IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20 Aralık 2014, 14:32   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yengeç ve Ay'ın Mitolojisi




YENGEÇ VE AY'IN MİTOLOJİSİ
Bazı insan keşke Yengeç olmasaydık diye düşünürler ve şöyle derler, “burcumun ne tuhaf bir adı var! Neden başka bir ad bulmamışlar ki?” yengecin mitolojisinin ne kadar zengin ve değerli olduğunu bilseler, böyle konuşmazlardı. Yengeç çok eski bir yaratıktır. Varlığı 500 milyon yıla dayanır. Yengeç, geleneklerin savunucusu olarak bilinir. Geçmişleri ve soyları çok ilginçtir. Eski Yunanlılar ve Mısırlılar, bu burcu Scarab olarak adlandırmışlardır. Bu, yengeç’e benzeyen kıskaçları olan bir tür böcektir. Kutsal bir hayvandır ve Scarab kelimesi kutsal kelimesiyle iş değerdir. Yengeçler gibi, Yengeç burçları da dolaylı bir rota izlerler. Bir sonraki adımın ne olacağını düşünürler. Bu mantıklıdır çünkü yöneticileri Ay hatıraları yönetir. Aslında, Yengeçler zaman zaman inatçı olabilirler, kıskaçlarının o anda neye takıldığına bağlıdır. Yengeç, iskeletini bedeninin üstünde taşır, Yengeç’in karşıt burcu olan Oğlak’m kemikleri içindedir. Bu, Yengeç’in kendini daha fazla korumaya çalışmasma neden olur.

Kildanılar, Yengeç’in insanlığın kapısını temsil ettiğini söylerlerdi. Bu kapının ardındaki yol, ruhlar tarafından kendini göstermek için kullanılan bir yoldu. Dördüncü ev, sadece aileyi ve evi yönetmez, aynı zamanda yaşamın ilk oluşumunu da yönetir. Astrolojide, dördüncü eve “IC” (Immum Coeli) adım veririz. Latince olan kelimenin anlamı “göklerin temeli” anlamına gelir. Bugünün aynı anda hem dün hem de yarma dönüştüğü zamandır. Doğum haritasının tam ortasıdır, yeni başlayan günü temsil eder. Bugün tecrübe ettiğimiz şeyler bir anda, hatıra olmaya başlar. Bu, Ay’dan kaynaklanmaktadır. Ay anıları ve tüm rüyaları, yani Yengeç’i yönetir.

HERKÜL VE HİDRA

Yunanlılar, Yengeç’in on iki ana takımyıldızlarından biri olmayı başarmasını, çok güzel bir mitoloji ile açıklar. Hikaye, gerçek bir kahraman olan Herkül, Toprak Ana Tanrısı Hera ve canavar Hidra etrafında döner. Mitolojiye göre, Herkül, Miken Kralı Eurystheus’un kararıyla, kendisine verilen on iki görevi tamamlaması gerekiyordu. Eğer bu görevleri başarıyla tamamlarsa, tanrılarla birlikte o da ölümsüz olacaktı. İkinci görevi sırasında, Herkül, bir deniz yılanı olan, Hidra adında bir canavarla savaşmak zorundaydı. Hidra, iki büyük köpeğe benzer kafasıyla, korkutucu bir yaratıktı (Bazı hikayelerde, yedi başı olduğu iddia edilir). O kadar ürkütücü bir yaratıktı ki, nefesi bile zehir saçıyordu. Herkül, Hidra’mn kafalarından birinin ölümsüz olduğunu biliyordu, o yüzden sadece tek bir başı parçalaması gerektiğini düşündü. Ne var ki, ölümsüz olan baş, diğeriyle aynıydı, o yüzden ayırt etmek neredeyse mümkün değildi.

Herkül Hidra’yla savaşırken, dev bir yengeç derinliklerden çıktı ve Herkül’ü topuğundan yakaladı. Bu sırada, yengeç Hidra’yı korumaya çalışmaktadır, çünkü Hidra onun için bir anne figürüdür. Herkül, bir yandan yengeci oradan orya savurup, ezmeye çalışır, bir yandan da Hidra’yla savaşmaya devam etti. Herkül, sonunda Hidra’nm kafalarından birini vurmayı başardı, ama kafanın koptuğu yerde iki tane kafa da çıkmıştı. Herkül, arkadaşı Iphicles’e gitti ve ona çok daha keskin silahlar yapmasım söyledi. Başarılı da oldu ve canavarın ölümsüz olan başını kesmeyi başardı.

Bu hikayenin Akrep burçlarıyla olan ilişkisi şöyledir; Toprak Ana Hera, yengeçten Herkül’ün savaşında Hidra’ya yardım etmesini ister. Hera Herkül’ün düşmanıdır, o yüzden yengeci çabalarından dolayı ödüllendirir. Gökyüzündeki yıldızlar arasında, yengece bir yer verir, orası da dördüncü takımyıldızıdır. Yengeç orada sonsuza dek kalır. Bugün Yengeç, cesaretin ve bağlılığın ölümsüz sembolüdür. Bir diğer mitoloji de, anne figürüyle özdeşleşmiştir. Demeter ve Persefone’nin dramatik hikayesi “Akrep ve Plüton’un Mitolojisi” bölümünde ayrıntılı olarak yer alacaktır. Yengeç’te, Persefone’ye odaklanmak yerine, bir annenin çocuğu kaçırıldıktan sonra hissedecekleriyle ilgileneceğiz. Mitolojide, Persefone’nin annesi Demeter, çok iyi ve nazik bir karakterdir. Aynı zamanda doğurganlığın ve bereketin tanrısıdır, ama bir anda saldırganlaşır, çünkü Persefone’yi bulmak istiyordur. Çok derin acılar içindedir. Demeter tüm mahsulü yok eder ve tüm bir yıl, kıtlığa neden olur. Zeus sonunda tahtından iner ve tüm dünyada ölüme sürüklenmeden önce bir antlaşma yapmaya karar verir.

Mitolojide, Persefone’nin annesi çocuğunun peşini asla bırakmak istemez, çünkü kızı ona büyük bir mutluluk veriyordur. Şunu bilmekte fayda, var, bir çocuğun annesine ihtiyaç duyduğu kadar, bir anne de çocuğuna ihtiyaç duyar. Bu çift taraflı bir sevgidir. Demeter ve Persefone’nin hikayesinde, Persefone büyüyebilmek için, Demeter’den ayrılması gerektiğine inanıyordu. Hikaye, bu ayrılığın acısından bahsetmektedir. Bu hikaye, Yengeç’in her gün yaşadığı deneyimlere benzemektedir. Aile üyelerinden biriyle geçici (bir süreliğine başka bir şehre gitmek) ya da kalıcı (bir çocuğu evlatlık vermek) bir ayrılık yaşamak bunlara bir örnektir. Sonunda, Persefone zamanın yarısını Dünya’da, diğer yarısı da yeraltı dünyasında geçirmeye karar verir. Bu karar Demeter’i mutlu etmemiştir, çünkü hayat bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır ama yine de bu kararı kabul eder, çünkü başka bir seçeneği yoktur. Meryem ve İsa’nın hikayesinde de, Meryem kutsal çocuğunu acımasız dünyaya karşı korumak istemiştir, ama başaramamıştır. Bu hikaye de, anne ve çocuk ilişkisinin çok çarpıcı bir örneğidir. Anne sevgisi olağanüstü bir koruma içgüdüsüne sahiptir. Bu hikaye, Başak için de geçerlidir, ama annenin koruyucu sevgisi burada Yengeç’e bir örnek oluşturmaktadır. İlginç olan şudur ki, Demeter ve Persefone’nin hikayesinde, Demeter Persefone’yi ararken, bir yandan da diğerlerine iyilik yapmaktan geri kalmıyordu. Celeus’un kızları, Eleusis Kralı, Demeter’i kendi saraylarında yaşamak üzere davet etti. Davet ettikleri kadının gerçek kimliğini tam olarak bilmiyorlardı. Demeter kendini yaşlı bir kadına dönüştürmüştü. Demeter, Celeus ve Elevsislere, Elevsis ayinlerini öğretti. Bu ayinler, belki de tüm Yunanistan’da en ünlü olan ve en kabul gören ayinlerdir.

Kraliçe Meteneira, Demeter’i bebeğine bakıcılık yapmak üzere tutar. Demeter bu görevden çok hoşlanır, çünkü ona Persefone’yi hatırlatmaktadır. Demeter bebeği o kadar sever ki, onu kendi ailesinden bile sakınmaktadır. O yüzden, bebeğe ölümsüzlük vermeye karar verir. Her gece bebeği şöminenin içine koyar ve “ölümlülüğünü yakar.” Bir gece bebeğin annesi uyanır ve bebeğini şömine ateşinin içinde görür. Dehşete kapılmıştır ve Demeter’in gerçek kimliğini bilmediği için, Demeter’i kovar. Böylece, Demeter bebeğin üzerinde yaptığı ayinleri bitiremez, ama bebek ölümsüz olarak büyümez. Ne var ki, ileriki yıllarda Elevsis’in en büyük liderlerinden biri olur.

Burada, Demeter’in en büyük rolünün ölümsüzlük verebilme yeteneği olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda büyük bir fedakarlık ve sevgi gösterebilme becerisine sahne oluyoruz. Tıpkı Yengeç burcu gibi, Demeter de çektiği acılara rağmen yüce sevgisini göstermeyi başarabiliyor.

ÖDİP (OİDİPUS)

Yengeç’le özdeşleşmiş olan bir diğer mitoloji de Ödip’in hikayesidir. Birçok insan daha önce bu hikayeyi duymuştur, ama detayları hatırlamıyor olabilirler. Bu çok çarpıcı bir hikayedir.

Çok temel haliyle, Kadmuslar, Yunanistan’ın saygıdeğer ailelerindendi. Kadmus, kardeşi Europa’yı yerleştirmek üzere Atina’ya gitti. Thebes’de Kadmus’a bir ejderha saldırdı. Hem Kadmus’u öldürmeyi hem de tüm ordusunu yok etmeyi başardı. Uzun lafın kısası, söylentilere göre Kadmus ve beraberindeki beş asker, Thebes şehrini kurmaya yardımcı olmuştu. Daha sonra, Kadmus, Ares (Mars) ve Afrodit’in (Venüs) beş kızından en gözde olanı Harmonia ile evlendi. Kadmus ailesi, kendi zorluklarını ve trajedilerini yaşamaktaydı. Şimdi Laius’a geçelim. Kadmus ve Harmonia’nm büyük torunları Laius, tahün bir sonraki varisi olarak görülüyordu. Tahtı hile ile ele geçirmeye çalışanlar, henüz çok genç olan Laius’u Thebes’i terk edip, Olympos’ta kalması için zorladılar. O sırada, Laius, Pelops kralının yanında yaşıyordu. Laius, kralın gayrimeşru oğlu Chrysippus’u kaçırarak ona ihanet etmişti. Amacı, Chrysippus’u cinsel arzuları için kullanmaktı. Henüz çok genç olan Chrysippus, ilişkilerinin ortaya çıkmasından çok korktuğu için intihar etmişti.

Laius, daha sonra Jocasta adlı bir kadınla evlendi ve çocuk sahibi olmak konusunda zorluklar çekmişlerdi. Laius, ünlü kahin Delphi’den onu iyileştirmesini istedi ama kahin ona iyi etmektense, asla çocukları olmaması için onlara öğüt vermişti. Doğacak çocukları onlara şanssızlık getirecekti, çünkü ileride doğacak oğulları, daha sonra babasını öldürecek ve annesiyle evlenecekti. Kahin bu konuda çok emindi. Laius, kahinin sözlerini dikkate aldı ve karısı ile ilişkiye girmekten kaçındı ama asla karısına bunun nedenini açıklamadı. Ne var ki, Jocasta, Delphi’nin uyarılarım bilmediği için, kocasını bire gece sarhoş etti ve onunla sevişti. Bu ilişkiden bir oğlu oldu ve adını da Ödip’den başka bir isim koydular.

Daha sonra Laius, tüm gerçeği Jocasta’ya anlatmıştı. Çocuklarından çok korktukları için, bebeklerini çobanlara verdiler ve onu Cithaeron dağında ölüme terk etmelerini söylediler. Çobanlar bebeğe acıdılar ve ölmemesini sağladılar. Bebek Periboea ve Polybus’un yanında büyüdü. Çok sevdikleri bu çocuğa Ödip adını verdiler. Ödip, onların çocukları olmadığını bilmeden, bu ailenin yanında büyüdü. Gerçek kalıtımının ne olduğunu bilmiyordu. Perboea ve Polybus’u gerçek ailesi zannediyordu. Ne var ki, Ödip, ebeveynlerinden hiçbirine benzemiyordu. Bir gece, evlerine gelen sarhoş bir misafir bunu onun yüzüne vurdu. Bu durumdan çok rahatsız olan Ödip, köklerini öğrenmek üzere Kahin Delphi’ye gitti. Henüz sorusunu soramadan, Apollo’nun kadın peygamberi, Pythia çok sinirlendi ve tapmağı terk et diye bağırdı. Bir gün babasını öldürüp annesi ile evleneceği kehanetini de yüzüne söyledi. Bu dehşet verici bir haberdi, Ödip çok sarsılmıştı. Hâlâ Periboea ve Polybus’un gerçek ailesi olmadığını bilmiyordu, o yüzden olabildiğince uzağa gitmeye karar verdi.

Bu arada, Thebes’de, işler Kral Laius için pek de iyi gitmiyordu. Açıklayamadığı bir korkuya kapılmıştı. Karısı ve kendinin üzerindeki lanetin geçip geçmediğini merak ediyordu. Sphinx (korkunç bir canavar) bu arada, Thebes halkını öldürüyordu. Laius bir kere daha Kahin Delphi’ye danışmaya karar verdi. Burada Mitoloji kimine göre farklılıklar gösteriyor. Bazıları Laius’un bir kral olarak Sphinx’i nasıl alt edeceğinin yollarını aradığını söylüyor, diğerleri ise, oğlu ile ilgili kaderini değiştirmek için, sıradan bir insan olarak yoluna devam ettiğini söylüyor. Kral Laius ve yardımcıları, yollarının üstünde, genç bir adamla karşılaştılar ve çekilmesini istediler. Genç adam Ödip, yoldan çekilmeyi reddetti. (Oedipus kelimesinin anlamı “şişkin ayak” demektir.) Arabanın tekeri Ödip’in ayağını ezdi ya da bir hizmetkar kafasına vurdu, (ya da her ikisi birden oldu.) Bu hareket, Ödip’i Laius’u öldürmeye yetecek kadar sinirlendirmişti. Oysa Laius onun öz babasıydı, ama Ödip bunu bilmiyordu. Laius ve Ödip kaderlerinin önüne geçemediler ve Laius hiçbir zaman öz oğlu tarafından öldürüldüğünü öğrenemedi.

Bu arada, Thebes’de, Sphinx şehrinde terör estiriyordu. Söylentilere göre, Hera, Sphinx’i, Laius’un Chrysippus’a olan kötü davranışından dolayı cezalandırmak için göndermişti. Sphinx bilmecesi şu sorulara cevap verebilecek kadar cesur birisini arıyordu: Hangi yaratık, sabah dört ayağı üstünde, öğlen iki ayağı üstünde ve gece üç ayağı üstünde yürür? Bu bilmeceyi bilecek kişi, şehri kurtaracaktı. Elbette, soruya yanlış cevap verecek kişi, Sphinx tarafından hunharca yenecekti. Bu sırada, Sphinx, Credon’un oğlunun ve Jocasta’nm kuzenini yemişti. Ölen oğlunun ve akrabasının acısına dayanamayan Credon, bir ödül ortaya koymuştu: Bilmeceye doğru cevap verecek kişi kız kardeşiyle evlenecekti. Ödip şansını denedi ve doğru cevabı verdi. Doğru cevap: “İnsan bebekken emekler, büyüdüğünde dik yürür ve yaşlılığında bir bastonla yürür.” Bu cevap Sphinx’in sonu oldu ve Ödip de, öz annesi olduğunu bilmeden Jocasta ile evlendi. Jocasta da evlendiği gencin oğlu olmadığını biliyordu, ama kocasının Delphi’ye giderken yolda öldürüldüğünden haberdardı. Şehrin en bilge insanı olarak kabul edilen Ödip, öz ebeveynlerinin kimliklerinden habersizdi. Freud’un bu hikaye ile ilişkili anlattıklarına karşın, görüyoruz ki, babaların günahlarım çocukları çekiyor. Tanrılar, bu günahların mutlaka bir bedelinin olması gerektiğini düşünüyor. Kaçış yok! Buna göre, buna göre, Ödip’in hikayesinden çıkarılacak ders, temiz bir hayat yaşayın ya da yaptıklarınızın bedelini çocuklarınıza ödetmeye hazır olun.

Bazı Yengeçlerin aile yaşamları karmaşık ve zor aşamalardan geçebilir ve ailelerin geçmişte işledikleri kabahatlerin faturası daha sonra çocuklarına çıkabilir. Bazı Yengeçler, geçmişlerindeki bazı aile sırlarını ve hatta çocukluk yıllarına ait cinsel istismarları hep saklayacaklardır. Bazı Yengeçler için ise asla “kabahat” yoktur, sadece üstesinden gelinmesi gereken gündelik ailevi sorunlar vardır. Ailevi meselelerle uğraşmak tam Yengeçlere göredir, öte yandan, Yengeçler hassasiyetleri sayesinde, bu konuların üstesinden gelmeyi başarırlar, özellikle objektif olmayı başarabilirlerse. Yengeçler için, olayları duygulardan arındırmak zor bir iştir. O yüzden, bazen bir profesyonelden yardım almakta fayda olabilir. Önemli olan nokta, sorunun hüsranla sonuçlanmama-sıdır. Yunanlıların aksine, biz değiştirilemeyecek kadere değil, kendi geleceğimizi planlayıp, kontrol altına alabileceğimize inanıyoruz.

Alıntı

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
ayın, mitolojisi, ve, yengec


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Çin Mitolojisi Ve Tanrıları Elysian Felsefe 0 23 Şubat 2014 15:47
Çin Mitolojisi Amelia Felsefe 0 15 Şubat 2014 15:39
İnka Mitolojisi Nedir?, İnka Mitolojisi Tanımı, İnka Mitolojisi Hakkında Violent Felsefe 0 14 Şubat 2014 20:53
Nors mitolojisi - İskandinav Nors mitolojisi (Din ve felsefe) Sevda Felsefe 0 29 Aralık 2011 04:06