| |
|
| 10 Mart 2012 22:31 | |
| Liaaa | İnsanların Değer Yargıları Yaşayan her canlının özellikle de insanların arayış içinde bulunduğu XXI. Yüzyıl’dayız. Giderek tüketim hızının arttığı, memnuniyetlerin ise hızla azaldığı bir XXI. Yüzyıl. Etrafıma baktığımda, çarşıda, pazarda, okulda, kafede, ilköğretim öğrencilerinde, arkadaş muhabbetlerinde ve kendimde görüyorum ki; sahip olduklarımızın değerini çoğu zaman hiçe sayıyor ve gerçekten de kıymetini bilemeyecek kadar bencilleşebiliyoruz. Bilemiyorum genç bireyler olarak bu durumun farkında mısınız yada zaman zaman aklınızdan geçiyor mu sizin de benim gibi ufaktan ufaktan gelen düşünce kümeleri? Bazı zaman dilimlerinde o kadar çok isteriz ki bir şeylerin bizim olmasını, bir şeylere sahip olmayı… Geçen gün internette gezinirken son çıkanlardan bir diz üstü bilgisayar gördünüz mutlaka alınacaktır ya da çok fonksiyonlu bir cep telefonu beğendiniz o hemen sizin olmalıdır eskisi ise çöpe uğurlanmaya layıktır… Süreklilik arz eden bir inat içinde tuttururuz isteklerimiz karşılık görsün diye. Peki o çok arzulananlar neden zaman geçtikce değer yargılarını kaybederler? Hadi ama söyleyin çok istemiyor muyduk onları daha kısaca bir zaman öncesinde? En nihayetinde anlatmak istediğim şey sizin de anladığınız gibi; isteklerimiz ve elde ettiklerimiz zamanında ne kadar çok arzu edilmiş olsa da günler geçtikce değerlerini kaybetmeye yüz tutarlar yada yüz bulurlar! Gereken değeri gereken her şeye ve herkese vermeyi bilmek güzeldir tıpkı yenilikler içinde ve yenilikleri tüketerek yaşamaktan bi hayli zevk aldığımız gibi… Belki de önemli olan dengeyi kurmaktır. Siyah ve beyaz var evet ama bir de bu ikisinden oluşan grinin varlığı şüphesiz bir gerçek. Aslında her şeyin bir karşılığı olduğunu unutmamak gerek, iyi yada kötü belki de dengeli… İnsan olmak gereken değeri vermekten geçer ve yine insan olmak gereken değeri vermekle doğru orantılıdır. alıntıdır |
