IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Konu: Öpülesi, Kucaklanası Çocuklarımız - Doğan Cüceloğlu Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
08 Kasım 2011 16:10
Ezgi
Öpülesi, Kucaklanası Çocuklarımız - Doğan Cüceloğlu

Alman İmparatoru 2. Frederik "insanların doğuştan getirdiği dil"i merak etmişti. Elli kadar bebeğe bakan bakıcılar yalnız mamalarını verdiler, altlarını değiştirip bakımlarını yaptılar, bebeklerle hiç konuşmadılar. Peki, bebekler hangi dili konuştu? Kimse bilemedi, çünkü konuşacak yaşa gelmeden elli bebeğin ellisi de öldü.
Bu, deney yönünden bir talihsizlik miydi? Deney yönünden değil ama deneye alınan bebekler yönünden bir talihsizlikti; artık bugün biliyoruz ki, konuşulmayan, dokunulmayan, kucaklanmayan, öpülmeyen, koklanmayan bebek yaşamıyor. Bu tür deney bugün yapılamaz. Bilimsel gerçeklerden söz ediyorum. Miami Tıp Fakültesi Dokunma Araştırma Enstitüsü'nden Dr. Tiffany Field'in "Touch" (Dokunma) adında 2001'de çıkan kitabında yetimhanelerde ve çocuk bakımevlerinde yaptığı gözlemlerin sonucunda şunu açıkça söyleyebiliyoruz ki, bebeklerin sağlıklı gelişimi için onların sürekli bir etkileşim ortamı içinde bulunulmaları gerekiyor. Günlük dille söylerse bebeğe konuşulması, dokunulması, kucaklanması, onların sağlıklı gelişimi için elzemdir.







Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.




Sanki çocuk, ben isteniyor muyum, sorusuna cevap aldıktan sonra yaşamaya karar veriyor. Beyinde duygusal yaşamın merkezi olan yörede hipokampus dediğimiz yerde çocuğun ilk duygusal belleği işlemeye başlıyor. Bu dil öncesi bellek. Çocuk doğumundan altı saat sonra örtük bellek dediğimiz dil öncesi belleğe kayıtlar yapmaya başlıyor. Onunla konuşup konuşmadığımız, konuştuksa nasıl konuştuğumuz boşa gitmiyor; bebek hepsini kaydediyor.
O ağlasa da, bağırsa da, gülse de ona hiç ilgi göstermediğimiz zaman, ben istenmiyorum, mesajını alıyor. Hipokampus "istenmiyorum" mesajını güçlü bir şekilde kaydettiği zaman bebeğin beyni onun yaşamı için gerekli olan salgılamaları durduruyor. Yavaş yavaş beyni ölen bir bebeğin bedeni de her türlü hastalığa dirençsiz hale geliyor.
Bebek kendisiyle nasıl konuşulduğunun da farkında. Bebek varoluşun zekasıyla donanmış durumda. Onu besleyecek türden sesleri, okşayışları, toksik dokunuş, seslerden ayırt ediyor. Daniel Siegel, "The Developing Mind" (Gelişen Zihin) adlı kitabının alt başlığını "Toward a Neurobiology of Interpersonal Experience" koymuş, Türkçe'ye, "Kişilerarası Deneyimin Nörobiyojisine Doğru" çevirebiliriz. Çocuğun zihinsel gelişimindeki en önemli etkenin aile içindeki etkileşim olduğu sonucuna varıyor.
Feribotla Yenikapı'dan Bandırma'ya gidiyorum. Arkadaşla bir masa etrafına oturmuşum ; ikimiz de kitap okuyoruz. Ben Daniel Siegel'in kitabını okuyorum. Taze bir bebek sesi duyuyorum. On günlük ya var ya yok; bir bebek sesi. Döndüm baktım. Telaşlı bir taze anne, sanırım kayınvalidesiyle birlikte yeni bebeği bir yerlere götürüyorlar, belki büyük babaya. Anne telaşlı, bebeği susturmaya çalışıyor; "pışş pışş" diye sallıyor. Bu anne neden bu kadar telaşlı diye düşünüyorum, çünkü bebek bebek olmanın ötesinde hiçbir yanlış yapmıyor. Bebeksi bebeksi bana göre son derece sevilesi sesler çıkıyor. O sesleri duydukça içim ısınıyor. Ama etrafa bakıyorum, insanların yüzü donuk, gülümseyen kimse yok. Anne telaşlı, bebekten rahatsız olan insanlar var, diye düşünüyor. Kaygıyla, "pışş pışş"ların sayısı ve şiddeti artıyor, ama bir yandan da çocuğuna kıyamıyor. Yanında oturan kayınvalide hışımla bebeği kucağına alıyor ve "hışşşt hışşşt" demeye başlıyor. Çocuk sarsılıyor, şok verilmiş gibi kasılıyor, korkuyor, gözler açık susuyor.
Bir çocuk daha hipokampüsüne, örtük belleğine kaydetti. "Bende bir bozukluk var, ben sevilecek biri değilim." Gözleri kaygı dolu, kendine güveni olmayan, ezik ve mutsuz bir vatandaş daha topluma katılma yolunda.
Doğan Cüceloğlu (14.03.2010)



Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı