IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30 Nisan 2011, 14:27   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
1821-1922 Müslüman Kaybi




1821-1922 Müslüman Kaybi


Mehmet Suat

Istanbul Mektubu



Bugün Türkiye'de yasayan ailelerin kökeninde Balkanlardan ya da Kafkaslardan gelmis en az bir fert bulmak sanirim zor olmasa gerek. Ve bu kisiler büyük ihtimalle 1812-1922 yillari arasinda bugünkü Türkiye topraklarina göç etmislerdir. Nedendir bilinmez 19. yüzyilin sonu ile 20. yüzyilin basindaki dönemde sürekli olarak Osmanli'nin son dönemindeki Hiristiyan nüfusun ne kadar aci çektigi ve ne kadar kayba ugradigi konusulur durur. Elime 1995'de yayimlanmis bir kitap geçinceye kadar ben de öyle düsünenlerdendim. Bu yazimda sizlere University of Louisville'de tarih profesörü olan Justin McCarthy tarafindan yazilmis olan The Death and Exile, The Ethnic Cleansing of Ottoman Muslims 1821-1922 (The Darwin Press, 1995) adli kitabin tanitimini yapmaya çalisacagim. Yazar, kitabinda elde ettigi bulgularin ve çikardigi rakamlarin kendisini ne kadar sasirttigini itiraf etmekte, 1800'lerin basinda yalniz Anadolu'da degil, bugünkü Rusya ve Ukrayna'nin güneyinde, Kafkaslar'da ve Kirim'da ve Balkanlar'da Müslüman halkin hakim çogunluga sahip oldugunu belirtmektedir. 1821 ile 1922 tarihleri arasinda 5 milyon civarinda Müslüman nüfusun zorla sürgün edildigini ve 5,5 milyondan fazla Müslümanin da öldügünü vurgulamaktadir. Bati okullarinda okutulan tarih kitaplarinda Bulgar, Ermeni ve Yunanlarin ne kadar kayba ugradiklari ve mazlumiyetlerinden bahsedilmesine ragmen Müslüman ölümlerinin bir satir bile islenmedigini bilmekteyiz. McCarthy, bölgedeki yakin tarihin daha iyi anlasilabilmesi için bu eksikligin giderilmesinin gerekli oldugu önemle vurgulamaktadir. Bu konunun Batili tarihçilerce aslinda bilindigini ama akademik ortamda anlatilmasi halinde anlatanlarin dislanma tehlikesi ile karsi karsiya kaldigini da söylemektedir. Batida Türklerin geleneksel görüntüsünün mazlumdan çok zalim olarak verilmesinin önemli sebebinin 19. yüzyil irkçiligi oldugunun da altini çizmektedir. Sayilarla ilgili olarak daha çok Yunan, Bulgar ve Rus arsivlerinden yararlandigini, çikan sonucun çarpici olmasi bakimindan farkli kaynaklar arasindan en düsük kayip rakamlarini seçerek minimum bir tahminde bulundugunu söylemektedir. Ölümlerin ekseriyetinin saldiri; kalan kisminin ise, umumiyetle, açlik ve hastalik neticesinde gerçeklestigini belirtmektedir. Kitaptan aldigim asagidaki tablo (sayfa 339), kayiplari, bölgelere göre özetlemektedir.




Müslüman Ölümleri ve Göçü



Ölümler


Göçe Zorlananlar

Yunan Devrimi

25,000


10,000


(yola koyulanlar)

1827-29 Kafkas Savaslari

Bilinmiyor


26,000


(yasayanlar)

Kirim Sürgünü

75,000


300,000


(yola koyulanlar)

Kafkas Sürgünü

400,000


1,200,000


(yola koyulanlar)

Bulgaristan 1877-78

260,000


515,000


(yola koyulanlar)

1877-78 Dogu Savasi

Bilinmiyor


70,000


(yasayanlar)

Balkan Savaslari

1,450,000


410,000


(yola koyulanlar)

1905 Kafkaslar

Bilinmiyor


Bilinmiyor


1914-21 Dogu Anadolu

1,190,000


900,000


(içteki mülteciler)

1914-22 Kafkaslar

410,000


270,000


(yola koyulanlar)

1914-22 Bati Anadolu

1,250,000


480,000


(yola koyulanlar)




1,200,000


(içteki mülteciler)

Toplam

5,060,000


5,381,000


Not: Kaybolan askeri erkan (subay ve erat) ve devlette çalisanlarin çogu bu tabloya eklenmemistir.

Yazarin bu tablo ile ilgili yazdigi nota dikkat edecek olursak tüm Osmanli-Rus savaslarinda Anadolu'dan savasmaya gidip de ölen insanlarin sayisi bu rakamlara dahil edilmemistir. Sistemik olarak Balkanlar ve Kafkaslardaki göçe zorlama ve imha uygulamasinin görünür saiki milliyetçilik akimlari iken, arkaplanda güdümleyen gücün Rus Imporatorlugunun yayilma emellerinin oldugu da islenmektedir. Kitapta bu kiyimin siddetine söyle isaret edilmektedir (sayfa 340):

"The true fate of these Muslims was only understood by those contemporaries who saw the dead and the dying, such as the railway offical in Ottoman Bulgaria in 1878 who found one small Turkish girl alive among the frozen bodies of 400 refugees, some of whom must have been her family. The fate of these Muslims was the fate of her family, driven from their homes to die. It was also the fate of the small girl, rescued by strangers. The descendantes of this girl as well as of all the others who survived form much of the citizenry of the modern TurkishRepublic"

Yunanistan'da ise baskaldirmanin 1821'de Osmanli devlet temsilcilerinin öldürülmesiyle baslamasindan sonra is Ortodoks kilisesinin destegiyle tüm Türk halkinin öldürülmesine kadar götürülmüs. Hatta çogunlugun Türkçe konustugu Mora yarimadasindaki kiyimdan kaçanlar canlarini ancak Atina yakinlarindaki Osmanli askeri garnizonlarina siginarak kurtarmislar (sayfa 10-11).

Balkanlardan bu kaçislar cumhuriyetin ilk yillarina kadar devam etmis, gelen nüfusun büyük bir çogunlugu genelde Türkiye'nin Marmara ve Ege bölgelerinin çesitli yerlerine yerlestirilmisler. Kafkaslardan gelenler ise çogunlukla Karadeniz bölgesine dagilmislar. Gelislerinin hikayesini ve çektikleri acilari, bu satirlari okuyan bir kisim okuyucularin dedelerinden ninelerinden dinlemis olmalari mümkündür, sanirim.

Anadolu'da kaybedilen Müslüman nüfusun eyaletlere göre dagilimini da asagidaki tablo vermektedir (sayfa 229). Bu tablo Dogu Anadolu'da 1912-1922 arasindaki kaybin kaba bir bilançosunu vermektedir.




Osmanli devletinde Dogu Eyaletlerinde
Ölen Müslüman Nüfus 1912-22

Eyalet
Kaybedilen nüfus
Nüfusa orani (%)
Van

194,167


62

Bitlis

169,248


42

Erzurum

248,695


31

Diyarbekir

158,043


26

Mamuretülaziz

89,310


16

Sivas

186,413


15

Haleb

50,838


9

Adana

42,511


7

Trabzon

49,907


4




Oran olarak en büyük kaybin Ermeni nüfusun bir hayli kalabalik oldugu Van, Bitlis, Erzurum gibi eyaletlerde olmasi bayagi düsündürücüdür.

Kitaptaki diger bir ilginç nokta da Lazlarin aslinda Gürcü kökenli oldugunu, zulümden kaçip Türkiye'nin dogu Karadeniz kiyilarina yerlesene kadar da denizi görmedikleri idi. Lazlar 20. yüzyilin baslarina kadar Gürcistan'in daglik bölgelerinde yasamakta imisler.

Bu yazida mübarek Ramazan ayinda okuyucularin moralini bozmaktan çok bazi gerçeklerin ortaya konmasina veya hatirlatilmasina yardimci olmaya çalistim. Cumhuriyetin kurulusuna kadar olan son yüzyildaki Müslüman insan kaybinin boyutunun ne kadar büyük oldugunu bir nebze aktardim, sanirim.

Ramazan bayraminizi tebrik eder saglik ve huzur dolu günler niyaz ederim.



Kaynak: Anadolu dergisi, Volume 7, No 4, 1997

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
kaybi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
1821-1922 Müslüman Kaybı Zen Tarih 0 24 Mayıs 2014 22:56
1821-1822 yıllarında Mora, Sisam, Sakız olayları Zen Tarih 0 22 Mayıs 2014 13:42
Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski (1821 - 1881 ) Damla Edebi Şahsiyetler 0 11 Eylül 2011 12:43
Agir Kan Kaybi ad3m Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 04 Eylül 2006 14:15