![]() |
Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." "Girdiler kapılardan Girdiler pencerelerdenMektuplardan kitaplardan telefonlardan Girdiler kirlettiler ve gecemizi Girdiler ağrıttılar ve gündüzümüzü İşimize saygımızı Ölümüze acımızı Sayrı yatağımızı Özlemlere sevgilere sular gibi akışımızı Kıyımlara kıranlara türkü türkü bakışımızı Gözgözelik Dizdizelik Şu hancı dünyamızı Girdiler Kirlettiler İnsan onurumuzu İnsan yüzü güzeldir Çirkindi bunlarınki İnsan yüzü sıcaktır Soğuktu bunlarınki Elleri el değildi Eli andırıyordu Gözleri göz gibiydi Bakışsızdılar Göğse benzer bir kafesti taşıdıkları İçinde yürek yoktu Kapıların arkasında emeklememiş Beşiklere belenmemişlerdi karda tipide Ev dediğin duvar kapı pencere Saygıya gerek yoktu Girdiler akşam sofralarında evlerimize Yoksul sabah çaylarında girdiler Girdiler öpüşürken kuytuda Okşarken saçlarını çocuğumuzun Avutmaya çalışırken acılımızı Duyumsarken sevincini insan oluşumuzun Girdiler bağlarken mektubumuzu Dertleşirken kapısında kırkıncı odamızın Girdiler evlerimize En ağrıtan yerinde bir özlem türküsünün Bunalmış bir kahkahanın ortayerinde Taş gibi yorgunluğunda bir güzelim düşün Ölümcül sayrılıkta umarsız yalnızlıkta Kağıttan kayıklar yüzdürürken geçmiş sularımızda Uçurtmalar salarken umut göklerimize Kucaklarken dostlarımızı telefonlarda Girdiler evlerimize Çirkindiler Korkaktılar Yarınsızdılar Geldiler itilerek Girdiler irkilerek Kararttılar gecemizi Isırdılar karanlıkta Kanattılar türkümüzü Kırdılar çiçekli dallarımızı Tükürdüler içine ekmeğimizin Ağrıttılar ağrımızı Ağrıttılar vatan vatan Ağrıttılar dünya dünya Ve çekip gittiler Kanlı izler bırakarak Göğümüzün merdivenlerinde Yoktu yarınları onların Çünkü onlar Suç taşıyan sandık gibi Karanlıktılar..." - Hasan Hüseyin Korkmazgil [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." "Bildirin bir yerlere çocuklar. Geceler, bozuk deyin.. Gündüzler, bozuk deyin. Yaşamak be çocuklar, yaşamak. Bozuk deyin. Ah be çocuk.. Mutluluklar çizecektin sokaklara Affet bizi Biz büyüdük İnsanlığı unuttuk. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." "Heyben acıyla dolar da nefes alamazsan gel! Huzur bulacağın kıyılarım senindir… Umutların solar kurur da su bulamazsan, Beraber sulayalım gözyaşlarım senindir. Kanadın kırılır da maviye uçamazsan ne güne duruyor al, Kanatlarım senindir.. Çaresiz çilelere bir umut bulamazsan kendime ettiğim dualarım senindir…" |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." “İnsan kadife bir hatıradan başka nedir ki? Geçmiş: üstümüzü her gece onunla örttüğümüz… Uykuların derininde koryankılarına düşer gibi olduğumuz ve sonra unuttuğumuz. Dağın doruğu ile dağın derini arasındaki mesafeden başka nedir ki insan derininde kor tutmuş haller, doruğunda ıssızlık bilgisi… Güne ait sesler çoğaldığında hatıranın kendisi de kokusu da bilgisi de silikleşecek… Ve, insansabahın nemi kadar sessiz olmayı isteyecek.” [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Bir eski Türk filmi izlemek istiyorum. İnsanların saf olduğu zamanları anlatmalı. Genç kızlar sevdiğinin parmak ucuna bile dokunduğunda ürpermeli. Kadınlar öpüşürken hamile kalmalı. Adamlar çok güzel bakmalı. Bakılan kadınlar çok güzel utanmalı. İlle de şarkılar olmalı. İlle de... 'Sen uzaklarda değil, damarımda kanımsın...' demeli Neşe Karaböcek, 'Seni andım bu gece…' diyen sesi gelmeli Emel Sayın'ın, Sonra Zeki Müren söylemeli; 'Elbet bir gün buluşacağız...' [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." ..ışıklı şehirlerin sizi çeken yanı, karanlık dünyanıza verdikleri aydınlıktır. sırf bu yüzden gökyüzündeki aydınlığı değişiriz bu sefaletle. her seferinde olması gerekenden bi' nebze az sevdiğimizden olsa gerek, aydınlığımızı bir başkasında ararız. pervanelerden bir farkımız yoktur aslında. ışığın geldiği yöne doğru uçar, ona yaklaştıkça körleşiriz. ve lanet olsun her seferinde çarpar düşeriz o güzel sohbetlerin yapıldığı meclislere. kimimiz iştirak ederiz, kimimiz el çekeriz ivedilikle. ama her seferinde ışığa doğru gideriz, kendi karanlığımızı gizleyelim diye. |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." ..hani saatlerce konuşursunuz.. "zamana karşı koymaya başladığında insan; kaybedeceğinin farkında değildir. bunu bilmeden yapar her şeyi. bilmediğinin farkına vardığında da hep bir başka sefere deyip kabul eder yenilgisini. bir yudum daha alır elindeki kadehten, bir nefes daha çeker içine bu sarhoşluğu.." böyle tırnak içine alınmış bir paragraftır işte hayat. dört başı mahmur bir pespayeliğin tam ortasındadır kendileri. kimseye eyvallahı olmayan yırtık bir çoraptır hatta; gittiği misafirlikte kendini saklama gereği hissetmeyen. asılsız dedikoduların kaynağıdır. ikinci kere kullanılan sallama bir çaydır belki de; ilkinin tadını hiçbir zaman vermeyen.. defalarca yazıp silinen ilk satırdır en çok satan romanınızın. loş ışıklar altında sizi o ahşap masaya hapseden intihar mektubunuzdur. geride bıraktıklarınızı hiç düşünemeden çıktığınız en uzun yolculuğunuzdur belki de; belki de size sunulan onurdur.. yalnızlık ise; ağlamayı kendine şükran saymış devşirme bir gülümsemedir. kendi başına olmaktır milyonların arasında. hayranı olduğunuz grubun konserinde, gözlerinizi kapayıp o en sevdiğiniz parçayı onlarla birlikte söylemektir. sigarasını yakmak için sizden ateş isteyen birinin suratına içinize çektiğiniz sigaranın dumanını üflemektir. defol git başımdan dercesine.. gülmektir aslında hayat. buruşmuş zeytinlerle dolu o cam kaseyi buzdolabının en ücra köşesinde bulmaktır. aylardır dolapta bekleyen beyaz peynir tabağındaki peyniri, yenisiyle değiştirmektir belki de. belki de kaynayan çayın sesine uyanmaktır.. şimdi kimlerin peşinden gitmem lazım benim; kimlerin eteğine yapışmam lazım? hani her sabah bambaşka bir ülkenin sınırları içinde uyanmaya söz verdiğim kendime, sırılsıklam sövmem mi lazım.. döndüm sonra.. hayattan açtık kapıyı, sonra yalnızlığa dadandık. sonra tekrar hayata geçip, kendi derdimizin içinde mantarlaştık.. gülen bir insanı görmekle başladı her şey, sonrasında tuttuğunuz elin sıcaklığında akıllandı başımız. girdiğimiz suyun altında akıttığımız gözyaşlarına inat, kaybolup gitti yaşımız.. sonra yine döndüm.. |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Bana Beni Anlat Tam kapıdan çıkacakken, durdum bir an. Yaşadığımız onca şey, kalbimden geçti. Kalbimden sen geçtin.Kalbime saplanıp sırtımı parçalayarak çıkan bir kurşun gibi… İçim dondu bir an. Sonra açtım gözlerimi ve yoluma dewam ettim. Hergün binlercesini yaşadığım böylesi anlardan biriydi sadece… Zamanın dışına çıkıp sonra yeniden hayata girdiğim… Önce hücrelerime dağılıp sonra yeniden aynı bendende buluştuğum o krizlerden biriydi… Ölüp yeniden dirilmek gibiydi. Küçük detaylar… Anlar, uçup giden… Hangi defterimi açsam, sana yazdığım bir cümle, bir şiir war… Hayatım seninle mi geçti? Ben senin için mi doğdum? Bir başka kadına aşıkken, seni nasıl sewebiliri? Gerçek aşk bu mu? Oysa nasılda yabancıyız, birbirimizin acılarına… Nasıl da umutsusuz birbirimize… Seni anlayabilseydim… Seni basit kıskançlıklardan arınarak sevebilseydim. Zaman daralıyor… Yaşlanıyorsun. Yaşlanıyorum. Geçen zaman hayatımızdan çalıyor. Nasıl da buluşur, yollar… Sonra ansızın bir sapağa döner, birisi… Diğeri bırakıldığı yerde bir ömür boyu donakalır arkasından!.. Bana hayatı anlat!.. Bana aşkı anlat! Bütün ezberim bozuldu… Biliyorum bir başkasıyla birleştirdin hayatını… Neden şaşırıyorum detaylara… Bu kadar uzağımdaykenmi yakınsın bana? Bu kadar uzağındaykenmi içindeyim? Sewgi başka birşeymi? N’olur anlat bana! Neyim varki sığınacak? Başka savunmam yok, "beni arama görüşmeyelim!" demekten başka… Terk edilmiş birinin, "beni arama1"demesinden daha zavallıca, ne olabilirki… Nasıl da acımasız, şu zaman!.. son sürat bir delilikte sürükleniyor hayat… O kapının önünde öylece, donmuş, bakıyorum yıllardır. Neye yarar sözcükler!.. Kalpleri kanatmaktan başka!..Beni sewdiğini söylemen neye yarar!.. Neye yarar beni bir daha arasan yada hiç aramasan!.. Neye yarar acı çeksen acı çeksem… Kaybettik birbirimizi. Kirlendik. Hayat gibi. BANA BENİ ANLAT!.. İnançlarımı geri ver bana. Yıllar önce seni kusursuzca sewebilen o gencecik adamın heyecanını, hayata bağlılığını, aşka inancını geri wer!.. Bana Beni Geri Ver Artık… Bana Seni Ver!.. "Bir kente aşkın için geri gelmek ne güzel ama sakın aşk için bir kenti terk etme!.." demişti birisi… "İstanbul bunu hak etmiyor sen haketmiyorsun!" demişti… OYSA, BİLİNMEZLİĞİN YOLCULUĞUNA BİLETİMİ ÇOKTAN KESTİRDİM BEN… GİDİYORUM… KAÇIYORUM… YORGUNUM… CEZMİ ERSÖZ |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Uç Dileğim gittiğin yerden biraz umut getir sadece [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Ben seninle hiç yağmurda yürümedim Islanınca neye benzer tüylerin Görmedim Ben seninle hiç rakı içmedim Açık saçık küfürler edermişsin sarhoşken Duymadım Ben seninle hiç trene binmedim Pencere kenarını mı seversin koridor tarafını mı Bilmedim Ben senin ellerini hiç tutmadım Soğuk mudur sıcak mıdır hayal ettim sadece Değmedim Ben senin gözlerine hiç bakmadım Ama öyle buğuluydu ki rüyalarımda Aklımdan çıkarmadım.. Ali Lidar |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış, En hassas olduğum yerden vurulmuşum. Hangi yanımdan yara alsam o yanımdan ağrımışım. Taşıyamam zannettiklerimi taşımış, Taşırım zannettiklerimin altında kalmışım. İçimdeki ummanı önce sızdırmış sonra taşırmışım. Anlamışım ki dünya âlem perdesinde ben de gelip geçici, ben de bir gölgeymişim. Asıldan nasibim var ama şimdilik suretmişim. Öyleyse hepsine de amenna. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." “Kişinin yaşamı, uzaklıklar ile yakınlıklar arasında yürür: kişi, ne yaparsa yapsın, hep, ya, birşeylere -birilerine- yaklaşıyor, ya da birşeylerden -birilerinden- uzaklaşıyordur. Hiçbirzaman, biryerde -birileri ile birlikte-, duruyor değil: hep yürüyor…” - Oruç Aruoba, Uzak |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Cevap veriyorum eli böğründe analardan mahpuslardan ve acılardan çokça bahsediyorum. Çünkü başını kuma Saklayanlardan tiksindim. Başkaldırıyorum. Yine söylüyorum kırmızı rujlu sokakların aşağılık pazarlıkların adı anılmayacak benle Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım. Başkaldırıyorum. Ben bir bıçak ucuyum kavga vermiş halkına başkaldırıyorum işte hey! Varın benim farkıma. Yine söylüyorum; Gözü bağlanmış korkulardan yasaklardan baskılardan asla irkilmiyorum çünkü kan emici yarasadan çıldırdım. Başkaldırıyorum. Yemin ediyorum; Üç kağıtçının ********in teslimiyetin ve milletin yolu uğramayacak bana. Bir dalgayım halk denizinde köpürdüm. Başkaldırıyorum. Ben bir namlu ağzıyım omuz vermiş halkına Başkaldırıyorum işte hey! Herkes varsın farkına... |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Herkesin iki kaşı arasında Taşıdığı dağ Böyle açıklanır ancak İçimdeki ağırlık… Ah bir göl bulsam, bir deniz Bir ikindi ovası yaz güneşlerinden Üstüm başım sitem Girsem ve kaybolsam… Ey gitmek Sesin kısık, bunalmış güzelliğin Hangi yüreğe girersen gir Ülken yok senin… Şükrü Erbaş [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Canı cehenneme rahat uyuyanın Kapısını örtenin perdesini çekenin Yüreği yalnız kendiyle dolu olanın Duvarları ancak çarpınca görenin Canı cehenneme başkasının yangınıyla Evini ısıtıp yemeğini pişirenin. Orda dağlar bir mezarlık Bulutlar kan salkımı sular toprakta düğüm Orda evler oda oda kanarken Burda yeşerenin canı cehenneme. Şükrü Erbaş [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." artık gelince biliyorum, önceleri korkardım şöyle ufak bir şey, sudan kaçmış ayışığı otuzbeşbin atlının dağdan gelen yankısı önceleri açılıp gider sanırdım her şeyi her şeyi aııp gider sanırdım, bir kez şiire konmuşsa menekşeler, bademler, büyük adamlar, kutsal olan ne varsa şimdi bir çekiç ve bir alan yetiyor çaresizliği anlamaya örneğin bir eczanede bir koku duyuyorum tamam. oysa ben eczaneye bir ilaç için girmiştim sirozluyum, yada mitral darlığım var, ülserliyim belki de niyetim bin yıl direnmektir bu halde bile romaymış, bizansmış, cumhuriyetmiş, bilmem neymiş, bahane turuncu bir çiçek açarmış bir yerde akşamüzerleri eskiden büyük adamlar geçmiş topuz gibiymiş her biri (o koku) hangi budala söylüyor artık bu sözleri el ettim birisine, bir başkasına giymediğim şapkamı çıkarttım ne dağları tanıdım, ne denizleri ne ötekiyi ne berikiyi daha demin uyanmıştım, az önce, baktım vakit akşam. hayrola yunus kazım, hayrola karlı dağlar hayrola karlı dağlar, hayrola yunus kazım geceniz bereketli olsun, gününüz sağlam ben geldim gittim işe yaramayan şeyler topladım kancalı iğne, balık oltası, tabanca, bomba filan dağ gölgesi, köşebaşı, odun ve duman bu arada başağı tanrı bildim, mührümle onayladım ağaçlara ve otlara çocuklar gibi baktım kurda kozaya öyle, kalem kağıda öyle derken bir ihanet gibi vurdu gözüme her şey anlatamam. ilaç milaç bok püsür. şuramda bir şeyler var sahiden bir şeyler var haykırmadan anlatamam. Kavşakta – Turgut Uyar |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Yılmaz Erdoğan : ÇİZMELER “Korkmuyor musunuz” diye sormuştum Zonguldak’ta bir madenci ağbime. “Korkup da napacan” demişti, “korkuyla yaşanmaz ki.” Kocaman harflerle ‘önce güvenlik’ yazıyordu önünde konuştuğumuz duvarın üstünde. Önce düşük maliyet. Önce yüksek kâr. Önce maksimum kapasite. Önce karanlık. Önce sessizlik. Önce duman. Önce ölüm. Şimdi kriz masalarında kifayetsiz bir telaş. Hiçbir yaraya derman olmayan başsağlığı mesajlarımız, gözyaşlarımız. “Çizmelerimi çıkarayım mı” diyor mahşerin ortasında çok yüksek kapasiteli bir kalp sahibi, “Ambulans kirlenmesin.” Bir de temizlik maliyeti eklenmesin masraflarınıza benden ötürü. ***Hadi şimdi gider pusulasına yazın kardeşlerimizin vasiyetlerini. Vergiden düşün babasız kalan çocukların acısını. Soğuk rakamlar üzerinden bir hayat kurun karanlık ve ıslak maden dehlizlerinde. Bu işin sorumlularını affetmeye hiçbir kulun gücü yetmez. Bunu ancak Yaradan yapabilir. Allah sizi affetsin. Çıkarın o pahalı çizmelerinizi. Dünya daha fazla kirlenmesin. |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Akrep gibisin korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. Serçe gibisin serçenin telaşı içindesin. Midye gibisin midye gibi kapalı, rahat. Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef. Koyun gibisin gocuklu celep kaldırınca sopasını sürüye katılıverirsin hemen ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye. Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içinde olup deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf. |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Seni görmek istemiyorum, seni görmek istemiyorum. Aynı olayları bir daha yaşayacak gücüm kalmadı. Beni unut -belki de unuttun- beni unut. Başıma gelecekleri düşünme. Ne yaptığımı, nasıl yaşadığımı merak etme. Sana anlatması zor. Sevmesini bilmeyenler, kaderlerine razı olmalıdırlar. Oluyorum. Eyvallah. İyi değilim, fakat üzüntülü de değilim bak gülüyorum: Ha ha. Oğuz Atay [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Ruhumu canlandıran, tüylerimi diken diken eden, gökyüzüne baktığım zaman gözlerimi güneşten daha çok kamaştıran yegane değer Türk Bayrağımızı, Lice'de indiren karaktersiz vatan hainlerini bir kez daha buradan kınıyorum bu bayrak altından. |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... Ahmet Arif |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." “Giderek siz oluyorsa bütün bir kalabalık, yüzünüz yüzlerine benziyorsa, giysiniz giysilerine, ansızın bir hastanın kendini iyi sanması gibi gücünüz yetse de azıcık bağırsanız. Bir yankı: durmadan yalnızsınız, durmadan yalnızsınız.” - Edip Cansever |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." "Küçülsem. Tek noktada toplansam. Yaşam büyük, âmenna.. Ama ben biraz azalsam. Sadeleşsem. Durulsam, arınsam." - Nazan Bekiroğlu [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." FİLİSTİN ÇOCUKLARI Saçlarını okşadı ölüm toz, toprak,yağ, tank korkulu bağrışlar filistin bahtsız çocuklar ben Filistin Ben savaşkan çocuğu oyuncaklarla oynamadım doyasıya Ben Filistin elinde makinalı çocuğu oyuncak tankları israilin ezdi çocukluk düşlerimi Ben filistinli anneyim sarıldım toprağa doğurmaz olsaydım oğlumu savaşta ben filistin´li çocuk adım barış, adım umut rüyamda hortladı Hitler amca kalkamadım bu sabah karanfilsiz çelenk koymuşlar yanıma kapandı özgürlüğe gözlerim Ben filistinli çocuk adım emek koşuyordum özgürlüğe takıldı ayağım, düştüm tepemde pisliği Amerika´nın Şaron,Begin Çağırıyoruz filistinli çocuklar durdurun bu savaşı çizmeden ölülerimiz dağlarını, ovalarını caddelerini haritaların kanlı çatlaklarında türküler yeşeriyor Filistin´de sevda türküleri kavga türküleri kardeş türküleri çocukların türküleri söyleniyor şmdi ıslaklarında yanaklarımızın 1989-Bingöl |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Bazı şeyler, kötü sonlara rağmen yaşanacak kadar güzeldir.... Yüzyıllardır oynanmasına rağmen hiç bir seyirci sahneye fırlayıp Romeo'nun zehirli iksiri içmesine engel olmamıştır. Sonunda geminin batacağı bilindiği halde. Titanic filmi defalarca izlenmiştir '' Bitecektir'' korkusuyla aşk dan kaçanlar. eğer dünyaya gelmeden önce kendilerine danışılsaydı, sonunda öleceklerini bildikleri için. hiç doğmamayı seçerlerdi. Böyle yaşanmaz.... Romeo ölmeli... Titanıc batmalı..... AŞK HERŞEYE RAĞMEN YAŞANMALI...... [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." Zaman ah zaman Bu kadar çabuk mu tüketmelisin kendini Belki resimlerde kalacak eskiyen yüzüm O siyah saçlarımda Ürkek adımlarla kaçıp gitmeden Matemini tutmadan gençliğimin Biraz daha zaman Bir çılgınlık yapıp yeniden üret her şeyi Özümseyerek çeksem içime havayı suyu çiçeği Yeni umutlar doğursam hayata Varla yok arası Anlamını yitirmeden her şey Biraz daha zaman Saçlarıma karlar yağmadan Kör bir kuyu olmadan umutlarım Gözlerimi başka ufuklarda açmadan Zaman ah zaman Yok etmeden her şeyi Biraz daha zaman |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." O çok övündüğünüz, çok çaba sarf ettiğiniz güzelliğinizden yıllar sonra eser kalmayacak. O yüzden güzel olması gerekenin vücudunuz değil de kalbiniz olduğunu anlamanız dileğiyle. Bekir Antar [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Bir haykırış! Küçük dünyanız sizinle olsun." [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Öldükten yaklaşık 30 dakika içerisinde vücutta refleks diye bir şey kalmıyor. Gevşeyen kaslar dolayısıyla ağız ve göz kapakları açık kalıyor. Boşaltım sistemi tamamen gevşiyor, idrar akıntısı oluşuyor. Ölümün gerçekleşmesinden 24 saat sonra vücut çürümeye başlıyor. Solunumun durması bakteriler için işaret oluyor ve çalışmaya başlıyorlar. İlk çürüyen organlar ise göz, beyin, mide ve bağırsaklar. Ceset şişman ise daha çabuk çürürken, tuzlu suda boğulanlar daha geç çürüyor. En geç çürüyen kısımlar ise kalp, mesane, böbrek . İlk çürüyen yer olan mide ve bağırsaklarda bakteriler yoğun çalıştıkları için hızla gaz ortaya çıkıyor. Bu gaz, karın bölgesinin şişmesine sebep oluyor. Derinin üstü yanık gibi su toplarken, vücutta biriken sülfür yüzünden renk siyaha dönmeye başlıyor. Günden güne şişen karın patlıyor ve göğüs çöküyor. Bu olay mezar üstünden duyulabilecek kadar sesli olabiliyor. Ortalama 4 yıl sonra insan tamamen kemik haline dönüşüyor. Güzelliğin, yakışıklılığın, zenginliğin, kibrin, malın mülkün, makamın mevkin nerede?Yeryüzünde kasıntı bir şekilde gezen, küçük dağları ben yarattım egosuna sahip olan, insanları küçücük beyniyle aşağılamaya çalışan, hayatı statü ve dünyada kazanacağı geçici başarılara odaklayan her o kibirlinin sonu budur. Paranın satın aldığı insanların sonu budur. Mevkiye gelmek için karakterini satan, çevresini ezen, zulme uğrayan insanların üzerine basarak bir şeyler elde etmeye çalışanların sonu budur. Güzelliğiyle, hayatı boyunca makyaj/süse adanan, cildi kurumasın diye her gün özenle kremlenip yumuşatılan bedenin sonu budur. Hayatını fitness salonlarında ayna karşısında kaslarına bakarak geçiren, tek hedefi vücut büyütüp bununla Instagrama fotoğraf atan kişilerin de sonu budur. Çalışın, başarılı olun, insanlığa fayda verin ama hayatı büyütmeyin. Kendinizi büyütmeyin. Zira elimizde yaptığımız erdemlerden ve amellerden başka bir şey kalmayacak... Alıntı |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:47. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk