15 Eylül 2020 12:03 | |
BİLGEHAN | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler BENİM KÖYÜM Baharda şenlenir bağı, bahçesi Kokusu başkadır benim köyümün Unutturur adama gamı, kederi Havası başkadır benim köyümün XXX Akşam olur herkes döner evine Can kurban inan ki benim köyüme Gülabi'nin torunları derler bizlere Özü başkadır benim köyümün XXX Yeşil yeşil meşeleri var dağında Meyve ağaçları çiçek açar bağında Her çeşit otlar yeşerir toprağında Yeşili başkadır benim köyümün XXX Köyümün kenarından akar çayı Kıvrım kıvrım dolanır sular tarlayı Unuttum sanma orda olmayı Dostluğu başkadır benim köyümün XXX Yaz gelince çıkarlar yaylaya Gurbetçiler hasretle döner sılaya Benden selam olsun Aziz Ağa'ya Sevgisi başkadır benim köyümün İbrahim SEVİNDİK |
21 Aralık 2019 14:58 | |
Beatrice | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Maviye, Maviye çalar gözlerin, Yangın mavisine. Rüzgarda asi, Körsem, Senden gayrısına yoksam, Bozuksam, Can benim, düş benim, Ellere nesi? Hadi gel, Ay karanlık... İtten aç, Yılandan çıplak, Vurgun ve bela Gelip durmuşsam kapına Var mı ki doymazlığım? İlle de ille Sevmelerim, Sevmelerim gibisi? Oturmuş yazıcılar Fermanım yazar N'olur gel, Ay karanlık... Dört yanım **** zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü Cigaramdan yanar. Alnım öperler, Suskun, hayın, çiyansı. Dört yanım **** zulası, Dönerim dönerim çıkmaz. En leylim gecede ölesim tutmuş, Etme gel, Ay karanlık... Ahmed Arif |
27 Kasım 2019 18:55 | |
Beatrice | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliii hanımeli açan bir ev. Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin. O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve. Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: bahçesinde ebruliiiii hanımeli açan ev.. Nazım Hikmet Ran |
12 Ekim 2013 22:59 | |
Saint | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beş yüz, yüzde hudutsuz kere yüz... Kadın erkeğe dedi ki: -Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana.. Ve ben artık biliyorum: Toprağın - yüzü güneşli bir ana gibi - en son en güzel çocuğunu emzirdiğini.. Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olan parmaklarına başımı kurtarmam kabil değil! Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak.. Sen yürümelisin, beni bırakarak. Kadın sustu. SARILDILAR Bir kitap düştü yere. Kapandı bir pencere. AYRILDILAR. -Nazım Hikmet - |
11 Ekim 2013 15:25 | |
Saint | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git Gözlerin durur mu onlarda gidiyorlar. Gitsinler. C.Süreya |
10 Eylül 2013 17:53 | |
Tufan | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Eylül’dü. Dalından kopan yaprakların Sararan yanlarına yazdım adını Sahte bir gülüşten ibarettin oysa. Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu. Eylül’dü. Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız Adımlarımızın kısalığı bundandı Bundandı gözlerimin durgunluğu. Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan, Ellerin kadar ıssız, Sen kadar zamansız molalar veriyordum Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz. Eylül’dü. İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin, Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun. Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde. Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman En çok sesini aradım. Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ. Gözlerini sildi zaman.. Dedim ya... Eylül’dü. Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.. Cemal Süreya |
25 Ağustos 2013 21:24 | |
Tufan | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Aklım bir pazar yerinden karışık Gönlüm tepetaklak gelirim sana Yeniden öğrenmek için herşeyi Bildiklerimi unutarak gelirim sana Dünyaya henüz gelenden farksız Çığlık çığlık, çırılçıplak gelirim sana Kopar diye beni köklerimden yine Uçur diye ey aşk, gelirim sana.. Ataol Behramoğlu |
15 Ocak 2012 12:11 | |
Nigar | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Bugün Pazar Bugün Pazar Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara. Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben... Bahtiyarım... Nazım Hikmet |
03 Ocak 2012 20:30 | |
Deitra | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Vazgeçmek için öyle uzun bir gece ki… Tutunmuşken sesine; düşmek kadar yaralı, düş kadar yalan! Başa dönmenin tutar yanı yok, devam etmenin geleceği… Vazgeçmenin eteği örttü gecemizi. Açarsak gözlerimizi, biri ölecek! Kapattıkça ağlıyorum! “Ya ben” diyemeyeceğim kadar suçluyum bu gece… Bitmez vicdan hesabımda ağlıyorsam, hayvanlığımdan! Vazgeçmenin mümkünlüğü, bir kadının korkusunda. Kendi korkusuzluğumda erdemsiz bir duruş, şeytansı bir inat! İnsan olmanın sihrini, bir aşkla bozmuşum; haberim yok! Çocuk gülüşüm sinsiliğimin maskesi, anlamlı kelimelerim hilelerimin kılıfıymış; haberim yok! Vazgeçmeden de yaşanabilseydi bu sevda! Hak yemeden haklıca, kural yıkmadan legalce Ve boynumuza vebal almadan helalce… Vazgeçmenin öncesinde, vazgeçilmenin içindeyim! Sen bir adım sus, ben koşar adım susarım. Konuşmadan yaşarım, ölüm sessizliğimi! Kahraman Tazeoğlu |
02 Ocak 2012 02:52 | |
HANDSOME | Cevap: Şairlerimizden Seçme Şiirler Cemal Süreya'dan Seçmeler 18 Aralık 18 Aralık 1985'te o salonda Kişi nasıl kestirebilirdi ileriyi? Siz, kazıbilimler, alınyazısıbilimler, Geçsin yıllar geçsin, seneler gibi. Olur mu anımsamamak Onaltıncı Louis'yi 14 Temmuz 1789 akşamı, Louis, Şöyle yazmamış mıydı defterine: "Bugün kayda değer bir şey yok.." "Kehanet" adlı kısacık bir şiir buldum Keşke yalnız bunun için sevseydim seni. Cemal Süreya 1994 Eliyle, Samanyolu'na Yaşadım, Tanrım, Yarım ve uluorta, Bir dahaki hayatta, Varsa öyle bir hayat, Şiir yazar mıydım, Bilmiyorum. Ama kadınlar, Tanrım, Öyle sevdim ki onları, Gelecek sefer Dünyaya Kadın olarak gelirsem, Eşcinsel olurum. Cemal Süreya 8.10 Vapuru Sesinde ne var biliyor musun Bir bahçenin ortası var Mavi ipek kış çiçeği Sigara içmek için Üst kata çıkıyorsun Sesinde ne var biliyor musun Uykusuz Türkçe var İşinden memnun değilsin Bu kenti sevmiyorsun Bir adam gazetesini katlar Sesinde ne var biliyor musun Eski öpüşler var Banyonun buzlu camı Birkaç gün görünmedin Okul şarkıları var Sesinde ne var biliyor musun Ev dağınıklığı var İki de bir elini başına götürüp Rüzgarda dağılan yalnızlığını Düzeltiyorsun Sesinde ne var biliyor musun Söylemediğin sözcükler var Küçücük şeyler belki Ama günün bu saatinde Anıt gibi dururlar Sesinde ne var biliyor musun Söyleyemediğin sözcükler Cemal Süreya Adam Adam şapkasına rastladı sokakta Kimbilir kimin şapkası Adam ne yapıp yapıp hatırladı Bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz Bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar Bir kadın kimbilir kimin karısı Adam ne yapıp yapıp hatırladı. Yıldızlar kıyamet gibiydi kaldırımlarda Çünkü biraz evvel yağmur yağmıştı Adam bulut gibiydi, hatırladı Adamın ayaklarının altında Yıldızların yıldız olduğu vardı Adam yıldızlara basa basa yürüdü Çünkü biraz önce yağmur yağmıştı Cemal Süreya Afyon Garındaki Afyon garındaki küçük kızı anımsa, hani, Trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı; Varto depremini düşün, yardım olarak Batı'dan Gönderilmiş bir kutu süttozunu ve sütyeni. Adam süttozuyla evinin duvarlarını badana etmişti, Karısıysa saklamıştı ne olduğunu bilmediği sütyeni, Kulaklık olarak kullanmayı düşünüyordu onu kışın; Tanrım gerçekten çocukluk günlerinizde mi?.. Eşiklere oturmuş bir dolu insan Keşke yalnız bunun için sevseydim seni. Cemal Süreya Aşk Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı, Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydiki sevmek Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra Sonrası iyilik güzellik. Cemal Süreya |
Bu Konuda 10 fazla Cevap bulunuyor. Bütün Cevapları görmek için buraya tıklayın. |