IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Konu: Seçme Şiirler Konu Cevaplama Paneli
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın
Boot Engelleme Sorusu
Başlık:
  
Mesajınız:
Başlık Sembolleri
Konunun başında Sembol kullanmak için aşağıdaki Listeden bir Sembol seçiniz:
 
   

Diğer Seçenekler
Diğer Seçenekler

Your browser doesn't have Flash, Silverlight or HTML5 support.


Değerlendirme
İsterseniz bu Konuyu buradan değerlendirebilirsiniz.

Konuya ait Cevaplar (Yeniler yukarda)
16 Ekim 2006 00:03
Mlock
Yanıt: Seçme Şiirler

GÜLLER AGLAR İÇİMDE

Ne zaman ayrılık saati gelse
En vazgeçilmez yerinde yaşamın
Duysak ayak seslerini akşamın
Ve sokaklardan elayak çekilse
Bir ürpertiyle duyarım o zaman
Seni çağıran sesi uzaklardan

Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir gariplik çöker içime birden
Kalan tek anı gibi bir devirden
Durmadan çalınır o gamlı beste
Sanki bilir dem hazin öykümüzü
Bulutlar ağlar, kararır gökyüzü

Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir çaresizliğe anlatır gibi
Birden değişir gözlerinin rengi
Mavi solar, koyulaşır yeşilse
Sarınca ruhunu eski bir hüzün
Uçar gider pembeliği yüzünün

Ne zaman ayrılık saati gelse
Uzatsan özlemle dudaklarını
Tüm ağaçlar döker yapraklarını
Ne çiçek kalır ortada, ne bahçe
Sadece uğultusu o rüzgarın
Ve bir umut kırıntısı: Belki yarın

Ne zaman ayrılık saati gelse
Bir fırtına çıkmaşcasına, büyük
İçimdeki güllerin boynu bükük
Bir zaman kalakalırım öylece
Neden sonra gittiğini anlarım
İçimde güller ağlar, ben ağlarım...

Ümit Yaşar Oguzcan

AL SENDE DURSUN

Çok zor gelecek bana bu ayrılık
Bilemem
Yaşayabilirmiyim sensiz bir fiil
Bitmiştir aramızdaki aşk
Ve koymuştur noktayı
Aramızdaki aşka bu şiir.

Bu şiiri sana yazdım ayrılırken
Al sende dursun
Bir şarkımız olmadı söylediğimiz
Bari bir şiirimiz olsun

Bir hayalım vardı senle aşka dair
Başlangıç hemen hemen aynı
Ama sonu bu değil
Bir hayalım vardı aşka dair
Eni konu bir delikanlı sevdası
Ne masaldı
Ne bir sihir...

Uğur Arslan

Bahar değil...
Sonbaharda zaman
Bir sevda sesi var...çok uzaklardan
Tatlı bir hüzün...Buruk bir sevinç
Acı gülümseme dolu o mahzun dudaklardan.

Gün acı...
Gece acı...
Hayat acı belki sen olmayınca
Aşk güzeldir yalnızken bu sessiz akşamlarda
Bahar bile,
Bahar bile hoş değil inan,
Çünkü sonbaharda zaman
Hüzünlü bir gülüş bir haykırıştır kalan
Acı gülümseme dolu o mahzun dudaklardan

Yavru bir kuş,
Kanadı kırılmış azgın rüzgarlardan
Uçup gidecek...
Gelmeyecek bir daha
Kimbilir ; belki kaçıyor
Umarsız,tükenmiş,yokolmuş ümitsiz bakışlardan
Hüzünlü bir gülüş,bir haykırıştır kalan
Acı gülümseme dolu o mahzun dudaklardan

Sakla Yamalarını Kalbim...


ne gül
ne yarın!

gül,
küle karılmış günlerin tortusunda
yarın
vurulmuş yatıyor bugünün avlusunda
sakla yamalarını kalbim

insanlar büyüdükçe günler kısalır
günlerimiz gibi aşklarımız da
yittikleri duraklarda kalırlar
sakla yamalarını kalbim

kendini bıçak gibi ışıyan yeni güne bağışla
yürü arkana bakma ama umursa
bazen anılara en çok yakışan elbise
birkaç damla gözyaşıdır unutma.......

Sen Bana Hep İyi Geliyorsun



ne zaman kendimle baş başa kalsam
senli düşlere dalıyorum
bitmesini hiç istemediğim bir rüya gibi
sen bana hep iyi geliyorsun

ne zaman sıkılsam
seni düşünürüm
ellerinden tutup mor dağlara çıkarım
kar sürerim yüzüne
sevgili için koparılmış kırçiçeği gibi
sen bana hep iyi geliyorsun

ne zaman daralsam
seni düşünürüm
omzuna dayarım başımı
buzlarımı eriten
yanıklarımı serinleten nefes gibi
sen bana hep iyi geliyorsun

ne zaman artsa ağrılarım
seni düşünürüm
anamın titrek sesiyle can demesi
babamın şevkatle okşaması
yaralarıma merhem gibi
sen bana hep iyi geliyorsun

ne zaman özlesem
seni düşünürüm
hayranı olduğum yıldızla resim çektirmek
sevdiğim kişiyle sevişmek gibi
sen bana hep iyi geliyorsun

ne zaman öfkelensem
seni düşünürüm
birbirine geçer dişlerim
kızgınlığıma bebek gülmesi gibi
sen bana hep iyi geliyorsun

ne zaman endişelensem
seni düşünürüm
öldü diye sana koşarken
burnunun bile kanamadığını görmek gibi
sen bana hep iyi geliyorsun

ne zaman kendimle baş başa kalsam
sensiz oluyorum
beni sensiz bırakma
sen bana hep iyi geliyorsun.......

Sence Sevilecekmisin..?


sensizliğim bir akrebin hain gülüşlerinde büyüdü
sabrımın sığ duraklarında kök saldı
sevmiyorum derken biçildi
gidiyorum derken ise savruldu

zaten sen
dokunduğunda zehirlerdin tüm güzelliklerimi
ki ben o zehrin yangınıyla kendimi
en serin mavilerde bile avutamayacağımı bilirdim

………….

uzakta da olsan aşksın(aşkımsın)
yinede sevileceksin
yokluğun gün gibi gerçek
sensizlik canımı alamıyor bir nefeste
e r i t i y o r
yine zamansız düş görüyorum

…………

gel(me) ...
16 Ekim 2006 00:02
Mlock
Yanıt: Seçme Şiirler

Bir gece bahar bulutu ağlaya ağlaya diyordu ki:
Bu hayat durmayıp ağlamaktan başka bir şey değildir.
Hızla koşan bir şimşek parıldadı ve dedi:
yanlış düşünüyorsun, hayat bir anlık gülümsemedir.
--------------
Sevgi;
Birini sevmekse,
Aşk;
Onun uğrunda ölmektir.
Sevgili;
Seni bırakıp gitse de,
Yeniden dönebilendir....
-----

Hangi günün gecesidir / yazı kışta kılan bilir
Gün içinde görünmeden / günü suya salan bilir
Dağlar düze iner birden
Aşkı sonsuz kılan bilir / rüzgarla bir olan bilir

Göl göl olur damda biri / çentik atar günlerine
Sel sel akar diğerleri / güneş güler tenlerine
Biri bine döner birden
Yolu yakın kılan bilir / rüzgarla bir olan bilir

Rüzgar çocuk sesleriyle / mavi bir düş kurar gökte
Sözde türkü dalda çiçek / olur açar her yürekte
Gözden perde iner birden
Düşü gerek kılan bilir / rüzgarla bir olan bilir
-
Pardon! Acaba sizi sevebilir miyim?
Üretim değil, üretime nispet, tüketim dünyası bu!
Ne bulursak tüketiyoruz.
Çünkü üretim sağda kalıyor, tüketimin sollayan zevkinin yanında.
Bakınız... Dünya bile içeriğini yavaş yavaş tüketmiyor mu?
Ama asıl tüketilen dünyanın ta kendisi değil mi? Dünya bunun farkında mı peki?
Elbette... Durup durupta doğal afetlerle kafa tutması nedendir dersiniz?
Tabii ki farkında. Bir ev sahibi düşünün. Sizi üzerinde yaşatıyor.
Üstelik verebildiğiniz önemli bir katkıda yok denebilecek kadar az ona!
Tam tersi, onun size bahşettikleriyle geçinmektesiniz.
Buna can mı dayanır? Buna dünya mı dayanır?

İÇİMDEKİ ÖZLEM

Ne çok özledim seni
Ne çok arıyorum seni
İncir altı balık teknemizde
Herkez duydu bir sen duymadın
Acıya hüküm giymiş sevdamın ayak izlerinden
Sokaklarda seni arıyorum
Ne çok özledim seni
Mavinin getirdiği bulutlarda
Gözlerinin yoksunluğunu hissediyorum
Gecenin titrek kanatlarında hüzne çalarken
Deniz mavisi
Ben bi çare
Yanıl ayak dolaşır
Seni ararım
Artık ne gecem ne gündüzüm var
Sensiz sokaklarda dolaşıyorum
KAYBOLURCASINA...

Bulaşmasam sana...
Öyle ara ara bulaşmasam...
..ve sende bir nevi dursan yerinde..
durup durup kanamasan....!!


hayat her gün yeni bir konu gibi başladı..
giriş..gelişme..sonuç..
ne girişler umrumdaydı..
ne gelişmeler..
sonuç hep hüsrandı..bunu bilirim..
bugünde hüsrandı kocaman..
hala yalnızım bak..!
hala bulamadın beni...

Aglamasam

Bir sabah hıçkırıkla uyansan
Pencerelere koşup güneşi arasan
Umudun kenarını kemire kemire
Akşamı alsan odana
Beni ne kadar seversin kim bilir...
Sonbahar olsan, bütün kış sana ısınsam
Yağmur düştüğünde pencereme
Geldiğini anlayıp koşa koşa
Kısa kollu yüreğimle yollara koşsam
Döktüğün yaprakların kuruluğuna aldırmadan
Avuçlarıma alıp yüzüme sürsem
Gözyaşlarımla yaprakların ıslansa
Bu sonbahar gelsen
Gelsen de artık ağlamasam...

Ceyhun YILMAZ

İşte karşımdasın. Başımı kaldırıp sana bakıyorum. Bakışıyoruz. Gözlerinin koyuluğuna vuruluyorum.
Karanlığında apaydınlık oluyorum. İçime serinlik veriyor varlığın.
Gözlerin anlamlı, gözlerin ılık, gözlerin taze, gözlerin gözlerim oluyor, gözlerim gözlerin.
Bakışlarında tüm dünyanın güzelliği okunuyor.
Bana tüm dünyanın güzelliğini verseler senin gözlerinin güzelliğine değişmem.
Gülümsüyorsun. Dudaklarındaki tebessüm tüm yüzüne yansıyor. Gözlerine de tabii.
Bu tebessümle yaşama tekrar doğduğumu hissediyorum.
Susuyoruz bir zaman. Sana bakıyorum, seni görüyorum. Vazgeçiyorum sözcüklerden.
Sözcükler bu anı bozabilir diye korkuyorum. Konuşmuyorum. Seni seyrediyorum.
Senin başını eğip te düşündüğün bir zaman. Düşünceliliğinde seni seyrediyorum.
Geldin, geldin işte. Geldin ve gecemin yalnızlığını böldün. Gecemin güneşi oluverdin...

YAKILACAK ADAM


Bilmeliydim bir sabah çekip gidecegini bilmeliydim
Ve sen daha kirmadan bu askin kalemini
Ben herseye eyvallah deyip
Cekip gitmeliydim bu sehirden

Ben yakilacak adamim bu sehirde
Sana böyle yandigim icin
Ben asilacak adamin bu sehirde
Seni böyle sevdigim icin

Oysa neleri ögretti hayat bana
Sirtimdan vurulmayi
Gülerken aglamayi
Ac susuz yasamayi
Daha neleri ögretti hayat bana
Bir sana yalvarmayi ögrenemedim
Birde seni unutmayi

Ben yakilacak adamim bu sehirde
Sana böyle yandigim icin
Ben asilacak adamin bu sehirde
Seni böyle sevdigim icin

Sen sahte mutluluklarin süslü prensesi
Sen sosyetik barlarin imarik sokak kedisi
Sen mutlulugumun korkak faresi
Sen hep ayni gecelerin
Sen hep ayni masalarin
Sen hep ayni sarkilarin
Vazgecilmez mezesi

Senin cirit attigin bu sokaklarda
Ne gezer askin vefanin gölgesi
Cek git artik
Burada bitsin
Bu askin hikayesi..

Oysa bir yudum mutlulugun icin
Yollarina bir ömür serdim
Oysa bir gelisin icin
Sokaklarina binlerce sabir ektim

Hasretse hasret, aciysa aci
En kralini cektim
Yalniz vede tektim
Senin bir tas oldugunu nerden bilecektim

Biliyorsun evet biliyorsun
Seni bebekler gibi sevdim
Seni cicekler gibi sevdim
Seni melekler gibi sevdim
Cünkü sen tapilacak kadindin bu devirde

Oysa ben
Sana böyle yandigim icin
Sana böyle kandigim icin
Seni böyle sevdigim icin
Asilacak adamim bu sehirde
Yakilacak adamim bu sehirde

Git artik git , güle güle..



--Ahmet Selcuk İlkan--

Sen uyurken daha hasretinle sabahlarım,
Gelmek için nice zaman bekliyorum yollarını.
Yalnız sabah açılmıyor gecelerim ise tan a hasret,
Yatamaz oldum o yatakta sen ve ben olmayınca.

Aklımda sen elimde ise kalem düşünüp dururum çaresizce,
Nasıl kahırlara bulanırım bir bilsen sessizce.
Güneş günüme ay ise geceme doğmuyor,
Boyun bükmüş laleler güller solgun açmıyor.

Çarem kalmadı gel de derdime dermen ol,
Sele döndü göz yaşlarım lakin hiç durmayacak.
Ne ana ne baba sevilmiyor senin gibi
Hiç kimsenin yokluğu aranmıyor da sensizlik çekilmiyor.

Yaşamak seninle güzel gülmen ise bir ömre değer,
Ben sende neşeliyim seninle deli dolu sevebilirim.
Seninle hayatı hisseder sensizlikte ise derbeder,
Sensiz yaşam olsa da yıldızlar,sabahlar,çiçekler...


Gel de gör aşkınla geldim ne hallere,
Yandım bir kere söndürmez ne dere nede şelale.
Sen sevgi için doğmuşsun anandan,
Aşk ile bezendirilmiş gelmişsin oradan.

Nasıl vazgeçilir ki senin gibi yardan,
Dünyaları verseler ayrılamam senin gibi candan.
Güller açar yanağında,bal damlar dudağından,
Aşkımızın hasreti kömür gözlerinde yandığından...

Ah melek ruhlum şiirlerimde seni yazmalıyım,
Ama öncesinde Ferhat gibi dağları yırtmalıyım.
Mecnun gibi çöllerde yanmalıyım,
Sonrasında sana aşkımı anlatmalıyım
16 Ekim 2006 00:01
Mlock
Yanıt: Seçme Şiirler

Konuşmadan gözlerinle,
Beni sevdiğini söylesen..
Yüreğime gözlerini,
Ölene dek mühürlesen!!!

Hiç hesapta yoktu,
bakardık gökyüzü umman,
bakardık,
aşktı yaşadığımız bulutlara dek uzanan,

Yakışmıyor cepheyi terk edişin,
mert dayanır,
namert kaçar sevdiğim.
Fazla sürmez hatanı fark edişin,
hasret eken , hüsran biçer sevdiğim...

Ben ağlardım gün batımlarında.
Bir sen bilirsin birde ağaç dalları.
Yapraklar hüznüme koşardı, rüzgar feryadıma,
sen acı bir tütsü olur dolardın yüreğime.

Merhaba anne,
Yine ben geldim.
Merak etme okuldan çıktımda geldim.
Annelerde babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
Ali "Okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder" demişti de
Onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen,
Sağ elimde sarımsak, sol elimde soğan dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne sağım neresi, solum neresi
Ağrıyan yanımın neresi olduğunu
Şimdi iyi biliyorum anne.
Hani geçen geldiğimde
Şuram acıyor işte şuram demiştim de
Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
Bak şimdi söylüyorum
Şuram işte, Sol yanım çok acıyor anne.
Hem de her gün acıyor anne her gün.
Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
Elinden tutup okula getirdi.
Yakası da danteldi.
Zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi.
Bende ağladım,
Ağladım hiç de utanmadım.
Öğretmen ne oldu dedi.
Düştüm dizim çok acıyor dedim.
Yalan söyledim anne.
Dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.
Bugün bende saçım örülsün istedim.
Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
Dantel yaka istedim.
Babam "Ben bilmem ki kızım" dedi.
Bari okula sen götür dedim.
"kızım, iş" dedi.
Bende banane dedim, ağladım.
"kızım, ekmek" dedi babam.
Sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
Ha bide sol yanım yine çok acıdı anne.
Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
Zeynep "annem beyazlara renkli çamaşır katmadan yıkıyormuş" dedi.
Babam hepsini birlikte yıkıyor.
Babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
Uff babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
Üzülmesin diye söylemiyorum ama
Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
Biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
Hava kararıyor, ben gideyim anne.
Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
Duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
Kim bozuyor toprağını,
Çiçeklerini kim koparıyor.
İzin verme anne ne olur toprağına el sürdürme.
Eve gidince aklıma geliyor bide bunun için ağlıyorum anne.
Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun anne her gelişimde aldığım topraklarını
Şu kavanozda biriktirdim.
Üzerine de resmini yapıştırıp başucuma koydum.
Her sabah onu öpüyor kokluyorum.
Kimseye söyleme ama anne
Bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
Ha unutmadan,
Öğretmen yarın anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.
Ben babama yazdıracağım.
Öğretmen anlarsa çok kızar ama banane kızarsa kızsın.
Ben seni hiç görmedim ki neyi, nasıl anlatacağım anne.
Senin adın geçince sol yanım acıyor anne.
Hiç bir şey yutamıyorum.
Bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
Kağıda da böyle yazamam ya anne.
Ben gidiyorum anne,
Toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp.
Mutlaka gel anne,
Sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.
Sol yanım acıyor anne.
İşte tam şurası,
Sol yanım çok acıyor anne.
Seni çok özledim, Anne çook...

OLUR YA UNUTURSAM...

Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk kapımı çaldı.
"Eski gazeteniz varmı, bayan?"
Çok işim vardı.
Önce hayır demek istedim,
ama ayaklarına gözüm ilişince sustum.
İkisinin de ayaklarında eski sandalatler vardı
ve ayakları su içindeydi.
"İçeri girin de size kakao yapayım." dedim.
Hiç konuşmuyorlardı.
Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı.
Kakaonun yanında reçel ekmek de hazırladım onlara,
belki dışarıdaki soğuğu unutturabilir,
azıcık da olsa ısıtabilirdim minikleri.

Onlar şöminenin önünde karınlarını doyururken
ben de mutfağa döndüm
ve yarıda bıraktığım işleri yapmaya koyuldum.
Oturma odasında ki sessizlik dikkatimi çekti.
Bir an kafamı uzattım içeriye
küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu.
Erkek çocuğu bana döndü ve
"Bayan, siz zenginmisiniz?" diye sordu.

"Zengin mi? Yo hayır!" diye cevaplarken çocuğu,
gözlerim bir an ayağımdaki eski terliklere kaydı.

Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi
ve "Sizin fincanlarınız ve fincan tabaklarınız takım." dedi.
Sesindeki açlık, karın açlığına benzemiyordu.
Sonra gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa.
Teşekkür bile etmemişlerdi, ama buna gerek yoktu.
Teşekkür etmekten daha öte birşey yapmışlardı.
Düz mavi fincanlarım ve fincan tabaklarım takımdı.
Pişirdiğim patateslerin tadına baktım.
Sıcacıktı patatesler.

Başımızı sokacak evimiz vardı.
Bir eşim vardı ve eşimin de bir işi,
bunlar da fincanlarım ve fincan tabaklarım gibi uyum içindeydi.
Sandalyeleri şöminenin önünden kaldırıp, yerlerine yerleştirdim.
Çocukların sandaletlerinin çamur izleri halının üzerindeydi hala.
Silmedim ayak izlerini.
Silmeyeceğim de.

Olur ya; unutuveririm ne denli zengin olduğumu...

Siz sakın unutmayın ne kadar zengin olduğunuzu.
Ben unutmayacağım...

Yasak sevgilim sevişmek bize yasak
Ağlama ne olur ayıp ağlamak
Yasak sevgilim ellerin bana yasak
Günah öpüşlerin sesin yasak

Çağırma beni ah göndermiyorlar
Aşkı bilmiyorlar aşkı sevmiyorlar sevgi yasak

Yarım sevgilim bölündük sayılara
Artık anılara dönmek yasak
Canım sevgilim sevişmek bize yasak
Ağlama ne olur ayıp ağlamak

Çağırma beni ah göndermiyorlar
Aşkı bilmiyorlar aşkı sevmiyorlar sevgi yasak



Kimse bilmesin istiyorum sana olan aşkımı… Saklasam seni yüreğimin en güzel, en gizli köşesine, kendimce sevsem… El değmeden, göz değmeden, söz değmeden; tertemiz bir aşka sevsem seni, ömür boyu sürse yeni yağmış karlar gibi lekesiz, sessiz, kimsesiz…

Yaklaştırmasam sana sözleri, sesleri, gözleri… Bedeller ödetmesem, ödesem de ödetmesem… Üzmesem seni, üzülsem de üzmesem… Ezdirmesem sevdamı, ezilsem de ezdirmesem…

Çünkü bilmiyorlar sevmeyi… Aşkı bilmiyorlar… Suçlu sayıyorlar birbirine yanan iki yüreği, suçluyorlar… Filmlerde olur sanıyorlar; iki kişilik dünyayı… Bu yaşamda kurdurmuyorlar… Sadece sevmek yeter diyorum.. Yetirmiyorlar…

Sorularla yoruyorlar, yorumluyorlar, değiştirmeye çalışıyorlar… Kendimce yaşamak istediğim ne varsa, alıp kendilerince bir aşka zorluyorlar… Başka renklerle lekeliyorlar Gecemi.. Gecelerimi çalıyorlar…

Seni alıp gizlesem yüreğimde… Gözlerimde… Gecelerimde… Herkesten gizlesem istiyorum…

Gelip buluyorlar… Oyunlarımı bozuyorlar…

Çağırma beni sevgilim…

Göndermiyorlar.
15 Ekim 2006 23:59
Mlock
Yanıt: Seçme Şiirler

Sakın Unutmayın...!!!

OLUR YA UNUTURSAM...

Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk kapımı çaldı.
"Eski gazeteniz varmı, bayan?"
Çok işim vardı.
Önce hayır demek istedim,
ama ayaklarına gözüm ilişince sustum.
İkisinin de ayaklarında eski sandalatler vardı
ve ayakları su içindeydi.
"İçeri girin de size kakao yapayım." dedim.
Hiç konuşmuyorlardı.
Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı.
Kakaonun yanında reçel ekmek de hazırladım onlara,
belki dışarıdaki soğuğu unutturabilir,
azıcık da olsa ısıtabilirdim minikleri.

Onlar şöminenin önünde karınlarını doyururken
ben de mutfağa döndüm
ve yarıda bıraktığım işleri yapmaya koyuldum.
Oturma odasında ki sessizlik dikkatimi çekti.
Bir an kafamı uzattım içeriye
küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu.
Erkek çocuğu bana döndü ve
"Bayan, siz zenginmisiniz?" diye sordu.

"Zengin mi? Yo hayır!" diye cevaplarken çocuğu,
gözlerim bir an ayağımdaki eski terliklere kaydı.

Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi
ve "Sizin fincanlarınız ve fincan tabaklarınız takım." dedi.
Sesindeki açlık, karın açlığına benzemiyordu.
Sonra gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa.
Teşekkür bile etmemişlerdi, ama buna gerek yoktu.
Teşekkür etmekten daha öte birşey yapmışlardı.
Düz mavi fincanlarım ve fincan tabaklarım takımdı.
Pişirdiğim patateslerin tadına baktım.
Sıcacıktı patatesler.

Başımızı sokacak evimiz vardı.
Bir eşim vardı ve eşimin de bir işi,
bunlar da fincanlarım ve fincan tabaklarım gibi uyum içindeydi.
Sandalyeleri şöminenin önünden kaldırıp, yerlerine yerleştirdim.
Çocukların sandaletlerinin çamur izleri halının üzerindeydi hala.
Silmedim ayak izlerini.
Silmeyeceğim de.

Olur ya; unutuveririm ne denli zengin olduğumu...

Siz sakın unutmayın ne kadar zengin olduğunuzu.
Ben unutmayacağım...

DÖRT KELEBEK


Dört tane kelebek bir gün bir ateş görmüşler.
Bunun nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istemişler.

Birinci kelebek ateşe biraz yaklaşmış
ve üzerinin aydınlandığını görmüş.
Arkadaşlarının yanına gelmiş ve:

--Bu ateş aydınlatıcı bir şey!, demiş..

İkinci kelebek bununla yetinmeyerek
daha fazla şey öğrenmek istemiş.
Biraz daha yaklaşmış ve ısındığını hissetmiş…
Demiş ki:

--Aynı zamanda bu ateş ısıtıcı bir şey!

Üçüncü kelebek bununla da yetinmemiş,
Biraz daha biraz daha yaklaşmış.
Bir anda ateşin kanatlarını yaladığını hissetmiş
ve yanmış kanatlarıyla geri dönmüş…
Şöyle demiş:

--Ve bu ateş yakıcı bir şey!

Sonuncu kelebek daha da çok şey öğrenmek istiyormuş.
Biraz yaklaşmış, aydınlandığını görmüş.
Biraz yaklaşmış, ısındığını hissetmiş.
Biraz daha yaklaşmış, ateş kanatlarını kavurmuş.

ve biraz daha yaklaştıktan sonra tamamen yanan kelebek
"poff !" diye ortadan kayboluvermiş...

Ateşin gerçekten ne olduğunu belki bir tek o öğrenmiş
ama geri dönüp söyleyememiş…
Çünkü o kaybolmuş ateş içinde
ve bir şeyi, ancak içinde kaybolan bilebilirmiş!...

Dökeceğim sana ne varsa ne yoksa içimde,
Özlem ateş şimdi gönlümde söndürmeyeceğim..
Gözyaşım aksın sonsuza dek durdurmayacağım!!

Vazgecmeyecegim


Senden hicbir zaman vazgecmeyecegim
Sen benden gecsende
Seni her zaman sevecegim
sen beni sevmesende
sadece seni düsünecegim
ben senin aklina gelmesende
sadece senin icin atacak bu kalbim
sen bunu bilmesende
yalniz senin icin ölecegim
sen benim icin ölmesende

HER AN AKLIMDA ..
HERGUN RUYALARIMDA ..
HAYAL ETTIGIM TEK KISI..
OLUMUNE SEVDIGIM..
HAYATIMIN ANLAMI..
DELI GIBO OZLEDIGIM..
TEK ISTEYIGIM...

!!..SENSIN..!!

SENI COK SEVIYORUM ASKIM..

sensız bır dunyada yasamaktansa
senın yanında hemen ölmeyı
günesın dogusunu sensiz görmektense
senın yanında kor olmayı isterımm

ben senle hayata merhaba dedım
senlede olurum hayata veda ederımm
bana benı bırak deme sakın
benı oldur ama senı asla ama asla

sevmedım deme sakın bılıyorum
ben sıır yazmasınıda bılmıyorm
sadece uygularımı analta bılırım sandım
sana vede butun ınsalara canım bebeyımm

Kimse Bana Aşık Olmasın

Kimse bana aşık olmasın....
Etten ve kemikten biriyim sizler gibi
Sadece düşündüklerimi görür,
Hissettiklerimi yazarım
Kimse bana aşık olmasın....
Sizler gibi soluk alıp veren biriyim
Geceleri uyuyan, gündüzleri bekçi
Yıldızlardan kopan biriyim gözleri benekli
Kimse bana aşık olması....
Kelebeklerden kıskanmasın kimse beni
Onlar kadar yaşayan,
Yaşadıkça ölen biriyim
15 Ekim 2006 23:58
Mlock
Yanıt: Seçme Şiirler

Tütün Mahkumu

Yine bir akşam eski akşamlardan farksız
Yine uykusuz gecelerin mahkûmuyum ben
Gökyüzünde bile birkaç yıldızın ışığı yanıyor
Bense yalnızlığınla sohbet ediyorum.
Uzanmış gecenin bir yarısı şiir yazıyorum iyi mi?
Garip bir duygu kalem oluyor seni her düşündüğümde
Kalbimin zoruyla yazıyor ellerim
Ve sadece ben duyuyorum yazdıklarımı
Ellerim, tütün sarısı ellerim
Sadece senin için mola veriyor
Sadece senin için, gecenin bir yarısı
Dumanların kapladığı zehirli akşamlarda

Gidenlerin Türküsü

Kimdir ki bu dağları böyle hırçınlaştıran
Yüreğine kamçılar vurup ah eden sevdiğine
İhaneti dost bilip varlığına sırt çeviren
İhanet; sessizliğin ilk adımı, düşman başına...

Dinmedi içimdeki öfkem
Sessizliğim oldun gitgide, yalanlarım
Farkında değildim geçen baharların,
Kışım oldun, unutmak istedim seni
Son bir umutla haykırdım geceye kal diye
Vagonlarına yükledim sorularımı hayatın
O kim di? Sen kimdin? Biz kimdik?

Bir Ben Var

Bir ben var benden farklı
Benim anlayamadığım, tanıyamadığım
Sevdamı benden daha iyi;
Hayatımı ona göre düzenleyen
Sanki ben değilmişim gibi,
Beni benden fazla tanıyan, benden farklı

Bir ses var benim duyamadığım.
Kalbimden gelip, beynime ulaşan...
Pranga mahkumlarını şimdi anladım
Bir parçası vücuttan ayrı,
Bir ben var, birde yabancı.

....

Kendimi tanıyamıyorum artık
Kalbimin sesi ayak seslerine karşı,
Gözlerim bir gerçeği birde onu,
Sevdası yalnız beni,
Hayatım ise sadece onu tanımlıyor artık

Çok günesler gördüm ; gözlerin hariç,
Çok rüzgarlar gördüm ; saçlarin hariç,
Çok atesler tuttum ; ellerin hariç ,
Hiç kimseyi bu kadar özlemedim ; yalnizca sen hariç.....


Sevsende olur sevmesende,
dönsende olur dönmesende,
görsemde olur artık görmesemde.
Bitmeyecek bu yağmur sevdaları..

İNATÇI

bir gün olsada kalbinle kareket etsen
bir gün olsa duygularına sorsan
bir gün olsa bana gelsen
çok mu şey istiyorum senden

bir gün olsa gözlerinden yaş gelse
bir gün olsa adımı ansan
bir gün olsa beni arasan
çok mu şey istiyorum senden

bir gün olsa da şu inadını kırsan
bir gün olsada seni.............desen
bir gün olsa sensiz boş desen
çok mu şey istiyorum senden inatçı

Dün gece sevda ırmak oldu,
aktı gece boyu.
Rengi kan kırmızıydı.
Yapraklar ağıt yakmaktaydı,
keskin rüzgâra fon oluştururcasına....
Dün gece,
ırmağa karşı cesaretimi
denemek istedim,
yüzme bilmediğim halde....
Denedim, denedim, denedim! !
Irmak pes etti,
tât oldu sustu sevdam karşısında, UTANDI.
Irmak çöl oldu kurudu.
İşte o zaman gerçek sevdayı gördüm
çatlamış topraklarda;
işte o zaman ben toprak oldum...
15 Ekim 2006 23:57
Mlock
Yanıt: Seçme Şiirler

BOYU SEVERDİK BİRBİRİMİZİ BİZ ANLAMSIZCA ARKADAŞ

Geceler boyu severdik biz birbirimizi,
Güneş bizi kıskanırdı sabahleyin,
Çünkü ben ancak senle ısınırdım...

Geceler boyu okşardın benim başımı,
Yastıklar ağlardı bizim için,
Çünkü kucağında uyurdum...

Geceler boyu ağlardık biz biz için,
Yağmur bize inat şimşekler yağdırırırdı,
Çünkü biz birbirimize ağlardık...

Artık geceler yok,
Yanlızım...
Çünkü sen beni bir kalemde sildin,
Keşke demek zorunda kaldım,
Çünkü hepinizi kaybettim...

Şimdi gine gecelerdeyim,
Bu sefer senin için değil,
Beni sevenler le beraber...

Noldu dost mu kaldık sonunda?
Noldu gecelerde kayboldun mu?
Noldu gerçek gecelerin sevgilisini buldun mu?

Ne dersen de artık yokum ben son gecene kadar,
Ne dersen de yokum ben son güneş doğana kadar,
Ne dersen de yokum ben son fırtınalar kopana kadar,
Ne dersen de ben yokum artık yok herşeyin sonuna kadar seni gecelerin karanlığında bırakıyorum...

Bir zamanlar beni seven sendin ama şimdi sevenim yok sanma!
Beni senin hani bir zamanlar gecelerde birbirimizi sevdiğimizde vardım şimdi sonsuzluğa adım atmış oldum...

Ben senin için var olmadım ben beni dost bilenler için var oldum!
Senin için var olsaydım eğer,
Ben aşkı bir kalemde silerdim!
Aynı senin beni sildiğin gibi!

Artık yollardan dönüş yok bir kış geçti tekrar geldik,tekrar kıştayız
Artık ateşin yok ben kar tanelerini eskiden ateşimi söndürecek diye biliyordum!
Ama şimdi her tanesinde bir şeker saklı,
O şekerler bana hayatın dersini veriyor...

O şekerler eskiden gözlerindeydi,
Hep beni sev diye bakardı...
Dilediğin oldu ama artık şekerlerini gecelere sakılıyorsundur umarım,
Umarım!çünkü onlar gecenin her mum tanesi,eskiden ışık saçardılar ama şimdi ışıkları benimle beraber bitti...

KARANLIK SANA DERS OLDU!

ey benim nazlı ceylanım severim severim kimse bilmez
bir ateş düştüki başa tüterim kimseler bilmez
ey benim nazlı çiçeğim severim severim kimse bilmez
bir ateş düştüki başa tüterim kimseler bilmez

bak şu kalbimin işine saldı sevdayı başıma
gece gündüz aşk ateşi ile yanarım yanarım kimse bilmez

ben aşığım ben aşığım değmeyin dostlar
bugün benim için ötsün kuşlar
ne olur bugün benim için essin rüzgar
otobüslere bugün bilet atmayın parasız götürsün dolmuşlar
bugün,bugün pazar şiirini benim için yazmış olmalı nazım
mutlaka benim için yazmış olmalı
çiçekler benim için açsın,yağmur benim için yağsın
ben aşığım…

varın söyletin hayına girmesin benim kanıma
bir ateş düştüki başa tüterim kimseler bilmez

bak şu kalbimin işine saldı sevdayı başıma
gece gündüz aşk ateşi ile yanarım yanarım kimse bilmez

ben aşığım değmeyin dostlar
bugünde benim için akmasın trafik
benim için ağlamasın hiçbir çocuk
günü geldi ama ödemiycem kiramı
borçlarımı ödemiycem
bu gün ne olduysa oldu seni sevdiğimi anladım
istanbul bile güzel gözüktü gözüme,bizim gözüktü
bir türkü tutturdum gevheriden onu bile güldürdüm halime

bak şu kalbimin işine saldı sevdayı başıma
gece gündüz aşk ateşi ile yanarım yanarım kimse bilmez

Vazgecmeyecegim


Senden hicbir zaman vazgecmeyecegim
Sen benden gecsende
Seni her zaman sevecegim
sen beni sevmesende
sadece seni düsünecegim
ben senin aklina gelmesende
sadece senin icin atacak bu kalbim
sen bunu bilmesende
yalniz senin icin ölecegim
sen benim icin ölmesende

HER AN AKLIMDA ..
HERGUN RUYALARIMDA ..
HAYAL ETTIGIM TEK KISI..
OLUMUNE SEVDIGIM..
HAYATIMIN ANLAMI..
DELI GIBO OZLEDIGIM..
TEK ISTEYIGIM...

!!..SENSIN..!!

SENI COK SEVIYORUM ASKIM..

sensız bır dunyada yasamaktansa
senın yanında hemen ölmeyı
günesın dogusunu sensiz görmektense
senın yanında kor olmayı isterımm

ben senle hayata merhaba dedım
senlede olurum hayata veda ederımm
bana benı bırak deme sakın
benı oldur ama senı asla ama asla

sevmedım deme sakın bılıyorum
ben sıır yazmasınıda bılmıyorm
sadece uygularımı analta bılırım sandım
sana vede butun ınsalara canım bebeyımm

Kimse Bana Aşık Olmasın

Kimse bana aşık olmasın....
Etten ve kemikten biriyim sizler gibi
Sadece düşündüklerimi görür,
Hissettiklerimi yazarım
Kimse bana aşık olmasın....
Sizler gibi soluk alıp veren biriyim
Geceleri uyuyan, gündüzleri bekçi
Yıldızlardan kopan biriyim gözleri benekli
Kimse bana aşık olması....
Kelebeklerden kıskanmasın kimse beni
Onlar kadar yaşayan,
Yaşadıkça ölen biriyim

Kader, /; işte öyle birşey

hani bir yağmur damlası düşer ya dudaklarına
hani bir anne basar ya bağrına evladını
hani gözyaşların sel olur da durmaz ya
kader, /; işte öyle birşey

****
****

hani uzatırsın elini birden kaybolur
hani gözlerin ufka bakar da kaydolur
hani bedenini yumarsın da pamuk olur
kader, /; işte öyle birşey

hani annen seslenir sana uzaklardan
hani korkar kaçarsın ya tuzaklardan
hani öper gibi sever ya insan
kader, /; işte öyle birşey

hani kelimeler kifayetsiz kalir ya derler
hani bilenler aba altından sopa yerler
hani sevdiğinle yerler gökler inler
kader, /; işte öyle birşey

hani korkarsın ya şimşek çakınca
hani durup düşünürsün ya yüreğine kurt düşünce
hani sessiz durup ta ağlarsın ya kaçınca
kader, /; işte öyle birşey

hani eller kelepçelenir gözler bağlanır
hani seven yürek mahkum olur gün bağlanır
hani diller gardiyan olur dün bağlanır
kader, /; işte öyle bir şey
15 Ekim 2006 23:55
Mlock
Yanıt: Seçme Şiirler

Yasaklı Saklı



O gün
Kazıyarak yazacağım
Adını...

Bende yasaklı
Bende saklısın
Şimdi!

Aşkadır Aşıklığım



yağmurlu dağlardan gelmişim ben
susuz topraklara
sevdalı pınarlaradır
özlemi
çorak yüreğimin

susuzluğum bundandır can
sevgiye sevdaya
ve aşkadır aşıklığım

Adı Yok Hüznümün...



Sabah ayazında titreyen hayallerimle
Suya yazılan sözlerimin
Ve ardıma bakmadan gördüğüm
Dünden kalan adımlarımla
Tutkularım pusu kurmuştu ayrılığa
Bu sabah, yalnızlığımla seviştim! ...

Bir gözümde yaş
Bir gözümde aşk...


II

Terk etmiğim umutlarımla
Yarasaların çığlıklarında susmuştum
Ana rahminde solan,
Doğmamış bebeklerden korktum
Bu sabah, kahırlarımla seviştim

Bir gözümde yaş,
Bir gözümde hasret...


III

Yelkovan vurmuş akrebi sol yanından
Ölü zamanlarda boğulmuşum
Dağınık yatakların yalnızlığıyla
Serseri kurşun gibi namlunun ucundayım
Köklerine sarılmışım servinin pervasız
Bu sabah, isyanlarımla seviştim

Bir gözümde yaş,
Bir gözümde nefret...


IV

Pranga geçirilmiş ruhumla
Hücre hapsindeyim karanlığın!
Yağlı urganla asmışlar yüreğimi
Son duadan silinmiş bedensizliğim
Terk edilmişliğim vuslata yazılmış
Bu sabah, ölümle seviştim...

Bir gözümde yaş,
Bir gözümde veda! ...

Nisan Serap Muratoğlu

çAKALLAR

Ne zaman elime bir kalem alsam
Dilime dolanır hep bu çakallar !
Sazımı alıp ta çalmaya kalksam
Telime dolanır hep bu çakallar !
Haykırsam kar etmez,sussam kar etmez,
Unutup ben beni,sızsam kar etmez,
İşleyip mısrama,yazsam kar etmez,
Elime dolanır,hep bu çakallar !
Vazgeçip tuz bassam artık yarama
İsimsize isim,sen hiç arama
Riyakar olandan,yanarım amma
KÜlÜme dolanır,hep bu çakallar !
Yandıkça yÜreğim,şiire aksam,
Savrulan kÜlÜmle ben beni yaksam,
YÜzÜmÜ bir defa,örtmeye kalksam,
TÜlÜme dolanır,hep bu çakallar !
Yaşlı gözlerimle gönÜl bağımda
Dolanıp dururum bu genç çağımda
Elime ne zaman,gÜl aldığımda
GÜlÜme dolanır,hep bu çakallar !
GÜlÜme dolanır,hep bu çakallar !

NAZLI GÜLÜM
--------------------------------------------------------------------------


Ağıt yakmak, yas tutmak, aşka isyandır bugün
Derya-nın balıkları vurduğu andır bugün

Sen şimdi hayallerde her gün pembeleşirsin
Hayal biter gün gelir gerçekle yüzleşirsin
Anlarsın evliliğin aşkı sarmadığını
Bedeninle ruhunun aynı kalmadığını

Yıllarca hayat bulan umut bicandır bugün
Sen de gidiyorsun ya, aşklar yalandır bugün

Duygularım mülteci olmadı hiçbir zaman
Bu öyle bir sevda ki ne kar tutar ne duman
Yüreğim bir intihar gizemiyle kavruldu
Sen mahzenden kaçarken içimde gül vuruldu

Kalbimi parçalayan büyük volkandır bugün
Senin için çırpınan ruhum kurbandır bugün

Dünyamızı bırakıp yeni bir dünya kurdun
Önce beni kalbimden, sonra kendini vurdun
Artık fırak vaktidir biter ebedi destan
Gülün kayboluşuna ağıt yakar gülistan

Yarınım kelepçeli gönlüm zindandır bugün
Toprağı zehirlenmiş yitik fîdandır bugün

Ne seni benim kadar seven olacak gülüm
Ne sensiz bir hayatta beni bekleyen ölüm
Gündüzler öc alacak bugün karanlıklardan
Artık yeis günüdür, kan fışkırır dağlardan

Levh-i mahfuzda gizli acı fermandır bugün
Beni sensiz bırakan bir imtihandır bugün

Ne nedamet ateşi sarsa dört bir yanını
Ne lokman hekim gelse çözmeğe dermanını
Mecnun gibi dolaşıp çöllerde bulsan vâhâ
Melekler feryadını götürür mü Allah’a

Gözlerimde kaybolan bir hatırandır bugün
Güneşi esir eden kara dumandır bugün
Ezanları susturan haçlı bir çandır bugün
Sevda mevsimlerinden artık hâzandır bugün
Levh-i mahfuzda gizli acı fermandır bugün
Beni sensiz bırakan bir imtihandır bugün
Yarınım kelepçeli gönlüm zindandır bugün
Toprağı zehirlenmiş yitik fidandır bugün
Kalbimi parçalayan büyük volkandır bugün
Senin için çırpınan ruhum kurbandır bugün
Gözyaşıyla sulanan gönül vîrandır bugün
Seni benden ayıran hâzin devrandır bugün
Yıllarca hayat bulan umut bicandır bugün
Sen de gidiyorsun ya, aşklar yalandır bugün

Ağıt yakmak, yas tutmak, aşka isyandır bugün
Derya-nın balıkları vurduğu andır bugün

Sana Değmez


Yıkılmaz surlarla sarıyordum seni.
Dalgalanmanlar da arıyordum seni
Hangi burçlarda diye sorardım seni
Artık sana bayrak dikmeye değmez.

Hasret oku oldun vermişken sancı.
Aşkımı bin yerden delip verdin acı
Silahsızken vurdun içimdeki ağacı
Artık sana teslim olmaya değmez.

Gözümden çok düştün kalmadı yeri.
Sur kapısına istemem başka müşteri
Beni senden çözdün girmezsin içeri
Artık sana bağlanmaya değmez.
15 Ekim 2006 23:54
Mlock
Yanıt: Seçme Şiirler

Ne İleri, Ne Geri
Ne ileri, ne geri;
Kimlerin var haberi
Benim sonsuz dünyamdan?
Belki sabahtan beri
Ve belki de akşamdan,
Bakıyorum bir camdan,
Renk renk billur ehramdan,
Haberim yok, rüyamdan,
Ne geri, ne ileri!

İskemle düşmüş, bırak,
Açma, çalsın çıngırak!
Geçen trenlere bak;
Rüyada bir kabartma.
Onlar gidiyor ama,
Kalıyor dumanları.
Tirenler götürüyor,
Kendi gölgelerinden
Kaçışan insanları.
Tirenler götürüyor,
Dağdan dağa sürüyor,
Kendi gölgelerinden,
Başsız gövdelerinden
Kaçışan insanları...
Ve rüzgâr üfürüyor,
Geride dumanları.
Ve rüzgâr üfürüyor,
Kaynaşan ummanları.

Vaz geç onlardan vaz geç!
İstediğim bu değil;
Ve o değil, şu değil.
Eğil, ruhuma eğil!
Bin hayal içinden geç
Ve benim hülyamı seç!

Bak, şu ağaçlı yola,
Bize doğru geliyor.
Orda üç kız kol kola,
Bize doğru geliyor.
Kömür tozundan ince,
Su gibi şeffaf gece,
Doldurmuş yüzlerini,
Silmiş pürüzlerini.
Kalmamış, Meryem gibi
Yüzlerinde kırışık;
Ve o Bâkirem gibi,
Yüzleri birer ışık,
Vücutları bir âhenk.
Öyle hafif ki, onlar,
Elimizi uzatsak,
Havayı kımıldatsak,
Üçü de titreyecek,
Bir âhenk gibi ürkek,
Havada eriyecek.

Başka ses, ayrı biçim,
Ne de istiyor içim,
Kapının kenarına,
Parmaklık duvarına,
Bir genç aşık otursun.
Tel tel sazını kursun,
Karanlıkta başbaşa,
Gömsün başını taşa.
Ve derin, sıcak, uzun
Şarkısını okusun.

Tirenler gitmeseydi.
Yolda gezen kızları,
Rüzgâr eritmeseydi.
Döşekler yalnızları,
Dürtmese, itmeseydi.
Şarkılar bitmeseydi.

Bu çözülmez bilmece;
Hep sayı, harf ve hece...
Peçe üstünde peçe...
Böyle aynı noktanın
Üstünde saatlerce,
Benliğime eğilsem,
Sabah, akşam ve gece,
Ortasında odanın,
Karanlıkla çevrilsem,
Bir çözülmez bilmece;
Hep sayı, harf ve hece...
İçinden bu kafanın,
Fâni dünyayı silsem.
Dünyalar nice nice;
Yavaşça ölebilsem,
Yeni baştan dirilsem,
Duysam, görsem ve bilsem!
Ne ileri, ne geri,
Ne geri, ne ileri!..
15 Ekim 2006 23:53
Mlock
Yanıt: Seçme Şiirler

Dört bir yanım taş bir duvar
Ne merhamet ne vefa var
Üstelik de sen yoksun yar
Vursalar da akmaz kanım
Hasret dolu her bir yanım
Bu sensizlik yok mu canım
İşte beni öldüren bu!

Ya bir gün biterse bu ızdırabın sonu
Sevginin sonu gelir mi sence
Ya bir gün gelirse naparım o zaman
Ya sen naparsın hiç düşündün mü ?

Ya bir gün biterse bu ızdırabın sonu
Mahşer gününde mi konuşuruz ancak
Belkide o bile olmaz
Sen başkasının ben başkasının olmuşuzdur çoktan !

Ya bir gün biterse bu ızdırabın sonu
Sevgi seli bitermi sence bir gün
Coşkun dereler durulur mu ?
Ya hızla yağan yağmur diner mi sence

Ya bir gün biterse bu ızdırabın sonu
Sararan yaprak yeniden yeşerir mi ?
Kırılan dal yeniden biter mi dal olarak
Solan çiçek yeniden canlanır mı ?

Gökyüzü zifiri karanlıkken,pembe bir dünyada elele bu sevdanın içindeydik senle…
Ve birlikte sonsuz olmaktı temennimiz.
Çocuksu düşlerimiz vardı,sadece ikimizin olduğu…
Zamanda uzun,yaşamda kısa olan bu aşkta;
En güzel sevinçleri,en güzel anıları paylaştık,sevdaya dair çok şey öğrendik. Sevmeyi,gülmeyi ve terk etmeyi öğrettin bana,yaşamın sevince anlam taşıdığını gösterdin…

Sevdim seni !
Can verip yollara düşecek kadar,
Kimsenin gücü yetmeyeceği kadar sevdim.

Uykularımızı paylaştık seninle,bir gece değil gecelerce uykusuz kaldık.
Aşkımız için zamansız sevdik birbirimizi,umarsız,çıkarsız,yalansız…
Dünyalara sığmayacak aşkımızı küçük yüreklerimize sığdırdık,
Ayrılıklarımızı yaşanmamış saydık,
Öyle ki hep birlikte olmalıydık.
Sözler verdik birbirimize tutamayacağımızı bile bile…

Sonra ayırdılar bizi;
Kimseler düşünmedi ! seni,beni,sevgimizi.
Sensiz hayat yoktu.
Söz vermiştim sana,sevdama söz…
Yaşayamazdım…bu sevdayı içime gömüp,seni bırakamazdım.
Aldırış etmedim kimseye ayrılmadım senden.
Sonra sen istemedin beni,sevdamın taşıyamayacağı sözler söyledin,bu aşkı hançerledin…sevdiğim ne yapar bile demedin,ama ben bıkmadım…

Şimdi ise ayrılığımızın en karasında kara sevda oldu sevdam.
Sen belki unuttun,ama ben unutmadım,unutamadım.
Yeniden başlamak için çok çabaladım,olmadı,nafile…
Sadece DÜŞLERİMDE KALDI SEVDAM…

Şimdi sen yaşıyorsun,beni öldürdün,yüreğinde bana ait bir iz bile yok.
Hatırla söz vermiştik sevdamıza,yaşadıkça bu aşkla beraber olacağımıza…
Yalanmış oysa…gittin hayatımdan ama sevdan hep benimle.
Bir gün üstümde çimenler bittiğinde bile sevdan yaşıyor olacak.
Beni umut kurşunuyla vurdun ! ama onu öldüremezsin…
Çünkü;sevdaya kurşun işlemez gülüm…

Bir adam var karanlıkta…
Gözleri hep ağlamaklı,yüreği derin bir sevdayla yaralı,
Elinde bitmez kadehi,dilinde isminin hecesi,
Kalbinde bir aşkın acısı…

Bir adam var karanlıkta…
Duyguları iflas etmiş,bir aşk için tükenip bitmiş,
Bir vefasıza bağlanıp,
Uğruna bir ömür tüketmiş…

Bir adam var karanlıkta…
Gecesi günü kararan,umut tomurcukları koparılan,
Ömrü bitse de derdi bitmeyen,
Bir adam var karanlıkta…
KARANLIK BİR ADAM…

Nasıl Olsa Sen Yoksun
Bıraksınlar rüzgar delice essin,
Nasıl olsa sen yoksun peri kızı.
Güneş ister erken ister geç batsın,
Nasıl olsa sen yoksun peri kızı bundan böyle.

Amaan boş ver ne param olsun ne de pulum,
Kırılmış kanadım kolum,
Dikenli de olsa çamurlu da olsa yolum,
Nasıl olsa sen yoksun peri kızı bundan böyle

Sen yoksun ya hayatımda şarkılardan bana ne!
Her şey seninle güzeldi, şiirler de öyle,
Zaten umut yoktu zorladım şansımı bile bile,
Nasıl olsa sen yoksun peri kızı bundan böyle.
15 Ekim 2006 23:52
Mlock
Yanıt: Seçme Şiirler

TABUTUMA DÜŞTÜ KÜLÜM


En hüzünbaz anında yüreğimin,
Yedi damla yaş düştü gözlerimden.
Ve kapayıp gözlerimi,
Buhranların mateminde,
Kaldım firarlara gebe.
Serap olup ta düşmek var mıydı? çöllere.
Oysa,bir deli ırmaktım,
Voltasında rüzgarın.
Bir cıgara ateşinde,
Tütüyordu efkarım.
Şimdi korkudan yana adımlarım ,
Buzdan bir çerçevede bakışlarım.
Hangi yol sana çıkar,
Ben;
Hangi çıkmaz sokaktayım...

Hasretinde,
Karanlık gecelere,
Vurdum umarsızca kendimi,
Yarı çıplak,hecelerle kurdum cümlemi.
Her soluk sen oluyordun,
Her bakışta nazarın.
Hiç aklımdan çıkmıyor,
Düşümdeki baharın...
Sen sevdalarımın tek sebebi
Geçmişim geleceğim iki gözüm.
Bir vuslat arzusunda,
Tabutuma düştü külüm...

Bu ne kutsal aşk ki,
Yandıkça yanıyor ciğergahım.
Kızgın yas gecelerinde,
Göğe yükseliyor ahım.
Hangi yürek dayanır,
Bu onulmaz bekleyişe,
Çare buldu mu? Lokman,
Bu çıldırtan hasrete.
Şimdi;
Aramızda kabir,
Aramızda Azrail,
Sura ne zaman üfler bilinir mi? İsrafil.

Biliyorsun...
Senden gayrı kimseye,
Vermedim muhabbeti.
Senden gayrı kimseyle ,
Etmedim aşk ticareti.
Bak dolu dolu gözlerim,
Dilimde takıldı sözlerim.
Belki;
Galeyana geldi,
Yokluğunda hissiyat,
Hasretindi tüm gücüyle,
Yüzüme vuran tokat...
Kaç demin çırası aşkına sözüm
Kanatsız bir kuşun yüreğine düştü külüm.


Ben kapında kıtmir,
Ben bir garip canım.
Benim kölesi nefsin,
Benim sesi direnişin.
Kaç zamandır dilimde,
Vuslatımdır dedim ölüm.
Otuzumda; Benden önce,
Tabutuma düştü külüm...

ADIMLA NASIL BERABERSEM



hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman

adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmıyan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda

hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın

Sessizce


sessiz gidişinde bir şiir saklıydı
gözlerin toprağı kıskandıracak kadar toprak
yerin demir göğün bakır olma ihtimalinin
sıfır olduğu günlerdeydik
biz sana güneş kokulu günler
biriktiriyorduk içinde başrol oynadığın
sen hayaller yazıyordun
sırtın yaslı kıraç topraklardan
içinde bir kilit bir de demir kapı

oysa sahipsiz günlerin
ganimetiydi kirli bir gülücük
bir de yarım kalan buse
şimdi yokluğun da bitmemiş cümleleri
topluyoruz bir bir
paslı dolapların sırdaşı olan
ve yangında ilk kurtarılması gereken sözcüktü aşk
yaşam alanı yangın olan

Azat Ettim…

Azat ettim seni.
Git gidebildiğin kadar…
Kırdım bütün kapılarını,
Söktüm demir parmaklıklarını,
Açtım gönül penceremin kanatlarını…
Uç uçabildiğin kadar.
Dönüp dönüp bakma ardına…
Bilirsin dayanamam bakışlarına.
Hadi git!
Veda busesi koymana gerek yok, alnımın orta yerine.
Git gidebildiğin kadar,
Uç uçabildiğin kadar.
Sen bahara yakışırsın.
Kır çiçeklerinin olduğu yerlere…
Rengârenk kelebek kanatlarına,
Ancak çiğdemler yakışır.
Ben yüce dağ başlarında kar gibiyim,
Kuru bir ağacın kuru dalları,
Ya da sıvasız bir duvar gibiyim.
Mağaralarda saklarım düşlerimi,
Yarasalar yoldaşım,
Akrepler sırdaşım,
Yılanlar arkadaşım…
Sen aldırma benim yağmur bulutlu gözlerime.
Onlar, senden geriye kalan közleri söndürmek için nöbet bekler.

Hadi git dedim.
Boşalt senden yana ne varsa içimde.
Çaktığın çivileri birer birer sök.
Oluk oluk aksa da sevda pınarımın gözyaşları,
Sağanak yağan yağmurlardan say.
Sanki bir ağustos sıcağında düşle kendini,
Yıldız ol gökyüzünde birer birer kay.

Git dedim.
Alabildiğine…
Uçsuz bucaksız okyanusların rıhtımında bekleyenler var seni.
Rotanı bilmeyen bir kaptan gibisin,
Sürükleme arkandan beni.
Boşalt dedim ya içimi,
Yalnız bırak bana gövdemi.
Dostların kaldıracağı bir şeyler olsun.
Sustur artık dilini,
Yum gözlerini,
Bakma öyle ne olursun…

Git artık.
Azat ettim seni.
Gelme bir daha buralara…
Bulamazsın bahar yüzlü kimseyi.
Bizim kıştır mevsimimiz artık.
Beyaz gördüğümüz her şey dağ başlarında kar gibidir.
Ne düşlerimizde, ne hayallerimizde;
Kır alttı prensler, beyaz gelinlikli kızlar göremezsin.
Bir ses bekleriz çığ gibi yuvarlanmak adına,
Bir güneş bekleriz sıcaklığında erimek için,
Bir sıcaklık değdi mi bağrımızın orta yerine;
Su oluruz, kır çiçeklerinin ayak diplerine…

Hadi git.
Azat ettim seni.
Çabuk unutursun…
Önümüz ilkbahar…
Rengârenk çiçekler açar gönül bahçende,
Kelebek kanatlarınla bir oraya bir buraya uçarsın.
Artık özgürsün.
Doyabildiğince yaşa,
Doyabildiğince uç,
Doyabildiğince sev…
Sakın bir daha kapılma kara-kışa.
Şimdi taze sürgün filizler bekliyor seni,
Zaten hiç anlamamıştın beni.

Git dedim.
Alabildiğince, uçabildiğince…
Senden yana bir şey kalmasın geride.
Zemheri soğuklarında donmayasın.
Kırağı düşmesin gecelerine,
Menekşeler gibi solmayasın.
Kıyamam senin mahzun duran bakışlarına,
Hadi git.
Allah aşkına…

Savrulup Gittiği

Bir şeyim gibi yakındı onu hiç görmedim
Esmerdi, yapılıp bozulan bir yüzdü
Akıldan yaşanır bir yerlerde
Durgun söğütlerin gölgesinde gizli

Güçsüz yapımızdan gittikçe taşlar
Eksilir ikili düzenlerde
Uzakta bir dağ kurşundan
Yalnızlığın katması beklenirdi

Ürkütülmüş ince iplikleri
Esmerdi, yapılıp bozulan bir yüzdü
Ne saat istenir rüzgar esmesin
O saat olurdu savrulup gittiği

Bendeki kararsızlığı mı soruyorsun dostum.
Bendeki ne bir yalnızlık öyküsü,
Ne de bir hasretlik türküsü.
İçimde dünden kalma hayallerle,
Bocalayıp duran bir sitem sadece.

Kararsızlıklar bütünü dünyada.
Umutsuzluk tarlası rüyada.
Ha battı batacak durgun deryada.
Tek başına kalan bir sitem bu sadece.

Solgundur, bugün burada yarın nerede.
Hep yalnızlıklarladır, işi olmaz neşede.
Dibi delik testi gibi durur bir köşede.
İçi hiç dolmayan bir sitem bu sadece.

Yılların çilesi sarmış sanki üstünü.
O bu dünyanın en berduşu en küskünü.
Nerde be dostum mutlu bir günü.
Yarını olmayan bir sitem bu sadece.

Dokunmaya gelmez hemen kırılır.
Mutluluk varken yalnızlığa sarılır.
Bu kadarı yeter fazlasına darılır.
Gülücüğü kalmayan bir sitem bu sadece.
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın.

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı