IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29 Nisan 2009, 22:34   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
âdem ve havva




ÂDEM VE HAVVA

ALPEREN GÜRBÜZER
25.04.2009, 17:49

Allah Teala üç defa âlemi emirden emretti, derken Âdem(a.s) topraktan yaratıldı. Topraktan yaratılan Âdem’e ruh üflenince ilk insan hayat buldu böylece. Özellikle ilk insanın alnı ışıl ışıl parladı bu fermanla. Öyle ki insanoğlu hayata gözlerini açmanın sevincini yaşadı biranda.
Allahü Teala sonra çamurdan yarattığı Âdem’e tazimde bulunmak için Meleklerine:
—Âdem’e secde edin! Diye emir buyurdu. İblis hariç bütün melekler secde etti. İblis aynı zamanda meleklerin hocasıydı ve çok bilgili idi de. Sadece bilgi mi? Elbette ki hayır, ibadette de öyleydi, üstelik secde etmediği yer kalmamıştı her zerrede.
Hak Teala İblise:
—Niçin emrime uymadın?
İblis:
—O topraktan ben ise ateşten yaratıldım cevabını vererek itirazda bulundu. İtiraz ederken bilgeliğini ve amelini sermaye bildi, sandı ki bunca amel ve sermaye onu kurtaracak.
İblis bu çıkışıyla ilk defa kendi görüşünü görüş bilerek Allah’a karşı kıyas yaptı, bunca sermayesine güvendi ama nafile, ilahi huzurdan tard ediliverdi.
İtirazın bedeli ağır olmuştu, ebedül ebed lanet halkası geçirilerek huzurdan kovuldu ansızın.
İblis:
— Madem tard edildim, hiç olmazsa bana mühlet ver kullarını saptırayım dedi.
Allahü Teala imtihan gereği:
— Peki, ama şunu bil ki benim yolumdan giden samimi kullarımı doğru yoldan çıkarmaya gücün yetmeyecektir.
Böylece şeytan verdiği sözü yemeyerek o gün bugün kıyamete kadar üstlendiği şer tohumlarını saçmaya devam ediyor, edecekte. Allah(c.c) buna karşılık peygamberleri ve O’nun varisleri vasıtasıyla mü’minleri destekleyeceğini vaad ederek insanoğlunu imtihana tabii tutmanın yolunu açtı.
İnsanoğlu için ilk imtihan şöyle başladı. Allahü Teala Âdeme ve Havva’ya:
— Cennetimde dilediğiniz gibi yaşayabilirsiniz ancak şu ağaca (muhtemeldir ki buğday) yaklaşmayın diye beyan buyurmuştu.
Âdem ile Havva cennette yaşamalarını idame ederken bu arada şeytan da bir şekilde yolunu bulup yasak olan ağaç olayından, yani durumdan haberdar olmuştu, hatta kendince ilahi huzurdan kovulmanın intikamını almak için seferber oldu bile. Önce Cennetin kapısına geldiğinde Tavus’a binbirtürlü dil döktü. Tavus bu durum karşısında; seni Cennete alamam ancak bunu yapsa yapsa kardeşim(yılan) yapar dedi. Kardeşi yılan Cennet kapısına geldiğinde şeytan ona; ağzını aç deyince cennet kapısından girmeyi başardı da. Şeytan hilelerinin nihayetinde Âdem ve Havva’nın yanına geliverdi. Onlara:
— Şu ağaçtan yerseniz ilelebet, sonsuza dek cennette kalırsınız telkininde bulundu. Havva şeytanın sözlerine kanmıştı, ikisi de şeytan olduğunu bilemediler, üstelik şeytan yemin billâhta etmişti. Her ikisi de yemin eden yalan söylemez diye düşündüler çünkü.
Şeytan Âdem’e vesvese verince içine biranda korku düştü ne yapsam da sonsuza kadar cennette kalabilsem diye. Havva annemiz kadınlık ruhundan mı olsa gerek şeytanın vermiş olduğu başaklardan bir tanesini alıp yedi, diğer birini sakladı, arta kalan beşini de Âdem’e getirerek onunda yemesini sağlamak için dil döktü, öyle ki yemişi öve öve bitiremedi. Âdem, Allah’ın bu hususta emri var dediyse de Havva:
— O affedicidir dedi.
Âdem (a.s) buna rağmen sözüne aldanmadı, bu sefer Havva Âdem’e cennet şerbetini içirdi, birazdan Âdem’e şerbetin etkisiyle üzerine ağırlık çöktü, rehavet çökünce de bu arada Allah’a verdiği sözü de unutmuştu, fırsattan istifade Havva saklamış olduğu yemişi Âdem’in ağzına bırakınca yutuverdi. İşte ilk imtihanımız bu hadiseyle başlar. Nitekim Cebrail, Âdem ve Havva’yı Allahın emri gereği yasaklanmış ağaca tamah ettikleri için, cennet yurdundan çıkarıverdi, böylece şeytanda muradına ermiş oldu. Cebrail sonra da şeytanın cennet kapısından girmesine aracılık eden Tavus ve yılanı çıkardı.
Âdem(a.s) ve Havva yeryüzüne ayrı ayrı yerlere indirildi. Âdem(a.s) Serendap dağına, Havva’da Cidde’ye, Tavus’ta Yemen’e, Şeytanda Mısır’a indirildi. Hayye diye tabir edilen yılanda İsfahan’a konuşlandırıldı.
Âdem(a.s) ve Havva bin pişmanlıkla yıllarca ağladı ve tevbe etti yeryüzünde.
Âdem(a.s) yıllarca ağlamanın ardından ağzından dökülen:
— Ya Rabbi Muhammed(a.s)’ın hürmetine mağfiret eyle cümleleri kurtuluşuna vesile oldu.
Allahü Teala:
— Ya Âdem Habibim Muhammed’i nerden bildin?
Âdem(a.s):
— Bana ruh verdiğinde gözümü açtığımda senin isminin yanında O’nun ismini görmüştüm, dolayısıyla O’nu çok sevdiğini anladım.
Hak Teala:
— O halde Habibim hürmetine tevbeni kabül ettim.
Cebrail(a.s), Hz.Adem’e Hac etmenin erkânını ve usulünü öğreterek Arafat’a çıktı. Havva’da Âdem’i bulmak ümidiyle, Cidde’den Arafat’a gelerek birbirlerine ancak yıllar sonra kavuşabildiler. Arafat’a çıkmak aynı zamanda hem Hac, hem de ayrılıkların son bulması demektir. Yani vuslattır arafat.
Âdem ve Havva’dan çocuklar oldu, hatta her birini ikiz doğurdu. Allah bir batından gelen erkek ile kızın bir başka batından gelenlerle evlenmesini emreyledi. Habil ve Kabil arasında kıskançlık bürüdü. Çünkü Âdem(a.s) İklima’yı Habil’e, Lübüda’yı da Kabil’e nikâhlamıştı. İklima daha güzeldi. Bu yüzden kıskançlık doruğa ulaştı ve ilk cinayet Kabil tarafından gerçekleşti. Demek ki ilk kan, ilk cinayet kardeş katili ile başlamış meğer. Böylece bu hadiseden sonra dünyanın gidişatı iki kutup üzerine cereyan etti. Habil merhametin, güzelliğin, iyiliğin kutbu, Kabil ise kötülüğün, fesadın kutbu oldu. Âdem (a.s) üzülse de dünya var oldukça hem kötüler hem de iyiler sahnede yerini alacak elbet. Şairin; Oluklar çift birinden nur diğerinden kir akar dediği kaçınılmaz alınyazısı işte bu olay olsa gerektir.
Habil’in ölümünden beş yıl sonra Şit (a.s) dünyaya geldi. Şit (a.s) Âdem’in bir nebze olsa üzüntüsünü almıştı. Çünkü o nur, bu seferde O’nun alnında parlıyordu.
Artık Âdem(a.s)’ın ahir ömrü yaklaşmış ve hastalanmıştı. Şit (a.s)’a son ebedi yolculuğuna koyulurken vasiyet etti. Oğluna dedi ki;
— Oğlum şu beş şeyi unutma; Dünya fani, her işin sonunu nereye varacağını düşün sonra işe koyul, Bir işe başladığında kalbine sıkıntı hâsıl olursa işi bırak, istişare ederek işlerini halletme yolunu tercih et, kadın sözüyle hareket etme.
Hz.Adem son maddede geçen kadın sözüyle hareket etme vasiyeti ile belli ki Cennet yurdundan Havva annemizin telkinine kapılmanın bedelini ağır ödemesinin tesiri olmuş.
Vasiyetinin ardından en son nefesinde oğluna:
— Ey Şit! Hak yol üzere ol, deyip ruhunu teslim etti oracıkta..
İlk insan aynı zamanda ilk peygamber olarak bu dünyadan göç ettikten sonra Şit (a.s) ilahi emaneti devr aldı ve insanoğlunun ikinci peygamberi olarak yoluna devam etti. Zaten bu yolda durmak yola devam esastır. Vesselam.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
adem, havva


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Adem ile Havva 120-156 bin yaşında! Zen Bilim Dünyasından Son Haberler 0 04 Ağustos 2013 17:05
Adem & Havva Sevda Amatör Şairler 1 23 Mart 2013 21:23
ADEM ile HAVVA Süslü Fıkra 1 14 Kasım 2010 19:54
Adem ile Havva... Sevda Fıkra 0 07 Eylül 2010 23:25