IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Konu: Ordu yÖresel kelİmeler Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
28 Haziran 2013 18:30
Ecrin
Cevap: Ordu yÖresel kelİmeler

Habire : Ara vermeden , sürekli, devamlı

Hacet : Eşya,mal, araç.
Hacıl olma : Mahcup olma

Halbur : Delikleri geniş bir elek çeşidi

Haral : Büyük çuval

Hark : Küçük su karığı

Hameyli : Bir çeşit nazarlık

Hampa : Birbirlerine dost olan köpekler

Hamança : Çoban çantası

Hasput : Kağnı arabasının tekerindeki ağaç aksam

Haşıl : Mısır unundan yapılan bir yemek

Havadis : Haber

Hayat : Evin giriş salonu

Haylamak : Sürmek, öküzlerin hareketini sağlamak

Hazetmek : Hoşlanmak, beğenmek

He : Evet

Hedik : Mısır haşlaması

Heğ : Büyük sepet

He mi : Öyle mi? Veya rica anlamında (gel hemi)

Hengame : Kuru kalabalık, gürültü

Hengirt : Danalaarın boynuna takılan tasma

Herk : Toprağın sürülüp dinlendirilmesi

He ya : Gerçekten

Hışıltı : Ormanda uzaktan duyulan ses, gürültü

Hışır : Eski, kullanılmaz

Hile : Aldatma

Hizmeker : Hizmetkar

Hoyrat : Çirkin

Hozan : Ot biçmek için bırakılan tarla

Hozmur : Toprakta kalarak ertesi yıl kendiliğinden biten bitki

Höllük : Bebek toprağı

Höst : Hayvanlara için git



I
Ikbal : Şans

Ilıncak : Bir çeşit hamak

Irahat : Rahat

Irıb : Usul

Irgat : Bir başkasına ekin biçen kadınlar

Iskat : Cenazede dağıtılan para

Işmar : Göz kırparak işaret etmek

Izgar : Çelimsiz, bakımsız




İ :
İçkil : Şüphe

İçerlemek : Çok üzülmek

İğ : Yün eğirmek için kullanılan alet

İkircikli : Her iki tarafa da temayül eden

İlk güz : Sonbaharın ilk yarısı

İlenç : Beddua

İliç : Çamların öz suyu

İlik : Düğme

İlistir : Süzgeç olarak kullanılan kap

İlme : Tarla sürerken sabana takılan taş, kaya

İlmek : Düğüm, çözülebilir şekilde bağlama

İlmük : Hayvan yiyeceği artığı

İmece : Bir çok kimsenin toplanıp bir işi görmesi

İskembi : Sekmen.

İstida : Dilekçe

İye : Sahip


K
Kabir : Mezar

Kalık : Evlenme yaşı geçmiş kız

Kancık : Dişi köpek

Karamuk : Buğdaylarda görülen bir hastalık

Karahaber : Kötü haber

Karamet : Dert

Kasnak : Davul, elek, kalbur gibi aletlerin kenarı, ağaç kısım

Kaşık düşmanı : Çalışmayan kadın

Kayınçı : Kayınbirader

Kaypak : İradesiz

Keh : Dağların eteğindeki yol, kenar, uç

Kelik : Terlik gibi kullanılan eski ayakkabı

Kepek : Buğdayın soyulmuş kabuğu

Kepenk : Dükkan ve pencere kanadı

Kerme : Hayvan gübresi

Kes : Fiğ ve otlardan yapılan saman

Kesmük : Harmanda taneleri iyice ayrılmamış başak

Keş : Kurutulmuş çökelik

Keşik : Sırayla iş yapma

Kevük : Elek üstünde kalan işe yaramayan kısım

Kılıç : Dokuma işlerinde kullanılan alet

Kındıra : Göl ve akarsu içlerinde biten ot

Kırklı : Doğum yapan kadının lohusalık dönemi

Kırklık : Koyun kırkma aleti

Kıt(Gıt) : Az

Kirkit : Halı tezgahı tarağı

Kocacık : Urgan bağlamak için semerlerin arka kaşına çakılan demir çengel

Kolaçan etmek : Kontrol etmek için dolaşmak

Koyultmaç : Sadece koyunun güz sütünden yapılan yiyecek

Köhne : Bakımsız

Köp : Öküzle çekilen kağnı ve kızakların bir parçası

Köken : Ecdad, soy

Köremez : Sonbaharda koyun sütünden yapılan sütlaca benzer yemek

Köslemek : Kapıyı arkadan sürgülemek

Köstüre : Bileyi taşı

Köy bohçası : Köy bütçesi

Kulanlama : Atın doğurması

Kuşane : Tencereden küçük iki saplı yemek kabı

Kuşluk : Tan yeri ağardığı zaman,sabahla öğle arası

Kuz : Güneş görmeyen yer

Kücü : Çul,çuval,heybe, cecim dokuma işlerinde kurulan düzen

Külek : Ağaçtan yapılmış bakraç biçiminde kap

Kürümek : Temizlemek

Küpdüşen : Kış armudu

Küskü : Demir veya ağaçtan basit kaldıraç

Küt : Sakat, kötürüm

L
Lotaşı : Silindir şeklinde ağır taş

M
Mada : İştah

Madımak : İlkbaharda yetişen ve yemeği yapılan bir ot.

Mafacan : Çok ekşimiş

Mahat : Sedir

Mahna : Bahane

Mahuk : Tuzluk suyundan kaynatılarak elde edilen ve limon yerine kullanılan siyah

madde

Malama : Ot yada ekinlerin saman halinden biraz kalını.Taneleri ayrılmamış samanla

Karışık harman

Maluk : Kağnı ve kızakların kayışının ucuna takılan ağaç yada boynuz parça

Mantı : Çakı bıçağı

Mayasıl : Hemeroit

Mayıs : Hayvan pisliği

Mayışmak : Gevşeyip kalma

Mayhoş : Ekşimsi

Mazbata : Tutanak

Mazlum : Uysal

Mazu : Kağnı ve kızaklarda tekerlekleri birbirine bağlayan kısım

Meğel : Geniş ağızlı çapa, küçük kazma

Mengürt : Hayvanları bağlamak için Boğazına geçirilen U şeklinde ağaç

Mensup : İlgisi bulunan, ait

Menba : Kaynak

Mertek : Döşeme olarak kullanılan ağaç

Mesinmek : Beğenmek

Mes’ul : Sorumlu

Mıh : Çivi

Mındar : Eti yenmez

Mısmıl : Eti yenir

Mitil : Yüzsüz ve çarşafsız yatak

Mucur : Tahıl ölçeği

Mudul : Övendere ucuna çakılan çivi yada sivri uçlu madde

Muhanet : Evhamlı, işe yaramaz

Muhkem : Sağlam

Musibet : Felaket. Sıkıntı

Müdavim : Devam eden

Müşkül : Zor

N
Nacak : Baltanın küçüğü

Nalet : Lanet

Nalbant : At nallayan kişi

Niza : Dava, çekişme. Kavga



O :
Oğalamaç : Ayran yada süte ekmek doğrama sonucu meydana gelen yiyecek

Oohaa : Öküzlere ve sığırlara dur emri

Ok : Kağnıda mazı üzerine her iki taraftan uzatılan ağaçlar

Oluk : Su akan kısım

Osmak : Acıkmak

Oşt : Köpek kovma

Oturaklı : Ağır başlı kimse

Oyulgama : İri aralıklarla dikme




Ö :
Öbek : Toplu halde

Ödlek : Korkak

Öğner : Ekin tarlasında şahısların biçilmek üzere önlerine aldıkları kısım

Ökso : Tam olarak yanmamış odun

Örk : Hayvanları bağlamaya yarayan kalın ip

Örkleme : Hayvanların yayılması için bağlama

Örsek : Hayvanların aygır istemesi hali

Örtü : Yatak

Örüm : Gece koyun otlatma

Övendere : Ucu çivili uzun çubuk

Özengi : Atların eyerinde ayak konulan kısım

P
Pala : Bez parçalarından dokunan kilim, uzun bıyıklı

Paaç : Bir ekmek çeşidi

Pataklamak : Dövmek

Pee (Pey) : Duvar, taş yığını

Peklemek : Temizlemek

Pelepoş : Derbeder

Pıtırak : Dikenli bir çeşit yabani ot

Pıtırak gibi : Çok

*** : Babası belli değil

Pisik : Kedi

Postal : Ayakkabı

Puar : Çeşme

Purmut : Orakla ekin biçilirken elde tutulabilen kısım

****a : Kütüklerden çıkartılan kenar tahtası

R :
Rahmet : Yağmur

S :

Sadır : Sidik

Sacayak : Ocakta kazan altına konulan demir ayak

Sağrak : Tereyağı konulan ağaç çanak, bir çeşit mantar

Salak : Yaylada koyunların ağılı

Sapalatmak : Ne yapacağını bilmemek

Savmak : Suyun yönünü değiştirmek, meyvelerin sona ermesi

Savuşmak : Çekip gitmek

Sayvan : Çardak

Sazak : Bataklık

Seçek : Koyun ile kuzuyu birbirinden ayırma

Sefil : Düşkün

Seklem : Sırt yükü kadar, sırtta götürülecek kadar

Sellim : Sonbaharda hayvanların serbest otlaması

Sellim keleği : Boşta gezen

Seme : Sersem, uyuşuk

Sergi : Yıkanmış kurutulmak için serilmiş tahıl

Seyirtmek : Koşmak

Sıçan : Fare

Sıfa : Harmanın ön saçak altı

Sığırtmaç : Köy çobanı

Sınama : Tecrübe

Sıvarma : Bostan sulama

Sıyırgı : Harmanda samanı toplamada kullanılan ağaçtan araç

Siğıl : Sıvılce, ben

Siper : Okul önlüğü

Silkeleme : Ağacı sallamak, armutları toplamak

Sitil : Büyük bakır bakraç

Sivişmek : Saklanmak, kaybolmak

Sivrik : Buğday ve arpanın sivri kısmı

Soğukluk : Soğuk içecekler

Sohu : Taş dibek

Soharıç : Yemeklere yapılan sos

Soluğan : Terli iken su içen atlarda görülen bir hastalık

Sonca : Partuç, fırın süpürgesi

Songur : Asık suratlı, gülmeyen

Sorhunmak : Gocunmak

Soyha : İşe yaramaz. Uğursuz,hayırsız, aşağılık

Sömek : Mısır koçanı

Söye : Kapı ve pencerelerin yerleştiği çerçeve

Söykenmek : Duvara yaslanmak

Sözkesme : Kız ve erkeğin evlenmelerine izin verilme

Sümsük : Arsız, sevimsiz

Süyem : Başparmak ile işaret parmağı arasındaki en uzun mesafe


Ş :
Şal dokuma : Yerde düzen kurularak dokumanın genel adı

Şaplak : Şamar, tokat

Şargada : Çok yaramaz

Şello : İçerisine taze erik konulan türlü

Şinnemek : Şımarmak

Şil : Şapak

Şip : Çabuk

Şişek : Bir yaşındaki koyun

T ;



Tapan : Tohum ekildikten sonra toprağı düzeltmeye yarayan ağaç

Tecelli : Kader

Terpuşlu : Kenarları işlenmiş kapaklı sahan

Tahtamaç : Sedir

Tay etmek : At yükünü ikiye ayırmak
Tavlanmak : Şişmanlamak

Tebelleş : Musallat olma

Tedirgün : Telaşlı

Teeltü : Semere benzer alet

Telek : Kuş kanadı

Telis : Çuval çeşidi

Temelli : Her zaman, ebediyen

Teneşür : Cenaze yıkama tahtası

Terki : Eyer ve semerlerde heybe koymaya yarayan arka kısım

Testi : Topraktan yapılan su kabı

Tevek : Ormanda yetişen geniş yapraklı bir bitki

Tevekkelü : Hoşgörülü

Tığ : Dövenlenip saman haline gelmiş olan yığın

Tırmık : Harman aleti

Tille : At ve eşeğe yük yüklemek için kullanılan ucu çatal ağaç

Tirkeşmek : Sataşmak

Tirşe : Sele, sepet yapımında kullanılan ağaç parçası

Tokaç : Çamaşır, halı ve yün yıkamada kullanılan ağaç parçası

Tolos : Ot konulan yer

Tosba : Kaplumbağ

Tösmen : Geniş kalçalı

Tump : Tarlalarda sınırı ayıran hafif yükselti

Tutak : Tencereyi iki tarafından tutmaya yarayan bez

Tutya : Yaylada nadir yetişen çiçek çeşitlerinden biri

Tüğlemek : Bağlamak

Tülemek : Tavukların tüy dökmesi

Tünemek : Tavukların uyuması





U :



Ufak : Küçük

Uğunmak : Kendi kendini parçalarcasına ağlamak

Umaç : Unlu çorba

Umuk : Ilık


Ü :

Üleş : Hayvan ölüsü

Ünelme : Gelişme, büyüme, çoğalma

Ümük : Gırtlak

V :

Verep : Dönemeç, viraj

Y :

Yaannı : İnsanın sırt bölgesi

Yaba : Harmanda saman toplama yada tığ savurmada kullanılan ağaç alet

Yal : Hayvan yiyeceği

Yalınkulplu : Büyük kazan

Yama : Dik yer, yokuş, yamaç

Yamalıh : Bez parçası

Yancak : Kağnı ve kızakta yan şasiler(Ağaç)

Yavan : Yağsız, kuru

Yanığara : Yanıkara(Şarbon için kullanılar)

Yapoo : Koyun yünü, yapağı

Yapuk : Koyun ve sığırlarda eğri büyüyen boynuz için söylenir

Yastık kaçırma : Gelin evinden erkek evine küçük yastık getirme(Bahşiş alınır)

Yaykamak : Sadece su ile yıkamak

Yaylım : Hayvanların otlak yeri

Yazgı : Alın yazısı

Yazı : Düz oba, düzlük

Yeğin : Zorlu, şiddetli

Yeniyetme : Genç çocuk

Yel : Ağrı, sızı

Yel almak : Soğuk almak

Yelmek : Bir işin peeşinde çok koşmak

Yelmük : Ekin tarlalarında biten yenecek ot

Yerişmiş : Olgunlaşmış

Yiğrençi : Çok çirkin, tiksinilen

Yolak : Keçiyolu

Yoo : Hayır

Yoz : Süt vermeyen koyun topluluğu

Yumuk : Kapalı

Yunmak : Çimmek, banyo yapmak

Yunaklık : Banyo yapılan ve çamaşır yıkanan yer.

Yüğrük : Güçlü, çevik, kuvvetli

Yüleme : Taşa tutma, bileme

Z :


Zahra : Zahire, tahıl ürünleri

Zangadak : Ansızın

Za’ya : Boş

Zebella : İriyarı

Zebil : Çok fazla

Zefil : Bakımsız

Zeklenmek : Alay etmek

Zelve : Öküzleri boyunduruğa bağlamak için kullanılan eğri çubuk

Zeftir : Zelveleri birbirine bağlayan deri bağ

Zıngıç : Sırta vurulan yumruk

Zopa : Dayak

Zual : Yufka açmak için bölünen hamur parçası
28 Haziran 2013 18:30
Ecrin
Ordu yÖresel kelİmeler

A

Ablak : Gösterişli

Acık : Azıcık,biraz

Acımuh : Buğday tarlasında biten ve garamuh ta denilen yabani ot

Adab : Terbiye

Adamılık : Erkeklik

Afırmak : Öfkeyle ağzına geleni söylemek

Afalamak : Şaşırmak

Ağ : Ak

Ağarşak : İğ altında dengeyi sağlayan ortası delik yuvarlak ağaç

Ağbuda : Beyaz buğday

Ağca : Ak. Beyaz

Ağ damla : Süt ve süt ürünleri

Ağız eymek : Rica etmek

Ağızlık : Yayığa yoğurt koymaya yarayan alet

Ağrı : Yönünden, tarafından (Oradan ağrı)

Ağu : Zehir

Ağyel : Batıdan esen sıcak yel

Ağzı bek : Sır vermeyen

Aha : İşte

Ahbun : Eve yakın verimli tarla

Ahiretlik : Öbür dünyalık

Ahlat : Küçük armut

Ahmak : Aptal

Ahtarmak : Tohum ekmeden tarlayı sürmek

Ahur : Hayvan ağılı

Ak : Beyaz

Akındırık : Çam ağacından sızan reçine

Alabula : Karışık renkli

Al basma : Lohusa kadınlarda görülen hastalık

Aluç : Bir çeşit meyve

Andır : Kötü şeyler

Aruh : Yağsız

Alaf : Hayvan yiyeceği

Aluk : Salak

Anadut : Ot yada ekin toplamak için kullanılan alet

Analık : Üvey anne

Anca : Ancak

Andavallı : Aptal, ahmak

Annamak : Anlamak

Anuk : Yabani nane

Apışarası : İki bacak arası

Araba : Kağnı

Arbaza : Birbirlerine düşman olan( köpekler)

Arınmak : Temize çıkmak

Ars : Gelincik

Aruk : Zayıf, cılız

Ataş almak : Çok acele etmek

Atgu : Büyük ve kalın kadın başörtüsü

Aurt : Çenenin iki yan tarafı

Avanak : Çabuk aldanan

Avara : Başıboş, işsiz

Avaralık : İşsizlik

Avulanma : Zehirlenme

Avutma : Oyalama, aldatma, teselli etme

Avuz : Doğum yapan hayvanlarda ilk süt

Ayak bağı : Engel

Ayak yolu : WC.

Ayama : Lakap

Ayı mantarı : İçi boş yenilmez mantar

Ayın oyun : Hile, oyun

Ayvan : Balkon

Azık : Yiyecek

Azınsımak : Az bulmak :


B

Baba çıkasıca : Beddua

Bacılık : Çok samimi bayan arkadaş
Badal : Merdiven basamağı

Başgöz etmek : Nişanlamak

Başını bağlamak : Evlendirmek

Başlık : Evlenecek erkeğin kız tarafına verdiği para

Bayramcalık : Bayram elbisesi

Bazlama : Mayasız sacda pişirilen ekmek

Beğermek : Hayvan melemesi
Behni : Hayvan yemliği

Bek : Yumuşak olmayan

Bekitmek : Desteklemek, güçlendirmek

Bel vermek : Direk, kiriş, duvar gibi nesnelerin ortadan eğilmesi

Belemek : Bebeği beşiğe yatırmak

Bertilme : Ezilme

Bezmek : Bıkmak, usanmak

Bıdıhtı : Boyunduruğun orta kısmında kayışın bağlandığı küçücük iki ağaç parça

Bıdık : Küçük

Bıdırdamak : Mırıldanmak
Bıldır : Geçen yıl
Bibi : Hala

Bicimcik : Azıcık

Biçik : Danaları çağırmak için kullanılır

Bi dıkım : Bir parça
Bileki : Mısır ekmeği

Bilohma : Azıcık

Biz : Ucu sivri tornavida benzeri bir alet

Boncuklama : Hayvanlar için yükten kaçma

Boran : Şiddetli kar
Boydah : Tek başına, yükü olmayan yaya
Boyunduruk : Kağnı arabası ve dövende öküzlerin bağlandığı alet
Boz : Nadasa bırakılan tarla

Böremit : Fırına verilmiş olup tam kurutulmamış armut

Böön : Bugün

Börükbaşı : Ocakbaşı

Börtttürmek : Hafif haşlamak

Börtme : Sıcak ve soğuktan etkilenme,porsuma

Böör : Yan

Böörce : Fasülye

Bulamaç : Koyu un çorbası

Burulgan : Rüzgarın aniden çoğalması, hortum

Buymak : Üşümek

Büğek : Buzağıların analarını emmelerini önlemek için ağızlarına takılan sivri uçlu aygıt

Büğelek : Sığırlara musallat olan sinek

Bükme : Viraj, dönemeç

Bükmek : Dolamak

Bükrü : Kambur

Bürüme : Koruluk

Bürün : Yarın değil öbür gün







C :



Cağ : Kağnı arabasında ot veya ekin yüklemek için kullanılan parmaklık parça

Camış : Manda

Cas cavlak : Çıplak

Caymak : Vaz geçmek

Cecim : Kilim gibi kullanılan yün döşeme

Cecik : Ağaç çivi

Cehal : Cahil

Cemek : Kazmanın küçüğü

Cıbır : Çıplak, züğürt kişi

Cılbır : Yoğurtlu yumurta

Cılga : Tek kişi geçebilecek yol

Cımbış : Eğlence

Cırıhla : Cıvık hamurdan sacda yapılan mayasız ekmek

Cıvık : Çok sulu

Cızık : Çizgi

Cızlamak : İçi sızlamak

Cudam : Aşağılık, avanak,

Cücük : Civciv


Ç

Çağla : Ham meyva

Çakıldak : Değirmende zahirenin taşın deliğine akmasını sağlayan cıngırdak

Çalpama : Yağı alınmamış ayran

Çamdu : Duvar

Çangal : Fasulyelerin sarması için dikilen çubuk

Çangal : Dallı budaklı ağaç

Çaput : Bez parçası

Çara : Hayvanların dişilik organından akan sıvı

Çebiş : Bir yaşındaki keçi

Çec : Samandan ayrılmış buğday yığını

Çecik : Ağaç çivi

Çedene : Kupkuru

Çekü : Yazma, başörtüsü

Çekü : Kantar

Çeten : Saman yada kerme taşımak için kağnılara yerleştirilen tahta düzen

Çevrük : Etrafı çevrili küçük bahçe

Çiğit : Çekirdek

Çıkrık : Yün ip kıvratmaya mahsus alet

Çillenme : Yeşerme, çimlenme

Çimmek : Banyo yapmak

Çit : Ağaçtan örme bahçe korumalığı

Çitimek : Yırtık ve delikleri örmek

Çoğunsuma : Çok görme

Çor : Çok tuzlu

Çorak : Bataklık

Çöğdürmek : Ayak üzeri küçük abdestini yapmak

Çöğe durma : Yeni yürümeye başlayan çocuğun ayakta durabilmesi

Çöpür : Keçi kılı

Çörüş koşma : Yedek öküz koşma (1. öküzlerin önüne koşulur.)

Çüş : Eşeklere verilen yüRÜME KOMUTU
D :

Dabak : Hayvanlarda görülen bir hastalık

Daha : Ora, şu

Daim : Sürekli

Dalaklanmak : Karın boşluğuna vurulan darbe sonucu düşme, bayılma

Daldırma : Dalgın olma. Suya batırma

Danışık : Düğün yapacakların danışmak için komşuları davet ettiği toplantı

Dastar : Kilime benzeyen yün dokuma

Davar : Koyunlar

Dayama : Duvara dikine konulan odun ve kütükler

Dayfalma : İçi geçme, bayılma

De daha : İşte Orada

Deh : Atlara verilen yürü emri

Dek gelme : Uygun, tıpa tıp

Dene : Tahıl, tane

Deyha : İşte orada

Deynek : Çobanların kullandığı düzgün ağaç tan bir parça

Dıhılmak : Girmek,uzun süre kalmak

Dıkız : Çok dolu

Dırdır : Boşuna konuşma, söylenip durmu

Dırık : Zayıf

Dibek : Buğday dövmede kullanılan çukur taş

Dillik vermemek : Geçimsizlik

Dilliksiz : Geçimsiz

Dirgon : Harmanda kullanılan alet

Dikilgen : Kramp, keskin adele ağrısı

Ditmek : Parçalara ayırma

Diyeze : Teyze

Dolak : Kaşkol

Don yağ : Hayvan iç yağlarının eritilerek ve dondurularak elde edilen yağ

Dönemeç : Viraj

Döş : Göğüs, bağır

Döşşek : Yatak

Dooğç : Atlara verilen dur emri

Döğme : Ahlat unundan yapılan ezme

Dövenleme : Harmanda arpa buğday vb. saman haline getirme

Duncukma : Fazla koşarken yorulup düşme

Dulda : Soğuk, sıcak ve rüzgar almayan yer

Dunuk : Mat

Düğ : Bulgurun incesi

Düğdü : Balta kazma gibi aletlerin çivi ve kazık çakmaya yarayan kısmı

Dünürşü : Dünür gidenler

Dürme : Top pancar

Dürmek : Katlamak

Düve : Genç inek

Düven : Ekin saplarını tanelerden ayırmada ve saman yapmada kullanılan altı çakmak Taşlarıyla döşeli ağaçtan araç

E
E, e : Ha öyle mi ?

Ebe : Büyük anne

Ebem kuşağı : Gök kuşağı

Ebür cübür : Gelişigüzel, işe yaramaz

Ecene : Marangoz aleti

Efil efil : Rüzgarın afif ve serin esmesi

Eğenk : Karasabanın bir parçası, el ile tutulan kısmı

Eğiş : Ekmek veya köz çeviren demir alet

Eğleşmek : Oturmak, kalmak

Ehbap : Dost

Eke : Büyük yetişkin hayvan

Ekin : Arpa, buğday gibi tarım ürünlerinin genel adı

Ekin kellesi : Başak

Ekmekaşı : Kurumuş ekmeklerden ıslatılarak elde edilen yemek

Eksik : Azalmış

Eksik etek : Kadınlar için söylenir

Ekşamur : Hamur mayası

Elti : Erkek kardeşlerin hanımları

Emekleme : Yavaş yavaş yürüme

Emenmek : Varmak,gitmek,gelmek

Emişik : Süt kardeşler

Emme : Ama, fakat

Emmi : Amca

En : Koyunların kulağına vurulan damga

Engame : Kargaşa

Enteri : Kadın elbisesi

Enük : Köpek yavrusu

Erinmek : Üşenmek

Erincek : Tembel, üşenen

Erişte : Evde kesilip fırında kurutulan makarna çeşidi

Essah : Doğru, gerçekten, sahiden

Eşgi : Ekşi

Eşgin : Atın yürüyüş şekli

Evlek : Tarlaya tohum ekmek üzere parça parça bölünen kısım

Evmek : Acele etmek

Evsabı : Ev sahibi, koca

Eza : Eziyet


F

Fehmetme : Anlayış. anlama

Fer : Güç, kuvvet

Ferah : Serin

Ferik : Tavuklarda horoz olmayan piliç

Fetil : Sacda yapılan mayasız incecik ekmek

Fırhıl : Haşlanmış meyve

Fırdolayı : Çepeçevre

Fırdöndü : Her taraflı

Fışkı : Dışkı, hayvan gübresi

Fırahtu : Bahçe çevresindeki tahta korkuluk

Fison : Değirmen oluğunun daralan uç kısmı.Suyun hızla çarka vurmasını sağlar

Fisil : Tohumluk soğan

Fodul : Kaba-saba





G :



Gağnak : Değirmen taşını kaldırıp çevirmek için kullanılan ağaç

Gaile : Dert, sıkıntı (Gayle)

Galbur : İri gözlü büyük elek

Galtak : Kötü kadın

Gamaşma : Gözün güneşten etkilenmesi

Ganmak : İnanmak

Garaz : İftira

Garsanba : Sıkışık, telaşlı devre



Garıpsıma : Özlemek

Gasbanek : Kasıtlı olarak

Gaş : Tepe, yükselti,uçurum

Gaşoo : Kaşağı

Gaylık : İşlenmemiş düz kara taş

Gavil : Söz

Gavralaşmak : Döğüşmek

Gavut : Buğday ununun kavrulmuşu

Gaykılma : Geriye doğru yaslanma

Gazel : Kuru yaprak

Gazo : Tekne kenarındaki hamuru toplamak için kullanılan alet

Gedek : Genç manda

Gedük : Eksik

Gelecoş : Tuz, nane, yoğurt ve ekmekten yapılan yemek

Gero : Bir şeyleri çekebilmek için kullanılan ucu çengelli değnek

Gelberi : Fırındaki ateşi veya kuru ekmeği çekmek için kullanılan araç

Gelinti : Başka köyden gelen

Gendüme : Keşkeklik buğday

Geven : Tortop dikenli bir bitki

Gever : Su karığı, ince su yolu

Gıcık : Çam kozalağı

Gıç : Bacak

Gıdık : Küçük sepet

Gıdım gıdım : Azar azar

Gıldır gıldır : Ağır ağır

Gıldır gıcık : İşe yaramaz şeyler

Gılıç : Karasabanın ökçesini oka bağlayan kısım

Gıramise : Beşibirlik benzeri altın

Gırklık : Koyun yünü kırkma aleti

Gıybet : Dedikodu

Gıymık : Odunun ufak parçacığı

Gızan : Kedi, köpek gibi dişi hayvanın erkek istemesi

Gidişme : Kaşınma

Gilik : Evde hazırlanan peynir kalıbı

Girge : İki kulplu keşkek kazanı

Girebi : Ucu eğri küçük balta

Golit : Somun. Kurutulmuş ekmek

Gostil : Patates

Goşan goşma : Ormandan kütük çekme

Gödel : Keşkeğin karıştırıldığı alet

Gödük : Tahıl ölçeeği

Göğ : Ham, yetişmemiş

Görenek : Görgü, terbiye

Göynek : İç çamaşırı

Gözer : Geniş delikli elek

Göğnümüş : Yetişmiş armut

Göğnükme : Fazla ağlama sonucu insanın kendine hakim olamaması

Gökçe : Ökse otu

Gömeni : Dövenle boyunduruk arasındaki ağaç aksam

Göze : Su kaynağı

Gubarmak : Gururlanmak

Gubat : Kaba

Gursak : Mide, karın

Guşburnu : Yabani gül ağacı ve meyvesi

Guz : Güneş almayan yer, kuzey

Gübür : Süprüntü, toz, çöp

Gücük : Kısa

Güdü : Otlatma

Güdük : Kısa, eksik

Güğüm : Bakır su kabı

Güldür güldür : Suyun bol akması

Günlükçü : Gündelikçi

Gün yüzü göstermemek: Geçimsizlik

Gütmek : Hayvanları otlotmak

Güvermek : Yeşillenme

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı