IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Ağustos 2008, 14:50   #11
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Kahramanlığı yanında bir gönül adamı olan Sultan II. Murad Han, 1430'da Selanik ve Yanya'yı fethetti. Varna ve Kosova'da Haçlılara karşı girdiği mücadelede, Türk tarihine altın harflerle geçen iki büyük zafer kazandırdı. Sırp despotluğunu otadan kaldırdı. Kazandığı zaferler ve fetihler neticesinde, devleti her zamankinden daha güçlü bir hale getirdiği gibi, İstanbul'un fethini de yakın bir imkân haline soktu. Bu hükümdar devrinde, Osmanlı merkezi, ilmin ve kültürün de merkezi oldu. Beyliklerdeki kültür faaliyetleri Osmanlı payitahtına (başkentine) taşındı ve her sahada pek çok eser yazıldı. Bilindiği kadarı ile, Osmanlı hükümdarları içinde adına ençok eser yazılan, Türkçecilik cereyanını destekleyen, âlimlara hürmet gösteren bu padişah, tezkirelerdeki kayıtlara göre, şâir padişahların da ilkidir.

Ayrıca Gazi ve âdil olan Sultan II. Murad Han, geride her yönüyle sağlam temellere oturmuş, kudretli bir devlet bıraktı. 1451 yılında vefat etti.

1402-1413 yılları arasında şehzadeler arası saltanat mücadelelerinin hüküm sürdüğü Fetret Devri bir yana, Sultan Yıldırım Bayezid'in tahta çıkmasından, Sultan II. Murad Hanın vefatına kadar geçen zaman (1389-1451), Osmanlı imparatorluk temellerinin atıldığı bir devir olarak göze çarpar. Osmanlı Devletinin, Timur darbesine maruz kalmasına ve bölünüp parçalanmasına rağmen, 50 yıl içerisinde bir imparatorluk haline gelmesinin sebepleri şunlardır:

1. Daha önce Osman, Orhan ve Murâd-ı Hüdâvendigâr'da görüldüğü gibi, devleti idare edecek olan şehzadelerin yetiştirilmesine fevkalâde dikkat gösterilmesi. Ayrıca devrin en yüksek âlimlerinden din ve fen derslerini alan şehzadelerin, aynı zamanda savaşlara katılıp askerlik ve kumandanlık vasıflarını geliştirerek, babalarının yerini tutacak değere ulaşmaları.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 15 Ağustos 2008, 14:50   #12
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Kahramanlığı yanında bir gönül adamı olan Sultan II. Murad Han, 1430'da Selanik ve Yanya'yı fethetti. Varna ve Kosova'da Haçlılara karşı girdiği mücadelede, Türk tarihine altın harflerle geçen iki büyük zafer kazandırdı. Sırp despotluğunu otadan kaldırdı. Kazandığı zaferler ve fetihler neticesinde, devleti her zamankinden daha güçlü bir hale getirdiği gibi, İstanbul'un fethini de yakın bir imkân haline soktu. Bu hükümdar devrinde, Osmanlı merkezi, ilmin ve kültürün de merkezi oldu. Beyliklerdeki kültür faaliyetleri Osmanlı payitahtına (başkentine) taşındı ve her sahada pek çok eser yazıldı. Bilindiği kadarı ile, Osmanlı hükümdarları içinde adına ençok eser yazılan, Türkçecilik cereyanını destekleyen, âlimlara hürmet gösteren bu padişah, tezkirelerdeki kayıtlara göre, şâir padişahların da ilkidir.

Ayrıca Gazi ve âdil olan Sultan II. Murad Han, geride her yönüyle sağlam temellere oturmuş, kudretli bir devlet bıraktı. 1451 yılında vefat etti.

1402-1413 yılları arasında şehzadeler arası saltanat mücadelelerinin hüküm sürdüğü Fetret Devri bir yana, Sultan Yıldırım Bayezid'in tahta çıkmasından, Sultan II. Murad Hanın vefatına kadar geçen zaman (1389-1451), Osmanlı imparatorluk temellerinin atıldığı bir devir olarak göze çarpar. Osmanlı Devletinin, Timur darbesine maruz kalmasına ve bölünüp parçalanmasına rağmen, 50 yıl içerisinde bir imparatorluk haline gelmesinin sebepleri şunlardır:

1. Daha önce Osman, Orhan ve Murâd-ı Hüdâvendigâr'da görüldüğü gibi, devleti idare edecek olan şehzadelerin yetiştirilmesine fevkalâde dikkat gösterilmesi. Ayrıca devrin en yüksek âlimlerinden din ve fen derslerini alan şehzadelerin, aynı zamanda savaşlara katılıp askerlik ve kumandanlık vasıflarını geliştirerek, babalarının yerini tutacak değere ulaşmaları.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 14:51   #13
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Nitekim, babasıyla birlikte Rumeli ve Anadolu'daki bütün savaşlara katılan Yıldırım Bayezid için, Batılı tarihçiler; "Yıldırım Bayezid, bütün tarihin en büyük kumandanlarından biridir" (Benoist) ve "Yıldırım'ın dünya hakimişyetine doğru gittiğini görüyoruz. Ülkesinde demir bir disiplin, mükemmel bir nizam ve asayiş mevcuttur" (Lorga) demektedirler. Gerçekten Yıldırım'ın, 13 yıl gibi kısa bir zamanda, babasından devraldığı 500.000 kilometrekarelik ülkeyi 942.000 kilometrekareye ulaştırması, onun büyük bir kumandan olduğunu göstermektedir.

Yıldırım Bayezid Hanın, Ankara Savaşı sırasında vaziyetin kötüye gittiği bir sırada, Timur kuvvetleri üzerine kasırga gibi atılan bir birliğe gözü takılır ve yanındakilere; "Kimdir bu gelenler?" diye sorar. Yanındakiler; "Padişahım, bunlar oğlunuz Şehzade Mehmed'in kuvvetleridir" derler. Bunun üzerine Yıldırım; "Berhudâr olsun. Kader hükmünü nasıl olsa icrâ edecek. Benim tahtım ona yâdigâr olsun. Onda, parçalanacak Osmanlı ülkesini birleştirecek cevheri görüyorum" demiştir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 14:51   #14
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Gerçekten de, Bayezid'in 14 yaşındaki en küçük oğlu Şehzade Çelebi Mehmed, Amasya'da saltanatını ilan edecek ve ağabeylerine karşı giriştiği mücadeleyi kazanıp Osmanlı birliğini sağlayacak ve oğluna güçlü bir devlet bırakacaktır. Memleketi ve milleti bunca beladan, fitneden, düşman tehlikesinden ancak parlak bir zekâ, yüksek bir karakter kurtarabilirdi. İşte bütün bunlar Şehzade Mehmed'de henüz daha 14 yaşındayken toplanmıştı. Tarihçiler onu; "Birinci Mehmed; cömert, yumuşak huylu ve olağanüstü kuvvetliydi" ve "Çelebi Mehmed; cömert, dostlarına dost, din ve devlet düşmanlarına karşı gayet şedid idi" cümleleriyle anlatmaktadır.
Sultan Çelebi Mehmed'in ölümü ile, henüz 18 yaşında Osmanlı tahtına çıkan oğlu II. Murad, saltanatın başında, devleti parçalayabilecek gaileler (amcası Mustafa Çelebi ve kardeşi Küçük Mustafa Çelebi hâdiseleri) ile karşı karşıya kaldı. Ancak o, devlet üzerinden bu tehlikeleri bertaraf ettiği gibi, gerçekleştirdiği fetihlerle, İmparatorluğun temellerini atmaya muvaffak oldu. Yetişmesine olağanüstü dikkat ve ihtimam gösterdiği ve Hacı Bayram-ı Velî'den, İstanbul'u fethedeceği müjdesini aldığı oğlu şehzade Mehmed'i, idaresini görmek için 13 yaşında tahta çıkardı. Osmanlı tahtında çocuk bir padişahın bulunmasını fırsat bilerek bütün kuvvetlerini birleştiren Avrupa, Türkler üzerine yürürken, baba ile oğul arasındaki şu yazışmalar tarihe geçti. Oğlu Mehmed'in, ordunun başına geçmesi çağrısını, Murad Han reddetti ve devleti, milleti korumanın onun görevi olduğunu söyledi. Bunun üzerine Şehzade Mehmed, babasına; "Eğer Padişah biz isek size emrediyoruz, gelip ordunun başına geçin! Yok siz iseniz, gelip devletinizi müdafaa edin!" şeklinde hitab ederek, ordunun başına geçmesini sağladı. Varna'da düşmanı bozguna uğrattıktan sonra; kendisini tebrik edenlere; "Zafer, oğlumuz Mehmed Hanındır. Biz onun emrinde bir kumandanız" cevabı pek mânidardır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 14:53   #15
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Görüldüğü üzere yükselme dönemlerinde Osmanlı şehzadeleri, 13-14 yaşlarına geldiklerinde, bir imparatorluğu idare edecek her türlü bilgi ve kabiliyete sahip bulunuyorlardı.

2. Timur fırtınasına uğrayan Osmanlı-Türk Devleti, tarihte Fetret Devri diye anılan ve 12 sene devam eden taht kavgasına sahne olduktan sonra, daha sağlam bir şekilde yayılmaya ve yükselmeye başladı. Bu durum, Osmanlı Devletinin bir cihan hakimiyetine doğru sağlam temeller üzerinde kurulduğunu ve teşkilatlandığını göstermektedir.

Osmanlı İmparatorluğunun kudret kaynaklarından en önemlisi hiç şüphesiz, merkeziyetçi bir devlet oluşu idi. Osmanlılardan önceki Türk hakan ve sultanları, devleti, hanedanın ortak malı kabul ettikleri için, hanedana mensup şehzade ve beyler arasında saltanat mücadeleleri eksik olmuyordu. Her ne kadar, ailenin en büyüğü ulu bey unvanıyla merkezde oturuyor ve devletin diğer bölgelerinde hüküm sürenler ona bağlı bulunuyorlar idiyse de, bu gibi durumlarda devletin birliği, ancak, kudretli şahsiyetler sayesinde devam edebiliyordu. Devlet merkezinde en küçük bir zaafın vuku bulması durumunda, eyaletlerdeki şehzadeler veya kudretli beyler, derhal istiklal mücadelesine girişiyorlardı.

Türk tarihinde ilk defa olarak, Osmanlıların, merkeziyetçi bir devlet sistemiyle meydana çıkması, büyük bir siyasi inkılap oldu. Osmanlı hanedanı, diğer Anadolu beyleri gibi, menşe itibariyle göçebe olduğu ve millî gelenekleri muhafaza ettiği halde, devletin taksim edilemez, mukaddes bir varlık olduğunu kavramış, sağlam ve istikrarlı bir devlet teşkilatı vücuda getirmeyi başarmıştı. Rivayete göre, Osman Gazi ölünce, Orhan Gazi, hükümdarlığı kardeşi Alâaddin Paşaya teklif eder. Fakat Alâaddin Paşa; "Gel kardaş, ataların duâsı ve himmeti seninledür. Ânınçün kendü zamanında seni askere koşdılar... ve hem bu azîzler dahî bunu kabul itdiler" cevabıyla, hakimiyeti, daha lâyık olan Orhan Gaziye bıraktı. Böylece Osmanlı Beyliği, daha kuruluşunda bir saltanat mücadelesinden, bölünme ve sarsıntıdan kurtulmuş oldu.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 14:53   #16
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Ancak, Birinci Murad Anadolu'da meşgulken, Rumeli kuvvetlerinin başında bulunan Şehzade Savcı, babasına karşı tehlikeli bir harekete girişti. Onun, Bizans prensi Andronikos'la birleşmesi bir ibret dersi oldu. "Fitne kıtalden daha şiddetlidir" düşüncesiyle hareket eden Birinci Murad Han oğlunu öldürttü ve böylece Osmanlı tarihinde, ilk şehzade katli hadisesi meydana geldi. Âdil padişah Murad-ı Hüdavendigâr şehid olunca yerine geçen Yıldırım Bayezid de, aynı düşüncenin mahsulü olarak, kardeşi Yakup Çelebi'yi bertaraf etti. Fatih Sultan Mehmed ise, bir saltanat endişesi ve rakibi bulunmadığı halde, kendi adını taşıyan kanunnameye; "Evladımdan her kimseye saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı âlem içün katletmek münâsibdür. Ekseri ulemâ dahî tecvîz itmişdür; anınla âmil olalar" maddesini koyarken, bu örfü kanunlaştırmıştır. Padişah olmak düşüncesiyle hareket eden şehzadeler, kendilerini en iyi şekilde hazırlıyorlardı. XVI. Yüzyılın başlarından itibaren, bu düşünce terkedilince, şehzadeler vezirlerdeki fikir ayrılıklarına göre yönlendirildiler. Sultan Birinci Mustafa, tahtı istemediği halde padişah oldu. Sultan İkinci Osman, bu ayrılıklar sebebiyle öldürüldü. Bu durum Sultan Abdülaziz'in ölümüne kadar gidecek ve Osmanlı Devletinde vezirler hakimiyeti ortaya çıkacaktır. Gerçekte şehzadenin şehzade ile değil de vezirlerle mücadelesi de devlet için bir bahtsızlık olmuştur.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 14:54   #17
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Padişahlar ve âlimler gibi, halk da, nizam-ı âlem düşüncesi, din ve devletin bekası kaygısı ile, zaruret halinde kardeş katlini tasvip ediyordu. Kanunî devrinde Türkiye'ye gelen, İmparator Ferdinand'ın elçisi Busbecq; "Müslümanlarda, Osmanlı hanedanı sayesinde ayakta durdukları, din ve devletin selameti ve bekasının, evlattan daha mühim olduğu" kanaatinin yaygın bulunduğunu bildirmektedir. Timur'un oğlu Şahruh'un, Çelebi Sultan Mehmed'e yazdığı bir mektupta; "Süleyman Bey ve İsa Bey ile mücadele ettiğinizi ve Osmanlı töresince onları bu fani dünyadan uzaklaştırdığınız haberini aldık. Ama, biraderler arasında bu usul İlhanî töresine münasip değildir" sözüne karşılık Çelebi Mehmed; "Osmanlı padişahları, başlangıçtan beri, tecrübeyi kendilerine rehber yapmışlar ve saltanatta ortaklığı kabul etmemişlerdir. On derviş bir kilim üzerinde uyur. Lâkin iki padişah bir iklime sığmaz. Zîra etrafta din ve devlet düşmanlarıfırsat beklemektedir. Nitekim, mâlum-u âlileridir ki, pederinizin arkasından (Ankara Savaşı) kâfirler fırsat buldu. Selanik ve başka beldeler, Müslümanların elinden çıktı" diye cevap vermiştir.

Yine, Cem Sultan'ın ülkeyi paylaşma teklifine karşı İkinci Bayezid'in; "Bu kişver-i Rûm bir Ser-i Pûşîde-i arus-i pür nâmustur ki, iki dâmâd hutbesinde tâb götürmez" (Osmanlı Devleti öyle namuslu bir gelindir ki, iki damadın talebine tahammül edemez) cevabı, Osmanlıların nizâm-ı âlem mefkûresine bağlılıklarını göstermektedir. Bayezid Han bu cevabıyla saltanatı, namusun timsali olan geline benzetmiş, paylaşılamayacağına dâir duygularını belirtmiştir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 14:54   #18
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




3. Osmanlı merkeziyetçi devlet sisteminde ikinci önemli husus timar sistemidir. Büyük Selçuklular, geniş askerî iktaları, kendilerine bağlı Türkmen beylerine veya sarayda yetişen köle kumandanlara veriyorlardı. Ancak bu Türk kumandanları, devletin zayıflamasıyla birlikte, Selçuklu İmparatorluğu içerisinde yeni devletler ve atabeylikler ortaya çıkarıyor, böylece devlet kısa bir süre sonra, üç beş parçaya bölünebiliyordu. Osmanlılar ise, Selçuklulardan devraldıkları bu mîrî toprak rejimini çok daha ileri ve mahirâne metodlarla olgunlaştırdılar. Bunun üzerine kurulan timar (ikta) usulü, Osmanlı ordusunun temeli olurken, Türk askerleri (sipahiler), sancak beylerinin emrinde fakat padişaha bağlı idiler. Çünkü askerlerin geçimlerimni sağlayan timarları ve sancak beylerinin zeâmetleri de padişah tarafından veriliyordu. İşte büyük Osmanlı ordusunun esasını bu timarlı askerler teşkil ediyor ve merkezdeki yeniçeriler, ancak 10.000-20.000 arasında değişiyordu.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 14:55   #19
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Dünya Hakimiyeti Dönemi

Diğer taraftan köylüler arasında, timar sisteminin meydana getirdiği huzur ve âhengi, şehirde sınaî, ticarî ve iktisadî faaliyetleri düzenleyen esnaf teşekkülleri sağlıyordu. Ahîlik adı verilen teşkilatlar sayesinde, şehir esnafı ve halkı, devletin hiç bir tesiri olmadan kendi kendisini idare ediyor, en küçük bir mesleki suistimal, yolsuzluk ve geleneğe aykırı bir harekete fırsat verilmiyordu.

4. Cihan hakimiyeti ve dünya düzeni davasını gaye edinen Osmanlılar, hukuk sahasında da yüksek bir seviyeye ulaşmışlardı. Osmanlılar, hudutsuz İmparatorluk ülkesinde yaşayan çeşitli kavim, din, kültür ve örflere sahip toplulukları idarede, İslâm hukukuna aykırı hareket etmiyor, çıkardıkları kanun ve fetvalarla İmparatorluk nizamını sağlıyorlardı. Osmanlı İmparatorluğuna kudret, istikrar ve uzun bir ömür veren unsurlardan biri hukukî anlayış ve nizam idi. Bu sebeple Osmanlılarda çok kuvvetli olan kanun ve nizam şuuru, devlet gibi kutsaldı. Bu husuta yabancı seyyah ve elçilerin müşahedeleri ve eserleri hayranlık verici misallerle doludur. Osmanlı hukuk ve kanun nizamına bağlılıkta birinci vazife padişahlara âit olup, bunlar dini emirlere aykırı en küçük bir tasarrufta bulunamazlardı. Neticede, sağlam bir devlet kuruldu. Normal veya zayıf padişahlar zamanında bile devlet makinası, asırlarca hayatiyetini devam ettirmiştir.

"İstanbul muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ve ordu, ne mükemmel insanlardır."

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 15 Ağustos 2008, 14:55   #20
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Osmanlı Devleti'nin Doğuşu




Peygamber efendimizin 800 küsur sene önce verdiği müjde, 29 Mayıs 1453 günü gerçekleşti. Bu durumda 1000 yıllık Şarkî Roma (Bizans) tarihe karışıyordu. Fatih Sultan Mehmed'e kadar Bizans, Osmanlı Devletinin toprakları arasında bir fitne çıbanı durumunda idi. Nihayet Fatih Sultan Mehmed, bu duruma son verdi ve ülke toprakları birleşerek, İmparatorluk vücuda geldi. Fetihten üç gün sonra, beyaz at üzerinde ve muhteşem bir alayla Topkapı'dan şehre giren Fatih Sultan Mehmed, doğruca İslâm mefkûresinin kalbi olan Ayasofya'ya gitti ve şükür secdesine kapandı. Tasvirlerden temizlediği bu büyük mabedde, ilk cuma namazını kıldı. Daha sonra Ayasofyayı yeriyle birlikte satın alan Fatih, burayı vakıf yaparak, kıyamete kadar cami olarak kalması için evlatlarına vasiyet etti.

"Dünyada tek bir din,tek bir devlet, tek bir padişah ve İstanbul da cihânın payitahtı olmalıdır" diyen Fatih Sultan Mehmed, bundan sonra cihan hakimiyeti projesini gerçekleştirmek üzere, sistemli bir teşebbüse girişti. Kısa zamanda Anadolu'da İsfendiyar, Trabzon, Akkoyunlu memleketleriyle Karamanoğlu Beyliğini topraklarına kattı. Dulkadır beyliği ile Kırım Hanlığını tabiiyeti altına aldı. Yunanistan, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Sırbistan, Eflak-Boğdan ve sâir ülkeleri fethetti. Böylece bir çok imparatorluk, hanlık ve beylik ortadan kaldırılmış oldu ve Osmanlı İmparatorluğu Fırat'tan Tuna'ya kadar yayıldı. 6 Mayıs 1481'de, bütün Hristiyan ve İslâm dünyalarını birleştirmek üzere başladığı İtalya seferi sırasında, Gebze civarında ölümü, Türk-İslâm dünyasını mâteme, Hristiyan dünyasını ise büyük bir sevince boğdu.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
devletinin, doğuşu, osmanlı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Osmanlı Devleti’nde Mülteciler Zen Tarih 0 19 Mayıs 2014 02:09
Osmanlı Devleti ve Komşuları Zen Tarih 0 27 Şubat 2013 15:47
Osmanlı Devleti'nin Doğuşu..(Videolar)1-2-4-5-6-7-8 Sevda Tarih 3 16 Mart 2011 01:08
Osmanlı imparatorluğunun doğuşu YapraK Tarih 0 27 Mart 2009 03:33