IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Konu: Unutmak Geçmişe Kapıları Kapamak Mıdır? Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
20 Şubat 2018 09:57
Togepi
Cevap: Unutmak Geçmişe Kapıları Kapamak Mıdır?

Ben toplu taşıma araçlarında bile ters gidemiyorum hiç geçmişe çevirip kafamı, takılamam öyle şeylere. Unutmamak ayrı geçmişe takılı kalıp yaşamak ayrı.
20 Şubat 2018 08:55
Ankaralı
Cevap: Unutmak Geçmişe Kapıları Kapamak Mıdır?

unutulmaz dınınını unutulmaz dınınının yaşadığımızzz unutulmazzz. loloolo
19 Şubat 2018 23:41
Sanem
Unutmak Geçmişe Kapıları Kapamak Mıdır?

Yıl 1990, asistanım henüz… İlk kez bir televizyon programına çıkacağım hocamın isteği üzerine. Konu “unutkanlık”. Canlı yayın değil ve ben ilk kez kameralarla karşılaşacağım. Sunucu hanım bana önceden 5 tane soru söyleyerek, bunların yanıtlarını isteyeceğini bildirdi. Çekim başladı, söylediği soruları sorup, yanıtları aldı. Bitti sanırken daha önce bahsetmediği bir soru daha sordu. Doğal olarak ben de yanıta “evet, bunu unuttum” diye başladım. Sonradan izleyen herkes bunun bir espri olduğunu düşündü. Oysa ben yanlış kullandığım kelimeye takılmıştım. “Unuttum”… Unutmam için önceden belirlemem, bilmem, planlamam gerekti. Ben unutmamıştım. O gün iki şeye karar vermiştim. Biri, bir daha asla hiçbir programda önceden soruları konuşmadım; her şey doğal akışıyla gitti. Diğeri ise unutma, unutulma, unutkanlık gibi sözcükleri kullanırken anlamlarını hiç unutmadım.

‘HER ŞEYİ UNUTUYORUM!’

Unutma üzerine edebiyatlar, unutma üzerine savaşlar, unutma üzerine intikamlar, hayatlar kurulmuş. Kimi zaman unutulmaktan, unutmaktan yakınmışız, kimi zaman unutamamaktan. Kimi zaman unuttuk diye suçlanmışız, kimi zaman unutamadık diye. Kimi zaman “unutacağım” diye haykırmışız, kimi zaman “unutmayacağız, unutturmayacağız” diye. Bazen unutmuş olmak zavallılık olmuş, aşağılanmış, bazen de unutamamış olmak. Doktorlara gitmişiz kimi kez “her şeyi unutuyorum” yakınmalarıyla, yine doktorlara gitmişiz “unutamıyorum” yakınmalarıyla ve her defasında hasta saymışız kendimizi. Oysa hafıza son derece fizyolojik bir işlemdir: Beynimizin bir fonksiyonu. Ne kalbimize uzanır yolu, ne de siyasi düşüncemize, kişiliğimize. Yakınıyla, uzağıyla hafıza bir beyin fonksiyonudur işte.
Beyni etkileyen önemli hastalıklarda istemesek de, dirensek de kaybolabilen; sıkıldığımızda, üzüldüğümüzde tüm karşı koymamıza, direnmemize karşın işleyen bir fonksiyon. Hafıza yakın ve uzak geçmişi doğru olarak anımsayabilme yeteneğidir. Bazı hastalıklarda aşırı artma görülebilir. Bir düşünün hiçbir şeyi unutamamak, her şeyi hemen anımsamak hoş olmasa gerekir. Bazı hastalıklarda ise tamamen yitirebiliriz: Yani hiçbir şey anımsamama. Hatta kim olduğunuzu bile. Hafıza yitimi bazen geriye doğru olur ve geçmişi unutursunuz. Sanki ardınızdaki kapıyı kapatıverirsiniz. Ama hep kapının ardında ne olduğunu merak ederek. Bazen ileri doğrudur hafıza kaybı, yani eskileri anımsarsınız ama yeni öğrendiğiniz her şey hemen uçar gider belleğinizden. Kimi zaman hastalar hafızalarındaki boşlukları doldurmak için uydururlar ve uydurduklarına inanırlar. Kimi zaman hastalık hafızanızda belli yerlerde boşluklar yaratır sadece. Ve yaşlanmanın, demansın belirtilerinden biridir unutma.
Geçmiş parlarken, bugün anımsanamaz bir türlü. Depresyonda olduğu gibi, dikkat eksikliğinde olduğu gibi öğrenilenler çabucak unutulabilir. Bunların tümü hastalık göstergesidir. Bazı durumlarda güzel şeylerin tadını unutmaktan yakınırız. Demli çayın, güzel havanın, yaşamanın… Oysa unutmayı yanlış kullanırız. Tatları unutmamışızdır, sadece o denli üzgün, sıkıntılı ve depresyondayız ki o tatları alamaz olmuşuzdur. Unutulmaktan korkarız çoğu kez. Habire ardımızda bizi anımsatacak, unutturmayacak bir şeyler yaratmaya, bırakmaya çalışırız. Öncelikle ailemiz, dostlarımız sonra tüm dünyanın bizi unutmamasını arzularız. Aşık Veysel gibi bir gücümüz varsa, alır sazımızı elimize “dostlar bizi hatırlasın” deriz. Ama böyle bir becerimiz yoksa içimizden sessizce diler ve çabalarız. Bir yandan birçok şeyi unutmaya çalışırken, yaşamımızdaki bir çok insanı unutmayı arzularken unutulmamaya çalışırız. Unutmak da aynı oranda korkutur bizi. İnsanları, öğrendiğimiz bilgileri, yapmamız gerekenleri unutmaktan. Unutkanlıktan yakınırız, geçirmeye çalışırız, anımsamayı başarı sayarız ve yine de unutmaya çalışırız. Hafızamızdan mucize bekleriz. İstemediklerimizi siliversin hemen ve istediklerimizin altını çizsin. En çok da biten sevdalarda ve yapılan hatalarda arzularız bunu. Oysa hatalar unutulmamalıdır. Unutulmamalıdır ki tekrarlanmasın, ders alınsın, daha doğrusu yapılsın.

SEVDA UNUTULUR MU?

Ya sevdalar, sevdalar unutulur mu, unutulabilir mi? Peki unutulan şeye sevda denir mi? Masanın üzerine bırakılan gözlük, vapurdan inerken kendi yerinize iliştirdiğiniz şemsiye mi ki sevda unutulsun? Belki de unutma kelimesine yüklediğimiz anlamlardan kaynaklanıyor sevdaların unutulduğunun sanılması. Sevdanızı göremezsiniz, ulaşamazsınız, özlem olur, umutsuzluk olur ve unuttum dersiniz, öyle sanırsınız. Oysa duygularınız yerindedir; yer değiştiren, duygularınızı verdiğinizdir. Bir anı, bir bakış, bir resim unuttum sandıklarınızın sevdalınızla birlikte hafızanızın uzaklarına gittiğini anlatır size. Bazen Sevdamı acı da olsa unuttum” dersiniz, zaman geçer, başka sevdalar gelir ve anlarsınız ki unutulan sevda değildir. Sadece sevdanızı verdiğiniz kişi değişmiştir; sevda sizinledir, iyi ki de sizinledir ve unutulmamıştır. Çünkü sevda bir duygudur ve ona her zaman ihtiyacınız olacaktır.

UNUTMAMALI…

Unutkanlık bir hastalık, unutulma ve unutamama adeta bir sevda sözü olmuş dilimizde. Bazen “unut beni, tüm yaşananları” demişiz şarkılarda, bazen de unutma beni, unutama beni” diye adeta beddua etmişiz. Her şeye rağmen unutmamakta, hatırlamakta yarar var acıları da, anıları da, insanları da, yaşananları da, bildiklerimizi de… Unutmayalım ki, geçmişimizle yaşamayı öğrenip, daha güzel gelecekler için umutlar yaratabilelim.


alıntı

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı