IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 13 Eylül 2011, 13:08   #1
Çevrimdışı
Ruj
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Engelli mi, Özürlü mü?




Türkiye'de engelliliği değil, bireyi görebilen bir tanıma gereksinim var. Engellilik olgusunu nesne haline getirmek yerine, engelli bireyi bakış açımızın merkezine koyarak, engellilere yardımcı olmayı denemeliyiz.

Türkiye'de "özürlü" insanlardan söz ediliyor. Onda bir "kusur" arandığı veya saptandığı anlamına gelen bu kavram yerine "engelli" olarak tanımlanmaları daha uygun. Ancak bu insanların "özürlü" yerine "engelli" olarak adlandırılmaları sadece bir başlangıç. Sadece terimde yapılacak bir değişiklik yeterli olmayacak. Çok daha önemlisi, bu terimin "içeriğidir". Özürlü teriminin uygunsuzluğu hem içeriğinden hem de ilettiği psikolojik mesajlardan ötürüdür. Engelli terimi, ilk etapta bireyde bir kusur bulunduğu düşüncesini akla getirmez. Çünkü herkes herhangi bir sebepten ötürü engelli olabilir. Yüzme bilmeyen bir adamı denize atınca boğulur. Dolayısıyla bulunduğu ortam bir insanı engelli veya engelsiz yapabiliyor. Bu ortamın adını "fiziksel çevre" olarak değiştirdiğimiz andan itibaren olay genellik ve soyutluk kazanıyor. Artık herkesin bulunduğu fiziksel çevreye göre engelli olabileceğini algılaması daha kolaydır. Çünkü fiziksel çevrenin türü, bir insanın engelli olarak kabul edilip edilemeyeceğini de algılamamızı sağlar. Diyelim ki biri felçli, diğeri dilsiz iki engelli birey var. Dilsiz için sokakta hareket etmek bir "engel" teşkil etmez, ama tekerlekli sandalyedeki felçli için kaldırımlar, merdivenler, yani bütün "engebeler" birer engeldir. Dolayısıyla felçli, fiziksel çevrenin kendi engellilik türü dikkate alınarak tasarlanmadığından bir "engelli" olarak tanımlanabilir. Fakat bu iki engellinin üniversitede aynı bölümde okuduğunu ve sözlü sınava girmeleri gerektiğini farz edelim. Bu durumda felçli hiçbir zorluk çekmeyerek sözlü sınavın tüm koşullarını yerine getirebilir. Buna karşın dilsiz için sözlü sınav bir "engebe", "engel", "bariyer" teşkil ettiğinden, sözlü sınav sırasında bir "engelli" olur. Bu örnekten anlaşıldığı gibi fiziksel ortam değişince engellilik ortadan kalkabiliyor veya insan engelli hale gelebiliyor. Anlaşılan engelli terimi gerçekten engelin "nerede" ve "kimde" bulunduğunu hemen algılama olanağı sunmuyor, daha ziyade bizi engelliliğin ne olduğu üzerine daha fazla düşünmeye sevk ediyor.

İdeale yaklaşma

Burada bir insanın "nasıl" engelli olduğu sorusu ortaya çıkıyor. Engelliliğin "türü" ve "derecesi", bu noktadan itibaren önem kazanıyor. Örneğimiz engelliliğin türüne göre fiziksel çevrenin bir insanı engelli veya engelsiz yapabileceğini gösterdi. Fiziksel çevreden sokak, cadde veya mimari yapıyı kastediyorsak, bedensel engellilerin dikkate alınmaları gerekir. Fakat bedensel engellilerin hepsi, fiziksel çevre tarafından "engellenmiyorlar". Kolunu bir kaza sonucu kaybeden kişi için sokakta hareket etmek büyük bir sorun, bir engel yaratmayacaktır, buna karşın bacağını kaybederse durum değişir. Bu örnek bize şunu gösteriyor: Fiziksel "çevreler" tasarlanırken, engellileri bu ortamlardan dışlayan özellikleri ortadan kaldırmak gerekiyor. Bu özellikler, engelliliğin türü ve derecesine göre büyük veya küçük engeller olabiliyorlar. İdeal olan durum, bütün engellilik türleri ve dereceleri açısından fiziksel çevrelerdeki bütün "engellerin" ortadan kaldırılabilmesidir. Bunun kolay veya mümkün olabileceği iddia edilmiyor. Fakat engelli insanı algılayışımızda yapabileceğimiz değişiklikler sayesinde ideale yaklaşma şansımız artıyor. Verdiğim örnekler bir şeyin belirginleşmesine yardımcı oldu: Engelli denilen insanlar, fiziksel çevrelerde yer alan çeşitli bariyerler tarafından "engellenenlerdir". Bakış açımızda meydana gelen bu değişim sayesinde artık engelliliği değil, bireyi odak noktasına koymuş oluyoruz. Özürlü terimi ise mecburen "özürlülüğü" odak noktasına koymayı gerektiren, yani özürlülük olgusunu nesnelleştiren bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Buna karşın engellilik, hemen olmasa da zamanla bu zorunluluktan kurtulabilmeyi, düşüncelerimizde yumuşama ve esneklik sağlamayı başarabilecek bir terim olarak görünüyor. Şüphesiz engelli terimi de ideal bir tanım şekli değil, ama özürlü teriminden daha iyi ve "probleme" çözümler getirmeyi kolaylaştıran bir kavram.

Türkiye'de engelliliği değil, bireyi görebilen bir tanıma gereksinim var. Engellilik olgusunu nesne haline getirmek yerine, engelli bireyi bakış açımızın merkezine koyarak, engellilere yardımcı olmayı denemeliyiz. Engellilik, geniş kapsamlı olarak değil, daha ziyade bölümsel olarak tematize ve idare ediliyor (kör, topal, zihinsel engelli vs.).

Yalnız bırakılıyorlar

Sosyal normların bu bağlamda büyük bir etken olduğu kesin. Bütün normlar engellilik "problemini" sevk ve idare etmeye çalışıyorlar. Sağlıksal kısıtlılıklar, girişim ve bilgi kısıtlılıkları ya da normlardan sapan hareketler, normatif çerçeve içerisinde ele alınmıyor, dolayısıyla toplumda ve yasalar önünde "engellilik" olarak kabul edilmiyor.
Engellilik, eskiden olduğu gibi bugün de kısmen "özel problem" olarak görülüyor. Bu yüzden engellilerin birçoğu problemiyle yalnız bırakılıyorlar. Engellilere yönelik toplumsal görevlerin bölgesel farklılıklar göstermesinin sebebi, onlara yardım etme sorumlulukları arasındaki farklılıklardan kaynaklanıyor.

Diğer taraftan onlara yardımcı olunmaya çalışılırken, sakatlar, demans hastaları veya zihinsel engellilerin hepsi aynı veya eşit olarak algılanıyor. Ayrıca hastalıklar, uzun süre engellilik olarak görülmedi. Bu yüzden toplum ve devlet "hastalara" yardım ve bakım hizmetleri sunmayı uzun süre düşünmedi. Devlet ve modern hizmet toplumu tarafından önemli görülen (iş, eğitim, bakım) alanlar için yasalardan, görevlerden ve haklardan meydana gelen bir sistem oluşturuldu. Engelliliğin derecesi, ailenin üstesinden gelemeyeceği kadar yüksek görünüyorsa, engelli insana tıpkı demanslı (bunama) insana davranıldığı gibi davranılmaya başlandı (sosyal yetilerini yitirmiş varlık = özürlü). Eskiden ikisi de "yatalak" olarak çevre halkı tarafından bakıldılar. Daha sonraki dönemlerde "yoksullar evinde" yaşından bağımsız olarak engellilere bakılmaya başlandı. Bunun arkasında engellileri toplumdan, engelsizlerin "gözünden uzaklaştırmak" düşüncesi yatıyor.

Her ne kadar hastalara engelli olarak bakılmadıysa da, buna karşın engellilik her zaman bir hastalık olarak da kabul edildi ve tanımlandı. Bu yüzden daima problem "sosyal sigortalara" devredildi. Bu uluslararası bir fenomendir.

Günümüzde çeşitli engellilik tanımlarından hareket ediliyor. Bunlar arasındaki en önemli fark, yasalar tarafından engelliliğin mi, yoksa bireyin mi odak noktasına konulduğudur. Örneğin ABD'de "bireyle bağlantılı" olarak tanımlanıyor. Fiziksel ya da zihinsel yönden kısıtlı olan ve bu yüzden yaşamın en önemli girişimlerini (örn. yürümek, konuşmak, solunum veya çalışmak) yerine getirmesi kısıtlanan, bu kısıtlılıklarının bir hikâyesi mevcut olan veya böyle bir kısıtlılığı bulunduğu farz edilen her birey engellidir.

Buna karşın Türkiye'de "özürlülük" parametre olarak alınıyor, böylece birey arka plana geçiyor, "özrü" öne çıkarılarak nesnelleştiriliyor. Bu durumda sağırlar, dilsizler, körler, felçliler veya zihinsel özürlüler için "aynı kuralların" geçerli olduğu kabul ediliyor. Özrün türü ve kapsamının, engellinin yaşamında ne ölçüde önemli bir engel teşkil ettiği dikkate alınmadan, aynı terazide tartılıyor.

Kim engelliyi merkeze koyar ve kurallarını buna göre ayarlarsa, o, bireye yönelik olur, özneyi görebilir. Böylece yaşama ve insana daha yakın kurallar oluşturabilir.

Ali Altaş
----oterapist

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
engelli,


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Sağlığa 2 bin özürlü personel alacak Lucifer Haber Arşivi 0 22 Temmuz 2010 20:05
Sen Özürlü Olsaydın pyracantha IF Ekstra 0 08 Nisan 2010 23:28
Özürlü cocuk Murat Fıkra 2 25 Eylül 2008 00:58