Çevrimdışı

Çay ve Kahve Tüketimi Panik Atağı Tetikliyor





Günümüzde en yaygın psikolojik sorunlardan biri olan panik atak, bir anda kişinin tüm yaşantısını ele geçirebiliyor.
Panik atak; korku, endişe ve kaygı sendromunun son 5-10 dakikasında tepkilerin zirveye çıktığı, yaklaşık 40- 45 dakika sonra da ister istemez kaybolan atak türüdür. Hastalığın belirtileri arasında, göz bebeklerinin büyümesi, karın ağrısı, baş ağrısı ve dönmesi hissedilmesi, kalbin deli gibi atması ve nefesinin sıklaşması gibi duyguların olduğunu ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Kerem Doksat, ortalama 1 saatin sonunda nöbetin son bulduğunu, son bulduktan sonra da kişiyi bitkin bir hale getirdiğini iletti.

Panik atak nöbetleri, en çok ergenlik dönemi sonrasında ortaya çıkıyor

Herkeste, her yaşta görülebilen panik atak nöbetleri, en çok ergenlik dönemi sonrasında ortaya çıkıyor. Toplumun yüzde beşinde görülen bu hastalık, ileri boyutlara vardığında kaçınılmaz olarak depresyonu da işin içine ilave ediyor.
Çay ve kahve kullanımının panik atağı tetiklediğini söyleyen Doksat, hastalardan bunların azaltmalarını hatta içmeyi bırakmalarını istediklerini bildirdi.
Prof. Dr. Kerem Doksat, çok hafif vakalarda bilişsel davranışçı psikoterapilerin işe yaradığını fakat bunların çok bilgece yapılması gerektiğini söyledi. Daima prensip olarak ilaç kullanılması gerektiğini de söyleyen Doksat, bağımlılık yapan ilaçları çok ağır vakalar dışında kullanmanın doğru olmadığını iletti.

 

Çevrimdışı

Uzmanlar, aşırı kahve ile alınan kafein miktarının günde 5-10 fincandan sonra sağlığı tehdit eden bir hale geldiğini bu durumlarda kafeinizm sendromunun ortaya çıktığını vurguladı.



Günde 5-10 fincandan fazla kahve tüketiminin anksiyete (kaygı) ve panik atağı tetikleyebileceğine dikkat çeken uzmanlar, özellikle hamilelerin aşırı tüketimden kaçınmaları gerektiği uyarısında bulunuyor.

Prof. Dr. Tayfun Uzbay, aşırı kahve tüketimi ile ortaya çıkan kafeinizm sendromunun sinirlilik, düzensiz kalp atışları ve iştah kaybına neden olduğunu söyledi.

Prof.Dr. Uzbay, günde 5-10 fincandan fazla kahve tüketimi ile kafeinizm sendromunun ortaya çıktığını belirterek şunları söyledi:“Duyarlı bireylerde kulaklarda aşırı çınlama, orta derece delirium (akut beyin yetmezliği) ve aşırı eksitasyon gibi belirtilerle karakterize duyusal bozukluklara neden olabilir. Bu belirtiler anksiyete (kaygı) belirtilerine benzer ve ortaya çıkan sendrom ‘kafeinizm’ olarak tanımlanır. Kafeinizm Sendromu genellikle günlük 1000 mg’ın üzerindeki dozlarda sıklıkla rastlanan bir durumdur. Bu dozda kafein miktarı, yüzde kızarma, sinirlilik, düzensiz kalp atışları, iştah kaybına sebep olabilir. Bu belirtiler oluştuğunda kafein tüketimini kesmek gerekir.”

Kafein yoksunluğu baş ağrısı yapıyor

Kafein yoksunluğuna yönelik en sık karşılaşılan sorunun baş ağrısı olduğunu belirten Prof. Dr. Uzbay, “Buna ilave olarak uyuşukluk, enerji azlığı ve yorgunluk, iş motivasyonunda bozulma, özgüven ve kendini iyi hissetme duygusunda azalmanın yanı sıra sinirlilik, çabuk öfkelenme, bulantı, soğuk ve sıcak basmaları, kaslarda ağrı ve sertlik hissi gibi istenmeyen birçok etki kullanış sıklığı, kullanılan doz ve kişinin bireysel özelliklerine bağlı olarak çıkar.” dedi.

Uzbay, günde 600 mg doz gibi yüksek doz kafeinin 6-14 gün arasında kullanılmasının “kafeine fiziksel bağımlılık gelişimi için yeterli bir süre” olduğunu belirterek “Bağımlılık gelişen kişilerde yoksunluk semptomları 12-24 saat içinde ortaya çıkmaya başlar ve 20-48 saatte en şiddetli seviyesine ulaşır.” dedi.

Aşırı tüketime dikkat edilmeli

Kafeinin anksiyete (kaygı) ve panik atak öyküsü olanlarda anksiyeteyi ve panik atakları tetikleyebildiğini de belirten Uzbay, “Bununla beraber aşırı düzeyde tüketilmedikçe normal dozlarda alınan kafeinin anksiyete ve panik atak üzerine önemli bir yan etkisi yoktur” dedi.

Gebelik döneminde kahve tüketimine dikkat

Uzbay, gebelik döneminde sürekli olarak kahve tüketilmesinin düşük riski yaratabileceğine dikkat çekerek “Günlük kafein tüketimi 300 mg’ı aştığında fötal gelişimi etkiliyor ve düşük riski oluşabiliyor. Emziren annelerde kafein süte geçerek bebek için tehdit oluşturabiliyor. Sonuç olarak gebelik ve emzirme dönemlerinde kafein tüketiminden ve kafein içeren içecek ve yiyeceklerden durmakta yarar var.” önerisinde bulundu.

TrtHaber

 

Çevrimdışı

Şükür panik atağından, manik krizlerine, depresif modlarına kadar tetiklenmediğimiz bir şey kalmadı :ı İçtiğimiz kahve de tuzu biberi olsun n'apalım.

__________________

 

Çevrimdışı

Bende enerji veriyo panikatak oldugumu hic hissetmedim icince

__________________

Meğer candan öte bir can daha varmış..
Ve onun adı evlatmış..
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

 

Çevrimdışı

Maalesef doğru bir tespittir. Panik atak gibi çok tatlı bir hastalığa sahip olanlar daha iyi anlayacaktır. Ne yazık ki küçük evhamlar ya da anlık korkular panik atak değildir. Çoğu zaman kahve sevmiyorum ben ya dediğimde nasıl sevmezsin kahveyi sevmeyen mi olur dediklerinde cevaben acı acı gülmemin tek sebebi maalesef bu tespit.