IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10 Kasım 2011, 08:42   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Ümmet-i Muhammed'in En Hayırlıları





Cenâb-ı Hakk Celle ve Ala Hazretleri Tevbe Suresi 100 âyet-i celîlesinde şöyle buyurmaktadır: “Müslümanlıkta birinci dereceyi kazanan muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabî olanlar yok mu? Allah onlardan razı olmuş onlar da Allah'tan razı olmuşlardır Allah onlar için (içinde ebedî kalmak üzere) altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır İşte bu en büyük bahtiyarlıktır” Bu âyet-i kerîmeden çıkarılacak çok önemli dört hikmet vardır Bunları şöyle sıralayabiliriz:

1-Bu âyette geçen “Önde gelen” mânâsındaki Sâbikûn’dan murad Ashâb-ı Rasûlillah'tır Zîrâ Ashab Rasûlullah (sav)'in sohbetiyle müşerref olan kimselerdir Bundan dolayıdır ki tüm ümmet-i Muhammed'in en hayırlılarıdır

2-Ashâb-ı Kiram ve onların amellerinden Cenâb-ı Hakk'ın kendi diliyle doğrudan razı olması ve onların da Cenâb-ı Hakk'tan razı olmalarıdır

3-“Güzellikte ashaba tabî olanlar”dan murad; ashabın îmanları veçhile îmân edip kıyamet gününe kadar onlara tabî olmakla sünnet-i Rasûlullah'ı ihya ederek ve onları hayırla zikrederek dua edenlerdir

4-Âyette beyân olunan rızâ ve cennetlere dâhil olmak ve korktukları her şeyden emîn olmak mânâsına gelen "Fevz-i Azîm" üç sınıf kimseye vaat olunmuştur:

a)Muhacirler b) Ensar c) Güzellikte onlara ittibâ edenler
Ashâb'a tabî olan ümmet-i Muhammed'in onlara ihsanı: Haklarına tecâvüz etmemek kadr-u kıymetlerini bilmek onları hayırla yâd edip medh-ü sena etmek ve dualarıyla meşgul olmaktan ibarettir Rasûlullah (sav) bir hadîs-i şeriflerinde buyuruyorlar ki: "Sahâbîlerimi kötülemeyiniz Uhud Dağı kadar altını sadaka olarak verseniz sahâbîlerimin bir avuç sadakasına veya onun sevabına erişemezsiniz"(1)

Bir diğer hadîs-i şeriflerinde de şöyle buyurmuşlardır: "Allah'tan sakının sahâbîleri hedef alarak çirkin sözler söylemeyiniz Beni sevdiğinizden ötürü onları da seviniz Her kim onlara düşmanlık ederse bana düşmanlık etmiş olur Her kim onlara eziyet ederse bana eziyet etmiş olur Ve her kim bana eziyet ederse Allah'a eziyet etmiş demektir Allah eziyet edeni cennetine koymaz Cehenneme atar" (2)

Ashâb-ı Kiram efendilerimiz o kadar yücedirler ki; kendilerine İslâm daveti geldiğinde kayıtsız ve şartsız îmân ettiler ve kalpleriyle onu tasdik ettiler Allah'a ve Rasûlüne çağrıldıkları zaman hemen; "Ey Rabbimiz! Biz ‘Rabbinize inanın’ diye îmâna çağıran bir çağırıcı işittik ve îmân ettik"(3) dedikten sonra ellerini Rasûlün eli içine koydular O anda Rasûlullah (sav)'in ifâdesi ile: "Canları Rasûlullah (sav)’in canı kanları Rasûlullah (sav)‘in kanı" olma şerefine nail oldular Allah'a davet yolunda kendi canlarını mallarını ve aşiretlerini hor tutup acıları ve zorlukları hoş karşıladılar İmânın kesin ve açık seçik bilgisi kalplerini coşturdu Bu duygu kendilerini ve akıllarını istilâ etti

Bütün güçleriyle insanları İslâm'ın adaletine dünyanın darlığından İslâm'ın genişliğine çıkardılar Dünya süslerini ve onun menfaatlerini hor görüp cennete kavuşma şevkini ve Allah(cc) ile buluşma iştiyakını gönüllere yerleştirdiler Bu uğurda onlar lezzetlerini unuttular Rahatlarını bir yana bıraktılar Vatanlarını terk ettiler Canlarını cömertçe saçtılar ve mallarını dağıttılar

Hiç şüphesiz ki Rasûl-i Ekrem (sav) Efendimiz'in ve ashabının hayatı yaşayış ve davranışları îmân kuvvetinin ve din sevgisinin en güçlü kaynaklarından biridir Öyleki İslâm topluluğu ve dîne davet eden mürşidler hep bu kaynaktan ilham almış gönüllerdeki îmân kandilini hep bu kaynaktan aldıkları alevle tutuşturmuşlardır Zamanımızda da gönüllerdeki îmân kandilini bu kaynaktan aldığı alevle tutuşturan Hakk dostu Abdullah Fârûkî el-Müceddidî Hazretleri Ashâb-ı Kiram ve onların büyükleri hakkında şöyle buyuruyorlar:

"Ey Sâlik! Din demek Hz Muhammed (sav)'e ve ashabına uymaktır İslâm'da gedik açıp onu savunanlar ise fâsık ve fâcirlerdir

Ey Âşık! Allah Teâlâ Hz Rasûlullah (sav)'in vechini kendi katında bir perdeyle örtmemiş olsaydı onun nazarı her tarafı parçalardı Hatta ondan sonra en büyük insan olan Hz Ebû Bekir (ra) dahi Rasûlullah (sav) ‘in manevî nazarına dayanamamıştır

Ey Sâdık! Hz Ebû Bekir (ra)'daki manevî kuvvet kimsede yoktur Ona bu kuvvetin verilmesinin sebebi Rasûlullah (sav)'i en önce tasdik eden oluşudur

Ey Tâlib! Hz Ömer (ra)'daki manevî kuvvet Hz Ebû Bekir (ra)'e nazaran güneşle yıldız gibidir Buna rağmen Hz Ömer (ra) güneşe baktığı zaman onun nazarıyla güneş kararmıştır

Ey Yolcu! Hz Ömer (ra): "Bütün ömrümü veririm tek Ebû Bekir o bir geceyi bana versin" demiştir Sordular: "Hangi gecedir?" Cevabı şu oldu: "Rasûlullah (sav) ile mağarada kaldığı ve Allah'ın kendini; "İkinin ikincisi" diye adlandırdığı gecedir"

İbn-i Ebî Dünyâ'nın yazdığına göre Ebû Erâke anlatır:
"Bir gün sabah namazını Hz Ali (ra) ile kıldım Hz Ali (ra) namazdan sonra sağ tarafına dönüp durdu Üzgün ve benzi solgundu Güneş mescidin duvarında bir mızrak boyu kadar yükselince kalkıp iki rekat namaz kıldı Sonra ellerini döndürüp:

"Vallahi ben Hz Muhammed (sav)'in ashabını gördüm Bugün hiç bir şey onlara benzemiyor Onlar sabahları kalkarken renkleri sarı saçları darmadağınık ve elbiseleri tozlu idi Kaşlarının arası keçilerin dizleri gibi idi Geceleri sabahlara kadar secde ve kıyamlarda geçiriyor ve Allah'ın Kitabı'nı okuyorlardı Sabah olunca da Allah'ı zikretmeye başlayıp rüzgarlı havada sallanan ağaçlar gibi sallanıyorlardı Gözyaşlarından elbiseleri ıslanırdı" dedikten sonra kalkıp gitti Ve düşmanı olan ibn Mülcem tarafından öldürülünceye kadar yüzünün güldüğünü kimse görmedi"

Ebû Nuaym Ebû Salih'den nakil ile şöyle anlatıyor:

"Dırar b Damre el-Kinânî Muâviye (ra)'nin yanında idi Muâviye (ra) ona "Bana Hz Ali (ra)'ın vasıflarını anlat" dedi Dırar:

"Yâ Emire'l-Mü'minîn beni bundan mazur gör" dedi

Muâviye (ra):
"Seni mazur göremem anlatacaksın" deyince Dırar anlatmaya başladı:

"Hz Ali (ra) üstün gayeli ve çok kudretli bir insandı Her sözü bir çözüm ve hikmet her hükmü bir adi ve hakkaniyet idi İlim onun her tarafından akıyor hikmet onun dilinden dökülüyordu Dünyadan ve onun zînetinden nefret ediyor geceden ve gecenin karanlığından hoşlanıyordu Allah'a yemin ederim ki; gözleri hep yaşlı idi Her zaman kederli ve düşünceli idi Bize çok yakın olduğu ve yakınlık gösterdiği hâlde heybetinden onunla konuşamazdık

Allah için şahitlik ederim ki; bir gece karanlık perdesini indirmiş ve yıldızlar kaybolmuştu Kendisi mihraba çekilmiş sallanıp duruyor sakalından tutup yılan sokmuş kimsenin ıztırâbı gibi inliyor ve baykuşun ötüşü gibi ağlıyordu Hâlâ onun sesi kulağımdadır "Ey Rabbim! Ey Rabbim!" deyip Allah'a yakarıyor ve ondan sonra; "Ey Dünya sen beni mi aldatıyorsun? Beni mi aldatmak istiyorsun? Heyhat! Heyhat! Git başkasını aldat Ben seni kesin olarak boşadım Senin ömrün kısadır senin meclisin hordur senin büyük şeylerin küçüktür Ah! Ah! Azığın azlığından yolculuğun uzunluğundan ve yolun karanlığından yüz defa ah!" diyordu"

Bunun üzerine Muâviye (ra) hüngür hüngür ağlamaya başladı ve sakalını ıslatan göz yaşlarını tutamadı Oradakiler de ağlamaktan boğuldular
İşte böyle Hakk ateşiyle yanan gerçek İslâm erleri olan Ashâb-ı Kiramın büyüklüğünü yüceliğini ne kadar anlatsak kâfî gelmeyecektir Bizler onların şefaatlerine muhtacız Dua edelim gönlümüzde sevgilerinin artması için dua edelim onlardaki îmân kuvvetinin kalplerimize yansıması için Ve dua edelim şefaatlerine nail olmak için

Kendisine bu dâvadan dön denildiğinde; "Bir elime ayı bir elime güneşi verseniz yine de dönmem" diyerek ümmetinin kalbine okyanuslar kadar derin sarp dağlar kadar yüce sadâkat mührünü vuran Cenâb-ı Hakk'ın "Âlemlere Rahmet" olarak bahşettiği adını adının yanına lâyık gördüğü EY ALLAH'IN RESULÜ (SAV) ŞEFAAT!

Mağarada Cenâb-ı Hakk tarafından ikinin ikincisi diye taltîf olunan şehîd olma özlemiyle yanan Hz Nevfel'in karısına onun şehâdetini haber verirken; "Âh!" diye inlediğinde Cenâb-ı Hakk'ın tekrar can verdiği Hz Nevfel gelince Cebrail (as)'ın Cenâb-ı Hakk'tan; "Eğer bir "ah!" daha deseydi bütün şehitleri diriltirdim" müjdesini getirmesine sebep olan sadâkat imsâli EY EBÂ BEKRİ'S-SIDDIK ŞEFAAT!

