Yaz(ma) kızım!
 

Üç genç.
Üç fidan.
Deniz, Yusuf, Hüseyin.
Şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkının bağımsızlığı ve mutluluğu için savaşan üç cesur yürek.
"Töresi batası [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]/Kahpe kalır şahan gider." dizeleriyle anlatılabilecek üç güzel can.

Yaz(ma) kızım! Karar: İnfaz

Yıl 1972. Gencecik delikanlılar için kırılan kalemlerin, [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] binlerce insanın kolunu kanadını kırdığı yıl.

"Bir nar ağacı var
Bir de darağacı
Namerde nar ağacı düşer
Merde darağacı"

Mayıs'ın 6'sı. Ölümü baş üstüne buyur eden Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in darağacına yürüdüğü gün. Ölümün bile üşüdüğü o gün.

"Bizi asacaklarmış Deniz." der Yusuf. Sesinde tarifi zor bir duygu vardır. Elbet ya. Kolay mıdır öyle genç ölmek. Bir yaprak gibi yüreği, koparıp ateşe atmak. Deniz, daha gür yaşasın diye canını canına, sesini sesine katmak istediği yoldaşına döner ve gülümser. Çünkü uğruna ölüme gidilen şey kendini karanlıkta bir [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] gibi hissettirir. O ışığı görmüşçesine gülümser Deniz. "Gülüşümüzü de asamazlar ya Yusuf'um.."

Acıyı bal eyledik

Edip Cansever'in şiirlerine konu olmuş balıkçı Ahmet abi, Erdal Öz'le ettiği bir sohbette [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] için "Var mıydı bu kadar yakışıklı ölmek?" der. Sahiden var mıydı bu kadar yakışıklı ölmek? "Yazık değil mi ulan bizlere? İçimiz kan ağlıyor şimdi." diye de devam eder. Ahmet abinin gözlerinde beliren iki damla yaşı hiç unutmaz Erdal Öz.

O kadar yüreği yandı ki bu insanların sizden sonra, dökülen her damla yaşta Denizler, atılan her cesur adımda Yusuflar, güzel günlere inanan Hüseyinler çoğaldı.

Her ağlayışta yüreklerinizden öptük sizi. Acıyı bile bal eyledik.

"Oysa,
onların göremediği bir şey var
kanınızla yıkadığınız toprağa
kalbinizden rüzgara usulca ilişerek
savrulan isyan filizleri"

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]