Bulmacalarda ismi kısaca "şarap tanrısı" diye soruluyor olabilir, ama çok geniş bir külte sahip Dionysos'un bir tanrı olarak neleri temsil ettiğini anlamak için bunun çok ötesine geçmemiz gerekir. Şarap yapımının günümüzden 8000-9000 yıl öncesine uzanan, tarihteki en eski izlerine, bugünkü Gürcistan'da rastlıyoruz. Şarap üretimi Kafkasya'dan aşağıya, Orta Doğu'ya doğru yavaş yavaş yayılmış. Şarabı Mısır'a ve tüm Akdeniz havzasına yayanlarsa büyük ölçüde Fenikeliler olmuş. Antik Yunan medeniyetine geldiğimizde, şarap kültürünün toplumsal hayatın merkezine yerleşmiş olduğunu görüyoruz. Şarap, ayinlerde kullanılır, sulandırılarak gündelik su ihtiyacını karşılamak üzere içilir, ayrıca tıbbi amaçlarla, ilaç niyetine tüketilir. Antik kültürde böylesine önem ve yaygınlık kazanmış bir içeceğin mitolojide bir tanrıyla temsil edilmesi anlaşılmayacak bir durum değildir. Kaldı ki şarabın biri doğaya, öteki kültüre ve insana dönük, iki yüzü vardır. Doğaya dönük tarafında asma bitkisini, üzüm meyvesini, üzüm bağlarını buluyoruz. Bağbozumu vakti geldiğinde bu bağların meyveleri toplanarak çok eski bir bilgiyle şaraba dönüştürülüyor. Bu süreç, arka planda, insanın yaşamak için doğaya bağlı oluşunu, bereket, bolluk ya da kıtlık fikrini, başına buyruk doğanın ehlileştirilmesini ve evcilleştirilmesini, ürünlerin işlenerek kültüre dönüştürülmesini, nihayet bu ürünlerin insan üzerindeki etkilerini içeriyor. İşte bu yüzden Dionysos, sadece şarabın değil, bağların ve üzüm hasadının, üzüm, elma, incir, dut, kiraz, çilek, böğürtlen
vb. taneli meyvelerin, meyve bahçelerinin, bakir doğanın, ormanların, yabani otların ve yabani hayvanların, özellikle de aslan, kaplan, leopar, vaşak gibi yırtıcı büyük kedilerin, bolluğun ve bereketin, hasadın çağrıştırdığı "yeniden doğum" (reenkarnasyon) fikrinin, şarap yapımının ve içiminin, bilhassa su katılmadan tüketilen şarabın insanda meydana getirdiği esrikliğin, şenliklerin, taşkınlığın, kendinden geçmenin, hazzın, efemineliğin, komedya ve tragedya oyunlarının, oyunculuğun tanrısıdır. Gördüğümüz gibi, Dionysos'un temsiliyeti, leoparlardan ve yabanıl doğadan başlayıp meyveler, bağlar ve şarap üzerinden esriklik, taşkınlık ve oyunbazlığa kadar varıyor. Üzüm ve şarap, bu geniş spektrumun sadece merkezinde yer alan şeylerdir; Dionysos denildiği vakit, leopardan komedyaya uzanan büyük bir çerçeveyi akla getirmek gerekir. Alman filozof Nietzsche, Apollon ile Dionysos'u tam bir karşıtlık içinde düşünür ve kültürün, özel olarak da sanatın, biri Apollonyen, diğeri Diyonisyak olan iki yönü olduğunu ifade eder. Nietzsche'ye göre, Apollon ne denli ölçü, bilimsellik ve kurala uygunluk demekse, Dionysos da o denli ölçüsüzlük, doğallık ve kendiliğindenlik demektir. Dionysos onuruna düzenlenen şenlikler, antik Yunan tiyatrosunun temellerini oluşturmuştur.