IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 19 Haziran 2013, 13:29   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Divanyolu - İstanbul’un Can Damarı




Divanyolu - İstanbul’un Can Damarı

Bizans döneminde adı Mese olan Divanyolu yüzlerce yıldır İstanbul’un nabzının tutulabildiği özel bir cadde. Eskisi gibi Edirnekapı’ya kadar uzanmasa da Divanyolu hâlâ bu özelliğini koruyor.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Osmanlı devri Türk edebiyatının son büyük şairlerinden Şeyh Galib Hüsn ü Aşk adlı eserinin sonlarında şiirde tuttuğu yolun Divanyolu gibi rahat bir cadde değil tehlikelerle dolu bir vadi olduğunu söyler. Demek ki Avrupa şehirlerini görüp geniş bulvarlarına hayran olan Jön Türkler’in çok dar ve kasvetli buldukları için kesip biçtikleri Divanyolu XVIII. yüzyıl sonlarına kadar İstanbul’un en geniş caddesi olarak kabul ediliyordu.
İki tarafı camiler medreseler hanlar hamamlar çeşmeler sultan sarayları ekâbir konakları ve önlerine hasır iskemleler atılmış kahvelerle donatılmış Yeniçeri isyanlarına çeşit çeşit törenlere (alay) düğünlere şenliklere geçit resimlerine kısacası Osmanlı şehir hayatının bin bir çeşit tezahürüne şahit olmuş renkli cıvıl cıvıl bir cadde…

İSTANBUL’UN CAN DAMARI

Bizans devrinde Mese adı verilen ve Ayasofya Meydanı’ndan başlayıp Edirnekapı’ya kadar uzanan iki tarafı üzeri örtülü sütunlarla çevrili ana caddeye Osmanlı devrinde Divanyolu deniyordu. Fâtih devrinden itibaren Topkapı Sarayı’nda salı günleri sabah namazından sonra toplanan Divan-ı Hümayun üyelerinin kullandığı yol olduğu için bu adla anılan cadde kurulduğu tarihten beri İstanbul’un can damarıydı. Türk devrinde şehrin ana arteri ve tören yolu olma özelliğini korumakla beraber ciddi bir dönüşüm geçirdi; artık düz bir cadde değil zaman zaman daralıp genişleyerek harika sürprizler hazırlayan ve kendiliğinden oluştuğu izlenimini veren uzun bir ‘yol’du.

Ne var ki modern Türkler Avrupa şehirlerindeki gibi düz geniş ve rahat yollar istiyorlardı. 1865 yılında Divanyolu’nda da çok sayıda yapının yok olmasına yol açan büyük yangın devrin önemli devlet adamlarından Keçecizade Fuad Paşa’ya bu caddeyi yeniden düzenleme fırsatı kazandırdı. Genişletme çalışmaları sırasında birçok önemli yapı yıkıldı bazıları da hoyratça kesilerek tanınmaz hale getirildi.

YENİÇERİLERİN HAYKIRIŞLARI
Daha sonraki imar hareketlerinde de tarihî kimliğinden çok şey kaybeden Divanyolu 1934 Şehir Rehberi hazırlanırken ikiye ayrılmış ve Atik Ali Paşa Camii ile Beyazıt Meydanı’nın arası Yeniçeriler Caddesi diye adlandırılmıştı. Bu isim sadece kayıtlarda ve tabelalarda geçerliyse de Yeniçeriliğin Divanyolu’yla ilişkisini unutmamak gerekir. Cadde boyunca eski yapılardan birinin duvarlarına kulaklarınızı dayayıp modern hayatın gürültülerinden bir an uzaklaşabilseniz bir zamanlar kazan kaldırıp Etmeydanı’ndan Atmeydanı’na yani Aksaray’dan Sultanahmet’e yürüyen öfkeli Yeniçerilerin taşlara sinmiş haykırışlarını duyabilirsiniz.

Divanyolu ve çevresi büyük isyanlara yangınlara depremlere ve imar adı altında yapılan yıkımlara rağmen hâlâ İstanbul’un tarihî eser bakımından en zengin muhitlerinden biridir.

BÜTÜN YOLLARIN BAŞLANGICI
Ayasofya’dan yola çıkıp Beyazıt’a kadar yürürseniz sizi önce Bizans devrinde sadece Divanyolu’nun değil bütün yolların başladığı noktayı belirleyen Million Sütunu Su Terazisi Beşir Ağa Çeşmesi ve havuzlu mini bir park olarak düzenlenmiş alandaki iki çılgın erguvan ağacı karşılayacaktır. Eğer karnınız açsa -yolumuz uzuncadır- vakit varken ileride sağdaki tarihî Sultanahmet Köftecisi’nde köfte piyaz ve irmik helvasından oluşan nefis bir yemek yiyebilirsiniz. Hemen bitişiğinde II. Mahmud’un kendisini ölümden kurtaran cariye için yaptırdığı Cevri Kalfa Mektebi yükselir. Biraz ileride karşıda Türklerin İstanbul’da inşa ettikleri ilk camilerden olan Firuzağa Camii vardır. 1491 yılında yani fetihten sadece 38 yıl sonra yapılan ve Mese Caddesi’nde yeni bir başlangıca ve şehir estetiğine işaret eden bu cami küçüklüğüne rağmen orantıları bakımından klasik ölçüleri kusursuz bir biçimde yansıtır.

Yine sağa geçip biraz ilerleyelim ve Hoca Rüstem Sokağı’na girelim. Buradaki Kızlarağası Mehmed Ağa Medresesi bir Mimar Sinan yapısıdır. Sağdan ilerlemeye devam ederseniz karşınıza bir Osmanlı ‘panteon’u çıkacaktır. Bir türbe çeşme sebil ve okul binasından oluşan etrafı duvarlarla çevrili etkileyici bir mekândayız şimdi. Türbe Sultan II. Mahmud için yapılmış olmakla beraber daha sonra Sultan Abdüaziz ve II. Abdülhamid ile aile fertleri de buraya gömülmüştür. Mimar Sarkis Amira Balyan tarafından yol hizasında değil geriye çekilerek yapılan Ampir üslubundaki bu türbe Divanyolu’nda modern dönemlerin başlangıcıdır ve caddenin bundan sonra nasıl şekilleneceğine belirler. Nitekim hemen sonraki bina Türbe’yle aynı hizada yapılmıştır. 1860’larda Darülfünun (üniversite) binası olarak yapılmışsa da hep başka amaçlar için kullanılan bu bina günümüzde Basın Müzesi’ni barındırmaktadır.

DEĞİŞEN İSİMLER
Türbe’nin karşısında bir zamanlar büyük bir han küçük ve zarif bir cami ve Köprülü Kütüphanesi bulunuyordu. Bugün ilk ikisinin yerinde betonarme yapılar yükselmektedir.

Basın Müzesi’nin hemen yanındaki Çemberlitaş Hamamı da Mimar Sinan eseridir. Klasik hamam mimarisinin seçkin örneklerinden olan bu hamam ne yazık ki 1865’te yol genişletilirken soğukluk kısmı kesilerek kuşa benzetilir. Onun karşısındaki Köprülü Medresesi’nin bir bölümü de yol genişletme gerekçesiyle kesilerek yok edilmiştir.

Babıali Caddesi Divanyolu’nu keserek Klodfarer Caddesi olarak devam eder. Klodfarer’den sonraki caddenin adı ise Piyerloti’dir. Bu caddelerde hatıraları yaşatılan iki Fransız yazar yani Claude Farrère ve Pierre Loti Türk dostu olarak bilinirler. Loti Divanyolu’nda hâlâ ayakta duran bir evde kısa bir süre kalmıştı. Yürümeye devam ederseniz Bizans’ın meşhur meydanına Forum Konstantinos’a ulaşacaksınız. Osmanlı devrinde Tavukpazarı adını taşıyan bu meydandaki ünlü sütun şehrin kurucusu Konstantin tarafından diktirilmişti. Yangın ve depremlerde zarar gördüğü için demir çemberlerle sağlamlaştırılmıştır. Bugünkü adını bu çemberlerden alır. Tam karşısında bir zamanlar elçilerin ikamet ettiği iki katlı büyük bir han yer alıyordu. 1865 yangınında harabeye dönen han Aslında Atik Ali Paşa külliyesinin bir parçasıydı. İstanbul’da yapılmış ilk mimari komplekslerden biri olan bu külliyenin camisi yani Atik Ali Paşa Camii çok önemli bir eserdir. Hemen karşısındaki medrese ise cephesi kesilerek küçültülmüştür.

Tekrar sağa geçelim; çünkü Çarşıkapı’da Sinan Paşa ve Çorlulu medreseleri bizi bekliyor. Çorlulu Medresesi’nin köşesindeki sebil klasik sebil mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Avrupalı ressam ve fotoğrafçılar bu sebilin sağa kıvrılan Bileyciler Sokağı ve Çorlulu Medresesi’yle birlikte oluşturduğu manzaraya bayılırlardı. Çorlulu Medresesi’nin avlusu şimdi halıcılar ve nargile kahvelerince işgal edilmiş bulunuyor. Yorulduysanız burada bir fincan Türk kahvesi içebilir vaktiniz varsa nargile bile fokurdatabilirsiniz. Ama hemen karşıdaki medreseyi ihmal etmemelisiniz. İkinci Viyana kuşatmasının ünlü kumandanı Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın yaptırdığı bu medrese Viyana kuşatmasında başarısız olunca idam edildiği için tamamlanamayan külliyenin bir parçasıdır.

Divanyolu klasik dönemde Edirnekapı’ya kadar uzanırdı demiştik; ancak günümüzde Divanyolu deyince kısaca tanıtmaya çalıştığımız Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi’yle sona eren cadde anlaşılır. Bu caddedeki medreselerin hemen hepsi şimdi çeşitli vakıflar tarafından Osmanlı-Türk kültürünün yaşatıldığı mekânlar olarak kullanılıyor.

Dün olduğu gibi bugün de son derece işlek bir cadde olan ve araç trafiğine kapalı tutulan Divanyolu tarihî yapıları renkli kalabalığı gürültüsü zemini sarsa sarsa geçen tramvayları ara sokakları ve kaldırımları işgal eden ‘restaurant’larıyla heyecan verici bir yaşama alanıdır. Divanyolu’nda İstanbul’un nabzını dinleyebilirsiniz.


Kaynak: Alıntılar

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Divanyolu nedir? Osmanlı'da Divan Yolu Zen Tarih 0 21 Ekim 2012 20:05
Irkçılık Damarı Kalemzede İslamiyet 0 25 Temmuz 2011 15:03
Nefsin Şah Damarı AngeLus Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 10 Kasım 2010 18:23
Google'ın can damarı! Slipknot Cep Telefonlar 0 04 Eylül 2010 02:43