IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 12 Eylül 2013, 13:02   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Arınç: Biz gözümüzü mü bağladık?




PKK'nın çekilmeyi durdurma kararıyla ilgili konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Bizim başlattığımız bir çözüm süreci var. Bu örgüt, liderini dinler mi dinlemez mi? Haziran ve Temmuz'da militanların çıkması gerekirdi, çıkmadı. Biz gözümüzü mü bağladık? Nerede bulunduğunuzu bilecek bir yapıya sahibiz'' dedi.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


İSTANBUL - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, NTV canlı yayınında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı.

Arınç'a sorulan sorular arasında demokratikleşme paketinden, PKK'nın çekilmeyi durdurmasına, Hatay'daki eylemlerden, Suriye'ye olası operasyon hazırlığına kadar bir çok konu yer aldı.

Hukuk ve Medya Bağlamında İslamofobi Konferansı düzenlendi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da açılışta bir konuşma yaptı. Bu konferansta İslamafobi ve medya konusu ağırlıklı olarak ele alınıyor. Sizin öngörünüz nedir? Sadece medya üzerine bu konuda yüklenmek ne kadar yararlı olacak?

Sadece medya değil hukuk bağlamında da İslamafobi'yi tartışıyoruz. İslamafobi konusu hem Avrupa'nın hem ABD'nin hem Türkiye'nin hatta 2 milyara yaklaşan nüfusuyla bütün İslam aleminin günlük meselesi. Böyle bir gün çok şükür yok. Siyaset adamlarından medyaya kadar sokak gösterilen kadar dünyada bir hareket var. Maalesef barışı tehdit ettiğini görüyoruz. Tabii medya dilinin insanlarda meydana getirdiği algının çok önemli olduğunu düşünüyor. 'Müslüman eşittir terörist' veya 'Müslümanlar terörist olur', 'İslam'dan demokrasi çıkmaz, barış çıkmaz' böyle bir anlayışın maalesef hakim olmaya çalıştığını görüyoruz. Medyanın daha birleştirici bir ortam oluşturması gerektiğini ifade ettik. Bir de hukuk bağlamı var. Bizim AB ilerleme raporları, AB Konseyi nefret suçu diye bir suçun tanımlanması gerektiğini ifade ediyor ve nefret saikiyle yapılmış suçların da ağır bir şekilde cezalandırılmasını öngörüyor.

Demokratikleşme paketinin gecikmesiyle ilgili BDP ve Kandil'den ciddi eleştiriler vardı. Bu paket ne zaman kamuoyuna açıklanacak ve içeriğine dair ipuçları neler?

NEFRET SUÇU İÇİN DÜZENLEME
Elimizdeki hukuk dokümanlarını da dikkate alarak gelebilecek yeni demokratikleşme paketi içerisine de nefret suçunu ayrıca tanımlamak yerine TCK'daki bazı maddelerin içerisine kasıt eğer nefret ise veya insanların dili, dini, rengi, cinsiyeti, ırkı, mezhebi, siyasal düşüncesi, felsefesi, yaşam biçimi amaçla işlenmişse onun cezasını arttıracak bir düzenleme yapacağız.

DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ
Konunun sahibi olarak Başbakanımızı göstermemiz isabetli. Bütünü ile meseleyi ona bırakmak doğru bir yaklaşım olur. Bugüne kadar kanunlarımızda bazı hükümler var. Ama bunların yeterli olmadığı görülüyor. İslamofobi arttıkça sadece Almanya’daki Müslümanlar zarar görmüyor. Türkiye’deki farklı gruplar da zarar görebilir.

'DİNK CİNAYETİ AKLIMA GELİYOR'
Rahip cinayetleri oldu Türkiye’de. Zirve olayı aklıma geliyor. Hrant Dink'le ilgili cinayet aklıma geliyor. Eğer dil, din, ırk, cinsiyet, felsefi farklılıklar sebebiyle işlenmişse o ceza daha büyük bir sonuca katlanmış olacak. Ben bunu ileri bir hukuk başarısı olarak görüyorum. Bunu Ekim ayında yasalaştırmış olacağız. Türkiye’de insanların günlük yaşamlarını kolaylaştıracak, laik bir yaşamın şartlarını hazırlama noktasında başka maddeler olacak. Bir kısım insanlar bunu da azımsayacaktır ama biz bu tür düzenlemeleri 2002’den beri yapıyoruz. Terör örgütünün baskılarıyla, aba altından sopa göstermeleriydi... Bunlarla ilgisi yok.

'RUHBAN OKULU GÜNDEMİMİZDE'
Ruhban okulu gündemimizde. Bu paketin içinde olmadan önce de gündemimizdeydi. Henüz bir karar verilmedi o konuda. Bu toplantıda da onların temsilcileri var. İç ve dış bazı şartlarının oluşması gerekiyor. Onun gerçekleştiği anda biz bu okullar faaliyete geçebilir diyeceğiz. İki konu var ki bu konuların çözülmesini mutlaka istiyorlar. Birisi Heybeliada'da Ruhban Okulu'nun 1971'deki kapatılmasından sonra 40 yılı geçmiş bir noktada yeniden din adamı yetiştirmek üzere açılmasıdır. Haklıdırlar. Biz onların bu okulları kapalı olduğu için din adamları ihtiyaçlarını hükümetimizin izniyle yapabiliyoruz.

'MORU ÖNCE RENK ZANNETMİŞTİM'
İkinci Mor Gabriel konusudur. Ben önce moru renk olarak sanmıştım ama Aziz anlamında, din büyükleri anlamında. Gabriel de bizim Cebrail. Bu 20 yıllık bir sorun. Mor Gabriel konusunda bizden arazi istemeleri karşısında bir hukuk duvarı var. Elbette mahkeme kararlarına uymak zorundayız ama bir başka formülle çözebilecek noktadayız. Kendileri de bundan haberdar.

'SÜRYANİLER DE BU TOPRAĞIN BİR PARÇASI'
Süryaniler de bu toprağın bir parçası. Berlin’de bir konferansa gittiğimde Süryani kilisesine davet ettiler beni. Yedik, içtik, konuştuk. 80 yaşlarındaki bir din büyüğü 'Ben Türkiye’yi o kadar çok seviyorum ki bütün rüyalarım orada geçiyor' dedi bana. Biz onların samimiyetine güveniyoruz.

ANADİLDE EĞİTİM OLUR MU?
Anadilde eğitim dili olması konusunda itirazlar var, konu gündemimizde değil.

AYNI BAHÇEDE CAMİ-CEMEVİ
Alevi yurttaşlarımız da toplumumuzun bir parçası. Alevilerin haklı talepleriyle ilgili bazı gelişmeler olacağını söyleyebilirim. Projeye karşı çıktığı için sokak gösterisi yapanlar Alevileri ne kadar temsil ediyor?

PKK'nın çekilmeyi durdurma kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cemil Bayık bir örgütün belli noktasındaki bir insandır. Onun sözüne karşı bana ne düşündüğüm soruluyor. Bunu ben kabul edemem. Duran Kalkan şöyle demiş falan böyle demiş. Cevap vermeye istekli değiliz. Bizim başlattığımız bir çözüm süreci var. Bu örgüt liderini dinler mi dinlemez mi? Bunlar ayrı bir konu.

Nevruz'da mektubu okunan kişi kendi örgütü üzerinde söz sahibiyse bunun sonuçlarını görmemiz lazım. Biz işimizin başındayız. Talimat örgüt üyelerine verildi. Haziran ve Temmuz'da militanların çıkması gerekirdi, çıkmadı. Niye siz hala 600 kişi çıktınız? Biz gözümüzü mü bağladık? Nerede bulunduğunuzu bilecek bir yapıya sahibiz.

İMRALI'NIN SÜREÇ TALEPLERİ
Kandil'den de gelsin onlar da görüşsünler. Bu mümkün değil. Kandil'dekilerin İmralı ile görüşmesini konuşmak bile abes. Kardeşi, ablası gidebilir. Her gün turlar düzenleyecek halimiz yok.

3 GAZETECİ İMRALI’YA GİTSİN İSTEĞİ
Bence şu aşamada doğru olmaz. İzin konusunda söz sahibi değilim. Ben bu işin medya boyutuna indirgenmesini doğru bulmam. O zaman başka mecralara yürüyebilir iş. Süreç aksayabilir.

'AHMET ATAKAN’IN ÖLÜMÜNE ÇOK ÜZÜLDÜM'
En son Atakan rahmetli oldu. Çok üzüntülüyüz. Bunu bir siyasi söylem olarak değil herkesin bir gencin karşısında üzülmesi lazım. Bu tür olaylarda silah da kullanılabiliyor. Bir olayda olduğu gibi meşru müdafaa hudutları içerisinde kalmış ölüm hadisesi de olabiliyor. Her ölümlü olaydan sonra adli soruşturma yapılıyor. Bu savcıların işi. Savcılar her türlü delili toplamalı. 40 tane ihtimal var. Bunu mutlaka şunlar yapmıştır diye tahkikatın seyrini değiştirecek söylemler olursa kasıtlı gibi oluyor. Ali İsmail olayında başta iddia edildiği gibi polisin ölüme neden olması da iddianameye konu olacak kadar ciddiymiş.

'TALEPLERE KULAK VERMEK GEREK'
Son olayda sanırım yüksekten yere düşüğü söyleniyor. Bunları değerlendirmek savcıların işi. Genç insanlar. Neden eylemlerin içinde olduğunu da bilmiyoruz. Yasa dışı eylemde olmak herkese zarar getirir. Bu işleri önlemenin tek yolu taleplere kulak vermek, dinlemek, gereğini yerine getirmek. İlk gezi olayları başladığında önce BDP’li Önder’le görüştüm, sonra o platformu temsil eden arkadaşlarımla görüştüm. Gereğinin yapılacağını söyledim. Başbakan da aynısını söyledi. Bu niyetler işlerse kötü niyetlilerin marjinal kalacağını düşünüyorum.

Suriye'de bir operasyon ihtimali oldukça zayıflamış görünüyor. Suriye yönetimi kimyasal silahların uluslararası denetime bırakılmasını kabul etti. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Suriye'de çözüm nasıl olacak?

BM Güvenlik Konseyi'nden Rusya ve Çin yüzünden bir karar çıkmıyor. Gönüllüler koalisyonu için ABD, Fransa ve Almanya'nın ön alması gerekirdi. Türkiye'nin bir saldırıya uğraması durumunda NATO'nun Türkiye'yi koruyacağını söyleyebiliriz. Kerry'nin kimyasal silahların teslimiyle ilgili sözü maalesef müdahale imkanını ortadan kaldırdı.

Alıntı

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
 

Etiketler
arınç, bağladık, biz, gözümüzü,


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık