IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Konu: Bütün İnsanlar Deli Doğar Bazıları Öyle Kalır.. Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
30 Ağustos 2010 18:22
Afrodit
Cevap: Bütün İnsanlar Deli Doğar Bazıları Öyle Kalır..

Disconnected Nickli Üyeden Alıntı
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Beni bana sorsan anlatırdım kısadan , bu kadar uzun yazmana gerek yoktu. : ) Şaka bir yanada harbi beni anlatıyor
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


DipNOT : Deli olan ben deliyim demez!.

Akıllı Olan Ben Zekiyim Diyorda Deli Olan Akıllıyımmı Der ? Bence Deli Olduğu Zaten Herkes Tarafından Yüzüne Söylenildiği İçin Deliliğini Kabul Eder
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

30 Ağustos 2010 15:54
Disconnected
Cevap: Bütün İnsanlar Deli Doğar Bazıları Öyle Kalır..

Beni bana sorsan anlatırdım kısadan , bu kadar uzun yazmana gerek yoktu. : ) Şaka bir yanada harbi beni anlatıyor
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


DipNOT : Deli olan ben deliyim demez!.
30 Ağustos 2010 15:34
Afrodit
Bütün İnsanlar Deli Doğar Bazıları Öyle Kalır..

“Bütün İnsanlar Deli Doğar; Bazıları Öyle Kalır”
Ya Siz, Onlardan mısınız?

“Hepimiz deli olarak doğarız. Sonra ahlak ediniriz; durgunlaşıp aptallaşır ve mutsuz oluruz. Sonra da ölürüz” (Lawrence Durrell)


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Tarihin evrilme basamaklarında yaptığı yolculuğu süresince, kendisine atfedilen değersizliğe ve normalleştirme uğraşlarına karşın bir yer bulma çabasıyla, oradan oraya savrulmuştur “delilik”. Rönesans’a değin “delilik” olarak addedilen davranışların nedenleri, kötü ruhlarda, şeytanda, kötü tanrıçalarda ve büyücülerde aranmıştır.

Rönesans’la yeşermeye başlayan aydınlığın etkisiyle, deliliğe ait tutumlarda büyük değişimler gözlenmiş; hatta “delilik” yazarlar, sanatçılar, hekimler arasında kabul görmeye başlamıştır. Öyle ki, o dönemde filizlenmiş Erasmus’un “Deliliğe Övgüsü” ve Cervantes’ in “Don Kişot’ u, bu duruma yakından tanıklık etmiştir.

Rönesans’tan günümüze dek uzanan zaman sarmalı içerisinde, bilimsel düşüncenin giderek önem kazanmasıyla delilik, bir akıl hastalığına dönüştürülmüştür. Akıl dışı olan tüm görüngüleri, aklın sınırlarına taşıyabilmek için de, bolca tımarhaneler inşa edilmiştir.

Öyleyse Kimdir Deli?


Kavramlara dair belirlenmiş, tüm “normallik” sınırlarını altüst edip, sınırsızlığın sınırlarını yeniden tanımlayabilecek kadar akıllı, bir kural tanımaz mı?

Bir olguya ilişkin bir yorumu dile getirirken, klişeliğin kokuşmuşluğundaki betimlemeler zincirine aldırmaksızın, kendi doğru ve yanlışlarını çekincesiz üslubuyla ortaya dökebilen bir cesur mu? Tutkuların peşinden sürüklenebilecek bir delilikle, özgürlüğe efendilik taslayabilen bir ruh mu yoksa?

İnsan türü tarih süresince, köklü bir geçmişe sahip olan delilik için, ilginç düşünceler beslemiştir. Deliliğe karşı takınılan ön yargılı bu tavırların sebebi, düzeni sürdürme kaygısından mı; farkındalığı keşfedilebilmiş ve farklılığı yaratabilmiş zihinlerde, hegemonya kuramama kaygısından mı; yoksa dayatmaların tutsaklaştırdığı zihinlerin, prangaları fırlatmadaki cesaretsizliğinden mi kaynaklanır, bilinmez.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Toplumsal düzeni sağlamak adına oluşturulmuş ve geçmişten bu yana “yönetenlerce” belirlenmiş, bir dizi normlar bütünü, gerçekte, ne kadar amaçla bütünleşebilmiştir? Nedir normallik algısı, neye ve kime göre değişebilir, değişmelidir?

“Algı” denen fenomen, bireyselliği bolca içinde barındıran bir çeşniden ibaret ise, tüm algıların tek bir düzenekte toplanmasını beklemek, saçmalıktan ibaret olmalıdır. “Doğru”, “yanlış”, “garip”, “güzel”, “çirkin” gibi konseptlerin içinde, yer alan eylemler silsilesindeki genel kanıları yaratan sanrıları, kim - neye göre yaratmıştır ki; bu kanıların dışındaki tanımlamalar, sırf empoze edilmiş algılarla örtüşmediği için tuhaf bir delilikle bağdaştırılmıştır.

Kurallar bütününe gösterdikleri sonsuz itaatin yanı sıra, iç dünyalarındaki karmaşanın farkındasızlığında can çekişmekte olan bireylerin, kendilerinin “normal” olarak nitelendirilme kaygısından başka hiçbir endişe duymamasından, daha korkunç bir “delilik tablosu” çizilebilir mi?

İlginçtir ki, deliliğe karşı alaycı bir küçümsemeyle yaklaşan sözde bilgelerin hayatlarında, daha geniş bir yer tutmuştur delilik. Yeni doğan bir “delinin”, bilgeliğe doğru uzanan evrimleşme sürecini, deliliğin yardımı olmadan atlatabilmesi mümkün değildir.

Deneyimlerden arta kalan acılarla, hâlâ hayata dair umutların peşinde koşmayı istemek (hayata rağmen), delilikten başka hangi olguyla izah edilebilir ki? Deliliğin cesareti olmasaydı, bu gün hangi hayalin gerçekliğinden bahsedilebilirdi?

Oysaki hayalleri gerçek kılma fikri evrilmiş bir “akıllı” için ne büyük bir deliliktir. Gençlikten yaşlılığa doğru zaman kat edilmeye başlandıkça, tüm akıllı geçinenler (delirmemek için) kendilerini deliliğin kucağında bulurlar; çünkü orası eşsiz bir mutluluktur onlar için.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Yaratıcılık, kadim dostu olmuştur deliliğin her daim. Delilikten aldıkları ilhamla sınırları zorlamamış, farklı perspektiflerin açtığı tuhaflıklarla sürüden reddedilme hazzını yaşamamış, tek düzeliğe duyduğu korkunç nefretle isyanın doruklarına çıkmamış kimselerin yaratıcılıklarından söz edilemez.

İşte bu yüzden, bu kişiler, düzenin kirliliğinden arıttıkları “kendiliklerini” korumak için, sanata sığınırlar, zaman zaman. Her ne kadar sanat, deliliği zorunlu koşmasa da, deliliği barındırmayan bir sanat eserinin, ölümsüzleşme sürecindeki başarısızlığı, kaçınılmaz bir son olacaktır.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


“Hepimiz deli olarak doğarız. Sonra ahlak ediniriz; durgunlaşıp aptallaşır ve mutsuz oluruz. Sonra da ölürüz.” diyen Lawrence Durrell’ in bu muhteşem sözüne kulak vermeyen “akıllılar”, deliliğe dair kırıntıları keşfedip tekrar birleştirmek için, hâlâ, neyi beklemekteler?

Hepimiz zaten deli doğduk; yalnızca bazıları deli kalmayı başardı, hükmedebildikleri akıllarıyla.

Ya Siz, Onlardan mısınız?

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı