05 Temmuz 2006 02:04 | |
Burak | Yanıt: Dünya'dan Şiirler *********************************** BÜTÜN AŞK MEKTUPLARI Bütün aşk mektupları Gülünçtür. Aşk mektubu olmazdı onlar eğer olmasalardı Gülünç. Ben de zamanında yazdım aşk mektupları, Başkaları gibi, Gülünç. Aşk mektupları, eğer aşk varsa, İster istemez Gülünç. Ama, her şey bir yana, Asla aşk mektubu Yazmamış olanlardır sadece Gülünç. Ah, yazdığım zamanlara geri dönsem Farkında olmadan Gülünç Aşk mektupları... (...) Alvaro de Campos (Fernando* PESSOA) Çev.: Işık ERGÜDEN ******************************* ERTELEME Öbür gün, evet, yalnızca öbür gün... Yarın öbür günü düşünmeye başlayacağım, Belki her şey olup bitecek; ama bugün değil... Hayır, bugün değil; bugün yapamam. Öznel nesnelliğimin şaşırtıcı inadı, Gerçek yaşamımın uykusu, araya girmesi, Sezinlemesi, bitimsiz* bezginlik- Bütün dünyam bir tramvaya yetişme çabası- Öyle bir ruh o... Yalnızca öbür gün... Bugün hazırlanmak istiyorum... Hazırlanmak istiyorum kendi yarınım için, öbür günü düşünmek için... Sonucu belirleyecek olan bu. Halihazırda planlarım var, ama hayır, bugün planlama yok... Yarın plan yapma günüdür. Yarın dünyayı fethetmeye masama oturacağım; Ama ancak öbür gün fethedeceğim dünyayı... Ağladığımı hissediyorum, Apansız ağladığımı hissediyorum, derinden içime doğru... Bugün ne olup bittiğini bilmeyin, bu bir giz, söyleyemem. Yalnızca öbür gün... Çocukken her hafta Pazar günü sirki beni eğlendirirdi. Bugün bütün eğlencem çocukluğumdaki tüm hafta süren Pazar günü sirki... Öbür gün, bambaşka biri olacağım, Yaşamım zaferle taçlanacak, Zekamın bütün gerçek nitelikleri, iyi öğrenimim, uğraşım- Hepsi toplanacak bir araya herkese duyurmalı ... Ama herkese sunulan boşa gidecek yarın...* Bugün uyumak istiyorum, gerçek nüshayı yarın yapacağım... Bugün için, hangi gösteri yineleyecek çocukluğumu bana? Yarın bir bilet satın alabilirsem,* Gerçek gösteri öbür gün çünkü... Daha önce değil... Öbür gün göstereceğim halkın karşısında yarınki* kendimi Öbür gün bugün ben olmadığım görülecek sonunda. Yalnızca öbür gün... Sokak köpeği gibi uykuluyum. Gerçekten uykum var. Yarın size her şeyi söyleyeceğim, ya da öbür gün... Evet, belki de yalnızca öbür gün.. Adım adım... Evet, adım adım.. 14 Nisan 1928 Álvaro de Campos (Fernando* PESSOA) Çev.: T.Asi BALKAR - Ergin ŞEHİRLİ PESSOA: portekizlidir. tam adı fernando antónio nogueira pessoa'dır. 1888'de lizbon'da doğdu, 1935'te aynı kentte öldü. lizbon üniversitesi'nde eğitimini yarım bırakarak bir ithalat şirketinde ticari temsilci ve çevirmen olarak iş yaşamına girdi. geçimini ticari çevirmenlikle kazandı ve hiç evlenmedi. adının portekizce anlamı "kişilik" ya da "birinin büründüğü kişilik"e denk düşer. alberto caeiro, alvaro de campos, ricardo reis,* bernardo soares ve fernando pessoa isimlerini kullandı. yaşadığı dönemde cok az insan tarafından tanındı, bir kitap yayınladı. ancak ölümünün ardından portekiz şiirinin en büyük ismi olarak kabul gördü. yukarıda yer verdiğimiz şiirleri gerek biçim gerekse içerik açısından belirgin farklar içerir. bu durum üstat pessoa'nın şiir dünyasının zenginliğini gösterir.. özellikle ikinci şiir her pazartesi günü bir şeylere başlamaya karar verip o gün geldiğinde başlama gününü bir sonraki haftanın pazartesine erteleyen çağımız insanına ironik bir sesleniş gibidir.. * |
05 Temmuz 2006 02:03 | |
Burak | Yanıt: Dünya'dan Şiirler NÂZIM'A BİR GÜZ ÇELENGİ Neden öldün Nâzım? Senin türkülerinden yoksun ne yapacağız şimdi Senin bizi karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar bulabilecek miyiz bir daha? Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun ne yapacağız? Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı, ateşle suyun birleştiği Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözüpek bir sevinçle dolu? Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler kazandırdın bana Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları Bulutlar gibi yaprak gibi uçarlar Düşerlerdi orada, uzakta, Yaşarken kendine seçtiğin Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa Sana Şili'nin kış krizantemlerinden bir demet sunuyorum Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üstünde parıldayan Halkların kavgasını ve kavgamı benim Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan... Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da yalnızım sensiz Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen yüzünden yoksun Dostluğumuzdan, bana ekmek olan, Rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan. Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle Kuyu gibi kapkara zindanlardan Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları Ellerinde izi vardı eziyetlerin Hınç oklarını aradım gözlerinde Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin Yaralar ve ışıklar içinde Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlar Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya. Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın, Senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun? Teşekkürler, böyle olduğun için! Teşekkürler o ateş için Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca. Pablo NERUDA Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU |
05 Temmuz 2006 02:02 | |
Burak | Yanıt: Dünya'dan Şiirler AĞIT* Nehirler gibi,* Ağlamak istiyorum,* Garip bir başıma ben;* Kaygılar almalı beni,* Dalıp gitmeliyim,* Eski maden gecelerin gibi.* Neden,* Pırıl pırıl anahtarlar,* Neden harami elinde?* Kalksana Oello ana,* Aç sırrını,* Bu bitmez gecenin* Yorgunluğuna;* Akıl ver damarlarına,* Senin olsun,* Yupanqui’ler güneşi* Uyku hali konuşurum* Seninle,* Toprak toprağa.* Sıradağların;* Döl yatağı;* Sen ey Perulu ana,* Nasıl oldu nasıl oldu da* Saplandı,* Bu hançerler çığı,* Senin gebe kumluğuna?* Ellerin içindeyim,* Kıpırdamam,* Duyuyorum:* Madenler yayılıyorlar,* Yeraltı boğazlarına.* Köklerinden olmuşum,* Ben, senin;* Bilmem neden,* Toprak vermez bilgeliğini* Bana.* Geceden gayrı,* Gördüğüm yok;* Yıldızlı topraklar,* Altında.* Bu uyduruk,* Bu cinli hayal da ne?* Sürünür gider,* Ta kızıl bir çizgiye?* Yasın gözleri,* Bitki, kapkara.* Nasıl vardın,* Bu acı rüzgara;* Nasıl oldu, nasıl oldu da,* Öfke taşları arasından,* Kopak;* Kaldırmadı kil tacını,* O gözler kamaştıran?* Yanayım kara bahtıma,* Çadırlar altında, bırak!* Kararmış ölü bir kök gibi,* Ko batıp gideyim!* Bu bitmez zalim gecede,* Yerin dibine ineceğim, ben;* Bir altın ağza kadar.* Gecenin taşına uzanmalıyım.* Burada ölmeliyim, derdimle.* Pablo NERUDA |
05 Temmuz 2006 02:01 | |
Burak | Yanıt: Dünya'dan Şiirler MİSTİK ÖYKÜ’den "Hatırla seni öldüren hamamı" Aeschylus. Ellerimde şu mermer kafa uyanıverdim Dirseklerim kopuyor, gücüm tükendi Nereye yapsam, nereye yakıştırsam onu bilmiyorum. Bir düş içinde yükselirken ben Bir düş içine düşüyordu o Hayatımız birleşti, ayrılmak güç. Gözlerine bakıyorum: Ne açık, ne de yumuk Konuşmakta direnen o ağıza konuşmaktayım Cildin ötesine geçen yanakları tutuyorum Ama daha fazla takat kalmadı bende oy. Ellerim yitmede ve geri gelmede bana Her seferinde birazı kopuk. YORGO SEFERIS Çeviren: Osman Türkay |
05 Temmuz 2006 01:59 | |
Burak | Yanıt: Dünya'dan Şiirler PANTOLONLU BULUT’tan (giriş) Pelteleşmiş beyninizde kirden parlayan bir kanapede yan gelip yatan semiz bir uşak gibi hayal kuran düşüncenizi kanlı bir yürek parçasıyla tedirgin edeceğim dalga geçeceğim, geberesiye küstah ve zehir dilli Tek bir ak saç yok ruhumda yaşlılığın çıtkırıldımlığı yok onda Dünyayı bozguna uğratarak sesimin gücüyle yürüyorum-yakışıklı yirmi iki yaşında Çıtkırıldımlar Kemana yatırırsınız aşkı siz Kabalar onu trampete yükler Fakat, tersyüz edebilir misiniz kendinizi benim gibi Öyle ki, dudaklar kalsın ortada, salt dudaklar Çık da gel konuk odasından gel de bir adam tanı kibirli, patiskadan ve melek soylu memur karısı Sen ki dudaklar çevirirsin aynı kayıtsızlıkla bir aşçı kadın nasıl çevirirse yemek kitabının sayfalarını... İster misiniz ten kudurtsun beni - ve gök gibi, renk değiştirerek ansızın - ister misiniz öylesine yumuşayım, sevecen olayım ki öylesine hani, erkek değil de, pantolonlu bir bulut desinler bu İnanmıyorum çiçekli Nice diye bir yerin var olduğuna Benimle göklere çıkarılacaktır yeniden hastane gibi bayatlamış erkekler ve atasözleri gibi yıpranmış kadınlar da... VLADIMIR MAYAKOVSKI Çeviren: Ataol Behramoğlu |
05 Temmuz 2006 01:58 | |
Burak | Yanıt: Dünya'dan Şiirler MEZAR TAŞI Ronsard'ın ruhcağızı zavallıcık Şirincik, mini minnacık, nazlıcık Sevgili misafiri bedenimin Göçmüşsün öbür dünyaya garipçik İncecik, sıskacık, saz benizlicik Ölülerin soğuk ülkesindesin Bereket gönlün rahat tertemizsin Kan, kin, zehir karışmamış içine Birçok insanlar gibi düşmemişsin Şan şeref derdine, mal mülk peşine Deyip kestim, yolcu, var git işine Bırak uyusun Ronsard, rahat etsin PIERRE de RONSARD Çeviri: Sabahattin Eyuboğlu |
05 Temmuz 2006 01:57 | |
Burak | Yanıt: Dünya'dan Şiirler SANA SEVGİLİM Kuş pazarına gittim Kuşlar aldım Sana Sevgilim Çiçek pazarına gittim Çiçekler aldım Sana Sevgilim Hurda pazarına gittim Zincirler aldım Ağır zincirler Sana Sevgilim Sonra tutsak pazarına gittim Seni aradım Oysa bulamadım Sevgilim JACQUES PREVERT Çeviri: Tahsin Saraç |
05 Temmuz 2006 01:56 | |
Burak | Yanıt: Dünya'dan Şiirler GECE Ama rüzgarlı gece, berrak gece belleğin belli belirsiz anımsadığı, uzaktır bir anıdır. Yitmiş şaşkın bir sakinlik o da yapraklardan ve hiçlikten oluşmuş. Hiçbir şey kalmıyor anıların ötesindeki o zamandan, belli belirsiz bir anımsama dışında Kimi zaman geri dönüyor güne yaz gününün kıpırtısız ışığına o uzak şaşkınlık Boş pencereden çocuk diri ve koyu tepelerdeki geceye bakardı ve şaşırırdı tepeleri üst üste yığılmış görmekten belirsiz ve berrak devinimsizlik. Karanlıkta hışırdayan yapraklar arasında, tepeler belirdi orada güne ait her şey, kıyılar ve ağaçlar ve üzümbağları apaçık ölüydü ve yaşam bir başka yaşamdı, rüzgardan, gökyüzünden yapraklardan ve hiçlikten Kimi zaman geri dönüyor günün kıpırtısız sakinliğinde anısı o yoğun yaşamın, şaşın ışıkta CESARE PAVESE Çeviri: Kemal Atakay |
05 Temmuz 2006 01:55 | |
Burak | Yanıt: Dünya'dan Şiirler TO C. FROM C. Sen alacalı gülümseyiş donmuş karlar üzerinde - Mart rüzgarı karda uç veren dalların dansı inleyerek ve ışıltarak küçük "oh"larını - ak bacaklı geyik zarif keşke bilseydim yine her gününün akıp giden zarifliğini her davranışının köpüksü ağını - yarın donmuş aşağıdaki ovada - sen, alacalı gülümseyiş sen, ışıltılı gülüş CESARE PAVESE Çeviri: Kemal Atakay |
05 Temmuz 2006 01:54 | |
Burak | Yanıt: Dünya'dan Şiirler GEORGIA Uyumuyorum Georgia oklar savuruyorum geceye Georgia bekliyorum Georgia düşünüyorum Georgia Ateş kar gibi Georgia Gece komşum Georgia bütün gürültüleri dinliyorum bir bir Georgia yükselip de kaçan dumanı görüyorum Georgia gölgelerin içinde yürüyorum sinsi sinsi Georgia koşuyorum işte sokaklar işte semtler Georgia İşte yine o kent ama tanımıyorum Georgia eviyorum işte yel çıktı Georgia işte soğuk işte korku işte sessizlik Georgia kaçıyorum Georgia koşuyorum Georgia bulutlar alçakta düştü düşecek Georgia kollarımı uzatıyorum Georgia kapatmıyorum gözlerimi Georgia sesleniyorum Georgia haykırıyorum Georgia sesleniyorum Georgia sana sesleniyorum Georgia Gelecek misin Georgia yakında Georgia Georgia Georgia Georgia Georgia uyumuyorum Georgia bekliyorum Georgia PHILIPPE SOUPAULT Çeviri: Sait Maden |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |