IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 11 Temmuz 2011, 01:36   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Millî Ruh Düşüncesi




Bir millet, dünüyle içli-dışlı olduğu, hassâsiyetle özünü koruduğu sürece, yarınlarını teminat altına almış ve varlığını en sağlam temeller üzerine oturtmuş sayılır. Geçmişini görmemezlikten gelip dününü bütün bütün unuttuğu, ruh kökünden uzaklaşıp özüne yabancılaştığı sürece de, her esen rüzgârla yer değiştiren çer-çöp gibi savrulup durur ve kat’iyyen istikbâl vâd-edici olamaz.

Evet bir millet, istikbâlinin emânetçileri olan genç kuşaklara, müsbet ilimleri tâlim ediyor gibi, iniş ve çıkışları, tırmanış ve düşüşleriyle bütün bir geçmişlerini de öğretebiliyor; zirvelerde dolaştıkları devirleri destanlaştırarak onların aşk ve heyecanlarını kamçılayıp onlarda yeni yeni kahramanlık duygu ve düşüncelerini geliştirebiliyor; hasımlarından gördükleri ihânet, gadir ve maddî-mânevî her türlü tahrîbatı yine onların metafizik gerilimleri hesabına kullanabiliyorsa, geleceği adına müsbetlerden müsbet en mükemmel işi yapmış, en büyük hamlede bulunmuş ve kendi düşünce kuşağına yükseltebildiği her millet ferdine de ölümsüzlük iksirini aşılamış olur.

Milletçe, yepyeni bir “Ba’sü ba’de’l-mevt” çırpınışı içinde bulunduğumuz şu günlerde, genç nesillere, mefkûrevî geleceğimizin yanında şanlı geçmişimiz; günümüzü idrâk kutbunda inanç, düşünce, örf ve âdetlerimiz; modern ilimlerle beraber milli kültürümüz de belletilmelidir ki; o, yaşadığı gün ve içinde bulunduğu şartların gereği olarak yapıp ortaya koyma mec-bûriyetini duyduğu her yeni terkib, yeni desen ve yeni motifleriyle özüne ve kendi dünyasına karşı yabancılaşmasın, yapıp ortaya koyacağı her yeni eserini millî ruh kaneviçesine göre işleyebilsin ve kendi ruh dünyasından uzaklaşmasın...

Bu itibârladır ki, millet çapında meydana getirilmek istenen her hamle ve harekette, “tarih şuuru” raylarına bağlılığa fevkalâde önem verilmeli ve millî kültür perspektife alınmadan herhangi bir değişikliğe gidilmemelidir. Canlılar âleminde, tür değiştirmeye ma’tuf sun’î mutasyonlar, pekçoğu itibâriyle ölümle sonuçlandığı gibi, milletlerin hayatlarındaki özden uzaklaştırıcı değişiklikler de hep o milletlerin ölümleriyle neticelenmiştir.

Bunun içindir ki, millet hayatında yapmayı plânladığımız inkılâplar, ne kadar yararlı da olsa, bu uğurda millî ruh kâtiyyen fedâ edilmemeli; aksine, millet modernize edildikçe o daha da hassasiyetle korunmalıdır. Bilhassa binbir paradoksun kol gezdiği günümüzde, tâ beşikten başlayarak; anneler, yavrularına, millî rûhu terennüm eden ninniler söylemeli; nineler masallarını ve masal kahramanlarını şanlı geçmişimizin destanlarında aramalı ; irfan yuvalarımız her vesileyle, şu muhteşem fakat tâlîsiz, şevketli fakat gadre uğramış milletimizin alabildiğine parlak ve fevvâreler gibi bulutlar arasında kendine yer aradığı dönemleri en heyecanlandırıcı üslûplarla dile getirmeli; edebi-yatımız millî ruh ve millî düşünceyi hayatın her ünitesinde, o üniteye has renk ve çizgileriyle bir dantela gibi işlemeli ve bize aid meselelerin en küçüğünü dahi irfan semâmızda bir gökkuşağı haline getirerek nesillerin nazarına arz etmeli; romanlarımız, piyeslerimiz bizim hissiyâtımıza tercüman olmalı, bizim türkülerimizi söylemeli; yediğimiz gıda, içtiğimiz su, teneffüs etdiğimiz hava, kokladığımız çiçekler bütünüyle bu ülkeye aid olmalı ve ne sûretle olursa olsun, özümüzde değişikliğe sebebiyet verecek hiçbir şeyin millî bünyemize sızmasına fırsat verilmemelidir. Vaizler kürsülerde, hatipler minberlerde, konferansçılar geniş halk kitleleri karşısında bu millet gibi düşünmeli, bu millet gibi heyecanlanmalı, bu millet gibi konuşmalı, bu millet gibi sevinmeli ve bu millet gibi tasalanmalıdırlar. Yoksa, bir tarafta hırsla gerilmiş bütün hasımlarımız, açıktan açığa bize aid her hayrı, her güzel teşebbüsü sinsi sinsi engelleyip, diğer taraftan da, yapacakları en küçük yardımları dahi, millî ruhu ipotek etmeye bağlarken, milletin geleceği adına bir şey yapmamız mümkün olmayacaktır.

Böyle olunca da bize, ruhumuzla bütünleşip kendimiz olma, kendimiz gibi düşünme, kendi ellerimizle işleyip kendi ayaklarımızla yürümeden başka çare kalmıyor.

Aslında, düne kadar, din, vatan, millet ve namusumuzun amansız düşmanı olarak tanıyıp bildiğimiz şu, düşüncelerinde kindâr, davranışlarında sahtekâr, eli yüzü kanlı mürâî çehrelerin “ilelebed” bize yardım edeceklerine ihtimal vermek ve hele bu işi devam etdireceklerini düşünmek aldanmışlıktan başka bir şey değildir.

Evet, asırlardan beri sönme bilmeyen mel’un ihtirasların, ölmeyen kinlerin, bilhassa son günlerde yurdumuzun dört bir yanında ne hâin emeller peşinde olduklarını görüp öğrendikten sonra, bize bizden başkasından yarar gelmeyeceğine inanarak millî ruh kuşağında bütünleşmeli ve kendi dirilişimizi kendimiz hazırlamalıyız.

Kimbilir belki de, bugüne kadar bin defa, hırs ve menfaati bayraklaştırarak üzerimize at sürmüş, şu her türlü insânî duygu ve faziletden mahrum kin ve nefret dünyası da bunu beklemektedir!?..

M.Fethullah GÜLEN Hocaefendinin “Yitirilmiş Cennete Doğru” İsimli Kitabından Alınmıştır.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
milli, ruh


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Bilim Tarihi Düşüncesi Kalemzede Felsefe 0 09 Ekim 2011 22:08
Gramsci Düşüncesi Kalemzede Felsefe 0 23 Eylül 2011 12:17
Dil ve Çocuğun Düşüncesi Kalemzede Felsefe 0 19 Eylül 2011 23:59
Düşüncesi Kalemzede Felsefe 0 10 Ağustos 2011 14:32