IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Konu: Evliliğe mi, Savaşa mı Gidiyorsunuz? Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
07 Aralık 2012 20:55
Zen
Evliliğe mi, Savaşa mı Gidiyorsunuz?

Evlenmek niyetiyle görüşmeye

gelmişlerdi.

Delikanlı, genç kızı, şöyle bir süzdü

ve sessizce düşündü:


"Güzel kız fena değil. Ama biraz

kendini beğenmiş. Acaba bu hali

devam eder mi? Ya ederse? O

zaman bununla yaşanmaz. Ben

dayanamam ukala bir kadına,

kadın dediğin biraz uysal olmalı...

Neyse canım, hele bir evlenmeyi

kabul etsin. Ben onu değiştirmeyi

bilirim."


Genç kız da simasının ortasına

sinsi bir tebessüm kondurdu.


"Fena çocuk değil. İşi de yerinde.

Rahat bir hayat yaşarım. Lâkin

biraz 'dediğim dedik' gibi. Acaba

buna, sözümü dinletebilir miyim?

Aman canım, düşündüğüm şeye

bak. Evlenelim de ben onu mum

gibi yapmasını bilirim."


Ve "değişim savaşı"nın imzaları

alkışlar arasında atılır.

Ayaklar birbirini ezmek için

yarışır.

"Bal/ayının" tatlı meltemi yerini

yavaş yavaş kuzey rüzgârlarına

bırakır.


Genç adam, sabah işe gitmeden

eşini uyandırmaya çalışır:

"Ben hazırlanırken sen de kahvaltı

hazırlayabilir misin?"

Genç kadın uyumaya devam eder.

"Hayatım, geç kalıyorum haydi

uyan."

Genç kadın sağından soluna

dönerek,

"Sabahın bu saatinde de kalkılmaz

ki? İşyerinde bir tostla çay alırsın."

der.

"Allah! Allah! Ben akşama kadar

çalışacağım, sen bir kahvaltı

hazırlamaya zorlanıyorsun."

"Ama çok uykum var."

"Benim de uykum var ama kalkıp

işe gitmek zorundayım."

Kadın istifini bozmaz, kapıyı

çarpıp çıkarken "Can çıkmayınca

huy değişmezmiş." diye

söylenerek işe gider genç adam.


Başka bir gün...

"Hayatım, bugün yemek

yapamadım. Dışarıya çıksak

diyorum."

"Yine mi? Ama çok yorgunum,

şöyle evimde dinlenmek

istiyorum. Dışarıya hafta sonu

gideriz."

"Annem haklıymış. 'Bu adamı

değiştiremezsin' demişti de

inanmamıştım."


Kimse 'ben onu değiştiririm'

demesin...

Birbirini değiştirme hayaliyle

kurulan bir aile tablosu bu.

Her iki taraf da

"Acaba eşimi nasıl mutlu ederim?"

yerine

"Nasıl değiştiririm?" sevdasında.

Daha doğrusu "güç savaşında".

Oysa eşler güçlerini" değişim

savaşı"nda tüketmek yerine

mutluluğu yakalamak yolunda

sarf etmeli.


Evlilik,

"Ben seni adam ederim"

yerine

"ben seni mutlu ederim"

düşüncesi üzerine kurulmalıdır.

O zaman evin pencerelerinde

mutluluk meltemi eser.

Saksılarında huzur çiçekleri açar.

Odalarında şen kahkahalar çınlar.

Eşler, birbirini mutlu etmek için

yarışır.

Planlar, "onu nasıl değiştiririm"

yerine "onu nasıl mutlu ederim"

üzerine yapılır.

Mürebbiye gibi değil, psikolog

gibi davranılır.

"Değişim savaşı" vererek ne

kendisini tüketir ne de eşini.

Aksi halde kadın "dırdırcı", erkek

"baskıcı" mutluluksa "toz-duman"

olur.


Bu sebeple, evlenecek gençler,

ruhen uyum sağlayabilecekleri

kişileri seçmelidir.

"Ben onu değiştiririm" diye

düşünerek başlıyorlarsa, boşuna

evlerini dayayıp döşemesinler.

Silahlarını yağlasın, kelime

mermilerini yığsın, savaş yerlerini

belirleyip sığınaklarını

hazırlasınlar.

Gelin arabasının arkasına da

"Evleniyoruz mutluyuz" yerine

"Evleniyoruz savaşa gidiyoruz"

diye yazmayı unutmasınlar.

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı