IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
1Beğeni(ler)
  • 1 Post By Elysian

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 18 Mayıs 2014, 15:18   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aşk Fedakarlıktır (Mustafa İslamoğlu)




Aşk feda etmektir. Abdullah oğlu Muhammed’in gördüğünü gören başkaları da vardı. İnsanlığın nasıl bir zifiri karanlığa gömüldüğünü görmeseydi, Zeyd b. Amr b. Nüfeyl öleceğini bile bile gönüllü bir sürgünle çöle kaçar mıydı? Varaka b. Nevfel, Osman b. Huveyris, Ubeydullah b. Cahş ilk akla gelen isimler. Bunlar Kureyş’in hak yol arayıcıları. Birde civar kabilelere mensup olanlar var. Hepsi de iyi, ama aktif değil pasif iyi.

Abdullah oğlu Muhammed’i farklı kılan bir şey var: O her şeyini terk edip, kendini Hıra’ya vuruyor. Ticaretini, işini, evini, eşini, çocuklarını, akrabasını, hısımını, arkadaşlarını, kabilesini, kavmini ve şehrini... Bu bir fedakârlıktır.

Dava adamı, feragat ve fedakârlık abidesi olamadıkça hiçbir şeyin adamı olamaz. Entelektüel düdük gibi son fikri son duyduğu olan, her telden çalan ama hiçbir işe yaramayan cins tipler, potansiyelleri olmadığı için değil, fedakâr olmadıkları için iş çıkaramazlar.

Aşk fedakârlıktır. Bu fedakârlığı yapabilenler daima azdır. Allah Rasulü’nün nübüvvetten sonra çektiği “adam yokluğu” başta fedakârlık olmak üzere aşkın üç rüknüne sahip olan adam yokluğuydu. Allah Rasulü’nün çektiği adam yokluğunu, dertlendiği bir seferinde söylediği şu söz göstermiyor mu: “İnsanlar da develer gibidir; yüz tanesini bir arada bulursun da, binecek bir tane bulamayabilirsin.” (Buhari ve Müslim)

İbn Sa’d naklediyor: Hz. Ömer halifeyken bir seferinde huzurda bulunanlara sormuştu: “Allah’tan bir tek şey dileyecek olsanız ne isterdiniz?” Oradakilerden kimisi tasadduk etmek için bir oda dolusu altın ve gümüş, kimisi cennet istedi. Sıra Ömer’e geldiğinde cevabı şu oldu: “Allah’tan bir oda dolusu Salim, Muaz, Ebu Ubeyde gibi adam isterdim.”

Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah! Gerçek sahabeden sık duyulan bu söz, yeryüzünde görülebilecek fedakârlıkların abidesiydi. Bunu söylemek kolay, fakat gerçekleştirmek zordur. Sahabe içinden öyleleri vardı ki, savaş meydanında kafir babasıyla çarpışmak zorunda kalmış ve öldürmüştü. Ebu Ubeyde b. Cerrah ve Muaz b. Amr b. Cemuh bunlardandı. Bu sonuç bir gözü dönmüşlük değil, büyük bir fedakârlıktı. Zira Ebu Ubeyde ne kadar kaçtıysa babası arkasından öldürmek kastıyla gelmiş, onu çarpışmaya ikna etmek için de ne kadar kutsalı varsa ağız dolusu küfretmiş ve onu tahrik etmişti. Buna rağmen Ebu Ubeyde onu öldürmeye mecbur kalışını hiçbir yerde iftihar vesilesi olarak anlatmadı. Zira bu onun için âşık olduğu iman uğruna katlanması gereken bir fedakârlıktı.

Âşıklar arkalarına bakmazlar. Arkalarına bakanlar âşık olanlar değil, âşıkmış gibi yapanlardır. Hz. Lut ile karısını ayıran da buydu. Lut’un gözü arkada kalmadı, ama karısının gözü arkada kalmıştı. Gözü arkada kalanların, gerçekte gönlü arkada kalmış demekti. Allah da onu gönlünün kaldığı yere döndürdü.

Kur’an’da acı hatırası yâd edilen Firavun’un karısı Asiye bir aşıktı. Mü’min suresine adını veren mü’min gibi imanını saklayabilir, Hz. Musa gibi ülkeyi terk edebilirdi. Fakat bunları yapmadığı için kocası Firavun’un işkencesine uğradı. Bu öyle dayanılmaz bir işkenceydi ki, sonuçta ölüm mukadder görünüyordu. İşte o halde Asiye’nin kendisine küfrü dayatan kocasına söylediği şu dillere destan sonsözleri, vahiy insanlık tarihinin hafızasına kaydetti. Bu tavır akılla değil, ancak aşkla izah edilebilirdi:

“İman edenlere ise Allah, Firavun’un karısını örnek göstermiştir: Hani o “Rabbim! Lûtfu kereminden bana cennette tarifsiz bir köşk ihsan et; beni Firavun’dan, onun (çirkin) amelinden ve zalim kavmin (şerrinden) kurtar!” (66:11)

Firavun’un mü’min karısı Asiye’ye göre “kurtuluş” imansız yaşamak değil, imanla ölmekti. O da öyle yaptı ve âşıklar kervanına katıldı.

Hz. Nûh bir âşıktı. Karada gemi yapmanın rasyonel bir izahı yoktur. Karada gemi yapanlar ve karada gemi yapanların peşine düşenler, hep davasına âşık olanlardır.

Hz. İbrahim’in ateşe atlayışı içinde aşk olan bir imandan başka ne ile izah edilir? Ateşin onu yakmamasının verdiği ders şuydu: Hiçbir Nemrud’un ateşi imanı ve aşkı yakamaz.

Bunların hepsi aşkın fedakârlık hanesine yazılmalıydı. Allah da öyle yazdı.
Topraksanız, diken dibine değil gül dibine toprak olun.
Suysanız, bulaşık suyu değil zemzem suyu olun.
Taşsanız, deli taşı değil hacerü’l-Esved olun.
Balta ve bıçaksanız, bir İbrahim’in elindeki balta ve bıçak olun.
Dağsanız Uhud olun.
İnsansanız, pasif değil aktif olun.

(mustafaislamoglu)

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
aşk, fedakarlıktır, mustafa, İslâmoğlu


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
“Elde var aşk” Mustafa İslamoğlu Afrodit İslamiyet 1 02 Aralık 2013 21:41
Mustafa Necati (Mustafa Necati Kimdir? Mustafa Necati Hakkında) Zen Tarih / Siyaset 0 20 Şubat 2012 22:41
Al da Git Eğreti Gülüşlerimi (Mustafa İSLAMOĞLU) Sevda Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 24 Ağustos 2011 21:42
İslâmoğlu Selman Kalemzede İslamiyet 0 25 Temmuz 2011 15:17
Mustafa Kamal nasıl ''Mustafa Kemal'' oldu basketci Haber Arşivi 0 15 Kasım 2010 09:17