IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Konu: Davranışçı ve Geştalt Yaklaşımlarının Kişilik Gelişimine Bakışı Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
06 Kasım 2014 15:48
Desmont
Davranışçı ve Geştalt Yaklaşımlarının Kişilik Gelişimine Bakışı

Davranışçı Yaklaşım

Zihinsel ve ruhsal işlevler üzerine çalışan Yapısalcılık, İşlevselcilik ve Psikanaliz akımlarına tepki olarak doğan Davranışçı yaklaşım; ancak gözlemlenebilen davranışların psikolojinin konusu olabileceğini; zihinsel süreçler, bilinç, bilinçdışı ve içsel süreçlerin nesnel olarak incelenemeyeceğini savunarak psikoloji alanında ciddi bir değişiklik yapmışlardır.

Tüm davranışların öğrenme ürünü olduğunu savunan Davranışçılar kişilik özelliklerinin de öğrenme sonucu geliştiğini, kişiliğin de tıpkı diğer davranışlar gibi bir davranış örüntüsü olduğunu ve deneyimler sonucu oluştuğunu (Cüceloğlu, 1993) ve Uyaran-Organizma-Tepki şeklinde formüle edilebileceğini iddia ederler (Feldman, 1997; Karahan & Sardoğan, 1994; Köknel, 1995; Özkalp ve ark., 2000; Uba & Huang, 1999). Kalıtım ve içgüdüleri kökten reddederler. Bireyin tüm davranışlarının onun biyolojik yapısıyla ilişkili olduğunu, kalıtım ya da içgüdülerle açıklanamayacağını, doğuştan getirdiği biyolojik yapıyla uyaranlara öğrenme yoluyla belli bir şekilde tepki verdiğini, pekiştirilen davranışların daha sık ortaya çıktığını bu sebeple, kişinin davranışları nasıl öğrendiği bilindiğinde, kişiliğinin de anlaşılabileceği savını kabul ederler (Yanbastı, 1990; Cüceloğlu, 1993). Bu yönüyle insanı belli şartlar altında bulunan biyolojik bir makine olarak gören Davranışçılar, kişiliğin incelenmesinde tarafsız gözlem ve teknikler önerirler (Adasal, 1977; Feldman, 1997; Yanbastı, 1990).

Ayrıca kişiliği, davranışların bütünü olarak kabul eden Davranışçılar, kişiliği, uzunca bir süre içinde kazanılan mesleki, ailevi, dini, siyasi ve ekonomik alışkanlıklar birikiminin bir ürünü olarak tanımlarlar (Atkinson ve ark., 1996; Özkalp ve ark., 2000; Yanbastı, 1990).

Kişiliğin özellikle yaşamın ilk yıllarında yaşanan çevre tarafından belirlendiğini vurgulayarak (Karahan & Sardoğan, 1994; Özkalp ve ark., 2000; Uba & Huang, 1999), kalıtımsal getirileri tamamen inkar ederler. Bu teorisyenlerden biri olan Watson, yetenek, mizaç ve karakterin doğuştan gelmediğini, doğumdan itibaren öğrenme süreçleriyle geliştiğini, çocukluktaki şartlanma deneyimlerinin yetişkinlikteki davranışları etkilediğini savunarak, kendisine verilecek sağlıklı bebeklere kendi yöntemlerini uygulayarak her çeşit kişilik yetiştirebileceğini de iddia eder (Bruno, 1982; Uba & Huang, 1999; Yanbastı, 1990). Bir başka teorisyen olan Hosford da, insanın çevresinde karşılaştığı uyaranlara tepkide bulunduğunu, kalıtım ile çevre arasındaki farkın kişiliği belirlediğini vurgulamakla birlikte, bireyin kişiliğinde olumlu ve olumsuz alışkanlıkların birlikte bulunduğunu ve bunların zamanla öğrenildiğini de savunmaktadır (Karahan & Sardoğan, 1994). Skinner ise kişiliğin, belirli durumlar karşısında gösterilen davranış örüntüleri olduğunu, kişiliğin içinde insan barındıran bir vücut değil, aksine kişiliğin tek başına bir insan olduğu ve insanın çevresine göre hareket etmediğini, tersine çevrenin ona göre hareket ettiği görüşlerini ileri sürmektedir (Karahan & Sardoğan, 1994).

Geştalt Yaklaşımı

İnsanın diğerleriyle ilişki içinde olma ihtiyacıyla dünyaya geldiğini, ben olmayanla kurduğu ilişki içinde kendi benliğini var edebildiğini, her bireyin “beni” ve “ötekini” kendi fenemonolojik dünyası içinde kendi fenomonolojik dünyasını kaybetmeden ve ötekini de kendi varoluşu içinde görüp kabullenerek kurduğu ilişkilerle kişiliğini geliştirdiğini savunur.

Yaklaşımın kurucusu Frederick Perls’e göre insan doğuştan ne iyidir ne de kötüdür. Herkes her türlü özelliğe az ya da çok sahiptir, kişi çevre tarafından kabul gören özelliklerini sahiplirken, çevre tarafından kabul görmeyen özelliklerini reddeder.

Bu sebeple insanların çoğunluğunun kendini gerçekleştirmekten çok idealize ettiği kişiyi gerçekleştirmeye çalıştıklarını vurgulayan Geştaltçılar (Karahan & Sardoğan, 1994), kişiliğin tek tek uyaranların ve bunları alan duyu organlarını özelliklerinin toplamı olmadığını (Yanbastı, 1990), birçok fiziksel, ruhsal, içsel ve çevresel etkenin belli biçimde örgütlenmesinden oluşan bir bütün olduğunu savunurlar. Bu bütün, kendisini oluşturan öğelerin toplamından farklı ve daha fazlasını içeren bir yapı olup, kendine has özelliklere sahiptir (Karahan & Sardoğan, 1994; Köknel, 1995). Diğer bir ifadeyle kişilik, organizma ile psikolojik alan (bireyin kendisi ve çevresi ile bağlarını içeren, dinamik yaşantı ve davranış alanıdır) arasında kurulan dengenin ve bütünlüğün özelliklerini kapsayan bir yapıdır (Yanbastı, 1990).

Kişilik gelişimini, uygun iç ve dış çevre şartlarına bağlayan Geştalçılar, insanın kendi yaşantı, deneyim, beklenti, amaç, fırsat ve yeteneklerinden haberdar olduğunu ve onları kişilik içinde bütünleştirmek için çevreden gelen uyarımlar arasından gerekli seçimi yapabileceğini savunurlar (Köknel, 1995).

Geştalt teorisyenlerinden biri olan Perls, “üst benlik” ve “alt benlik” kavramlarını (Geştalt kutupları) ileri sürerek kişiliği açıklamaya çalışmıştır. Buna göre, üst benlik, kişiyi zorunluluk ve tehditlerle manipüle ederken, alt benlik, iyi niyetler, savunmalara geçme ve özür ile manipüle eder. Zamanla yaptığımız her davranışın doğru olduğunu savunan bir kişilik özelliği olarak görünen üst benlik, sürekli alt benliğe emirler vererek onunla çekişir. Perls’e göre ortaya çıkan bu çekişmeler sayesinde de kişilik gelişir (Karahan & Sardoğan, 1994).

Geştalt Psikolojisinin etkisi altında kalan Lewin ise kişiliği, iç ve dış olmak üzere iki kısımdan (bölge) oluşan bir sistem olarak görür. Kişilik özelliklerinin insandan insana, yaşa ve gelişim aşamalarına göre de değiştiğini savunan Lewin, kişiliği çevre ile sürekli etkileşim içinde olduğunu vurgular (Karahan & Sardoğan, 1994). Kişilik özelliklerinin sabit ve değişmez olmadığını, aksine sosyal alandaki dinamik özelliklere bağlı olarak sürekli değiştiğini savunur (Bruno, 1982).

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı