IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 02 Mart 2011, 01:04   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kaptanı-I Derya Barbaros Hayreddin Paşa (D-1483 Ö-1546)




Kaptanı-I Derya Barbaros Hayreddin Paşa
( D-1483 Ö-1546)



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Büyük Türk Amirali Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa

Osmanlı denizciliğinin en büyük ismi Hızır Reis ‘’Barbaros’’ namıyla anılmıştır.Bu lakabın verilmesi konusunda iki rivayet vardır.İlki ,Avrupalıların ağabeyi Oruç Reise kızıla çalan sakal renginden dolayı Barbarossa dedikleridir.Bir diğer rivayette Oruç Reisin Baba Oruç olan lakabının bozulmuş hali olduğudur.

Barbaros lakabı ağabeyi Oruç Reisin şehit edilmesinden sonra Hızır Reis için kullanılmaya başlandı.Hayreddin ismi bizzat Yavuz Sultan Selim tarafından verilmiştir.

Barbaros kardeşler için ,bir çok devşirme ve dönme zamanın Akdeniz hakimi Osmanlı donanmasında görev yaptığı için Türk değillerdi diyenler çıkabilir.Bizzat Hızır Reisin anılarında bu konuda açık bilgiler mevcuttur.Babası Vardar Yenicesinden ,Midilli adasının fethinden sonra bu adaya yerleşen Yakup isimli bir Tımarlı Sipahidir.Bilindik olduğu üzere Tımarlı Sipahi teşkilatı devşirme yada gulam usülü ile çalışmamakta ,İmparatorluk ordusunun sayıcada fazlalıklarıyla bel kemiği rolünü üstlenip ,Türk soylulardan oluşmaktaydı.Sipahi Yakub’un dört oğluda denizci olmuştur.Büyükten küçüğe ,İshak Reis,Oruç reis,Hızır Reis(Doğumu 1483) ve en küçük kardeş İlyas.
Kardeşlerin denizciliğe başlangıç şekli ticarettir.İshak Midilli de oturarak ticaret yaparken Oruç,Hızır ve İlyas da doğu Akdeniz havzasında limanlar arası ticaret yapıyorlardı.Bu ticaret seferlerinden birinde olan bir olay tarihin akışını kardeşlerin hayatını kökten değiştirdi.Oruç Reis kardeşi İlyas ile Trablusdan dönerken Rodos şövalyelerinin saldırısına uğradı.İlyas şehit düşerken Oruç Reiste yaralandı ve esir alındı.Hapisten nice badirelerle kurtulduktan sonra Türk denizcilerine verdiği önem ve destekle bilinen Şehzade Korkud’un himayesiyle bir gemi edinerek korsanlığa başladı.
O günlerde devlet adına korsanlık normal donanma gücünün yanında lokal yada bölgesel olarak hakimiyetin devamını sağlamak,deniz ticaret yollarına hakimiyet için faydalı ve gerekli bir müesseydi.Aynı zamanda vasıflı ve savaşçı denizciler yetişebilmesi için ala ekoldü.
Oruç Reis Şehzede Korkud’un hizmetinde faaliyetlerde bulunurken,onun taht mücadelesini kaybetmesi üzerine 1510 da Anadolu kıyılarını terk ederek Tunus kıyılarında ki Cerbe adasına kardeşi Hızır Reis ile üslendi.Burada müthiş bir ün ve servet kazandılar.O günkü tabirle Akdenizde bi cümle küffarın kabuslarıydılar artık.
Hayatlarında bir dönüm noktasıda bu dönemdir.Hatırı sayılır bir gemi sayısı ve muharip gücüne ulaştıkları bu günlerde Cezayir havalisinden bir heyet ,Bu bölgelerde hakimiyet tesis etmeye çalışan İspanyolların ,Becaye’den çıkarılmasını onlardan talep eder.1512 de Barbaroslar ,Becaye’nin 60 mil doğusunda ki Çiçel’i ele geçirirler.1516 ya kadarda Cezayirin tamamını.Oruç Reis bölgede hükümranlığını ilan eder.
Avrupalılarında bütün dikkatleride onlar üzerindededir artık.Şarlkenin üzerlerine gönderdiği donanma gücünü saf dışı bırakırlar.Artık İspanyollar için bölgede ki en yüksek tehdit algılaması Barbaroslardır.İspanyollar Tlemsen Emirini devreye sokarlar.Durumu haber alan Oruç Reis Tlemsen’i zapt eder.Fakat 1518 de yerli halk ve İspanyol birliklerine karşı verdiği bir uğraşta arkasından saplanan bir mızrakla şehid düşer.
İspanyol ve Yerli halkla verilen mücadelenin boyutları oldukça genişlemiş vaziyettedir.Ağabeyinin ölümünden sonra Hızır Reis o günlerde Mısırı fethetmiş Büyük Hakan Yavuz Selim’e bir heyet göndererek hizmetine talip olduğunu ve topraklarının Osmanlı toprağı olduğunu bildirir.Zeki padişah Asyada fetihlerini sürdürürken Avrupada başarının özelliklede Habsburglarla sürdürülen hakimiyet mücadelesinin başarıyla neticelenmesi için öncelikle denizde zafer kazanılması gerekliliğini fark etmişti.Hızır Reisin biadını memnuniyetle karşılayan Selim Han ona gemi ve muharip asker takviyesinde bulundu.Osmanlı da gemi yapımı ile ilgili teknik birikim,tersaneler ve hammadde fazlasıyla vardı ,Türk korsanlarında ise bu muharip gücü sevk ve idare edebilecek bilgi,yetenek ve cesaret fazlasıyla vardı.Bu iki bileşen ,uzun yıllar sürecek Akdenizde ki Türk hakimiyetinin mayasının doğduğu andı.
1530 lara gelindiğinde Aynı derecede ünlü bir Avrupalı denizci Andrea Doria İspanyanın hizmetine girmişti.Doria uyguladığı taktiklerle Türk kıyılarını vuruyor deniz ticaretine zarar veriyordu.Doria ile başa çıkabilecek ,kora kor mücadeleye girebilecek yetenekli cüretkar bir amirale ihtiyaç vardı.Kanuni Sultan Süleyman Han çok yerinde bir kararla Hızır Hayreddin paşayı İstanbula çağırdı.
Davete derhal icabet eden Hayreddin Paşa Cezayir deki durumu emniyet altına alıp,yanında 18 yetenekli tecrübeli kaptanıyla beraber 1532 Ağustosunda İstanbula hamilen denize açıldı.Şans ondan yanaydı Messina boğazı açıklarında 18 gemilik bir haçlı filosunu esir ederek,Koron da liman da olduğunu öğrendiği Andrea Doria nın üzerine gitti.Saldırıyı bir şekilde haber alan Doria güvenli İtalya sularına kaçtı.Kadere bakın ki bu baskın başarılı olsa belki Preveze destanı yazılmamış olacaktı.
İstanbula gelen Hızır Hayreddin Paşa şenliklerle karşılanır.Süleyman Hanın huzuruna çıkarıldığında küçük bir protokol krizi yaşanır.Hayreddin Paşa etek öpmek yerine Kanuninin elini öper ve karşısına oturur.Sorduğu sorulara protokol dışı gerçekçi cevaplar verir.Durum padişahın oldukça hoşuna gider.Veziriazam İbrahim Paşa o sıra İran seferine vekalet ettiğinden Hayreddin Paşa Kaptan-ı Derya lığa atandırılmak için veziriazamın yanına gönderilir.Osmanlıda devlet işleyişine ilginç bir örnek.Başta cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman var ancak seni Kaptan-I Deryalığa atadım oldu bitti diyemiyor,veziriazam onayı şart.Demekki bürokrasi içinde profesyonel anlamda bir yetki ve yetkiyi kullanma sorumluluğu ve padişahtan en alt derecedeki memuruna kadar yetki sınırlarına saygı var Osmanlının gücünün zirvesinde olduğu yıllarda.
Halepte Veziriazamla buluşan Hayreddin paşa 1534 te Kaptan-ı Derya’lığa atanır.Osmanlının liyakate verdiği önemi gösteren bir atamadır.Hayreddin paşa hiç devlet örgütü içinde çalışmadan böyle yüksek dereceli bir göreve atanmıştır.Bu yetenekli denizcinin donanmanın başına geçmesiyle atalet kırılmış saldırı yeteneği kazanmış süratli atak bir donanma anlayışıyla Akdenizde Türk egemenliği perçinlenmeye başlamıştı.
Bu arada Fransa ile İspanya Monsone barışı ile aralarında savaşa son verince ,Papalık önderliğinde bir araya gelen İspanya,Venedik,Malta ve İtalyan prenslikleri tarafından Osmanlıya karşı Kutsal İttifak meydana getirildi.Tarihin gördüğü en büyük armadalardan birisi oluşturulmuştu.Ancak haçlı donanmasının komutanları arasındaki geçimsizlik had safhadadır.İspanyollar Venediklilerin Venedikliler ise İspanyolların ihanet ederek kendilerini Türklerin eline edecekleri şüphesi içindedir.Bu durumu Barbaros da öğrenmiştir.
Haçlı donanmasının başına Venediklilerin itirazına rağmen ,akdenizde Hızır Hayreddin Paşa ile karşı karşıya gelebilecek amiral olarak gösterilen Andrea Doria getirildi.Hedefler konusununda haçlılar arasında anlaşmazlıklar vardı.İspanyollar Batı ,Venedikliler ise Doğu akdenizdeki Osmanlı topraklarının hedef alınmasını istiyorlardı.Sonunda şu karar üzerinde anşlaştılar öncelikle Osmanlı Donanması yok edilmeliydi.Donanmasız kalan Osmanlı üzerinde gelişen durumlara göre planlar tatbik edilebilirdi.
Şuda bir hakikattir ,Barbaros istihbarat yada keşif olarak donanma literatürüne soktuğu yeni usul ve taktiklerle Haçlılardan hep bir adım önde olarak hamle inisiyatifini elinde tutmuştur.Onu da büyük yapan meziyetlerden biride inanılmaz öngörüsü ile hep akılcı ve gerçekçi en kullanışlı basit çözümleri seçmesidir.
Salih Reis komutasında 20 gemilik öncü Osmanlı deniz gücü Girit civarında iken Doria nın Haçlı gücünün bu öncü kuvvetin üzerine yöneldiği istihbaratını alan Hayreddin Paşa Türk Donanmasının asıl unsurlarıyla beraber ileri harekata başlar.Ege de Osmanlı eline geçmememiş kritik öneme haiz adalara birer birer Türk Sancaklarını diker.Gene müthiş bir öngörüyle Haçlı donanmasından önce 24 Eylül 1538 de Preveze limanına varır.Sayıca ve Tonaj olarak üstün düşmanla açık denizde savaşı kabullenmek istemiyordu Barbaros.Hafif tonajlı ,kürekli,su çekimi az Osmanlı gemileri ,körfezin içinde bir sığlığa yaslanıp düşmanın ağır Kalyonlarının hatasını arayacaktı.Tek risk Doria karaya asker çıkartarak Prevezeyi kuşatırsa Türk donanması iki ateş arasında kalabilirdi.Ancak Doria karaya asker çıkarmadığı gibi Barbarosun beklediği gibi bir açıkta vermez.Türklerin açık denizde savaşı kabul etmeyeceğine kani olan Doria Türkleri o sığ koyda yerlerinden oynatamıyacağından da hareketle Haçlı Donanmasını 26-27 Eylül 1538 gecesi Venedik egemenliğindeki Korfu adasına doğru çekmeye başladı. 27 Eylül Sabahı da Türk donanması da avını izleyen kurtlar gibi onları takibe başladı.Haçlı donanması kadırga ve kalyon gibi farklı gemi tiplarinden oluşan karma bir donanma olduğu için aynı anda hareket edememe kargaşası yaşıyordu.Barbaros ağır ve rüzgara mahkum Kalyonlar yerine küreklede tahrik edilebilen hafif süratli kadırgaları tercih ettiği için avantajı lehine çeviriyordu.28 Eylül 1538 sabahı çarşaf gibi rüzgarsız deniz kurt sürüsünün beklediği saldırı fırsatıydı.Hareketsiz kalan devasa kalyonlar Türkler için birer avdı artık.İlk kurban Venedikli amiral Condalmiero’nun en geride kalmış kalyonu oldu.Küçük Türk kadırgaları,çektirileri,baştardaları avı parçalarken diğerlerinin çaresizliği tabloyu dahada ilginç hale getiriyordu.Türk kadırgaları haçlı gemilerinin arasına giriyor ,grupları ikiye üçe bölüyor sonrada imha ediyorlardı.Savaşın en kora kor saatlerinde dahi Doria gurubu geriye dönerek Türklerin üzerine gitme cesaretini göstermedi yada gösteremedi.Onun yerine Doria savaşı reddederek açık denize rota çevirdi.Ancak Barbaros bu avantajını Doria lehine çevirecek açık denizde takip hareketine kalkışmadı.29 Eylül sabahı haçlı donanması elde kalanı toplayıp meydandan kaçar,hatta Andrea Doria kaçarken fark edilmemek adına gemisinin başkomutanlık alameti olan fenerlerini dahi söndürtmüştür.Zeka ürünü olan taktiklerle Preveze savaşı sadece birkaç hasarlı gemi gibi düşük bir zayiatla Türk Denizciliğinin en şerefli şanlı zaferlerinden biri olarak tarihe geçmiştir.
Batılılar bu zaferi küçümsemek adına kendi tarihlerinde tahrifat yapmışlardır.4-5 gemi gibi komik bir zayiat yazarlarken bizzat Avrupalı bazı kaynaklar düşman kaybını 128-130 gemi olarak verirler.Preveze savaşı İnebahtı Savaşı gibi büyük ölçekli bir savaş olmasada sonuçları itibariyle 25 yıl Akdeniz Türk Gölü haline gelmiş çok parlak bir zaferdir.Batılı kaynaklar bu zaferi gölgelemek için savaşın danışıklı döğüş olduğundan Barbarosun Trablusgarp karşılığında Osmanlı hizmetinden çıkmayı kabullendiğine kadar bir sürü mavalı tarih diye yazarlar.İtibar etmemekte fayda vardır.
Oysa ki Türk tarihi net bir şekilde Hayreddin paşanın günlüğüne dayanır.Bu günlüğü tutmasını bizzat Kanuni istemiştir.Aynı zamanda bir denizci olan Seyyid Muradi Barbarosun anlattıklarını ve seferlerde kendi gördüklerini ‘’Gazavat-ı Hayreddin Paşa’’ adlı eserde toplar.
Son kez 1543 de donanmanın başında Nice (nis) seferine çıktı.5 Temmuz 1546 da öldüğünde ,ölümüne ‘’Mate Reis’ul-Bahr’’ ,denizin reisi öldü, diye kayıt düşüldü.Uzun yıllar boyunca bir Osmanlı denizcilik ve donanma geleneği olarak savaşa yada sefere gidecek donanma Beşiktaşta ki türbesi önünde demirleyip ,Barbarosu selamlayarak demir aldı.
Barbaros Hayreddin Paşa ile beraber karanlık sularda yitip gitmiş tüm deniz şehidlerimizin ruhları şad olsun...

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Barbaros Hayreddin Paşa'nın Seyir Sancağı.

Sancağın zemini kendinden desenli ve yeşil ipektir.Yazı ve şekiller beyaz ipek kumaşla zemine aplike edilmiştir.Üzerinde ''Fetih Suresi,Dört Halifenin isimleri,Çift başlı kılıç,pençe (el şekli) ve altı köşeli yıldız işlidir..


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Barbaros Hayrettin Paşa’nın ‘Siyon yıldızlı sancağı’
Dünya’nın en büyük arması Osmanlı’da

“1862 yılında Glasgow ‘da İngiliz tersanelerinde imal edilen ‘Orhaniye’ fırkateynine yapılan gemi arması dönemin bu ünlü savaş gemisinin burun kısmına Osmanlı ustaları tarafından işlenmiş.”

Hz. Ali ve Zülfikar kılıcı anlatımı Osmanlı donanma geleneğinde 16.ve 17. Yüzyıllarda İran ve Türkmenistan göçlerinin önemli bir yer tuttuğunun göstergesi oldu.

16. Yüzyıldan başlayan arma ve savaş araçları bir yanda Osmanlı’yı Dünya’nın en büyük deniz gücü olarak tanımlarken, bir yandada onun Asyalı karakterini anlatıyor.

16.yy’dan başlayarak dinemin Osmanlı dışındaki iki büyük Deniz gücü olan İspanya ve Portekiz’de kitlesel katliamlara uğratıldıktan sonra sürülen Yahudilerin Osmanlı ülkesine kabul edildikleri Akdeniz hakimi olarak bilinen Barbaros Hayrettin Paşa’nın sancağında görülen Siyon yıldızı, Osmanlı’ların Yahudi’lere denizlerdede koruyuculuk yaptıklarını gösteren bir kanıt olarak yorumlanıyor.

Avrupa Ajansı (AVA)
Mahir TAN- İstanbul
ÖZEL
İstanbul Deniz Müzesi ‘nde açılan ‘Osmanlı Bahriyesinde Ahşap sanatı’ adlı sergide 16.yy ‘da Akdeniz hakimi olarak ün salan Osmanlı Donanması’na ait gemi armaları, silahlar, sancaklar ve haritalar gösterime sunuldu. Sergide bir yanda 16.Yüzyılın güçlü Osmanlı Donanması’na ait gereçler ilgi toplarken bir yanda da dönemin en ünlü denizcisi olan Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa’ya ait sancak dikkatleri çekiyor. 16.Yüzyılda Akdeniz’e korku salan Barbaros sancağında İslam’a ait yazı ve simgelerin yanında bir ‘siyon yıldızı’ bulunuyor. Müze yetkililerinin sergilenen sancağın Barbaros Hayrettin Paşa ya ait Kaptan-ı Derya Sancağı’nın orijinal olduğunu ve Barbaros’un kullandığı tek sancak olarak bilindiğini söylediler.

Dünya’nın en büyük arması Osmanlı’da
İstanbul Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde açılan ‘Osmanlı Bahriyesinde Ahşap Sanatı’ adlı sergide Osmanlı Donanması’na ait olan Dünyanın en büyük gemi arması sergileniyor. 1862 yılında Glasgow ‘da İngiliz tersanelerinde imal edilen ‘Orhaniye’ fırkateynine yapılan gemi arması dönemin bu ünlü savaş gemisinin burun kısmına Osmanlı ustaları tarafından işlenmiş. 92 metre boyundaki Orhaniye Glasgow ‘da halen gemi yapımcılığı ile uğraşan R.Napier and son ltd. tarafından dönemin en güçlü savaş araçlarından biri olarak yapılmış.
İstanbul Deniz Müzesinde sergilenen armalar Osmanlı Bahriyesinin yaşam hikayesini gözler önüne seren canlı bir tarihin anlatımı. 16. Yüzyıldan başlayan arma ve savaş araçları bir yanda Osmanlı’yı Dünya’nın en büyük deniz gücü olarak tanımlarken, bir yandada onun Asyalı karakterini anlatıyor. 16.. yy’ da Arma’lar ve gemi süslemelerinde ağırlık taşıyan figürler, ‘Asya ve Çin etkisi altındaki canavar ve ejder motifleriyle süslenmiş, resimlerdeki insan figürleri ise çekik gözlü Türkmen savaşçılarından oluşuyor. Sancak ve denizci haritalarında garip bir şekilde İslam’a ait yazı ve tahta oymaları Davut yıldızı ile birlikte yer alıyor. Osmanlı Donanması’nı Akdeniz’de gücünün doruğuna ulaştığı 16. Yüzyıl’da ‘Dünyanın en korkulan sancağı’ Barbaros Hayrettin Paşa sancağında ise İslam dinine ait bazı simgeler ve kurandan ayetler , ‘Siyon yıldızı’ ile birlikte yer alıyor. 16.yy’dan başlayarak dinemin Osmanlı dışındaki iki büyük Deniz gücü lan İspanya ve Portekiz’de kitlesel katliamlara uğratıldıktan sonra sürülen Yahudilerin Osmanlı ülkesine kabul edildikleri Akdeniz hakimi olarak bilinen Barbaros Hayrettin Paşa’nın sancağında görülen Siyon yıldızı, Osmanlı’ların Yahudi’lere denizlerdede koruyuculuk yaptıklarını gösteren bir kanıt olarak yorumlanıyor. İspanyol ve Portekiz donanmasının önderliğinde Preveze’de Barbaros komutasındaki Osmanlı donanması arasındaki savaşta Haçlı bayrağı taşıyan donanma karşısında sancağında Siyon yıldızı bulunan savaş gemilerini bulmuştu. Akdeniz’de Haçlı bayrağının koruması altında seyreden ticaret filolarının İspanyol, Venedik, Floransa ve Cenovalı hristiyan tüccarları karşısında, Barbaros’un siyon yıldızlı sancağı tarafından korunan Yahudi tüccarların sürdürdüğü bir ticaret savaşının varlığını ortaya koyuyor Babaros Hayrettin Paşa’nın ‘tartışmalı’ sancağı…

Türkmen devleti Osmanlı
İstanbul, Beşiktaş’ta bulunan Deniz Müzesinde yer alan tarihi açıdan önemli kaynaklar içeren sergide dikkat çeken bir başka nokta ‘Osmanlı armaları, ahşap kabartmaları ve sancaklarında öne çıkan Türkmen ve Asyalı karakter oldu. Gemi armalarında Türkmen başlıkları, isimlerde zikredilen Türkmen oymakları ve yazılarda ön plana çıkan Hz. Ali ve Zülfikar kılıcı anlatımı Osmanlı donanma geleneğinde 16.ve 17. Yüzyıllarda İran ve Türkmenistan göçlerinin önemli bir yer tuttuğunun göstergesi oldu. Ağaç kabartmalarda Osmanlı Vezir ve saray erkanının bile Asyalı tiplerden oluştuğu, ejder ve deniz canavarı resimlerinin süslemelerde ana figürleri oluşturduğu 16. Ve 17. YY dan sonra , daha çok İngiltere’de inşa edilmeye başlanan gemilerde görülen Batı’lı süsleme tarzı ağırık kazanmaya başılıyor sergide tanıtılan Osmanlı Bahriyesi görsel tarihine bakarak. Belki de Osmanlı’ nın kısa hikayesi bu sergi..


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Barboros Hayreddin Paşa Nasıl Ölmüştür?
Aslen Vardar yenicesinden olan babası Yakup Ağa, bir Osmanlı sipahisiydi ve 1461 yılında Midilli'nin fethi sırasında Fatih Sultan Mehmed ile birlikteydiAsıl adı Hızır olduğu halde Barbaros ve Hayreddin lakaplarıyla tanınır. Batılılar havuç rengine çalan kırmızı sakalından dolayı, ağabeyi Oruç'a verdikleri

"Barbarossa" adını daha sonra Hızır içinde kullandıklarından Barbaros diye tanınmış, Hayreddin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim takmıştır.

Barbaros Hayreddin Paşa, kardeşleri İlyas ve Oruç ile beraber birçok deniz savaşında bulundu. Diğer kardeşi İshak ise Midilli'de kaldı.
Barbaros Hayreddin Paşa, Cezayir seferine Oruç Reis ile birlikte çıktı. Cezayir'in fethedilmesinden sonra Oruç Reis, Cezayir'e Bey oldu.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Barbaros Hayreedin Paşa, İshak ve Oruç Reis'ler şehit olunca Cezayir Beyliği'ne atandıBeylerbeyi ünvanını alan Barbaros Hayreddin Paşa, İstanbul'a gelip 1534 yılında Kaptan-ı Derya oldu.

Bir çok zafer kazanan Barbaros, Avrupa'da nam saldıAvrupalılar çocuklarını Barbaros geliyor diye korkutur hale geldiler. 5 Temmuz 1546 tarihinde vefat eden Barbaros Hayreddin Paşa, sağlığında Beşiktaş'ta yaptırdığı medresenin yanındaki türbesine defnedildi.
Onun ölümü için "Mate reisü'l-bahr-Denizin reisi öldü" denildi.
Barbaros Hayreddin Paşa zamanında Osmanlı denizciliği gücünün zirvesine ulaşmış, onun mektebinde yetişen değerli denizciler ve teşkilatlı tersane sayesinde bu güç varlığını bir süre daha devam ettirmiştir.
Barbaros Hayreddin Paşa, alim ve cesur bir komutandı. İri yapılı ve kumral tenliydiSaçı, sakalı, kaşları ve kirpikleri çok gürdüÖmrü denizlerde geçtiğinden Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca gibi Akdeniz dillerini çok iyi bilirdi. Çinili Hamam kendisine aittir. Oğulları Mehmed Paşa, Hasan Paşa ve Vali Paşa'dır.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Konu Sevda tarafından (19 Aralık 2012 Saat 18:25 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
barbaros, d1483, derya, hayreddin, kaptanıi, ö1546


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Barbaros Hayrettin Paşa Sancağı Zen Tarih 0 21 Mayıs 2014 07:04
Barbaros Hayreddin Paşa Zen Tarih 0 21 Mayıs 2014 07:03
Barbaros Hayreddin Paşa (Barbaros Hayreddin Paşa Hakkında) Zen Tarih / Siyaset 1 20 Şubat 2012 22:33
Barbaros Hayreddin Paşa 'ya Arapların İhaneti Kacak Tarih 1 02 Aralık 2011 23:42
Barbaros Hayrettin Paşa’nın Sancağı Sihir Tarih 1 06 Ekim 2011 13:56