IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Konu: Bir Akşam Alacası Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
05 Ocak 2015 22:06
Desmont
Bir Akşam Alacası

Akşamın dar vakti. Sokakta kalmanın insana acı verdiği saatler.
Çocukluğumdan kalma bir tekerleme doldurur bu saatleri daima. “Evli evine, köylü köyüne. Evi olmayan…” Bu saatlerde sanki bütün insanlar öteki insanlara gidebilecekleri bir evlerinin olduğunu ispat etmek telâşına düşer.
Çoğunun yüzünde buruk bir yorgunluk vardır bu saatlerde. Çalışan kadınlar eve gidince yeni baştan başlayacak olan mesailerinin düşüncesiyle bir kat daha düşerler otobüs minibüs kuyruklarında. Taşınamayan bir günün yorgunluğu bazen hiç tanımadığı bir insanla konuşmaya başlamanın çaresizliğini sunar. Yaşlı kadın “Daha hayatının başındasın” dediği genç kadına başlıyor anlatmaya:
– Bekârken çalışmak kolay. Anneciğim soframı önüme hazır ederdi. Gezmeye gitmek gibi o zaman çalışmak. Hele bir de çocuğun oldu mu?.. Yataklar yorgunluğunu almaz olur. Ayakta, bir elim otobüsün borusunda uyuduğumu çok bilirim.
Genç kadın:
– Ben evliyim. Bir buçuk yaşında bir kızım var, diye cevap veriyor yaşlı kadına. Sanki “Bütün anlattıklarını biliyorum” dercesine…
Bir daha konuşmuyorlar birbirleriyle. Birbirlerinin tarafına bile bakmaz oluyorlar. Birden yanık bir ses sarıyor her tarafı:
– Geceler sensiz… Geceler sensiz…
Amâ bir adam elindeki sopayı iki yana çarpa çarpa şarkı söylüyor. Hayır şarkı söylemiyor adeta geceye savaş açmış. Baş kaldırmış. Adamın yanık sesi yolculara, gecenin, gelmekte olan geceden başka bir gece olduğunu düşündürüyor bir anlık. Ellerini ceplerini atıyor bazıları. Umursamadan tutulan kağıt kutunun içine üç beş kuruş atabilmenin mücadelesini veriyorlar. Şarkıyı söyleyenin başı dimdik. Yere düşen paralara aldırmıyor bile. “Hemşehrim dur hele” diye kendini uyarmaya çalışanlara hiç kulak asmıyor. Şarkısını söylüyor tüm gücüyle. Akşam serinliği âmânın sesinden de güç alarak tüyleri diken diken ediyor. Kendinden hoşnut olmayanlara bile varlığıyla bir parça hoşnutluk dağıtıyor adam. Kuyruktakilerin çoğu “iyi ki benim gözlerim var” diye sevindiğini saklayamıyor karşısındakinden. “Gözüm var ama neyi görüyorum?” sorusunu sorabilecek birini beyhude aramaktayım. Aradığım cevabı kendimde bulamazken…

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı