IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 18 Haziran 2012, 21:51   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Orhan Bey




Orhan Bey (Orhan Gazi)

Doğum Tarihi: Söğüt, 1281
Ölüm Tarihi: Bursa, 1362
Babası: Osman Bey
Annesi: Malhun Hatun (Mal Hatun)
Padişahlık Sırası: 2
Önceki Hükümdar: Osman Bey
Sonraki Hükümdar: I. Murat


I. Orhan veya Orhan Gazi, 1281 yılında Söğüt'te doğdu. Mart 1362 yılında Bursa'da vefat etmiştir. Orhan Bey(Orhan Gazi), Osmanlı Devleti'nin ikinci padişahıdır.
Osmanlı tarihinde 1326 ile 1359 yılları arasında hüküm sürmüştür. Babası olan Osman Bey'den 16 bin km² olarak aldığı devleti büyüterek oğlu olan I. Murat'a 95 bin km² olarak toprak bırakmıştır.

Orhan Bey'e "Dinin Kahramanı" anlamına gelen "Sücaeddin" lakabı verilmiştir.


Bey olmadan yaşamı

Osmanoğullarının en uzun ömürlüsü olan Orhan Bey'in çocukluğu ve gençliği bilinmemektedir. Osmanlı tarihlerinde adının ilk geçisi 1298'de Nilüfer Hatun (Yarhisar Tekfuru kızı Holofira) ile evlendirilmesi nedeniyle olmuştur. 1300 de Köprühisar'in fethinde bulunmuş ve Karacahisar uçbeyliği verilmiştir. Osman Bey oğlunu emir-i kebir (beylerbeyi) rütbesi ile küçük beylik ordusuna komutan atamış ve bundan sonraki babasının her askerî eylemine katılmıştır. Geleneksel anlatımlarda, Osman Bey'in ölümü ardından yapılan toplantıda Orhan'ın kardeşi Alâddin Ali'ye beylik önerisinde bulunduğu, ama onun kardeşi Orhan'ın askerî başarılarını hatırlatarak Orhan'in bey olmasını sağladığı bildirilmektedir. Adına kesilen ilk Osmanlı akçe sikkesi Rebievvel 724 (Şubat 1324) tarihi taşımakta ve Orhan'in en geç bu tarihte Bey olduğuna kanıt sağlamaktadır. Osmanlı'nın ilk tapu senedini Miladi 1301 yılında Orhangazi; Şeyh İzzeddin İsmail'e Sakarya Akova'daki Çalıca ve Şehler Köyü vakıf tapusunu vermiştir.


Orhan Bey Dönemi Siyasi Olayları

Osmanlı Devleti'ni Osman Gazi kurmuştu. Fakat onu teşkilâtlandıran ve büyük bir devlet haline getiren Orhan Gazi idi. Orhan Gazi sarı sakallı, uzunca boylu, mavi gözlü idi. Yumuşak huylu ve merhametli, fakat yerine göre hiddetli ve şecaatliydi. Fakirleri sever ve ulemaya hürmet ederdi. Son derece dindar, adaletli ve tebaasına kendisini sevdirmesini çok iyi bilirdi. Bizzat halk içine girer, onlarla yemek yer ve dertleşirdi. Hareketlerinde çok hesaplı davranır ve hiç telâş etmezdi. İznik’i fethettiği zaman Hıristiyanlara göstermiş olduğu insanca muamele, dillere destan olmuştu. Orhan Gazi'nin her yönden büyük bir insan olduğunu sadece Türkler değil, birçok yabancı tarihçiler dahi tasdik etmişlerdir. Orhan Gazi daha 15 yaşında iken harplere iştirak etmiş ve hayatinin büyük bir kısmı harp meydanlarında geçmiştir.

Orhan Gazi bir devlet reisi sıfatı ile harplerde bizzat ordularının başında daima bulunmuştur. Orhan Gazi devletin muntazam bir idare sistemine bağlanması lüzumunu görmüş ve teşkilât isini ise, Alâeddin Pasa ile Şeyh Edebali'nin bacanağı Çandarlı Kara Halil Paşa’ya havale etmişti. Orhan Gazi zamanında teşkilâtı üç noktada toplayabiliriz: Para, kıyafet, ordu. Orhan Bey'in büyük oğlu Süleyman Pasa, kendisinden önce vefat etmiştir. Kendi sagliginda iken başkumandanlık vazifesini ikinci oğlu Murad Hüdavendigâr'a devretmiştir. Osmanlılar tarafından yaptırılan ilk cami (1333 – 1334) senesinde İznik’te yapılan "Hacı Özbek" Camiidir. Ve Orhan Gazi yaptırmıştır. Bursa Medresesini Orhan Bey yaptırmış ve ilk "Sultan" lâkabı da O'nun zamanında kullanılmıştır. Yine ilk Osmanlı parası da Orhan Bey zamanında basılmıştır. Müslüman Türkler Avrupa'ya ilk defa Orhan Bey zamanında geçmişlerdir. İstanbul’un Anadolu yakası tamamen Orhan Bey zamanında Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Yeni fethedilen Hıristiyan topraklarında yasayan yerli Hıristiyan halktan Osmanlı hayranlığı, yeni fetihleri de kolaylaştırmıştır. Zamanında fethedilen yerler: 1326’da Bursa, 1329'da İznik, 1337'de Gemlik'i fethetti ve Bizanslılara karşı Palekanon (Maltepe) zaferini kazandı. 1345'de Karesi Beyliği ilhak edildi. 1354'de Ankara ve Gelibolu fethedildi. Orhan Gazi 1360 senesinde 79 yaşında vefat etmiştir.
Türbesi ise Bursa'da Osman Gazi'nin türbesi yanındadır. Türbe dört köşelidir. İçinde 4 tane büyük mermer sütun vardır. Türbe bu dört sütun üzerine oturtulmuştur. Kubbesi geniş ve kursunla örtülmüştür. Duvarları sade ve beyaza boyanmıştır. Tavanında onar kandilli birer tane avize asilidir. Orta yerde Orhan Gazi'nin sandukası bulunmaktadır. Etrafı; pirinç parmaklıklar ile çevrilmiştir. Sandukanın kuzey yönünde Cem Sultan’ın oğlu Abdullah, kapı tarafında İkinci Bayezid'in oğlu Korkut, onun yanında Orhan Gazi'nin ailesi Nilüfer Hatun ve oğlu Kasım Çelebi ile Yıldırım’ın oğlu Musa Çelebi vardır. Bu türbede yirmi iki tane mezar bulunmaktadır. Türbeyi ise Sultan Abdülaziz yaptırmıştır. Silsile-i Sâdât-i Naksibendiyye'den Hâce Muhammed Bâbâ Semâsi (k.s.) Hazretleri, Seyh Edebali, Hacı Bektaş-i Veli bu devrin büyüklerinden olup, Orhan Gazi zamanında vefat etmişlerdir.

Askeri başarıları:

Savaşlarda daima ordusunun başında bulunan Orhan Gazi'nin siyasi ve askeri en önemli başarısı, kuşkusuz Bursa'nın 6 Nisan 1326'da alınmasıydı. Alaeddin Ali Bey'i kendine vezir atayan Orhan Gazi, Orhaneli kazasını ele geçirerek, Bursa önlerine geldi ve şehri kuşattı. Şehir, ciddi bir çatışmaya girmeden teslim alındı. Devletin merkezi Bilecik'ten Bursa'ya nakledildi.
Akçakoca, Karamürsel, Abdurrahman Gazi gibi öncü komutanlar ise Kandıra, Aydos ve Semendire kalelerini aldılar. Böylece Osmanlı sınırları Karadeniz ve İstanbul Boğazı'na doğru genişletildi. 15 yaşından beri hayatı savaşlar ve zaferlerle geçen Orhan Gazi askeri bir düzenleme yaparak 1328 yılında "Yaya" ismini verdiği bir ordu kurdu.
Osmanlıların Kocaeli yarımadasındaki kaleleri alarak, İstanbul Boğazı'na kadar gelmeleri, Bizans İmparatorluğu'nu telaşlandırdı. İmparator III. Andronikos, hem fethedilen kaleleri geri almak, hem de kuşatılmış olan İznik'i kurtarmak için bir ordu hazırladı. Orhan Gazi İznik'te bir miktar kuvvet bırakarak Bizanslılara karşı harekete geçti. İki ordu Palekonon'da (Maltepe) karşılaştı, yapılan Palekonon Savaşı'nda Bizans ordusu yenildi (1329).
Kazanılan bu önemli zaferden sonra Orhan Gazi, İznik kuşatmasına devam etti. Bizans İmparatorluğundan ümidini kesen İznik kumandanı bazı şartlarla teslim olacağını bildirdi. Orhan Gazi ileri sürülen şartlara uyulacağına ve halka iyi davranılacağına dair söz verdi. Hıristiyanlığın en önemli kentlerinden biri olan İznik böylece Türk hâkimiyetine girdi (1330).
Orhan Gazi fetihlere devam ederek; 1331'de Taraklı, Göynük ve Mudurnu'yu, 1333'de Gemlik'i Osmanlı topraklarına kattı. Orhan Gazi 1337'de önemli bir ticaret merkezi olan İzmit'i ve çevresini (Koyunhisar, Hereke, Yalova, Armutlu) fethetti ve buranın idaresini oğlu Süleyman Paşa'ya verdi.
1342 yılında Balıkesir yakınlarındaki Rumlara ait Kirmasti, Mihaliç ve Ulubat kaleleri fethedilince Karesi oğulları Beyliği ile sınır komşusu olunmuştu. Orhan Gazi Karesi oğulları beyliğindeki taht kavgalarından yararlanarak bu beyliğin topraklarını ele geçirdi (1345). Karesi Beylerinden Hacı İlbey ile Evrenos Gazi, Osmanlı hizmetine girdiği gibi, Beyliğin donanması da Osmanlı Devletine katıldı. Marmara Adaları, Üsküdar ve Kadıköy fethedildi(1352). 1354 yılında ise Gerede Beyliği ele geçirildi ve Ankara ilk kez fethedildi.


Anadolu'da fetihler

Orhan Bey'in beylik yıllarının ilk dönemi Anadolu'da fetihlerle geçmiştir. Beyliği sırasında bütün diğer Anadolu beylikleri gibi İran’da kurulu İlhanlıları matbu sayıp yıllık vergi ödemekte devam etmiştir. Diğer yandan da Bizans topraklarına yönelik akınlar ve fetihlerle Osmanlı Beyliği daha güç kazanmıştır.
Orhan Bey 1321de Mudanya'yı fethederek beyliğini Marmara Denizi kıyısına erişmiştir. O yıl ve 1326'ya kadar Gazi komutanlar emri altında Osmanlı beylik birlikleri beylik sınırlarina sevkedilmiş; Konur Alp Batı Karadeniz dolaylarına, Akçakoca İzmit dolaylarına, Gazi Abdurrahman Yalova (Yalakabad) dolaylarına akınlar yaparak Yalova, Akyazı, Mudurnu, Pazaryeri (Ermenipazarı), Sapanca (Ayangölü), Kandıra, Samandra fetihleri yapılmıştır.
1326'de hedef, bölgenin en büyük merkezi olan ve yıllardır abluka altında tutulan Bursa kenti olmuştur. Önce Orhaneli (o zaman Atranos) kalesi alınmış ve yıkılmış; sonra Bursa hisarını kuşatmak üzere Pınarbaşı mevkisinde karargâh kurulmuştur. Fakat Köse Mihal Bey'in diplomatik çabaları sonucu kale muhafızı Evranos kaleyi savaşsız teslim etmiştir. Köse Mihal Bey ve Evranos Bey'in Müslüman olup Orhan Bey'in hizmetinde akıncı beyleri olarak görev yapmaları ve bu misyonu kendi soydaşlarına devretmeleri Osmanlılık kimliği yaratma siyasetinin ilk başarılı sonuçlarıdır. Bir vakayiname Bursa alınışını 2 Cemazievvel 726 (6 Nisan, 1326) olarak vermektedir. Fakat elde bulunan bazı, Orhan Gazi adına Bursa'da basılı olduğu gösterilen akçe sikkeleri daha önceki tarihleri göstermektedir. Genel olarak Osmanlı tarihçiler Bursa'nın alınması ile Orhan Gazi tarafından başkent yapıldığı bildirirler.
Sonraki yıllarda Orhan Bey'in gazi komutanları akıncıları ile Kocaeli topraklarında ilerlemişler; Kartal ve Aydos kalelerini fethetmişler ve Boğaz kıyılarında görülmüşlerdir.
Mayıs 1329da Bizans imparatoru olan III. Andronikos ve yakın danışmanı (sonra imparator olan) Yannis Kantakuzenos 2.000 paralı asker ile takviyeli bir Bizans ordusu ile Kocaeli'nde ilerlemiş; İzmit kuşatması yapan ise Orhan Gazi ivedi yürüyüşle Darıca üzerinden gelmiş; ve ilk defa bir meydan savaşı olarak Bizans ve Osmanlı orduları 11 Haziran 1329da Maltepe (Palekanon) Savaşı'na girişmişlerdir. Bu savaşta Bizans ordusu Osmanlı ordusuna yenik düşüp bozguna uğramış ve Bizans İmparatoru III. Andronikos yaralı olarak kurtulmuştur. Böylece III. Andronikos'un Bizans Anadolu topraklarını geri alma planları suya düşmüştür ve Bizanslılar bir daha böyle planlara girişmemişlerdir.
Orhan Bey'in bu askerî zaferi sonucu olarak bütün Hıristiyanlar için ana itikat prensibi sağlayan Nicea İtikadı'in 325de kabul edildiği şehir olan ve Bizans Konstantinopolis'i Latinlerin elinden alıp kurtaran İznik Rum İmparatorluğu'nun başkenti olmuş olan İznik (Nicea) 2 Mart1331de hiç direniş görünmeden fethedilmiştir. Orhan Bey ve yakınları tarafından yapılan imar çalışmaları çok kısa bir zamanda İznik bir Osmanlı kültür, ticaret ve sanat merkezi olan bir İslam şehrine döndürmüştür. Özellikle Orhan Bey İznik büyük katedralini camiye ve bir manastırı medreseye çevirtmiş; eşi Nilüfer Hatun bir imaret yaptırmış; oğlu Süleyman Paşa ise yeni bir medrese inşa ettirmiştir.
Bu çalışmalar sürerken Kara Timurtaş Paşa Marmara'nın Gemlik ve Armutlu kıyılarını Osmanlı sınırlarına katmış. Sonra daha eski klasik Roma İmparatorluğu'nun (284 ve civarında) başkentliğini yapmış olan ve 6 yıldır Osmanlı ablukası altında bulunan İzmit (Nikomedia) 1337de Bizans tarafından savunulamaz duruma gelmiş; son Bizans valisi Prenses Marika Paleialogos tarafından terkedilip Osmanlı orduları tarafından fethedip yönetimi Süleyman Paşa'ya verilmiştir.
Bunun üzerine III. Andronikos 1333de Osmanlı hükümdarı Orhan Beye bir barış anlaşması teklif etmiş ve yıllık 12.000 Bizans altını haraç karşılığında Bitinyada Bizans elinde kalmış olan arazilere Osmanlı'ları hücum etmemesini teklif etmiştir. Böylece Orhan Bey'in Anadolu'da küffardan fethedilecek önemli bir yer kalmamıştır.
Orhan Bey bu nedenle 1340larda beyliğini yeni bir strateji olan komşu Türkmen beyliklerin fethine yöneltmiştir. Bu ülkeler İslam siyaset felsefesine göre dar-ül harp olmadığı için bu yeni stratejinin uygulaması için sudan nedenler yaratılmıştır.
Önce Karesi Beyliğinde hükümdarlık kavgasına geçen Demirhan Bey ile Dursun Bey'in arasını bulmak nedeniyle Orhan Bey 1342de Ulubad, Karacabey (Mihaliç) ve Mustafakemalpaşa (Kırmastı) kalelerini işgal etmiştir. Bununla da yetinmeyerek önemli bir askerî kuvvetle 1345 de Karesi Seferi'ne çıkmıştır. Bu iki kavgalı bey Bergama'da sıkıştırılmış; Dursun Bey kuşatma sırasında olmuş; Demirhan Bey esir olarak alınmıştır. Böylelikle Karesi Beyliğine ait geniş topraklar ve Balıkesir, Manyas, Edincik ve Erdek kentleri Orhan Bey idaresine geçmiştir.
Sonra İç Anadolu'ya akınlar başlamıştır. Bu akınlar 1354de Gerede ve Osmanlılara kuruluştan beri destek sağlayan Ahilerinin merkezi Ankara kalelerinin Orhan Bey'in eline geçmesi ile sonuçlanmıştır.

Rumeli’ye Geçiş

Orhan Bey'in Bizans'a yardım etmesi, bir iç isyan sonrası imparatorluk tahtına geçen VI. Yannis Kantakuzenos'la kurulan yakın ilişkilerle başlamıştır. 1344'de Bizans İmparatoru zor bir durumda bulunuyordu. Selanik'teki valisi olan Yannis Apocausus duruma hakim olamamış ve bağnaz fanatikler (Zealot) olarak anılan bir parti tekrar idareyi eline almıştı. Sırp Kıralı Stefan IV. Duşan tekrar Bizans aleyhine dönmüş ve tüm Makedonya'yı istila etmek niyetiyle Serez kalesini kuşatma altına almıştı. Anadolu'da müttefiki olan ve daha önce askerî yardım sağlayan Aydınoğlu Umur Bey'in donanması Papa'nın kurduğu Lig müttefikleri donanması tarafından İzmir'de yakılmış ve İzmir Papalık müttefiklerinin işgali altına alınmıştı. Saruhan Beyliği asker sağlayabilecek durumda idi; ama bu kuvvetin hem Selanik hem de Sırp Kıralına karşı bir askerî sefer için yeterli olmayacağı gayet açıktı. Onun için 1345'in ilk aylarında VI. Yannis Kantakuzenos Orhan Bey'le yakın ilişkiler kurmak için temaslara başlamıştır. Kendisi tarih yazarı da olan Kantakuzenos bu evlilik hakkında kitabında bir bölüm ayırmıştır. Buna göre Kantekuzanos biraz Türkçe öğrenmiş; iki hükümdar birbirleri ile yakın şahsi bağlantı kurmuşlar ve Orhan Bey'le şahsi görüşmeleri sırasında birbirinden güzel üç kızını da Orhan Bey'le tanıştırmıştır. İkinci kızı olan Teodora'yı Orhan Bey ile evlendirmek için anlaşmışlardır. 1346'da Orhan Bey'i düğün yeri olan Silivri'ye (Salymbria'ya) getirmesi için 30 gemilik Bizans donanması kullanılmış ve 3 gün 3 gece süren düğünden sonra aynı filo Orhan Bey'i ve maiyetini geri götürmüştür. Ertesi yıl Orhan Bey yeni karısı Teodara ile bu sefer Üsküdar'da kayınbabası ile buluşmuştur.

1350'de Selanik'teki bağnaz fanatikleri (Zealot) ortadan kaldırmak için harekete geçen VI. Yannis Kantakuzenos yine damadı Orhan Bey'den Türk süvari kuvveti desteği istemiştir. 20.000 kişilik, Osmanlı süvari kuvveti ile takviyeli, Bizans kuvvetleri ile VI. Yannis Kantakuzenos'un oğlu olan Matthaios Kantakuzenos komutası altında Selanik'e doğru ilerlerken Orhan Bey'in askerlerinin Anadolu'ya geri gitmeleri gerekmiş ve bu askerlerin gitmesi ile gücü çok azalan Matthaios'un şansı yaver gidip Selanik yakınlarında bir Türk asıllı korsan filosu bularak bunları paralı olarak tutup Selanik'e girmeyi başarmıştır.
1352'de VI. Yannis Kantakuzenos'un ortak imparator olan V. Yannis Palaiologos ile arası açılmış ve V. Yannis, Edirne'de hüküm süren Matthaios'a Sırplar yardımı ile hücum edip şehrin idaresini eline almıştır. Buna karşılık Konstantinopolis bulunan VI. Yannis Kantakuzenos damadı Orhan Bey'den askerî destek istemiştir. Orhan Bey bunun üzerine komutanlığını oğlu olan Süleyman Paşa'nın yaptığı bir büyük Osmanlı birliğini VI. Yannis emrine girmek üzere göndermiştir. Bu Osmanlı birliği ile takveyeli Bizans ordusu Bizans İmparatoru VI. Yannis başkomutanlığı altında Edirne'ye yürüyüp bu şehri kurtarmıştır. Aynı Osmanlı birliği birkaç ay sonra bir karışık Sırp-Bulgar ordusunu, donmuş olan Meriç Nehri kıyılarında yenik düşürüp imha etmiştir.
Bazı Türk tarihlerine göre bu başarının sonucu olarak 1353'te Çimpe kalesi Süleyman Bey'e bir askerî üs olarak verilmiştir. Süleyman Bey buraya ve civarına askerlerinin ailelerini ve göçmen Türkmenleri yerleştirmeye başlamıştır ve bu kale Osmanlıların Avrupa'ya bir köprübaşı noktası olmuştur. Bunu önlemeye çalışan İmparator VI. Yannis Kantakuzenos, Çimpe kalesini geri almak için 10.000 altın tazminat vermeyi teklif etmiş ve bunu müzakere etmek için Orhan Bey'le şahsen görüşmek istemiştir. Fakat yaşlılığını ve hastalığını ileri süren Orhan Bey bu görüşmeyi kabul etmemiştir.
Bir başka açıklamaya göre ise 2 Mart 1354'te bütün Trakya büyük bir deprem geçirmiş ve bu afetin hemen arkasından gelen kar tipi fırtınaları ve şiddetli yağmur afetleri hayatı daha da fenalaştırmıştır. Bu afetten önce büyük bir Bizans şehiri olan Gelibolu taş taşın üzerinde kalmayacak kadar zarar görmüş ve tüm halkı tarafından denizden terk edilmiştir. Biga'da bu haberi alan Süleyman Paşa, bir anlatıma göre zaten kendine üs verilen Çimpe'ye gitmek üzere hazır bulunmaktaydı. Diğer bir anlatıma göre, Süleyman Paşa, daha önceki yardım seferinde Rumeli topraklarının zenginliğini görmüş ve Rumeli'ye geçmek için bir böyle bir fırsat kollamaktaydı.

Her nedenle olursa olsun, Süleyman Paşa ve ordusu ile Çanakkale Boğazı'nı geçip ve birlikte getirilen Türkmen göçmenleri bomboş olan Gelibolu'ya yerleştirmiştir. Birkaç ay içinde şehirdeki binalar yaşanacak şekilde onarılıp ve şehrin surları yeniden inşa edilmiş ve Gelibolu nüfusunun hepsi Türk olan bir müslüman şehrine dönüştürülmüştür. Bizans imparatoru resmen Süleyman Paşa'dan Gelibolu'dan orada yerleştirdiği bütün Türklerle birlikte çekilmesini istemiştir. Ancak Süleyman Paşa yanıt olarak buraya Türklerin Allah'ın niyeti ile geldiklerini; geldiklerinde şehrin terkedilmiş olduğunu; burada oturan hiçbir kimsenin evinden zorla atılmadığını ve bu şehri terketmenin Allah'ın inayetini ret etme olacağını bildirmiştir. İmparator bu şehrin boşaltılması masraflarını karşılayacağını ve üstüne tazminat vereceğini bildirdiyse de Süleyman Paşa'yı fikrinden caydıramamıştır. İmparator bu sefer damadı Orhan Bey'e de durumu şikayet etmiştir; Orhan Bey İmparatorla İzmit'te görüşebileceğini bildirmiş ise de görüşmeye hastalık bahanesine gitmemiştir. Bunu bir felaket olarak kabul eden İmparator büyük bir yeise kapılmıştır.
Bu sorun daha bir hal yoluna konulmadan Kantakuzenos, ortak imparator olan V. Yannis'le açık mücadeleye girişmiş; önce damadı V. Yannis Palaiologos'u ortak imparatorluktan atıp; Bozcaada'ya (Tenedos'a) sürgüne göndermiştir. Ama oradan Venedikliler yardımıyla Bozcaada'dan kaçan V. Yannis İstanbul'a gelip Konstantinopolis'te idareyi yeniden eline almıştır. V. Yannis ile kayınpederi VI. Yannis Kantakuzenos anlaşma yapıp birlikte imparatorluk yapmayı kabul etmişlerdir. Fakat büyük bir depresyon içinde bulunan VI. Yannis Kantekuznos birkaç gün sonra, 4 Aralık 1354'te kendi isteği ile tahtından feragat etmiş; bir manastıra keşiş olarak girmiştir. Böylece Osmanlıların Rumeli'ye geçmeleri bir emrivaki olarak kalmış, ama Orhan Bey'in kayınbabası iktidardan ayrılmıştır.

Masallaşmış bir açıklamaya göre ise Süleyman Paşa ve ufak ordusu Rumeli'ye salla geçiş yapmış ve orada ilk yerleşkeyi kurmuşlardır.

Her ne şekilde geçiş ve köprübaşı kurulmuş olursa olsun, Osmanlılar Trakya'da Bizans şehirlerini birer birer zaptetmeye başlamışlardır. Çimpe Kalesi ve Gelibolu kale ve şehirinden başlayarak Bolayır, Keşan ve Rodoscuk (Tekirdağ) 1354'te fethedilmiştir. Bunun yanında fethedilen toprakları korumak amacıyla Rumeli'de geniş bir iskan politikası uygulanmış ve Anadolu'dan Trakya'ya Türkler getirilip yeni fethedilen yerleşkelere iskan edilmişlerdir. Ayrıca, zaten Trakya topraklarında bulunan korsanlık, haydutluk ve çetecilikle geçinen Türkler, Aydınoğulları ve Saruhan orduları kalıntıları da Osmanlılara katılmışlardır. 1356'da Osmanlılar Çorlu'ya kadar ilerlemişlerdir.

Rumeli'deki Osmanlı toprakları üzerinde beylerbeylik görevi yapan Süleyman Paşa, Çorlu civarında bir sürek avı sırasında atından düşerek feci şekilde ölmüştür (1357). Süleyman Bey'in ölümü ile; 1359–1362 arasında Orhan Bey'in oğlu ve veliahdı Murat Bey Rumeli'de Osmanlı ordularına komutaya başlamıştır. Osmanlılar 1361'de Dimetoka'yi ellerine geçirmişlerdir. 1362'de Orhan Bey öldüğünde Osmanlı orduları Edirne kapılarında olup o yıl bu şehir de Osmanlılar eline geçmiştir. Bu sayede Edirne Osmanlıya ait olmuştur.

Orhan Bey Dönemi Yenilikleri ve düzenlemeleri

a. İdari Alanda Yenilik ve Düzenlemeler:

Orhan Gazi, babası Osman Gazi'den 16.000 km.kare olarak aldığı devlet topraklarını oğlu Murad Hüdavendigar'a 95.000 km.kare olarak devretti. Orhan Gazi devletin bir idare sistemi olması gerektiğini düşünüyordu, bu amaçla teşkilat işini Alaeddin Paşa ile Şeyh Edebali'nin bacanağı Çandarlı Kara Halil Paşa'ya verdi. Orhan Gazi Osmanlı Beyliği'ni yeni yasalar ve düzenlemeler sayesinde devlet yapmıştır.

İlk kez vezirlik teşkilatı kurulmuştur.
İlk kadı ve subaşı atamaları bu dönemde yapılmıştır.
Sancaklara kadılar gönderilmiştir.
Divan Örgütü kurulmuştur.
Vakıf sistemi, adli teşkilat kurulmuştur.
Orhan Gazi devlet teşkilatı içinde üç önemli nokta üzerinde duruyordu; para, ordu ve kıyafet. Fethettiği yerlere adli ve idari işler için kadılar, askeri işler için subaşılar tayin etti.
Askerlik alanında Yenilikler

Yaya ve müsellem olarak ilk düzenli Osmanlı ordusu kurulmuştur. İlk donanma çalışmaları yapılmıştır ve Osmanlı Devleti gücüne güç katmıştır.

Müsellem Ordusu:
Müsellem, Osmanlı Devleti'nde, pek çok görevi yerine getiren, harp zamanlarında ordunun geçeceği yolları temizlemek, köprüleri tamir etmek ve yol açmak gibi hizmetlerle de mükellef idiler. Buna karşılık barış zamanlarında bütün vergilerden muaf sayılıyorlardı. Zaten bu ismi bu yüzden almışlardı. Rumeli'de genellikle Hıristiyan tebaadan olan müsellemlere karşılık Anadolu'da, Kuzey Afrika'da ve Ortadoğu'da Müslüman tebaa istihdam olunurdu.

Mimari Eserleri:

Orhan Gazi imar ve şehir planlamasına da önem veren bir padişahtı. İznik'in fethedilmesinden sonra, 1331 yılında İznik'teki meşhur Ayasofya Kilisesi camiye çevrildi. Ayrıca 1333'de yine İznik'te Osmanlı tarihinin ilk camisi olan Hacı Özbek Camii yaptırıldı.
Orhan Gazi'nin yaptırdığı diğer eserler şunlardır;
İznik Hacı Hamza Camii ve Kümbeti,
İznik Yeşil Camii,
Bilecik Orhan Camii,
Bilecik Orhan Gazi İmareti,
Gebze Orhan Camii,
Bursa Orhan Camii,
İznik Nilüfer Hatun İmareti.
Bilime ve eğitime büyük önem veren Orhan Gazi Bursa Medresesini de yaptırdı.


Kişiliği ve fiziki yapısı

Orhan Gazi; mavi gözlü, sarışın, beyaz tenli, geniş göğüslü, iri yapılı bir insandı. Kulağında siyah bir beni vardı. Halk tarafından oldukça sevilirdi. Sık sık halkın arasına karışıp onların dertlerini dinlerdi.Davranışları dengeli ve kararlı idi. Daima tedbirli davranırdı. İyi ahlaklı olarak bilinirdi.

Son yılları ve ölümü
Orhan Gazi, son yıllarında Osmanlı Devletinin idaresini, oğlu Murat'a bırakarak Bursa'da sessiz geçirmiştir.

Ölüm nedeni ve yılı hakkında tarihçiler arasında ihtilaf bulunmaktadır. Zamanının tarihçisi olan Aşıkpaşazade, Orhan Bey'in Süleyman Bey'le aynı yılda, 1358'de, öldüğünü yazmaktadır. Bazı tarihçiler 1360 yılında 79 yaşında iken vefat ettiğini bildirirler ve diğerleri ise ölümünün 1362'de olduğunu belirtir.

Orhan Bey, Bursa'da, Gümüşlü Kümbet'te babasının türbesine gömülmüştür.

Ailesi, Eşi ve Çocukları
Eşleri:
1.Asporça Hatun - Bizans İmparatoru III. Andronikos'un kızı, Şehzade İbrahim ve Fatma Hatun'un annesi.
2.Holofira Nilüfer Hatun - Yarhisar Tekfurun kızı, I. Murat, Süleyman Gazi ve Şehzade Kasım'ın annesi.
3.Theodora Kantakouzene - Bizans İmparatoru VI. Yannis Kantakuzenos'un kızı, Şehzade Halil'in annesi.
4.Eftandise Hatun - Mahmud Alp'in kızı.

Erkek Çocukları:
1.Süleyman Gazi
2.Murad Hüdavendigar
3.Şehzade İbrahim
4.Şehzade Halil
5.Şehzade Kasım
6.Eyüp

Kız çocukları:
1.Fatma Hatun

Popüler kültürde Orhan Gazi
Yönetmenliğini Ezel Akay'ın yaptığı "Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü" adlı film Orhan Gazi döneminin Bursa'sında geçer. Filmde Orhan Gazi'yi Ragıp Savaş canlandırmıştır.


ORHAN BEY DÖNEMİ ÖZET
Bursa Fethedildi ve başkent kabul edildi. Babası (Osman GAZİ) alamayınca Oğluna vasiyet etmişti.
Maltepe savaşı (Palekanon) (1329): Bizans-Osmanlı arasında olmuştur. Osmanlı Kazandı
Maltepe Savaşı sonrasında Osmanlı'nın Anadolu ile ilgili çalışmaları başlıyor Osmanlı güçlenmeye başladığında beyliklerle mücadeleye başladı.
Karesi oğulları alındı. Bu nedenle Osmanlı ilk kez denizlerle uğraşır, başarılı komutanlar Osmanlı'nın hizmetine girer. Osmanlı Karesi oğullarını alarak Anadolu Türk Birliğini sağlama çalışmalarını başlatmıştır. (Anadolu Türk Birliği: Bütün beyliklerin tek çatı altında toplanması.)
Çimpe Kalesi alındı. Bizans Osmanlı'dan askeri yardım istedi. Orhan Gazi Çimpe'yi istemiştir. Rumeli fetihlerinde üs olarak kullanmak için istemiştir. Osmanlı Devleti Çimpe Kalesi'yle ilk kez Rumeli'ye geçmiştir.
Divan örgütü oluşturuldu. Devlet işleri görüşülmüştür. Vezirlik makamı ve ilk düzenli ordu oluşturuldu. Orhan Gazi'nin Devlet örgütlenmesini kanıtlar bu durum.
İlk medrese İznik'te(1331) açılmıştır. (Hem pozitif hem de dini bilimler okutuluyor) Bu durum kuruluş zemininde bile önceliğin eğitime verildiğini göstermektedir.
Kadı (adalet işlerine bakıyor) ve subaşılar (güvenlik ve yönetim işlerinde sorumludurlar) görevlendiriyor.

__________________

Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.


Pırlantaların en değerlisini içimde taşıyorum o da VİCDANIMDIR.
BizimMekan.com
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
bey, orhan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık