[Luis]

Egoist

Yazılarına konuşurcasına başlayan yavşak yazarlardan her zaman tiskinmişimdir.O yüzden aranızda ‘’melaba sevgili okuyucu’’ tandanslı beklentileri olan sevgi kelebekleri varsa şimdiden kendilerine güle güle demek istiyorum...

Eğer bu paragrafa gözün kaydıysa ya çok meraklısın ya da benimle kısa süreli zihinsel penetrasyon yapmaya hazırsın demektir.Çünkü an itibariyle hikayeyi anlatmaya başladım bile:

Hakan tıknaz,bıyıklı,orta halli bir ev adamıydı.Eşi ve çocuğuyla beraber zamanında babasının aldığı hatırı sayılır muhitteki evinde içgüveysinden hallice yaşıyordu,başı bazen komşusuna izlesin diye çektiği hususi kanal kabloları yüzünden mahkemelerle derde girse de kendisi için mazbut bir hayat sürüyor dememiz mümkündü.

Tam bir Pazar gününün saadetini ailesiyle paylaşırken birden rahatsız edildiğini anladı.Cümlenin yapısından anlaşılacağı üzre bu durum çoktan seçmeli bir hali tarif ediyordu.Kendisinden gayrı,başka birilerinin Pazar gününe dair çekilmiş bu filmde co-starring yapmasına çok içerlenen Hakan eşi Hayriye’ye seslendi:
- ‘’Hanım,bu gürültü senden mi lan?’’

Hayriye ekonomik özgürlüğünü kazanmasına rağmen erkeğin sultasına darbe indiremeyen kadın ekolünün klasik bir temsilcisiydi.Tıslarcasına cevap verdi:

- ‘’Hayır beyim,canım efendim,ben bu desibellerin kadınımıyım hiç?’’ diye cevap verdi.

Hayatındaki marazlara üç günden fazla fasıla veremeyen Hakan uzun zamandır çekmeyi düşündüğü kısa film için gerekli ortamı bulmuştu.Hemen röpteşambırını giyip yurtdışında çalışıp ülkeye kesin dönüş yapamamış komşusunun kapısını tabiri caizse inletti.

Kapıyı yeri geldiğinde bir Bavyeralıdan daha fazla Bavyeralı olabilen sevgili komşusu Hasan açtı.Aralarındaki diyaloğa benzer şeyler gelişti.Ben şimdi hepsini buraya yazsam hem senin canın sıkılır ‘’sevgili okuyucu’’ hem ben yorulurum o yüzden sanırım şu aşağıdakiler mevzuyu kapmaya yeterli olacaktır gibime gelmekte:

- ‘’Bıyır komşu?’’ (hasan)

- ‘’Ne komşusu lan komşusu mu kaldı hıyarağası?Bizim evin ortasında bir kolbastı yapmadığın kaldı!Bu ne hal? (hakan)

- Ama komşu biz çalışıyoruz! (hasan)

Bu cevabı alan Hakan’ın mavi ekrana geçişi kolay oldu.’’Hayatı bir film şeridi gibi...’’ klişesini kısa süreli olsa da yaşadı.Doğduğu ev,ilk milli oluşu,arkadaşlarıyla eğlenmek adına kör sokak çalgıcısına ‘’Senin en güzel yerin kahverengi gözlerin’’ şarkısını istek yapma gibi aşağılık faaliyetler,askerdeyken G-3 kabzalarıyla birbirlerine girmeleri,disko geceleri, zamanında giydiği şalvar pantalonlar vs. hepsi gözünün önünden geçti.

Daha sonra takdir-i ilahi mi denir bilmem ama aklına kibar mı kibar hanım mı hanım kızçesi geldi.Eğer bu adamsıyı öldürürse içeride yatacağı yıllar zarfında kızı *******nın biriyle flört edebilir ve kendisi bu duruma müdahil olamayabilirdi.O sebeple olsa gerek sakinleşti ve şu soruyu sorarak kendi katına doğru hûşu içinde ilerledi:

- ‘’Çalışıyorsun da bana mı çalışıyorsun..?’’

İşte ben de bu hikaye bana naklolduğu günden beri çevremde kişisel tutum ve davranışlarıyla sohbet etmeye çalışan insanlara aynı şeyi söylüyorum.Birisi geliyor ‘’Sigarayı bıraktım’’ diyor..İyi hoş da kardeşim bana mı bıraktın? Benim için mi bıraktın? Diğeri de gelir falanca sınavdan felanca neticeyi almıştır ve utanmadan gelir,anlatır. Çok güzel ama bana mı aldın? İndirimden çok höşmerim kıyafetler alıp da sonra gelip ballandıra ballandıra anlatanlara da tavrım aynı.

Bazen Messi’yi görünce Ronaldo’ya verilen paraya acıyorum,vicdanen rahatsız oluyorum ama sonra da diyorum ki ‘’Bana mı verdiler parayı?’’ – Elbette hayır! O yüzden ben artık ‘’Albiol olsa olsa deterjan markası olur’’ diyip kendimi avutuyorum.Nacizane tavsiyem siz de size hayrı dokunmayan kilisenin papazlarına geleneksel tavrı uygulamaktan çekinmeyin!

Not: 2.5 altı biten Real Madrid-Barcelona maçına ithafen yazılmıştır.

Alıntıdır.