IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 18 Ocak 2015, 16:27   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İmam Hasan'ın (as) Barış Sebepleri




Resul Ekrem Hz. Muhammed'in (saa) rıhleti ve mutahhar ehlibeyti, değerli torunu Hz. İmam Hasan'ın (as) şahadetinin yıl dönümünü idrak ettiğimiz günlerdeyiz. Bugün her iki değerli insanı rahmetle anarken, tüm İslam âlemine başsağlığı diliyor ve İmam Hasan'ın (as) bereketli yaşamından, kader belirleyici bir kesiti sizlere aktarmak istiyoruz.
Masum imamların her biri, dönemin hâkim şartları ve duruma uygun olarak, ayrıca yüce Allah'ın onlara verdiği göreve uygun davranırdı. Resulullah'ın (saa) ehlibeyti, mümkün mertebe hükümeti üstlenerek, adaleti yaymaya çalışıyorlardı. Hz. Ali (as) şehadetinden önce İmam Hasan'ı (as) kendi vasiyi olarak seçerek, o hazretin Müslümanların imametini üstlenmesini istedi. İmam Hasan (as) değerli babasının şehadetinin ardından camiye gidip, kapsamlı ve açık sözleri ile halkı kendisi ile biat etmeye çağırdı. Konuşmasının ardından Kufe halkı kendisi ile biat etti ve İmam da yapılan biatı kendisinin izlenmesine dayanarak kabul etti. Ardından kendi hükümetinin temellerini sağlamlaştırmaya çalıştı. Fakat o dönemde Şam beldesi valisi olan Muaviye bin Ebu Sufyan bu çağrıya uymadı; öyle ki büyük bir ordu ile Irak'a doğru harekete geçti. Bunun üzerine İmam Hasan (as) da ona karşı bir ordu kurma çalışmalarına girdi. Böylece İmam Hasan'ın (as) kısa hükümdarlık dönemi maceralı bir şekilde geçti, öyle ki İmam Hasan (as) belirli şartlarla hükümet ve iktidarı Muaviye'ye devretmek zorunda kaldı. Bu sohbette, İmam Hasan'ın (as) neden böyle bir girişimde bulunduğunu, o hazretin sözlerinden yola çıkarak incelemeye çalışacağız.
İmam Hasan'ın (as) ordusu, savaşma ruhundan yoksundu, sadece bazı ihlaslı ve savaşçı gencin dışında diğerleri kendi maslahatlarını tercih edenlerdi. Muaviye de Kufe ordusunun direniş ve birliğini kırmak için yüklü rüşvetler verirken çeşitli vaatlerde bulundu. Böylece kabile liderleri ve ordu komutanlarını para ve vaatleri ile satın alarak, onları imam Hasan'a (as) sırt çevirmeye teşvik etti. Fakat yine de her şeye rağmen, İmam Hasan ve sadık yarenlerinin çabaları ile 40 binlik bir ordu savaşmaya hazır hale getirildi. İmam Hasan (as) kendisi ile biat eden ve onlardan yardım sözü alanlara hitaben, "Eğer sözünüzde sadıksanız, Medain kışlasında buluşuruz. Orada bana katılın" dedi.
O hazret, Meadin'e doğru hareket etti. Fakat büyük bir kalabalık sözlerinden vazgeçerek, ahde vefasızlık etti. Irak halkı ve özellikle de Kufeliler, İmam Hasan (as) zamanında savaşmak için ne psikolojik ne de savaş arayışında müsait durumda değillerdi. Hiç şüphesiz hiçbir kanıt ve belge, o dönemde savaş konusunda Irak'ın bölünmüş ve dağınık toplumunu göstermekte, o hazretin kendi sözlerinden daha aydınlatıcı olamaz. İmam Hasan (as) ordusu ile buluşacak olan son noktada yani Medain'de coşkulu ve önemli bir konuşma yaptı ve şöyle dedi:
Hiçbir şüphe, bizi Şam ahalisi ile savaşmaktan alıkoyamaz. Biz geçmişte sizin aranızdaki direniş ve dayanışma ile Şam ahalisi ile savaştık, fakat bugün kinler nedeni ile aranızdaki anlayış ruhu ve birlik yok olmuştur. Siffiyn savaşına gittiğinizde, dininizi dünya çıkarlarına üstün seçtiniz, fakat bugün çıkarlarınızı kendi dininize üstün kıldınız. Biz, eskiden olduğumuz gibiyiz, fakat sizler eskiden olduğu gibi bize sadık değilsiniz... Muaviye bize insaftan uzak, bizim yüce hedef ve izzetimize karşı olan bir öneride bulundu. Şimdi Allah yolunda ölmeye hazırsanız, söyleyin ki ona karşı savaşayım ve kılıcımla ona karşılık vereyim; eğer de yaşamak ve sağlıklı kalmak istiyorsanız da söyleyin ki onun önerisini kabul edip sizin rızanızı sağlayayım.
İmam'ın sözleri buraya gelince, her taraftan "Biz yaşamak istiyoruz" sesleri yükseldi.
Savaş ruhundan yoksun olan böyle bir ordu ile düşmana karşı nasıl savaşılırdı? Bu yüzden o hazretin işi, kıyam ve savaş ilanı ile başladı. Fakat İslam toplumunun durumu çok iyi anlaşıldığı, günün çıkarlarına riayet edilmesi ile barışla sona erdi.
Burada dikkat edilmesi gereken konu, İslam'ın özel şartlarda Müslümanlara savaş emri vermesidir. Eğer hedefin ilerlemesi için etkili değilse, barış stratejisini tercih ediyor. İslam Peygamberi'nin (saa) mübarek yaşamında da bu iki konuya rastlamaktayız: Hz. Muhammed (saa) Bedir, Uhud, Ahzap ve Hüneyn'de savaştı, fakat zaferin imkânsız olduğunu anladı. Hudeybiye'de ise İslam düşmanları ile barış anlaşması imzaladı, böylece bu sayede İslam'ın ilerlemesini garantiye aldı. Olayın tüm açılarına çok iyi vakıf olan imam Hasan (as) İslam toplumunun salahını, savaşmamak ve barışın sağlanmasında gördü. Zira İslam ülkesinin hem dış durumu, konumu ve hem Irak'ın içindeki durum, ordunun vaziyetinin hiç biri savaşmak için müsait değildi.
Dönemin dış siyaseti açısından o durumda Müslümanlar arasında iç savaş, İslam dünyasının yararına değildi. Zira İmam Hasan (as) ve Muaviye ordularının karşı karşıya gelecekleri haberi Doğu Rum kralına ulaşınca, İmparatorluğun büyük bir ordu ile İslam beldesine saldırı kararı aldığı belirtildi.
Bu şartlarda, İslam temelini korumanın kendi temel görevi bilen İmam Hasan (as) gibi bir şahsiyet, alçak görüşlü kesimin iğneleyici laflarını sineye çekmek pahasına barışı kabul ederek, İslam dünyasından büyük bir tehlikeyi uzaklaştırmaktan başka çaresi var mıydı?
İmam Hasan (as) bazı Şiiler ve yarenlerinin eleştirine karşılık şöyle buyurdu: Sizlere eyvahlar olsun... Benim sizin imamınız olduğum ve beni izlemenin sizler farz olduğunu bilmiyor musunuz? Resulullah'ın açıkça beyan ettiği üzere cennet gençlerinin iki efendisinden biri olduğumu bilmiyor musunuz?
Herkes " evet biliyoruz" deyince, İmam Hasan (as) şöyle devam etti: Acaba Hızır (as) hazretinin gemiyi deldiği, duvarı onardığı ve çocuğu öldürdüğünde, Hz. Musa'nın (as) öfkesine sebep olduğunu bilmiyor musunuz? Zira bu konuların hikmeti, Hz. Musa (as) için gizlenmişti; fakat bu işler, yüce Allah katında hikmetli ve sevap içeren işlerdi.
Böylece İmam Hasan (as) , halka uzak görüşlü ve Allah hikmetinden haberdar olduğunu hatırlattı. İmam bir başka yerde, kendisini barışı kabul etmekle " Müminleri rezil eden" olarak hitap edilmesi ile ilgili şöyle buyurdu:
Ben müminleri rezil eden değilim, hatta onlara izzet de kazandırıyorum. Zira sizlerin (Şam ordusuna karşı) direnme gücünüz olmadığını anlayınca, iktidarı bıraktım ki ben ve sizler (onların isteğine rağmen) hayatta kalalım. Öyle ki bilgin birinin bir gemiye hasar vererek, geminin sahibi ve içindekilere bırakılmasını sağladığı gibi. Benim ve sizin hikâyemiz böyledir, böylece düşmanlar ve muhalifler arasında varlık sürdürelim.
İmamet ve nübüvvet sırdaşı ve koruyucusu olan İmam Hasan Muçteba (as), herkesten ziyade, atası Resulullah (saa) çabaları ve babası Hz. Ali'nin (as) adaletini korumayı düşünüyordu. Allah ve onlara karşı sorumlu gören İmam Hasan(as) barışı kabul etmekle, İslam ümmetinin çıkarlarını temin edebileceğini düşündü ve böyle de yaptı. Fakat Muaviye barış anlaşmasının ardından, anlaşmadaki tüm sorumluluklarını ayaklar altına alarak şöyle dedi:
Bilin ki ben Hasan bin Ali ile vardığım anlaşmanın tümünü ayaklar altına alıyorum ve ona hiçbir değer vermiyorum.

Böylece Muaviye barış anlaşmasını açıkça çiğneyerek, İmam Ali'nin (as) sadık yarenleri ve Şiilerine yaşamı zorlaştırdı. Hucr bin Adiyy ve İslam'ın büyük şahsiyetlerini öldürdü, İmam Ali'yi (as) izleyenlere işkence ve baskılarını arttırdı. Bu olaylar Emeviler hükümetinin gerçek mahiyetini bir nebze de olsa halka aydınlattı. Bu yüzden İmam Hasan'ın (as) dönemi, Emevilerin fasıt hükümeti ile savaşmak için tedrici hazırlık dönemi sayılır. Böylece vaat edilen günde, İslam toplumunun kıyam için hazır olduğu günde bu hazırlık dalga, Seyid Şuheda İmam Hüseyin'e (as) ulaştı.
Toplam 10 yıl süren imameti döneminde, Hz. İmam Hasan (as) ağır ve boğucu bir ortamda yaşarken hiçbir can güvenliği bulunmuyordu, öyle ki evinde de huzur içinde değildi. O hazret nihayetinde hicri kameri 50 yılında Muaviye'nin kışkırtması ile kendi eşi Ca'de tarafından zehirlenerek şehit edildi ve Medine'de Bâki mezarlığında toprağa verildi.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
barış, hasanın, sebepleri, İmam


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Bir Hasan gitti bir Hasan geldi Seth Haber Arşivi 0 13 Kasım 2014 10:43
Hasan Rıza Soyak (Hasan Rıza Soyak Kimdir? - Hasan Rıza Soyak) Zen Tarih / Siyaset 0 20 Şubat 2012 22:22
Reklam Yazarı Hasan Sancak ın Sporda Barış ve Kardeşlik Senaryoları REKLAM YAZARI Genel Paylaşım 0 06 Temmuz 2011 16:37
Hasan Amca IN da house.. [Apaçi Hasan Piyasalarda] Slipknot IF Ekstra 8 03 Mart 2011 23:26