IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Konu: HiçLiğim.. Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
26 Ocak 2008 02:24
aLdiana
Cevap: HiçLiğim..

ucundan yakaldık-tı.

tamda gidiyorduk,derken onlar geldi, iyi ki geldiler.

savurgan bir esintiyle-bilmeden kaçtığımızı, kendimizden- soluyorduk kendimizi. İz-ler oldu/k, gözler oldu/k, renkleri kör ettik bazı zaman. Rol dağılımında figüranlara başrol veren kahramanlardık sahnenin ardında oyunu yöneten.

yeni yeni bildik,zamanın bize öz-deş, içremize sırdaş olduğunu.zam-mı önemsiz, an olsun,o ânı dolu olsun.Günü gün yapan, geceyi gece yapan, ikisini aralarında harmanlayıp bize katan zan...Artık kilidini açıyorum, serbestsin...

eskitiyorum seni, ardıma düşürdüm kimliksiz sevmelerini. suyunu sele katıp, çamurlarından suretini yapacağım, tebessümün selin izi. sana her seslenişimde yeni yüzler,yeni senler doğacak, hepsi bir ateşe tâlip söndürmek için sahte güneşleri.

sen, tüm isimleri biriktir, sonra, sadece "sen"i seç.diğerleri "seni" bilsin adına yakışır bir bilişle. kelimelerde hayat büyüten kadın, kalmalar seni güçlü kılacak,
başlıklar, içinde birikmiş "sen"leri barındırıyor; daha neler birikecek oysa.


...

gecesiz gülüşler hepsedelim mesela cam faanusa bu defa.her sabah içtimâ alıp 7/24 hizmete sunalım çehremize...ve hergün birazcık hüzünle besleyelim,ciğerlerine dolan oksijenin kıymetini bilsin, gülüşü sebepsiz olmasın diye.hayır amacım yazıya hüzün katmak değildi, hüzün delisi değilim çok şükür, yaşamanın kıymetini bilmeli diyorum sadece...ve hüznümüz olgunlaştığında zaten tebessümle uğurlanacaktır konakçı yüreklerimizden...
26 Ocak 2008 02:18
aLdiana
Cevap: HiçLiğim..

Kim benimle,ben kimdeyim?...

İçinde bulundugu günü yaşayanların,yarına hayalleri olmaz..Aksine,yarınların agırlıgını hissedenlerin umutları,hayalleri vardır..

İnsanlar..

Kendi oluşturdukları bu dünyanın bulanık ''gerceklerine'' öyle inandırırlar ki kendilerini,acımasız sistem dışındaki asıl gercekten,kalabalık bir yalnızlık içinde bihaber sekilde erir giderler..
O kargasa ve kendi inançları içinde,muallakta kalmış seçili birkaç kişi sadece..
Kaçı,kendilerine sunulan gizli fırsatı digerlerinden ayırtıp fark eder?
Peki fark edenlerden kaçı,bu fırsatı ellerinin tersiyle iter?
Kimin derdi daha büyük?..
Bu soru öyle mesgul eder ki onları,sonunda degerlerini ve inançlarını yitirmeye başlarlar bi bir..
Peki kaçını sarar pişmanlık duygusu?Oysa ayaklarına kadar gideriz!.İyice yanlarına sokuluruz..Uyandırmak için önce kulaklarına fısıldarız,anlamak istemezlerse yüzlerine haykırırız..
Peki kaçı açar gözlerini sizce?
Sahte yüzlerin arkasına gizledikleri yürekleri isyan eder de haykırır bir gün..İşte o çıglıgı duymamızla başlar savaşımız..Ta ki;sahteliği çıglıgını bastırana dek..

Git diyene ısrar etmek degil işimiz..Griyi yaşamakta ısrar eden bencil ruh,gücümüzü kırmak isteyecektir..Ya bir yerde 'gercekten' pembeyi isteyenler varsa?Bunu neden yapıyoruz..
İşte bahsettiğim ruha yakışır bir soru!..O gün geldiğinde;bizi tanımladıklarında alacaklar bu sorunun yanıtını..

Bizim hiç mi derdimiz yok!..Hayatımızın akışı hep pozitif yönlümüdür?
Bizlerin,onlardan büyük farkı;sıgındıgımız ve savundugumuz inançlarımızın oluşu..

''Kim benimle,ben kimdeyim?'' sorusuna kaçmadan,yiğitce cevap vermesini bilmeliyiz ve görmeliyiz..

Ne istedigini bile yiğittir,kılıcı keskindir..Karsısındakini üzer ya da sevindirir..

AMA..

CANA ZULÜM YAPILMAZ,GÜNAHTIR!!
26 Ocak 2008 02:13
ReiS
Cevap: HiçLiğim..

Bitanesin...
26 Ocak 2008 02:11
aLdiana
Cevap: HiçLiğim..

Günlerdir 2 demir lirayı elimde çevirip duruyorum.
2 Türk lirası...

Bazılarınız yere düşse eğilip almazsınız.

Para üstü olsa aldırmazsınız.

Harçlık diye, bahşiş diye, sadaka diye verilse surat asarsınız.

Hepi topu 2 lira....


* * *


6 Şubat gecesi Şanlıurfa'ya çok yağmur yağdı.


Ceylanpınar Tarım İşletmesi arazisi içinde bulunan Çırpı Deresi taştı; üzerindeki stabilize geçişi tahrip etti.


O geçişten bir kamyon geçmeye çalışıyordu o gece...


Kamyonun kasasına 44 kişi binmişti. Çoğu kadın ve çocuktu.


Tarım İşletmeleri çiftliğine, koyun sağmaya gidiyorlardı.


Kamyonun şoförü yolun çöktüğünü fark etmedi; araç Çırpı Deresi'ne uçtu.


Kasadaki 44 kişi dereye döküldü; sürüklendiler.


Kamyonun kasasına tutunmayı başaran 33 kişi kurtarıldı.


Kurtarılanlar Ceylanpınar Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.


Sel sularına kapılan 2 işçi, Elma ve Hacer Kaya öldü.

Halil, Ahmet, Emine ve Anuç Ete kayboldu.
Zehra ve Hatun Kaya kayboldu. Naile Çorak, Fatma Merç, Halfe Ayberk kayboldu.
Adları ilk kez haberlerde duyuldu.


* * *


Gece, arama kurtarma çalışmaları başladı. Dalgıçlar sabaha kadar derede işçi aradılar. Derenin Suriye tarafında da Suriyeliler çalıştı. Sonuç alınamadı.


Kazayla ilgili olarak Ceylanpınar Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Çiftlikte süt sağımı işini yaptıran müteahhit Celal Ulukaya gözaltına alındı. Bu gözaltının nedeni, kurtulan işçiler konuşunca anlaşıldı.
Kazazedelerden Halil Ertuğrul 10 yıla yakın süre bu işi yapmıştı. Çiftlikteki sağım işinden günde 2 lira kazanıyorlardı.


Ertuğrul, "Niye çalışıyorsun o zaman" sorusuna kısa bir yanıt verdi:

"Mecburum. İş yok."


* * *


Günde 2 liradan ayda 60 lira...


44 işçiyi Çırpı Deresi'ne sürükleyen, 11'ini yağmur sularından bir selde boğan ekmek kavgasının bedeli bu...


İşsizlik illetine düşmüş fukaraları "Hiç yoktan iyi" tesellisiyle kandıran müteahhitlerin ucuz işgücüne biçtikleri değer...


2 demir lira...


Günlerdir elimde çevirip durduğum 2 metelik...


2 paralık hayatların can pahası..


Harçlık isteyen çocuklara bu yazıyla birlikte veriniz.


Hayat dersi niyetine!...


Can DÜNDAR
26 Ocak 2008 02:09
aLdiana
Cevap: HiçLiğim..

Ömür boyunca aramak.. Yalnız seni aramak. Paslı teneke kutularda, küf kokan dolaplarda, çerçevelerde, tenhalarda, sonra vapurlarda, trenlerde hep seni aramak. Belki bu şehirde değilsin. Ne çıkar? Seni arıyorum ya. Belki de aynı sokakta evlerimiz, sabahları beni görüyorsun işime giderken. Sonra akşamı bekliyorsun, alacakaranlığı… Beni bekliyorsun ya da bir başkasını, bir başkasını.

Hiç gel demeyeceğim sana. Aramak neredeyse ben oradayım. Ayaklarım ne güne duruyor? Yok yok birden karşıma çıkma. Kaç, saklan. Seni aramak istiyorum.


Git bu şehirden haydi git. Dağlara çık, o uzak dağlara. Rüzgârların krallığında hüküm sür. Baktın ki oraya da geldim yine kaç. Başını al, açıl denizlere. Gemilerin en güzeli, en büyüğü dilediğin limana götürmeli seni, dilediğin yerde demir atmalı. Ben küçük bir balıkçı kayığı ile peşinden gelsem yeter. Seni arıyorum ya!


Bir yıl, beş yıl, on yıl değil; beşikten mezara kadar aramalı insan, ama ne aradığını bilmeli. Yaklaşıp uzaklaşmalı aradığından. Okyanus dalgaları üstünden bir küçük tekne gibi alçalıp yükselmeli. Yalınayak koşmalı yollarda, ayaklarını sivri taşlar kesip kanatmalı. Çöllerden geçmeli yolu, yanmalı, kavrulmalı. Sonra gözün alabildiğine ak, soğuk ülkelere düşmeli. Buzlar kırılmalı ayaklarının altında, üstüne kar yağmalı.


Bir gün bulacaksam bile parça parça bulmalıyım seni. Ayaklarını Afrika’dan getirip bir kâğıt üzerine yapıştırmalıyım, saçların Sibirya’da olmalı, dudakların Çin’de. Gözlerin Hindistan’da bir mabudun gözleri olmalı, ellerin İtalya’da bir heykelin elleri. Bulsam da seni parça parça bulmalıyım.


Yine de bir yerin eksik kalmalı.


Yeniden yollara düşmeliyim, onu aramalıyım.


Ve tam seni tamamladığım anda ölmeliyim


ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
26 Ocak 2008 02:05
aLdiana
Cevap: HiçLiğim..

Eğer aşık olduysan sevgiye dönüşmesine izin verme.Şundan adın gibi emin olki aşk nasıl sevgiye evrimlesmişse
sonra da nefret olacaktır.ne gereği varki sonunda bitecek ...
26 Ocak 2008 02:03
aLdiana
Cevap: HiçLiğim..

bu yuzden bu sekilde ...
20 Ocak 2008 23:43
aLdiana
Cevap: HiçLiğim..

Senden sonra ilk defa
Geleceğimi düşündüm dün gece
Düşündüm düşümden düştüğüm
O dönüm noktam olan gece
Bir hayat vardı bize yaşanması için sunulan
Bir hayat vardı geleceği kusursuz olan
Gidişinle ne yaşanılacak bir hayat kaldı
Ne de uğruna çabalanması gereken gelecek
Geriye kalan sadece numarasız sayfalar
içinde kendine yer arayan
Parça parça bölünmüş
anılar arasındaki düş kırıkları…
Ne olacaktı benim sonum?
Geçmişim miydi tek korkum
Yoksa geleceğin getireceği yokluk içindeki
Boşluk muydu varım yoğum?
Bilinmezler içinde daha ne kadar yol alabilirdim ki,
Bir adım atmaya bile mecalim yokken…
İşte bunları düş(üm)de düş(ün)düm.
Düştüm hesaptan, aşktan olan tüm alacaklarımı
Sildim bir kalemde bütün bakiyelerimi
Sıyrılmak ister gibi içimde ki bu aymazlıktan
Mahşerde tekrar açmak üzere
kapadım tüm hesaplarımı.
Kaldırdım içimde uyuyan
Unutulmaya yüz tutmuş o masum çocuğu,
Kaldırdım içimde ki lal olmuş çocuk
İçin kullanabileceğim tüm başkaldırışları
Artçı şoklar halinde gelen tüm
Tümcelerime ait yüklemlerim
yeniden öznelerine kavuştular
birer birer gizlendikleri yerlerinden çıktılar
içimde ki lal olmuş çocuğa hayat verip
yaşama sıkı sıkıya sarılmama,
düşlerimle yaşattığım sana olan
bağnazlığımdan kurtulmama
yeni bir sayfadan dünyaya bakmama
sebep oldular.
Artık cümlelerimde ki gizli öznem değilsin
Ve bembeyaz sayfamda kendine yer
Bulamayan bir siyah nokta kadar
KİFAYETSİZSİN
20 Ocak 2008 23:42
aLdiana
Cevap: HiçLiğim..

Söyle!
Ölüm hangimizin yüzüne daha çok yakışır şimdi?

Zaman, ayaklarımızın altında can çekişen otlar gibi yok oldu gitti. Günler geçti. Aylar bitti. Mevsimler bizi terk etti. Düşaltı kaldığımı farkettim. Bu zaman denen uçuruma düştüğüm günlerde gözlerim yavaş yavaş kararıyordu. Düş kırıntılarını sabah kahvaltılarına katık ettiğim vakitlerdi. Ruhkıranlarımda bitmişti. Hatırlamıyordum gerisini.

Hani gözümü diktiğim yazılarda 'git artık' ısrarına bir anlam veremiyordum. Bir süre sonra kendimi bir darağacında asılı olarak buluyordum. Ben buradaysam ordaki asılı olan beden kimindi? Ölmemiştim. Katil ben miydim? Gözlerinin içine bakınca dayanılmaz acıyı gördüm. Bir daha da bakamadım. Ah suratında eylül birtiren çocuk... Sen kimsin?

Sonra zaman denen mef'um pamuk ipliği gibi çözülmeye başladı. Dursun orada dedim, dursun orada!...

Kendime sakladım. Geçmişe yapışmış bir halde dursun orada. Çünkü hatırlamıyorum. Ama hatıladıkça b o ğ u l u y o r u m...

Zaman eridi. O adamın dediği gibi: ''İlk ay yalnızlıktı. Kimseyi istemedim. İkinci ay kavruk. Ki hasretle karışık sıcak girdi günlere. Üçüncü ay uzun. Bitmeyecek sandım.'' Dönseydi hesap sormazdım, kendime sorduğum çıkar yollu çıkmaz hesapları. Sonra gelmedi. Gözlerimden silebiliyordum kendimi. Yani nefes alabiliyordum. Bi cigara ile daraltabiliyordum göğüs kafesimi.

Dudaklarından habersiz şarkılar söyledim. İçinde 'ne olur gitme' li ağlama nöbetlerinden geçtim. Bilirsin hani dışarısı güzdü. Çocuktu. Gidecek başka yeri olmadığı için Cadde'deydi. O çocuğu ilk gördüğümde çok içerlemiştim. Sonra duydum ki okula gitmek için soğuk bir durakta bekliyormuş. Isınmak için darağaçları büyütüp kendini astığı duraklarda!

Ah benim lekesiz zihnim. Bu acıyı doya doya yaşa. İki kişilik hesap yap şimdi. Ve beni kirpiğinden düş!
20 Ocak 2008 23:39
aLdiana
Cevap: HiçLiğim..

bu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
ayrılık sevgiyi hissettiğim ilk anda korkum oldu
seni bulup bulup yitirdim düşlerimde
sonra yeniden buldum yeniden yitirdim
bende kalacağın bir yarın kurgulayamadım
sevgiyi ve korkuyu birlikte yaşadım
bu yüzden bir daha göremeyecekmişim gibi uzun ve derindi bakışlarım
her yeni buluşma ilki kadar heyecanlıydı ve sensizlik hep seninleydi...

bu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
bilseydin ayrılığa yazgılanmış bir sevgiye açar mıydın yüreğini
takvimden günleri birer ikişer çalmama
aylara yıllara yerleşmeme izin verir miydin
görüyor musun farkında olmadan ne çok şey paylaşmışız seninle

bu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
hayallerin ardından serüvenlere sürüklendik seninle
hiç görmediğimiz ülkelerde hayatlar kurar evler döşerdik
kısa vadeler seçerdik hayatlarımızı yenilemeye
o gün gelmezdi bir türlü
vade dolmazdı
birileri çıkar yolumuzu değiştirirdi
yeni hayaller armağan ederdi bize
çocuk olur kanardık
sonuna kadar gidilecek yollar yerine böyle kopuk maceralara tutkunduk
seviyorduk
bir yaz gecesi dolunaydı
bana bakmıştın.
bende korkularımı yenmiştim
bizden başka inanacak kimsem kalmamıştı
yorgunduk kazanmak zorundaydık üstelik
adımlarımıza güç verecek sağlam zeminlerden yoksunduk
içimiz bir kararsa bir daha güneşi göremezdik
birbirimize güvendik, bize aşılmayacak dağ taş kalmadı sandık
en güzel günlerimizdi o günler

bu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
sonra her şey değişiverdi
umutlarımızı yitirdik
kendi ayak izlerimizden yürüdükçe birbirimize
dostluğun vermiş olduğu lezzeti üretmekten bıkkın
kışkırtıcı huysuzluklardan medet umduk
ayrı dünyaları özledik
kendi peşimizden koştuk başkaları diye
şimdi şarkılar söylediğimiz birbirimizin gözlerinde eriyip gittiğimiz puslu gecelerin kokusu burnumda tütüyor
beni beni böyle bir gecede öldürmeliydin
bir cennetten bir cennete geçmeliydim
itirazım olmazdı
sürgünleri bana vermemeliydin.
Beni beni böyle bir gecede öldürmeliydin
ayrılık çığlıkları kanımı dondururken
gemilerimi yakacak çılgınlıklarımı gemleyip
kendime ve sana en mutlu bölünmeleri vaat etmiştim
benden armağan olacak bütün bensizlikleri reddettin
ve ben hiç bilmediğim dokunuşlarınla yüreğimden izlerini kazıdım
bu sonu önce ben yazdım
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın.

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı