IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 18 Eylül 2019, 06:33   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Beyaz Yılan




Çok çok eskiden asil bir kral yaşarmış. Kalplere hükmeden, herkes tarafından çok sevilen biriymiş. Krallıkta meydana gelen her şeyi sihirli bir şekilde bilirmiş. Krala her gece akşam yemeğinden sonra güvenilir hizmetkârı tarafından bir yemek verilirmiş. Hizmetkâr bile bu yemeğin ne olduğunu bilmezmiş. Bir gün öğrenmeye karar vermiş. Kapağını kaldırmış ve beyaz bir yılanın öldürülerek yemek olarak pişirildiğini görmüş. Bir lokma almış ve yemiş. Daha sonra dışarıdan sesler duymuş. Serçeler kraliçenin kayıp yüzüğünü göletteki ördeğin yediğinden söz ediyorlarmış. Uşak ördeğin yanına gidip ördek ile konuşup ördekten rica ederek yüzüğü almış. Daha sonra onu kraliçeye vermiş. Kral onu ödüllendireceğini söylemiş. -Majesteleri, ben sadece bir at ve birazda yol parası isterim. Uzaklara gitmek ve dünyayı görmek istiyorum. Artık hayvanları anlama gücüne sahip olan uşak, mutluluk içinde ormana doğru at sürerken yosunlara dolanmış üç çaresiz balığa denk gelmiş: -Ne kadar kötü bir şansımız varmış, böyle çaresizlik içinde öleceğiz.

İyi kalpli uşak balıkları kurtarmış ve suya bırakmış.-Seni hatırlayacağız ve iyiliğinin karşılığını ödeyeceğiz. Uşak patika boyunca yoluna devam etmiş. O esnada birinin bağırdığını duymuş. Patikada yürümekte olan karıncalar kralını görmüş. -İnsanoğlu ve onun sakar atları niye yollarda bize dikkat etmezler ki? O şaşkın at ağır toynaklarıyla benim halkımın üstüne hiç acımadan basıyor. Seni hatırlayacağız. Bir iyilik bir iyiliği doğurur. Yolunu değiştiren uşak ormanın derinliklerine yönelmiş. Ormanda iki yaşlı kuzguna denk gelmiş. Kuzgunlar kendi başlarına yaşasınlar diye yavrularını yuvadan atıyorlarmış. Korku içindeki yavrular ağlamışlar: -Ne kadar çaresiziz yavrularmışız biz. Karnımızı kendimiz doyurmalıyız ama henüz uçamıyoruz. Burada açlıktan ölmekten başka ne yapabiliriz? Uşak atından inmiş ve çevreden buğday, arpa toplamış. Üç kuzgun yavrusu buğday ve arpaları yemişler. Sonra uşağa bakmışlar: -Seni hatırlayacağız. Bir iyilik bir iyiliği doğurur. Uşak büyük bir şehre varmış. Kralın çığırtkanı burada halka bir duyuru yapıyormuş. -Kralın kızı evlenmek istiyor. Ama onunla evlenmek isteyen zor bir görev başarmalı. O görevi başaramazsa bedelini canıyla ödeyecek.

Uşak sarayın bahçesine gitmiş ve kralın kızını görüp ona aşık olmuş. Krala gitmiş ve onun kızıyla evlenmek istediğini bildirmiş. Uşağı bir kayığa bindirip denizin ortasına götürmüşler. Kral daha büyük bir tekneyle oradaymış. Ardından yüzüğünü suya atmış ve uşağa görevini söylemiş:-Eğer sudan yüzüksüz çıkarsan dalgaların arasında boğulana kadar defalarca suya atılacaksın. Haberin olsun. Çok şaşıran ve çaresiz kalan uşak hiçbir şey yapamadan suya bakakalmış. O sırada üç balık su üstüne gelerek uşağa bir deniz kabuğu vermişler. Balıklar gülümseyerek giderken uşak deniz kabuğunu açıp yüzüğü görmüş. Sevinç içinde krala gitmiş. Ancak prenses öfkeliymiş ve bir görev daha tamamlamasını istemiş. Ondan sonra evliliği kabul edecekmiş. Öfkeli prenses uşağı bahçeye çıkarmış. On çuval darı tohumunu hava kararırken bütün bahçeye serptirmiş. -Yarın sabah güneş doğmadan önce bunların geri toplanması gerek. Bir tanesi bile eksik olmayacak. Umudunu yitiren uşak pes etmiş ve tohumların arasında oturup gözlerini kapamış. Gece olmuş ve gün doğmuş. Gözlerini açtığında karşısında on çuval dolusu darı tohumunu görmüş. Başlarındaki gülümseyen krallarıyla birlikte binlerce karınca oradaymış. Mutlu olan uşak prensesin geldiğini görmüş. Prenses çok şaşırmış ama hala tatmin olmamış. Prenses her nasılsa hala kalbini yumuşatamıyormuş.



-Seninle evlenebilmem için bir görevi daha tamamlamak zorundasın.-Tabi ki leydim. Sizin arzunuz benim için emirdir. -Bana hayat ağacından altın bir elma getirmek zorundasın. Çok şaşıran uşak altın elmayı bulmak için krallığı terk etmiş. Günler boyu amaçsızca dolaşmış çünkü hayat ağacının nerede olduğunu bilmiyormuş. Yorulmuş, ayakkabıları yıpranmış. Bir ağacın altında dinlenmeye karar vermiş ve gözlerini kapamış. Gözlerini açtığındaysa üç kuzgun yavrusunu dizlerinin üstünde bulmuş. Altın elmaysa kucağında duruyormuş. -Biz senin açlıktan ölmekten kurtardığın o üç yavru kuzgunuz. Biz büyüyüp de senin altın elmayı aradığını duyduğumuzda denizin üstünden uçup hayat ağacının olduğu yere gittik ve sana altın elmayı getirdik. Mutlu olan uşak elmayı prensese götürmüş ve elmayı gören prensesin kalbi yumuşamış. Prenses elmayı ikiye bölmüş ve birlikte yemişler. Sonrada evlenip sonsuza dek mutlu yaşamışlar.

alıntı

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
beyaz yılan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Beyaz Yılan Ein Hayvanlar Alemi 3 23 Şubat 2023 18:11
Trend alarmı: Yılan derisi baskıları Bu yıl, sıklıkla karşımıza yeniden çıkan ve çıkmaya devam edecek olan yılan derisi NerqiS Moda Trendleri 0 08 Kasım 2018 22:48
45 Yılan Besleyen Yılan Bağımlısı Desmont Fotoğraf Kulübü 2 06 Aralık 2014 23:22
Yılan Otu - Siyah Yılan Kökü Zen Sağlık Köşesi 0 06 Haziran 2014 17:59
- Beyaz Yılan Efsanesi / Çin Hesna Tarih 0 07 Nisan 2010 13:38