08 Aralık 2020 02:13 | |
yeSa | Yaramız Yaramız İlk yaram diken yarası, Çakır dikeni yeşildir aldanılır, Kavgalarda, gezintilerde, çocuk keşiflerinde Ah, yaralandım diyebilirsiniz. Bütün dikenleri bağışlıyorum. Sonra sonra açılan boşluklardan Sevdiğiniz, dost olduğunuz, bel bağladığınız Birinin kayıp gittiğini hatırlarsanız, Sessizce, ah yaralandım diyebilirsiniz, Bütün ölenleri bağışlıyorum. Başıboş gezdiğiniz bahar günlerinde, Kalb ağrısı, kalb yarası dedikleri İlk aşkınızın acıları başlar, Ah, yaralandım diyebilirsiniz, Bütün kadınları bağışlıyorum. Sonra gezip göreceksiniz, öğreneceksiniz, Hele Paşalı'dan Fakılı'ya, o sonsuz ekenekte, Kökünü tarla faresinin kemirdiği buğdaya, Buğdaya benziyeceksiniz? Bir acı, bir acı ki kemirecek kalbinizi kökünden, Gezdikçe, gördükçe, öğrendikçe, Bütün acılardan gayri, üstün ve ağır, O acıyı çekeceksiniz ömrünüzce. Buğday misali, köksüz, kemirilmiş, Yerlere serili, başlarınız düşmüş, Yatacaksınız aynı toprağın üstünde, Kıraç yorgan bin yılları örtmüş... Bu acıda ne çocukluk, ne ölüm, ne aşk, Yalnızca bir tek şey gizli günahlarımız... Çekeceğiz gördükçe, gezdikçe, öğrendikçe, Bağışlayamayız hiç bir zaman kendimizi... Ceyhun Atuf KANSU |
08 Aralık 2020 02:12 | |
yeSa | Lirik şarkı Lirik Şarkı Öt, güzel serçe, öt yeşil çalıda, Sabahın sesini duyayım senden, Şarkınla beraber gir penceremden, Oyununu oyna renkli halıda. Meşe dallarından uçup bana gel, Gel, güzel serçem gel, böğürtlenlerden, Saksılarım, baygın fesleğenlerden, Ve güllerim bütün güllerden güzel. Bir delice sevinç, çocuk sevinci Ötüyor dallarda, gel güzel sevinç! Ruhum bir şadırvan, eğil eğil iç, Çınar yaprağıyla dokunmuş içi. Sabahı taşıyan o en güzel kuş, Şarkısıyla göçmüş uzak kırlara, Veda et bu bahar o şarkılara, Senin pencereni serçen unutmuş. Ceyhun Atuf Kansu |
08 Aralık 2020 02:12 | |
yeSa | Gül türküsü Gül Türküsü Gül diyorsam, durmadan Bilinçaltı bahçemde bir Ezik gül kaldığından belki Çocukluğumun Mayıs dalından Kimbilir? Gül diyorsam bir zaman Nedim'in övdüğü bir O çok uzaklarda saraylı Lale bahçelerinde soyut Osmanlı gül değildir. Gül diyorsam, ne zaman Büyükannem bir Avuç can eriğiyle birlikte Üç yaprak çiy tanesi de Getirir. Gül diyorsam, hani Haziran Hani şimdi açan bir Gerçek güldür gündelik Yapraklarını gül bitleri Yiyip bitirir Ceyhun Atuf Kansu |
08 Aralık 2020 02:11 | |
yeSa | Yanık hava Yanık Hava Maviler içinde gördüm bir gün menevşemi Yayla tutmuş başlamış aşkımın gül mevsimi. Zühre olup yol düşmüş çeker beni şavkından, O ışıldar sevdasından, ben yanarım aşkından, Ben senin yüzünden güzelim konup göçücü oldum, Böyle dağdan dağa yoldan yola geçici oldum. Bir gün yine beyazlar içinde gördüm, Kastı nedir bilmem, bir kere gönül verdim, Turna derler böylesine halk türküsünde, Çifte hasrettir uyuya kalmış göğsünde, Aşkın dilini öğrenmeye Karacaoğlana varsam, Diller döksem, güller döksem rüyasına uyandırsam. Bir gün yine gördüm ki pembeler giyinmiş, Güllerin aynasına bakıp ta övünmüş, Sarı saçları düşmüş tel tel olmuş. Şu garip gönlümü kul eden o ince bel olmuş, Sorsam razı olur, hoşnut olur darılmaz, Neyleyim ki inceciktir, dal kırılır, sarılmaz. Bir gün de baktım giyinmiş macar olmuş, Göğsünde Budin'in gülleri açar olmuş, Karmendir güzel çingenelerin hası, Kanlı olur Troubadour'ların rüyası, Ah, şol meydanda ölesim gelir, Bir gün bakarsınız İspanya'dan sesim gelir. Ah, efendim ben ne diyarlar gezdim, Türküler içinde bir de bu türküyü yazdım, Aşktır rüzgârların en hovardası, Bozulur insanın düzeni yıkılır obası, Yeniden düzen tutmaya kervan kalkar yol alır, Beri yanda yanık türkü kalır! Ceyhun Atuf Kansu |
08 Aralık 2020 02:10 | |
yeSa | Çocukluk aşkı Çocukluk Aşkı Düşün, düşün ki anne ben daha çok küçüğüm, Ilık ellerimden tut, beraber götür beni, Oyuncakçıda büyük mavi bir gemi gördüm, İşlenmiş, dalgaların köpüğüyle yelkeni. Şu renk renk toplara bak, anne, ne güzel renk renk Dönüyor içimde bir bayram yeri dönüyor, Yuvarlanıyor gönlüm şu uçan toplara denk, Bir yokuştan koşarak kalbim sana iniyor. Kan değil, zafer akar benim savaşlarımda, Hürriyet için ölür genç kurşun askerlerim, İnsanlığın cenneti saklı göz yaşlarımda, Yeni bir bahar çağı getirecek zaferim! Korkma, korkma kaçmam ben, tahta atımla dağa, Senden daha güzel bir dağ var mı rüyalarda? Niçin uğraşsın küçük kuş yurdundan kaçmağa, Yaşarken annesinin yeşerttiği kırlarda? Kırılır, bütün iyi oyuncaklar kırılır, Çocuk kalblerinden mi yaparlar hep onları, Niçin oyun biterken en sonra hatırlanır, Hâtıralarımızın en tatlı oyunları? Satılır mı zengin bir oyuncakçıda söyle, Anne, dün okuduğun masaldaki güzel kız? Yeter, altın bir kalbim olsun, Tanrıdan dile, Bütün zenginliğimi verir onu alırız. Ceyhun Atuf Kansu |
08 Aralık 2020 02:09 | |
yeSa | Gizli gece Gizli Gece Bu gecenin güzelliğini kimse söyleyemez Tek tek saydığım yıldızlardan başka Yıldızlar aşkımızın dostları Duydularsa onlar duydular yakından Bir de biz duyduk söylenenleri Bir de biz gördük birbirimizi Birbirimize vuran ışıkta Parçaları bütüne düşen aydınlıkta Bir de biz gördük birbirimizi Bu gecenin güzelliğini kimse bilemez Senden, benden, bir de Gecede gizlenen yıldızlardan başka Ceyhun Atuf Kansu |
08 Aralık 2020 02:08 | |
yeSa | Bir çocuk bahçesinde Bir Çocuk Bahçesinde Çocuklar benide alın içerinize, Ben de güzel oyunlar oynamayı bilirim, Çocuklar, imreniyorum şimdi size, Yıllar oluyor ki kırıldı çemberim. Ben de başımı avuçlarımın içine alıp, Saatlerce havuzdaki balıklara bakardım, Bana mendil sallayan Tanrıya gülüp Konuşmak için yanına çıkardım. Benim de devleri vardı masallarımın, Keloğlan kahramanıydı sihirli dünyanın Periler uyurdu altında kiraz dallarının Bir çini kadar zengindi içi rüyamın. Benim de sapanlarım vardı söğüt dalından yapılı Benim de kuşlarım vardı kafessiz ve şen, Bir güzel evim vardı ki altın kapılı. Benim de bir annem vardı ağlarken gülen. Ceyhun Atuf Kansu |
08 Aralık 2020 02:08 | |
yeSa | Dünyanın bütün çiçekleri Dünyanın Bütün Çiçekleri Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Bütün çiçeklerini getirin buraya. Öğrencilerimi getirin buraya Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer Bütün köy çocuklarını getirin buraya Son bir ders vereceğim onlara Son şarkımı söyleyeceğim. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum. Kaderleri bana benzerler Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları Geniş ovalarda kaybolur kokuları Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri, Hepinizi, hepinizi istiyorum gelin görün beni. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, En güzellerini saymadım çiçeklerin. Çocukları öğrencilerimi istiyorum. Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini Köy okullarında açan gizli ve sessiz O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Ben mezarsız yaşamayı diliyorum Ölmemek istiyorum yaşamak istiyorum Yetiştirdiğim bahçe yalnız kalmasın Tarumar olmasın istiyorum perişan olmasın Beni bilse bilse çiçekler bilir dostlarım Niçin yalnız yaşadığımı ben onlara söyledim Çiçeklerde açar benim gizli arzularım. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Okulun duvarı çöktü altında kaldım Ama ben dünya üstündeyim toprakta Çile çektim, yalnız kaldım ama yaşadım Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım. Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya. Ceyhun Atuf Kansu |
08 Aralık 2020 02:07 | |
yeSa | Yağmur Yağmur Bu yağmur, bu güzel bu serin yağmur. Yağıyor bu sabah sanki içimde. Dokunma gözlerim yağmur doludur, Bulutlar içimin derinliğinde. Çimenler ıslanır, yollar ıslanır, Çağırır pencerem, yağmur seslenir. Ufuklar bu beyaz renkle sislenir, Yaşarım bir yağmur serinliğinde. Beyaz bulutlara aşık olurum, Geçerler üstümden bakar kalırım, Bulutlar başımda düştür, dalarım Dinlerim tarlama yağan yağmuru. Oluk oluk akar, eğleşir gider, Yapraklarla bir şey söyleşir gider. Gider, güzel yağmur, ağlaşır gider, Yıkayıp bırakır gönlümü duru. Ceyhun Atuf Kansu |
08 Aralık 2020 02:06 | |
yeSa | Burç Burç Belki çıkar yollardan biri de bu: gözlerine bakmak sessizce, bir kıyıda uzaktan yaklaşan bir gemiyi bekler gibi, elinden tutmak o sıcaklığı ve yürümek, yürümek zamanı düşünmeden bastığın çakıl taşlarının hışırtısında. Hep söylerdin eskiden, biraz zaman tanısak belleğe, güzel bir unutuluşa dönüşür, derdin bütün o top sesleri, toz duman, akşam bataryada geçirdiğin karanlık nöbet saatleri. Sana unutulmuş bir çardağın altında galibarda renkli bir mürekkeple yazıyorum yeniden depreşen bir sevincin ötesinden. Çocuklar büyüdüler, uzaklara gittiler, senin, benim yanlışlarımızın ne yararı olabilir onlara? Belki onlar da öğrenecekler umarsız sözcüklerle eskiyen anılarının dehlizlerinden kurtulup savrulmayı. Sorma sakın - bilmek yasak, derdin, kim bilebilir yazgının bizi nereye sürükleyeceğini. O unutulmuş çardağın altında yazıyorum sana, aydınlık gölgesinde asmanın. Günler sayılı. CEVAT ÇAPAN |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |