IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   IF Günlük (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/)
-   -   Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler... (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/1024673-necip-fazil-kisakurek-buyuk-ustadin-siirlerinden-secmeler.html)

Dedecan61 23 Mart 2024 13:24

Cevap: Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler...
 
..:::ZEHİR:::...

Çocukken haftalar bana asırdı;
Derken saat oldu,derken saniye...
İlk düşünce beni yokluk ısırdı:
Sonum yokluk olsa bu varlık niye?

Yokluk, sen de yoksun, bir varsın bir yoksun
İnsanoğlu kendi varından yoksun...
Gelsin beni yokluk akrebi soksun!
Bir zehir ki, hayat özü faniye...

[--Necip Fazıl Kısakürek--]
Son şiiri1983

Dedecan61 25 Mart 2024 15:14

Cevap: Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler...
 
GURBET

Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez, akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet!

Titrek parmağınla tutup tığını.
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda, emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet!

Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk renk dertlerimi gözümde besle!
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,
İçimde dövünüp ağlama gurbet!.

"üstad"

Dedecan61 25 Mart 2024 21:58

Cevap: Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler...
 
Bekleyen

Sen kaçan ürkek bir ceylansın dağda
ben peşine düşmüş bir canavarım.
istersen dünyayı çağır imdada
sen varsın dünyada birde ben varım
seni korkutacak geçtiğin yollar
arkandan gelecek hep ayak sesim
sarıp vücudunu belirsiz kollar
enseni yakacak ateş nefesim
kimsesiz odanda kış geceleri
için ürperdiği demler beni an
deki odur sarsan pencereleri;
deki rüzgar değil odur haykıran
göğsümden havaya kattığım zehir
solduracak bir gül gibi ömrünü
kaçıp dolaşsan da sen şehir şehir
bana kalacaksın yine son günü
ölürsün kapanır yollar geriye
ben mezarla sırdaş olur beklerim
varılmaz hayale işaret diye
toprağında bir taş olur beklerim


Necip Fazıl Kısakürek

Harika 25 Mart 2024 22:20

Cevap: Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler...
 
Buyuk usta ! kalemine saglık ...

Feronia 26 Mart 2024 01:23

Cevap: Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler...
 
Alıntı:

Dedecan61 Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1042884305)
GURBET

Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez, akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet!

Titrek parmağınla tutup tığını.
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda, emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet!

Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk renk dertlerimi gözümde besle!
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,
İçimde dövünüp ağlama gurbet!.

"üstad"

Cok guzel

Dedecan61 26 Mart 2024 13:02

Cevap: Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler...
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Dedecan61 27 Mart 2024 17:38

Cevap: Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler...
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Harika 27 Mart 2024 18:46

Cevap: Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler...
 
nasıl gozel nasıl derin ...

Dedecan61 29 Mart 2024 17:31

Cevap: Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler...
 
Sevdalın şu dağı del dese, koşar, delersin!
İş Allaha geldi mi, gücün yok, sendelersin!


Üstad

Dedecan61 30 Mart 2024 14:07

Cevap: Necip Fazıl Kısakürek (Büyük Üstadın) şiirlerinden seçmeler...
 
-Kaç yaşındasın nine?

-71…

-Demek İstiklal Savaşı’nda 20-21 yaşlarındaydın…

-Öyle zahir…
-O günden beri çıkmadın mı köyünden?
-Çıkmadım.
-50 yıldır çıkmadın ha?
-50 yıldır…
-O gün bu gün dünya çok değişti…
-Öyleymiş…
-Bir daha da evlenmedin öyle mi?
-Öyle…
-Seni ardı arkası gelmeyen sorularla sıkıyorum değil mi?
-Estağfurullah…
-Ne yapayım sen anlatmıyorsun ki dinleyeyim… Niçin anlatmayı sevmiyorsun?...
-Sevmem!
-Ne seversin?
-Okumayı…
-Ne okursun?..
-Kur’an okurum.
-Okuman yazman var mı?
-Yok! Yalnız Kur’an okurum.
-Kim öğretti sana Kur’an okumayı?
-Babam…
-Peki Kur’an okuyan eski harflerle başka şeyleri okuyamaz mı?
-Ben okuyamam. Allah’ın Kelâmı bana kolay gelir. Öbürleri çetin kargacık-burgacıklar…
-Baban da kocan gibi zeybek miydi?
-Babam köy imamıydı. Hem zeybek diye ayrı bir cins yoktu ki… Burada her mert delikanlı bir zeybekti zamanında…
-Ya şimdi…
-Şimdi herkes bebek…
-Ne oldu nerede öldü baban?
-Seferberlikte (I.Dünya Savaşı) Hicaz taraflarına gitti bir daha dönmedi.
-Ne kaldı babandan sana?..
-Şu köşede gördüğün yeşil ipek kaplı Kur’an kaldı. Bir de söz…
-Nasıl söz?..
-“Kur’an’dan ayrılma!...”
-Sen o zaman 14-15 yaşlarında bir kızdın…
-Öyleydim…
-Sonra evlendin…
-Beni 19 yaşımda dayımın oğluna verdiler. Evlendim.
-Tam da Yunanlıların İzmir’e çıktığı yıl…
-Çok geçmeden Yunanlı bu tarafa geldi bir taburuyla bizim köye yerleşti.
-Anlat anlat!
-Ne anlatayım?.. Sen sor ben söyleyeyim!.. Zaten her şeyi öğrenmişsin dışardan…
-Evet ama senin ağzından dinlemek istiyorum. Halk bir şeyi renkten renge sokar gerçek diye bir şey kalmaz ortada…
-Doğru!.. Kimbilir benim için de neler uydurmuşlardır!
-Sen tek başına bir tabur Yunan askerini köyden kaçırmışsın!..
-Yok canım o benim kuvvetim değil Kur’an’ın gücü…
-Kur’an’ın gücü mü?
-Ne sandın ya; koynumda Kur’an olmasaydı hiç o işi becerebilir miydim ben?
-Kur’an’ın tüfek gibi top gibi bir gücü olabilir mi?
-Yüzbin top O’nun tek harfine denk olamaz!..
-Kuzum nine söyle nasıl oldu?
-Üç aylık kocamı cami avlusunda kurşuna dizdiler.
-Sebep?
-Kızlara saldıran bir Yunanlıyı bıçaklayıp öldürdü diye…
-Sonra?..
-Kalktım Yunan kumandanına gittim. Sırtıma örtümü çektim koynuma Kur’anımı aldım gittim.
-Eeee?
-Yunan kumandanı meydan yerindeki eski jandarma karakolunda bir masa başında çizmeli ayaklarını masanın üzerine uzatmış oturuyordu. Yanında da İzmir’in yerlisi bir Rum… Tercüman…
-Nasıl cesaret edebildin aralarına girmeye?
-Cesaret Kur’an’ın emri… Kumandan “ne istiyorsun?” diye sordu. “Kocamın kanını dava ediyorum!”
dedim. “Kime karşı?” dedi. “Sana karşı!” dedim. Kahkahayla güldü. Ayaklarını masadan çekerek doğruldu. Alaycı bir yılışıklıkla “ne yapmamızı emir buyuruyorsunuz?” dedi. Ellerimle koynumdaki Kur’an’ı sımsıkı kucaklayarak…
-Ne cevap verdin?
-“Hemen taburunuzu alıp buradan çıkmanızı istiyorum!” dedim.
-Hayret!..
-Evet kumandan hayretinden ne diyeceğini bilemedi. “Nedir o koynundaki sımsıkı kavradığın şey?” diye bağırdı. Ben de bağırdım: “Dünyanın en güçlü silahı! Hepinizi tuz-buz etmeye yeter!..”
-Müthiş!..
-Tam o anda tercüman avaz avaz “bomba!” diye bastı çığlığı…
-Akıl alabilecek gibi değil…
-Daha neler var bu dünyada aklın alabileceği gibi olmayan…
-Devam et!
-Kumandan dehşetle irkildi yan yana yürümeye başladı; gözleri bende ve koynumdaki gizli silahta arkasıyla çıktı meydan yerindeki askerlerine doğru yürüdü. Tercüman da iki büklüm ardında…
-Nasıl oldu da üzerine atlayıp bomba sandıkları şeyi koynundan almadılar?..
-Sıkı mı ya onu yere bırakıp da karakolu havaya uçuracak olursam?..
-Sonrası?..
-Sonrası kumandan askerlerine Rumca bir takım emirler verir ve onları toplarken birdenbire müezzinin gür sesi işitildi. Öğle ezanı… Kocamın tabutu da musalla taşında… O anda bir yaylım ateş… Olanları haber alan çeteler bir tepeciğin üstünden kuru-sıkı ateş ediyor. Yunalı askerler kaynaştı. Ne yapacaklarını bilemediler. Ben tam o an kollarım sımsıkı koynumdaki silahı kavramış kapıdan çıktım meydan yerinde göründüm. Kumandan haykırdı. Rumca bir kumanda… Yunanlılar köy dışına doğru kaçmaya başladılar. Gidiş o gidiş…
-Demek Kur’an silahtan üstün geldi İstiklal Savaşı’nda…
-O savaşı Kur’an’ın gücü kazandı!...
(Mart 1971)

*Necip Fazıl KISAKÜREK, Hikayelerim, s:301 – 305.

(Üstadı saygıyla ve rahmetle anıyoruz)


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:12.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk