IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 13 Nisan 2009, 17:37   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
hristiyanlar neden Kuran'ı kabul edemezler???




Hristiyanlar neden Kuran’ı kabul edemezler?





Yoksa ikiside doğru olabilirmi?
Bütün yollar Roma'ya çıkar derler. Bütün "kutsal kitaplar" sonuçta aynı şeyi söyler, değil mi?




Yoksa ikiside doğru olabilirmi?


Bütün yollar Roma'ya çıkar derler. Bütün "kutsal kitaplar" sonuçta aynı şeyi söyler, değil mi? Hepsi Allah tarafından indirilmedi mi? Hepsi Yaradan Tanrı'ya inanmayı ve insanların haklarını yememeyi öğretmiyor mu? Gerçekten de, Kitabı Mukaddes (Kutsal Kitap) ile Kuran arasında önemli bir fark yoksa, Kitabı Mukaddes Allah Sözü müdür değil midir diye tartışmanın hiçbir anlamı yoktur. İkisi aracılığıyla bize aynı gerçekler esinleniyorsa o zaman onların arasından bir seçim yapmak da söz konusu olmaz. "Biz Allah'ın indirdiği bütün kitaplara inanıyoruz" deyip geçebiliriz.

Fakat kitaplar arasındaki durum gerçekten böyle mi acaba? Kuran'la Kutsal Kitap aynı şeyi mi yazıyor? Aralarındaki farklılıklar sadece yüzeysel mi? Yalnız ibadet şekilleri mi değişik? Yoksa daha derin zıtlıklar var mı? Ya birbirinden çok büyük ve önemli farklılıkları varsa? Veya her iki kitabın esas kavramları ve temelleri diğerininkiyle tamamen çelişki içindeyse? O zaman gerçeği arayan kişiler olarak daha derin bir sorunumuz vardır değil mi? İşin sonunda bir karar vermek zorundayız. Çünkü birbirlerine zıt olan iki kavramın, ikisinin de doğru olamayacağı kesindir.

Gerçekten de durum böyledir. Değişik kesimler tarafından Allah Sözü olarak kabul edilen bu iki "kutsal" kitap, birçok ortak noktaları olmakla birlikte, bize çok çok farklı kavramlar vermektedirler. Onları bağdaştırmak mümkün değildir. Yani bu iki mesaj özde farklıdır. Önümüzde iki ayrı yol, hatta iki ayrı Tanrı kavramı vardır. Buna ne diyelim?

İkisi birden doğru olamaz!

İncil'i okuyacak olursak onda Tevrat'tan çok alıntı göreceğiz. Çünkü İncil, Tevrat'ın devamı ve tamamlayacısıdır. Daha önce verilmiş vahiy olan Tevrat'a başvurarak, daha sonra verilmiş olan İncil'in aynı kaynaktan olup olmadığını ölçebiliriz. Böyle bir karşılaştırma yaptığımız zaman İncil'in Tevrat ve Zebur'a tamamen uyduğunu görüyoruz. Tanrı'nın Sözü olarak bu kitaplar mükemmel ve ilahi bir vahiy bütünü oluşturuyor.

Halbuki aynı şekilde Kuran'ı Tevrat ve İncil ile karşılaştırdığınız zaman onun aynı kaynaktan olmadığını görmemek çok zordur. Kuran kendisinden önceki kaynaklardan büyük farklılık gösterir. Buna göre ikisinin de doğru olması kuşkuludur doğrusu.





Bunu bir örnekle açıklayalım. Eski Mısır'da kocaman yontma taşlardan yapılan bir piramidi düşünün. Baş mimar çizdiği planlarda her taşın şeklini ve konacağı yeri gösteriyor. Taş ocağında ustalar her bir taşı baş mimarın planına göre büyük dikkatle kesiyorlar. Sayısız işçiler de böylece hazırlanan taşları inşaat sahasına yavaş yavaş getirip yerine koyuyorlar. Her bir taş aynı plana göre kesildiği için daha önce yerleştirilen taşlara mükemmel bir şekilde uymaktadır. Öyle ki, piramidlerde olduğu gibi kocaman taş kütlelerinin aralıklarına ince bir kağıt bile giremiyor.

Şimdi diyelim ki yapı tamamlandıktan sonra piramidin ucuna başka bir baş taşı getiriliyor. Ne olacak? Onu diğer taşlara uydurmak için harcanan bütün çabalar boşa gidecek. Çünkü o taş mimarın planında yer almıyordu ki! Yoksa mimarın planı yanlış mı diyeceğiz? Taş uymadığı halde yapının üstüne konursa bütün yapıyı bozmaz mı? Hele o taşın, piramidi tamamlayan en önemli taş olduğu iddia ediliyorsa...

Tabii ki bu basit bir örnektir. Yine de buna benzer bir şekilde Tanrı'nın Sözü'nü, peş peşe gelen vahiylerden oluşan "bir piramit" olarak düşünebiliriz. Tanrı'nın kendisi mimarıdır. Uzun yüzyıllar boyunca O'nun mükemmel planına göre Kutsal Yazılar sırayla peygamberler aracılığıyla gelmiştir. Bu "vahiy piramidinin" bütün taşları (yazıları) mükemmel bir şekilde tek bir plana göre birbirlerini tam bir uyum içinde bütünlemektedir. Önceden gelen kutsal yazılara uymayan bir yazının aynı "Mimar"dan gelmediği ortadadır. İşte Kutsal Kitap'ın bütün "taşları" birbirlerine uymaktadır. Hatta, İncil'in son kısmı olan "Esinleme" bölümü vahiy piramidinin doruğudur. Ama Kuran, bütün çabalara rağmen bu yapıya uymamaktadır. Yukarıda söz ettiğimiz Kuran'la Kutsal Kitap arasındaki esaslı farklılıklar bu uyumsuzluğu göstermektedir. Öylese bu taş mimarın planına uymadığına göre de yapıda yer alamaz.













İki farklı "Vahiy" Kavramı

Yukarıda verdiğimiz örnekte Kutsal Kitap ile Kuran arasında çok esaslı bir fark ortaya çıkmaktadır. Kutsal Kitap'taki vahiy kavramı Kuran'dakinden çok farklıdır. Kutsal Kitap'a göre Tanrı'nın Sözü olan kitaplar İbrahim'in soyu olan Yahudilere emanet edildi (Bkz. Romalılar 3:2). Bu vahiy (yani Tanrı tarafından bildirilen gerçek) kat kat gelişir. Şöyle ki ilk yazılarla temel konur. Ondan sonra gelen kitaplarla bu yapı kat kat yükseliyor, önceden açıklanan gerçekler daha derinlik kazanıyor. Yani sonradan gelen bölümler önceki bölümleri geçersiz kılmadığı gibi yerini de almıyor. Tersine yan yana durup bir bütün olarak Tanrı'nın planını açıklıyor. Hatta bunlardan bir tanesi bile eksik olsa planın bütünlüğünü kavramamız mümkün değildir.

Halbuki Kuran'dan kaynaklanan vahiy kavramı çok farklıdır: Bütün milletlere ayrı ayrı peygamberler gönderilmiştir (Bkz. Fâtır/35:23-24). Bu nedenle gelen kitaplar aynı genel mesajı tekrarlıyor. Öyle ki, son kitabı bildikten sonra hepsini öğrenmiş oluruz. Bu mantığa dayanarak İslam alimleri, Kuran'ın önceki kitapların hükmünü ortadan kaldırıp onları geçersiz kıldığını ileri sürerler.

Fakat böyle bir kuram, insanı başka çıkmazlara sokmaz mı? Örneğin:

· Yahudilere neden bu kadar çok sayıda peygamber ve kitap gönderilmiştir?

· Zebur ve İncil neden Tevrat'ın hükmünün ortadan kalkmadığını söylüyor?

· Neden Yahudilere gelen peygamberler dışında diğer kavimlere gelen semavi kitapların izi kalmadı? Yoksa çoktanrılı Hindu dininin kutsal kitapları olan "Veda" ile "Bhagavad Gita" da mı Allah'tan geldi?

· Sonradan gelip Allah'ın Sözü olduğu iddiasında bulunan kitaplara ne diyelim? Örneğin Bahaî veya Mormon kitapları...

· Araplara gelen son bir peygamber kavramı doğruysa sonradan ortaya çıkan kavimlere peygamber gelmeyince bunlar haksızlığa uğramıyor mu? Yoksa herkes Arapça mı öğrenecek (Bkz. Yûsuf/12:2)?

Eğer Kuran'ın önceki kitapları korumak ve doğrulamak için verildiği söylenmeseydi bir sorun kalmazdı. Onu yeni bir din kitabı kabul eder veya kabul etmezdik. Ama Kuran'da şunları okuyoruz:

"Doğrusu Biz yol gösterici ve nurlandırıcı olarak Tevrat'ı indirdik... (Maîde/5:44)

"Tevrat'tan sonra Zebur... Dâvûd'a da Zebur'u verdik..."

(Enbiyâ/21:105; Nisâ/4:163)

"Meryem oğlu Îsâ'yı, ondan önce gelmiş bulunan Tevrat'ı doğrulayarak gönderdik. Ona, yol gösterici, aydınlatıcı olan ve önünde bulunan Tevrat'ı doğrulayan İncîl'i sakınanlara öğüt ve yol gösterici olarak verdik." (Maîde/5:46)

"Kur'ân'ı önce gelen Kitâb'ı tasdik ederek ve ona şâhid olarak gerçekle sana indirdik." (Maîde; 5:4

Böylece Kuran, önce gelen Kitab'ın doğrulayıcısı olarak tanıtıldığı için, biz onu önceki kitaplarla karşılaştırarak hükmetmek zorundayız. Hatta Kuran'da bile bu konuyla ilgili olarak şöyle yazıldı: "İncil sahipleri, O'nda indirdikleri ile hükmetsinler. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar fâsık olanlardır" (Mâide; 5:47).

Bu Sorunun Önemi

Bu bölümde karşılaştırmamızın sonucu olan bu ciddi farklılıkları düzenli bir şekilde ortaya koymaya çalışacağız. Bunu yapmadan bu araştırmanın hayati önemini göremeyiz. Tevrat'ta iki kere tekrarlanan şöyle bir ayet vardır:

"Yol var ki, adamın önünde doğru görünür;

Fakat onun sonu ölüm yollarıdır."

(Süleyman'ın Meselleri 14:12; 16:25)

Lütfen, Tanrı'nın önündeki sonsuz durumumuzu belirleyecek kadar ciddi konular hakkındaki bilgimiz kulaktan dolma olmasın. Bizlerin ahretteki sonsuz utancı veya sonsuz mutluluğu söz konusudur. Asıl kaynakları biraz da olsa incelemeyelim mi? En azından onları bir kere bile okumadan peşin hüküm getirmeyelim!

Ucuz bir çözüm

Ne yazık ki Kitabı Mukaddes'i biraz bilip onun Kuran'la çeliştiğini gören bazı Müslümanlar bu kaçınılmaz zıtlığa ucuz bir çözüm getirerek; "Tevrat, Zebur ve İncil hak kitaplardır. Fakat hahamlarla papazlar bu kitapları tahrif ettiler. Bugünkü Kitabı Mukaddes Allah'ın Sözü değildir. Bunun için de, Kitabı Mukaddes'in Kuran'la birbirini tutmaması doğaldır. Asıl Tevrat, Zebur ve İncil hakkında bilmemiz gereken her şey Kuran'da bulunur" diyorlar.

Ama önsözde belirttiğimiz ve bundan sonraki bölümlerde göstereceğimiz gibi Kitabı Mukaddes (Kutsal Kitap) Allah'ın Sözü'dür. Onun değiştirildiği iddiası uydurmadır. Çok yaygın olduğu halde sadece bir yalan ve iftiradır. Kutsal Kitap'ın değiştirildiğine dair hiçbir tarihsel kanıt yoktur. Üstelik Kuran'da bile Tevrat veya İncil'in değiştirilmiş olduğunu ileri süren hiçbir ayet de yoktur! Tersine "Allah'ın sözlerini değiştirebilecek yoktur!" (En âm/6:34) ve "Allah'ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur!" (Yûnus/10:64) diye ayetler vardır.

Gücü her şeye yeten ulu Tanrı, kendi kutsal Sözünün diğiştirilmesine izin vermez. Tersine, onu korur ve yerine getirir. "Allah, sözünden asla caymayacaktır" (Hacc/22:47). Elimizdeki Tevrat'la İncil sağlam ve güvenilirdir. Onları incelemekle bunu açıkça görebiliriz.

Buyurun, bu karşılaştırma işine başlayalım:

Bu metin Evet Kitabı Mukaddes Tanrı Sözüdür adlı Kitaptan alınmıştır. Kitapın tamamı sitemiz Kitaplık bölümünde yer almaktadır

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 15 Nisan 2009, 14:06   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: hristiyanlar neden Kuran'ı kabul edemezler???




Güzel paylaşım teşekkürler .

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Nisan 2009, 19:30   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: hristiyanlar neden Kuran'ı kabul edemezler???




Aslında çok basit bir açıklaması var.
bütün kitaplar'da bir sonraki gelicek kitap yazmaktaydı,yanlız kuran'ı kerimde son kitap olduğunu belirtiyor kuranı kerim'in.

Şöyle bir örneklendirme yapıcak olsak;
Kuranı kerimden sonra bir kitap inmiş olsa ve birde peygamber gelicek olsa hangi birimiz inanır ve güveniriz.

Haliyle hristiyanlarda incil'den sonra gelen kitap olan kuranı kerim'e inanmadılar

Her ne kadar incil'de haber verilmiş olan kuran'ı kerim incilden sonra gelicek desede..

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Nisan 2009, 21:15   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: hristiyanlar neden Kuran'ı kabul edemezler???




onlarin kalpleri muhurlu.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 17 Nisan 2009, 02:11   #5
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: hristiyanlar neden Kuran'ı kabul edemezler???




İnanclara saygimizi yitirmeyelimde, oyle yada boyle dunya sonu gelecek ve herkes herseyi gorecek, bizlerde dahil..

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 29 Nisan 2009, 14:37   #6
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: hristiyanlar neden Kuran'ı kabul edemezler???




En'âm
34.
Alıntı:
Yemin olsun senden önceki peygamberler, yalanlandılar da, yalanlanmalarına ve incitilmelerine karşı sabrettiler, sonunda onlara yardımımız geldi. Allah'ın azap sözlerinde bir değişiklik yoktur. Muhakkak ki sana, peygamberlerin haberi geldi.

Yûnus 59-64

Alıntı:
De ki: " Baksanıza, Allah'ın size rizk olarak indirdiklerinden kimisini haram, kimisini helal kıldınız."
De ki: "Size Allah mı izin verdi, yoksa Allah'a iftirami ediyorsunuz"
Allah'a yalan isnat edenler, kıyamet gününü ne zannediyorlar? Şüphesiz Allah, insanlara karşı ihsan ve ikram sahibidir ancak onların çoğu şükretmezler.
Her ne yapsan, Kur'an'dan her ne okusan, hangi ameli yaparsanız, siz ona dalıp coşarken mutlaka Biz üzerinizde şahit bulunuruz.Rabbinden, ne gökyüzünde, ne de yeryüzünde zerre kadar olan şey bile kaçmaz o zerreden ister küçük, isterse de büyük olsun, her şey apaçık bir kitaptadır.
Haberiniz olsun, Allah'ın koruması altında olanların korkmasına gerek yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.
Onlar Allah'a iman etmişlerdir, hep takva ile korunur dururlar.
Dünya hayatında da, ahiret hayatında da onlara müjdeler olsun! Allah'ın sözlerinde değişiklik, bozukluk yoktur. İşte bu, büyük kazançtır.

Hac 39-47
Alıntı:
Kendileri ile savaşılanlara, uğradıkları zulümden dolayı, (savaşma) izni verildi. Elbette Allah'ın gücü, onları muzaffer kılmaya yetecektir.
Onlar, "Rabbimiz, Allah'tır!" demelerinden dolayı, haksızca yurtlarından çıkarılanlardır. Eğer Allah, insanların bir kısmını bir kısmıyla yok etmeseydi, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adının çokca anıldığı mescidler kırılıp giderdi. Şüphesiz Allah, kendine yardım edene, elbette yardım edecektir.Muhakkak ki Allah, çok kuvvetli, çok güçlüdür.
Eğer biz onları yeryüzünde egemen kılarsak, namazı kılarlar, zekatı verirler, iyi ve güzel olanı emreder, kötü ve çirkin olanıda yasaklarlar. Bütün işlerin sonucu, Allah'a dönecektir.
Eğer onlar seni yalanlarlarsa, emin ol ki, onlardan önce Nuh'un halkı, Ad, Semud, İbrahim'in halkı, Lut'un halkı, Medyenliler de yalanladılar. Musa da yalanlandı. Ben o inkarcılara süre verdim. Sonra kendilerini tuttum, alıp yok ediverdim. Bak bakalım Beni inkar etmek nasılmış?
Bizim, ahalisi zalim olan ve bundan dolayı, yok ettiğimiz nice memleket vardır. Artık onların tavanları çökmüş, kuyuları sahipsiz, köşkleri bomboştur.
Onlar yeryüzünde dolaşıp gezmiyorlar mi ki, akıllanmalarına sebeb olacak kalpleri olsun, işitmelerine sebeb olacak kulakları olsun, Şüphesiz, gözler körelmez, ancak gögüslerdeki kalpler körelir.
Birde onlar senden acele azap istiyorlar. Elbette Allah, sözünden caymaz. Bununla beraber, Rabbinin katındaki bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıla (karşılık gelir).


Elmalılı M. Hamdi Yazır
5. Baskı Ocak 2006

Ayetleri keserek bir şeyler kanıtlamak yerine tamamını okuyarak kendilerinin tezlerinin bittiğinin farkında değiller.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 13 Haziran 2009, 11:19   #7
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: hristiyanlar neden Kuran'ı kabul edemezler???




Konu adındaki soruyu aklın yolu birdir diyerek yanıtlamak pek uygun düşmez sanırım.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Böyle dersek Hıristiyanlar akıllı Müslümanlar akılsız anlamı çıkar. Bu zeka meselesine, sadece, günümüzde gelinen yer ve gelişmişlik olarak bakarsak doğru sanılabilir. Ama hala neolitik dönemi yaşamakta olan toplumlardaki insanların yetenekleri ve zekaları ortalamanın altında değildir.

İslamın henüz ilk yıllarında oluşmuş İslamın iki ayrı dalı olan; Sünnilik Şiiliği, Şiilik, Sünniliği kabul ediyor mu ki Hıristiyan Kuranı kabullensin. Haydi o sıralar, yönetimi, yani halifeliği ele geçirme çabaları vardı. Bu iki ana mezhep arasında hala sürmekte olan ayrılık, birbirini kabullenmeme, düşmanlık ve savaşların nedeni ne?

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
edemezler, hristiyanlar, kabul, kurani, kuranı, neden


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Halit Ergenç'in Dizi Tekliflerini Neden Kabul Etmediği Ortaya Çıktı AngeL Haber Arşivi 0 04 Ekim 2014 18:39
Sivil mahkeme iddianameyi neden kabul etti? Lucifer Haber Arşivi 0 27 Ocak 2010 19:51
Hristiyanlar neden pazar günü ibadet ederler? Dilara Hristiyanlık 0 26 Ağustos 2008 15:31