IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 17 Mayıs 2014, 16:11   #1
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Lisan Mektebi




Osmanlı modernleşmesinin önemli teşebbüslerinden biri de devlet memurlarının yabancı dil öğrenmeleri meselesidir. Osmanlı Devleti’nde tercümanlık gibi yabancı dil bilgisini gerektiren memuriyetler 1821’e kadar Fenerli Rum Beylere bırakılmış ve bu tarihten sonra da Müslümanlar bu göreve getirilmiştir. Tercüme Odası’nın 1860’lardan sonra Osmanlı idari teşkilatında yabancı dil öğretilen bir okul olma misyonunu yitirmesiyle Lisan Mektebi açılmıştır. Bu çalışmada, birçok defa açılıp kapatılan Lisan Mektebi’nin kuruluşu, ders programları ve öğretim kadrosu belgelere dayalı olarak incelenmiştir.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


1874 yilinda Bâb-ı Âli Hariciye Katipleri’nin lisan mektebi olarak yapilmis bina

XVII. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde belirgin bir şekilde siyasi, idari, ekonomik, toplumsal ve askeri bakımdan duraklama başlamıştır. Bu duraklamayı takiben devletin bütün kurumlarında bozulma ile birlikte çözülme de ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti, XVII. yüzyılda batıda Almanlarla ve doğuda İranla uzun ve yorucu savaşlarla karşı karşıya kalmış, XVIII. yüzyılda bu savaşlara Rusya da katılmıştır. 1683 Viyana yenilgisini izleyen 16 yıl boyunca yapılan savaşlar ve kaybedilen topraklar bu bozulmayı daha da belirginleştirmiştir. XVIII. yüzyılın başından itibaren Osmanlı yönetimi kaybedilen toprakları kazanma arzusuna kapılmış, savaşlarda görülen başarısızlık askeri sınıfın yerine kalemiye memurlarının önem kazanmasına yol açmıştır. Özellikle Reisiülküttap Mehmed Rami Efendi’nin Sadrazamlığa atanması bunun en önemli ve en belirgin göstergesidir.
Lale devrinde devlet Batı’ya açılmış Paris, Viyana, Varşova ve Rusya’ya yollanan elçiler yalnızca diplomatik görüşmelerde değil Batı diplomasisi, kültürü, sanatı, sanayii, tarımıyla birlikte askeri ve teknolojik gücü hakkında bilgi edinmeye ve bunları birer rapor halinde sunmaya başlamışlardır. Bu raporlar içinde en önemlisi Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin sefaretnamesidir. Aynı zamanda Lale devri Osmanlı düşünce hayatının uyanışına da zemin hazırlamıştır. Bu dönemde edebi eserler başta olmak üzere kültürel ve bilimsel eserlerin Arapça ve Farsça’dan Türkçe’ye çevrilmesi için çalışmalar yapılmıştır. Bu dönemde matbaanın açılması ve sayısı az da olsa kitap basılması, Yalova’da ilk kâğıt fabrikasının kurulması önemli adımlardır.

Osmanlı modernleşmesinin ilk ciddi teşebbüsü III. Selim’le başlayan Nizam-ı Cedid hareketidir. III. Selim XVIII. yüzyıl ıslahatçı geleneği içinde yetişmiş, veliaht iken ihtilal öncesi Fransası’nın son kralı olan XVI. Louis ile mektuplaşmış ve ondan tavsiyeler almıştır. Nizam-ı Cedit ıslahatı ilk önce askeri alanda görülmüştür. Deniz Mühendishanesi’nin yanında Humbarahane (1792) ile Mühendishane-i Berr-i Hümayun (1794) okulları açılmış, bu okullarda ders vermeleri için başta Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesinden yabancı uzmanlar getirilmiş ve Arapça’nın yanında Fransızca mecburi ders olarak okutulmaya başlanmıştır.XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren askeri reformun ihtiyaçları yalnız yabancı uzmanların görevlendirilmesini değil, Batılı matematik ve diğer bilimsel eserlerin çevrilip basılması yolunu da açtı. Artık Osmanlılar yeni bilgilerini bir zamanlar aşağılamaya alışık oldukları “barbarların dilleriyle” öğrenmek zorundaydılar.

III. Selim’in önemli bir modernleşme girişimi de 1793’te ilk daimi elçiliklerin Londra Viyana, Berlin ve Paris’te açılması olmuştur. Bu elçilik maiyetlerinde bulunan memurların bir kısmı Mahmut Raif Efendi ve Seyyit Mustafa gibi başta Fransızca olmak üzere bazı Batı dillerini, Batı toplumunun yaşam tarzlarını öğrenmişler, Avrupa’da hüküm süren devrimci fikirleri yakından tanımışlar ve Avrupa’nın çeşitli kesimleriyle ilişkiler kurmuşlardır. Böylece yüzleri Batı’ya dönük aydın bürokrat tipinin tohumları atılmıştır. Bu zamana kadar dış politikanın yürütülmesinde birinci derecede aracı olan yerli Hristiyanların yanında Türklerin de yer almalarını sağlayacak ve gittikçe onların yerini dolduracak olan bir gelişmeye giden yollar açılmıştır. Avrupa ile devletin doğrudan doğruya teması demek olan bu teşebbüs Tanpınar’a göre “Batı’yı görmüş devlet adamları yetiştirmenin o devir için en iyi yolu”ydu.


Yabancı dildeki bu gelişmelerle birlikte Osmanlılar Batı dilleriyle ilgili bilgi edinme ve Avrupa’daki olaylar ve ilişkilerden haberdar olma konusunda hâlâ Divan-ı Hümayun Tercümanlarına bel bağlamak zorundaydılar. Bu durum 1821’de patlak verecek olan Yunan İsyanı’na kadar devam edecektir.

XIX. yüzyılın ortalarında bir Avrupa dilini bilmek, hükümet nezdinde bir kariyer elde etmeyi amaçlayan genç Türkler için vazgeçilmez bir nitelik haline gelecek ve bu dillerin öğrenildiği Tercüme Odası terfi ve iktidar olma yolunda ordu ile sarayın yanında yerini alacaktır.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
lisan, mektebi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Bahriye Mektebi Zen Tarih 0 17 Mayıs 2014 14:16
Sıbyan Mektebi Nedir? Osmanlı'da Sıbyan Mektebi ve Diğer İsimleri Zen Tarih 0 12 Mayıs 2014 22:41
Hüseyinin Mektebi Ecrin İslamiyet 0 17 Mart 2014 17:47
Lisan - Ziya GÖKALP Sevda Şairler ve Şiirleri 1 04 Kasım 2012 09:23
Lisan-ı Hat ile Aşk-ı Nebi' Hilye-i Şerif Sergisi Açıldı Cemalizim Kültür ve Sanat 0 13 Nisan 2012 23:14