAKARYA ARTIK ŞAHA KALKMIŞTIR'

Nereden bakarsanız bakın, bu süreç hayırlı bir süreçtir. Bu süreç ve bu tartışma, 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat'ın fikir mimarlarının ve en önemli aktörlerinin, zihniyetleriyle birlikte tasfiyeleri sürecidir.
Necip Fazıl, onca eserine, hafızalara kazınmış onca dizesine, dava mücadelesi ve aksiyonla geçmiş onca seneye rağmen, Sakarya'nın yüzüstü sürünmekten kurtulduğunu göremeden, evet, yapayalnız göçtü gitti.
Yüzde 50 oy almış, Necip Fazıl'la da yol arkadaşlığı yapmış bir Başbakan'ın, öfkeyle ve özgüvenle, "Sakarya artık şaha kalkmıştır" diyerek paryalığa ve zenciliğe, en önemlisi de ürkekliğe isyanı onu yalnızlıktan kurtarır mı? Bugün göremediğimizi, belki zamanla göreceğiz.

__________________
Küçükken bir yerim ağrıdığında - Öpeyim de geçsin. derdin. Yüreğim ağrıyor ANNE. Öpte geçsin.
 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat
 

Etiketler
aydın, despotizmi, yazdı, Ünal


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Aydın Sır İl ve İlçelerimizin Tarihçesi 0 29 Ocak 2011 18:03
Avukma (aydın) Sır Yöresel Yemekler 0 21 Ekim 2010 13:26
Aydın Yöresi Sır Yöresel Yemekler 0 19 Ekim 2010 18:13