IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 12 Temmuz 2011, 01:00   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Tekrarlar




Bediüzzaman şöyle der:

“İşte Rabbimizi bize tarif eden Kur’ân-ı Hakim: ‘Şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi, şu sahâif-i arz ve semada müstetir künûz-u esmâ-i İlahiyenin keşşâfı, şu sutûr-u hadisatın altında muzmer hakaikin miftahı, şu âlem-i şahadet perdesi arkasındaki âlem-i gayb cihetinden gelen iltifatat-ı Rahmaniye ve hitabat-ı ezeliyenin hazinesi, şu âlem-i maneviye-i İslâmiyenin güneşi, temeli, hendesesi, avâlim-i uhreviyenin haritası, zât ve sıfât ve şuûn-u İlahiyenin kavl-i şarihi, tefsir-i vâzıhı, bürhan-ı natıkı, tercüman-ı sâtıı, şu âlem-i insaniyetin mürebbisi, hikmet-i hakikisi, mürşid ve hâdîsi, hem bir kitab-ı hikmet ve şeriat, hem bir kitab-ı dua ve ubûdiye, hem bir kitab-ı emr ve dâvet, hem bir kitab-ı zikir ve mârifet gibi beşerin bütün hâcât-ı maneviyesine karşı birer kitap ve bütün muhtelif ehl-i mesalik ve meşarib olan evliya ve sıddıkînin, asfiya ve muhakkıkînin her birinin meşreblerine lâyık birer risale ibraz eden bir kütüphane-i mukaddesedir.

“Sebeb-i kusur tevehhüm edilen tekraratındaki lem’a-i i’câza bak ki: Kur’ân hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı davet olduğundan; içinde tekrar müstahsendir, belki elzem ve eblağdır. Ehl-i kusurun zannı gibi değil. Zira; Zikrin şe’ni, tekrar ile tenvirdir; duanın şe’ni terdad ve takrirdir; emir ve davetin şe’ni tekrar ile te’kiddir. Hem herkes, her vakit bütün Kur’ân’ı okumaya mukte-dir olamaz. Fakat bir sûreye, galiben muktedir olur. Onun için; en mühim maka-sıd-ı Kur’âniye ekser uzun sûrelerde dercedilerek, her bir sûre bir küçük Kur’ân hükmüne geçmiş. Demek; hiç kimseyi mahrum etmemek için tevhid ve haşr ve kıssa-ı Musa gibi bazı maksadlar tekrar edilmiş. Hem cismanî ihtiyaç gibi, manevi hâcât dahi muhteliftir. Bazısına insan her nefes muhtaç olur. Cisme hava, ruha Hû gibi. Bazısına her saat; ***** gibi ve hakeza. Demek tekrar-ı âyet, teker-rür-ü ihtiyaçtan ileri gelmiş. O ihtiyaca işaret ederek ve uyandırıp teşvik etmek, hem iştiyakı ve iştihayı tahrik etmek için tekrar eder. Hem Kur’ân; müessistir, bir din-i mübinin esasatıdır ve şu âlem-i İslâmiyetin temelleridir ve hayat-ı içtimai-ye-i beşeriyeyi değiştirip, muhtelif tabakatın mükerrer suallerine cevaptır. Mües-sise, tesbit etmek için tekrar lâzımdır. Te’kid için terdad lâzımdır; te’yid için tak-rir, tahkik, tekrir lâzımdır. Hem öyle mesail-i azime ve hakaik-ı dakikadan bahse-diyor ki; umumun kalplerinde yerleştirmek için, çok defa muhtelif sûretlerde tek-rar lâzımdır. Bununla beraber sûreten tekrardır. Fakat manen her bir âyetin çok mânâları, çok faideleri, çok vücûh ve tabakatı vardır. 45 Her bir makamda ayrı bir mânâ ve faide ve maksatlar için zikrediliyor. Hem Kur’ân’ın mesail-i kevniye-nin bazısında ibham ve icmali ise; irşadi bir lem’a-i i’cazdır. Ehl-i ilhadın tevehhüm ettikleri gibi medar-ı tenkid olamaz ve sebeb-i kusur değildir.” 46

“Evet, ihtiyacın tekerrüriyle, tekrarın lüzumu haysiyetiyle, yirmi sene zarfında pek çok mükerrer suallere cavap olarak ayrı ayrı çok tabakalara ders veren ve koca kâinatı parça parça edip kıyamette şeklini dünyayı kaldırıp onun yerine azametli ahireti kuracak ve zarrattan yıldızlara kadar bütün cüz’iyat ve külliyatı tek bir Zâtın elinde ve tasarrufunda bulunduğunu isbat edecek ve kâinatı ve arzı ve semavatı ve anasırı kızdıran ve hiddete getiren nev-i beşerin zulümlerine, kâ-inatın netice-i hilkati hesabına gadab-ı İlahî ve hiddet-i Rabbânîyi gösterecek hadsiz ve nihayetsiz ve dehşetli ve geniş bir inkılâbın tesisinde binler netice kuv-vetinde bazı cümleleri ve hadsiz delillerin neticesi olan bir kısım âyetleri tekrar etmek, değil bir kusur, belki gayet kuvvetli bir i’câz ve gayet yüksek bir belagat ve muktezây-ı hale gayet mutabık bir cezalettir, bir fesahettir.

“Meselâ; bir tek âyet olup yüz on dört defa tekrar edilen "bismillahirrahmânirrahîm" cümlesi, Risale-i Nur’un 14. Lem’asında beyan edildiği gibi; arşı ferş ile bağlayan ve kâinatı ışıklandıran ve her dakika herkes ona muhtaç olan öyle bir hakikattır ki, milyonlar defa tekrar edilse yine ihtiyaç vardır. Değil yalnız ekmek gibi her gün, belki hava ve ziya gibi her dakika ona ihtiyaç ve iştiyak vardır.

“Hem meselâ; sûre-i "tâ sîn mîm" de sekiz defa tekrar edilen şu

"Ve inne rabbeke lehüve'l-azîzü'r-rahîmu" âyeti, o sûrede hikaye edilen peygamberlerin necatlarını ve kavimlerinin azablarını, kâinatın netice-i hilkatı hesabına ve Rububiyyet-i âm-menin namına o binler hakikat kuvvetinde olan âyeti tekrar ederek izzet-i Rab-baniye, o zalim kavimlerin azabını ve Rahimiyet-i İlahiye dahi enbiyanın necatla-rını iktiza ettiğini ders vermek için, binler defa tekrar olsa yine ihtiyaç ve iştiyak var ve îcâzlı ve i’câzlı bir ulvî belagattır.

“Hem meselâ; Sûre-i Rahmanda tekrar edilen "Febi eyyi âlâi rabbikuma tükezzibâni" âyeti ile Sûre-i Mürselatta, "Veylün yevmeizin lilmükezzibîne" âyeti cin ve nev-i beşere kâinatı kızdıran ve arz ve semavatı hiddete getiren ve hilkat-ı âlemin neticelerini bozan ve haş-met-i saltanat-ı İlahiyeye karşı inkar ve istihfafla mukabele eden, küfür ve küfran-larını ve zulümlerini ve bütün mahlukatın hukuklarına tecavüzlerini asırlara ve arza ve semavata tehditkarane haykıran bu iki âyet, böyle binler hakikatlarla alakadar ve binler mesele kuvvetinde olan bir ders-i umumide binler defa tekrar edilse yine lüzum var ve celalli bir îcâz ve cemalli bir i’câz-ı belagattır.” 47

Bediüzzaman’ın bu açıklamaları hakkında kısa bir değerlendirme yapacak olur-sak; "Febi eyyi âlâi rabbikuma tükezzibâni" âyetinin tekrarı gerçekte bir tekrar değildir. Çünkü her tekrar edilişinden sonra yeni nimetler zikredilmektedir. Allah-u Teala, her bir faslın ardından ins ve cinne hitap ederek onları sorgulamaktadır. Eğer denilirse: Azabın zikrinden sonra nasıl bu cümle zikredilir? Bunun cevabı, eğer bir nimet yoksa, onun zikredilmesi, vasfedilmesi ve onunla ilgili korkutulması en büyük nimettir. Çünkü burada ikabı müstahak kılacak umumî bir zecr vardır. Aynı zamanda sevabı müste-hak kılacak bir davranış vardır. Bu âyet-i kerimenin cehennem ve ondaki azabın zikrinden sonra varid olması, Allah’ın o azabı vasfetmesinin ve ikabından korkutma-sının ardındaki nimete işaret etmektedir. Bu halin bir nimet oluşu şüphe götürmez bir gerçektir. Fenânın (fani oluşun) zikrinden sonra bu âyetin gelmesi konusunda yine, “Bunda hangi nimet olabilir?” sorusu gelmektedir. Bu soruya şöyle cevap verebiliriz; Keder ortamından sürur ortamına geçiş, mü’minlerin ve insanların füc-carın şerlerinden rahata kavuşmaları, tıpkı hadislerde varid olduğu gibi birer nimet-tir. 48

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
tekrarlar


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ellerim kendini tekrarlar sen deyince. Luthien Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 16 Eylül 2014 22:51
İkİlemeler (tekrarlar) Ecrin Türk Dili ve Edebiyatı 0 23 Nisan 2011 14:44