Kenar-ı Dicle’de kaybolan bir keçiden dahi kendini sorumlu tutacak kadar yüce adalet menşei Allah Resulü (sav)'in; "Benden sonra Peygamber gelseydi o gelirdi" dediği Cebrail (as) vasıtasıyla Hz Resulullah (sav)'e; "Ey Allah'ın Resulü! Allah (cc) selâm eder buyurur ki: Ömer’e söyle güneşe şefkatle baksın Yoksa kıyamete kadar böylesine kararmış kalacaktır" diyerek Cenâb-ı Hakk'ın şânını yücelttiği Fârûkîmizin ceddi EY ÖMERÜ'L-FÂRÛK ŞEFAAT!

Meleklerin bile kendisinden utanacağı kadar hayâ sahibi Rasûl-i Ekrem (sav)'in "Bütün Peygamberler hayatlarında bir kimse ile iftihar etmişlerdir Ben de seninle iftihar ediyorum" dediği kendisinin şefaatiyle yetmiş bin kişinin cennete gireceği müjdelenen EY OSMAN-1 ZlNNURREYN ŞEFAAT!


Hz Peygamber (sav)'in ilmine açılan yolun kapısı Zülfikârın sahibi kendisini cennetin dahi özlediği cennetin direği hikmetin onda dokuzunun sahibi Resul-i Ekrem (sav)'in; "O benim varlığımdır canımdır kanımdır" dediği Hakk arslanı gönüller sultanı EY HZ ALİ (KV) ŞEFAAT!

Âlemlerin serveri yaratılmışların en hayırlısı Allah'ın sevgilisinin biricik kızı yavrusu göz bebeği hasret okyanusu nikâh mehrini tüm ümmete şefaat olarak isteyecek kadar ana şefkati ile dolu analar anası nübüvvetin parçası EY HZ FÂTI MATÜ'Z-ZEHRÂ ŞEFAAT!

Yeryüzünün güzîde torunları ehli beytin yavrucukları Allah (cc)'ın gözlerinden dökülen iki damla yaşa karşılık arşı sarstığı cennetin seyyidleri Kerbelâ'nın susuz şehitleri Fârûkîmin kardeşleri EY HZ HASAN VE HUSEYN ŞEFAAT!

Sana hangi kara sevdalılık fark ettirmedi kopup giden ayağını bu ne coşkunluk bu ne heyecan Allah aşkına Ve bu sana kalacak mı sana has yiğit YA HZ ABBAS ŞEFAAT!

İpek elbiseleri görkemli sofraları güzelliği karşısında pencereleri aralayanları bırakıp mızrakların kılıçların gölgesinde yâd ellerde; "Hele bir dinleyin inanmazsanız yine giderim" diyen EY GÜZELLER GÜZELİ MUS'AB ŞEFAAT!

Atını Atlas Okyanusuna sürüp; "Engin derya önüme çıkmasaydı adını daha ileriye götürürdüm Allahım dem bu dem" diyen EY HZ UKBE ŞEFAAT!

Hz Resulullah (sav) buyuruyor ki: "Sahâbîlerimin her biri kıyamet günü mezarlarından kalkarlarken öldükleri memleketin mü'minlerinin önlerine düşerler Onlara nur ve ışık saçarak Arafat meydanına götürürler" EY ANTEP BELDEMİZİN ŞEHÎDİ YA HZ UKKAŞE ŞEFAAT!

Ey kollarını ayaklarını mal ve evlâdlarını Allah yolunda feda eden sizler! Malını canını dünya yolunda ifna eden biz âcizlere şefaat! AMİN

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
en, hayırlıları, muhammedin, Ümmeti


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ümmet-i Muhammedin AdanaLy Fıkra 1 12 Ocak 2011 17:25
ümmet arasında vahdet nasıl olacak MasteR06 Genel İslami Konular 0 15 Aralık 2010 20:27
Ashab-i Kiramla Ümmet Arasinda Efdaliyet Ölçüsü MasteR06 Genel İslami Konular 0 15 Aralık 2010 20:23
Ya Muhammed'im Collettivo İslamiyet 0 05 Ağustos 2008 16:59