IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Konu: Odayı Aydınlatan Sen Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
21 Kasım 2020 16:31
Hestia
Odayı Aydınlatan Sen


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


"Hayat boyu farklı odalara 'ilk' girdiğiniz anı hiç düşündünüz mü?"


En basitinden, yeni doğduğunuzda gözlerinizi açtığınız oda aslında sizin koskoca dünyada bulunduğunuz ilk somut yer. Koordinatları belli, koskocaman bu evrende gözlerinizi açtığınız ilk ve tek yer. Belki nasıl da kocaman geliyordu gözünüze, küçücük bir anne karnından sonra, koskocaman bembeyaz ve apaydınlık bir oda. Anne karnından geldiğiniz bu dört duvarda, gözlerinizi açıyorsunuz ve ağlıyorsunuz. Tüm gözler üzerinizde. Hatırlamıyorsunuz değil mi? Üstelik ne kadar da silinemez bir an, bir bebek için ne kadar korkunç bir oda.

Başka bir güne gidelim… İlkokula başlamışsınız, okulun ilk günü. Yine bulunduğunuz odayı hatırlayın, Sizinle aynı yaşlarda çocuklar, belki tahta tebeşir dönemine götürdüm sizi, belki de elektronik tablet dönemi. Ne fark eder! Hisler aynı, duygu ve düşünceler benzer: “Bunlar da kim?” “Acaba sıra arkadaşım kim olacak?” “Herkes bana mı bakıyor?” “Niye herkes bana bakıyor?” Oda yine koskocaman geliyor değil mi gözünüze?

Toplum içinde daha da kalabalık odalarda veya sizin için daha da “önemli” odalarda bulunduğunuz anlara gidin bu sefer de. İlk mülakatınız, ilk ameliyatınız, bebeğinizi doğurduğunuz oda, sunum yaptığınız oda… Bu odalardaki duygularınızı hatırlamaya çalışın. Belki de mülakatınızdaki oda buz gibi soğuk kalmış aklınızda ya da aksine ateş basıyor terliyorsunuz. Aynı bir sınav odası gibi, vücut ısınız devamlı değişiyor. Stresten, baskıdan veya kafanızdaki o durmayan, aynı anda binlerce akıp giden düşünceden.

Bir oda basıyor gibi oldu mu hiç? Mutlaka olmuştur. Dört duvar sanki üzerinize geliyor, ya da tavan alçak geliyor.

Hayır, oda(lar)ın bir suçu yok.

Her şey kendi içinizde.

Bundan sonraki gireceğiniz oda başka olacak. Diğerlerinden çok farklı, Ferah olacak o odalar, çünkü içinde farkınladığı yüksek bir “sen” olacaksın.

Bundan sonraki gireceğin ilk odaya dimdik gir. Oda seni sahiplenmesin, sen odayı sahiplen. Sahiplenmek, burnu büyüklük yapmak değil.

Sahiplenmek, odayı tanımak.

Sahiplenmek, odaya ilk kez gelmemişsin gibi benimsemek demek.

Kendine güven, “en iyi” olma kanısında olmak gibi bir durumun yok.

En iyi: sen değilsin. En iyi sen olmalısın.

Senin, en iyi halin.

Bu ikisi arasında çok ince bir çizgi var, bu senin kırmızı çizgin olsun.

Olabileceğinin en iyisi olmak ve bunu yansıtmak için bulunduğun odadaki kalabalık duygular ve insanlar arasından sıyrıl, derin bir nefes al ve üçüncü bir göz ile kendine bak. Gurur duy kendinle. Geçmişinle, şimdiki sen ile, gelecekteki sen ile. Dimdik dur, için huzur ve mutluluk dolsun. Odayı aydınlatanın sen olduğunun farkına var.

Sen çıkarsan odanın ışıkları kapanır, bil bunu.


Melisa Darmar

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı