Çevrimdışı

Hacettepe Üniversitesi’nin anketine göre Türkiye’de, 65 yaş ve üzeri nüfusun oranı ilk kez yüzde 8’e ulaştı. Doğurganlık kadın başına 2,26, çocuk doğumların yüzde 48’i sezaryenle oldu. Türk kadının boy ortalaması 1.58, üçte biri de şişman


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü öncülüğünde, Kalkınma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK işbirliğiyle hazırlanan 2013 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nın (TNSA-2013) sonuçları, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın da katıldığı toplantıda açıklandı. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye halen genç bir nüfus yapısına sahip ve ülkedeki nüfusun yarısı 30 yaşın altında bulunuyor. Toplam nüfusun yüzde 26’sının 15 yaşın altında olduğu Türkiye’de 65 yaş ve üzeri nüfusun oranı ilk kez yüzde 8’e ulaştı. Araştırma Türkiye’yi temsil eden bir örneklemde, 11 bin 794 hane halkı ve doğurganlık çağındaki (15-49 yaşlarındaki) 9 bin 746 kadın ile görüşmeler yapılarak gerçekleşti.

Sezaryen arttı kürtaj azaldı
Türkiye genelinde evli ve doğurgan çağdaki kadınların yüzde 75’inin gebeliği önleyici yöntem kullandığı belirlendi. Bu düzey son 10 yılda gebeliği önleyici yöntemlerin kullanımının neredeyse sabitlendiğini gösterdi. Bu durum doğurganlıkta gözlemlenen durağanlıkla uyumlu seyretti.

Son 5 yıldaki doğumların yüzde 97’si bir sağlık kuruluşunda gerçekleşti. Doğumların neredeyse yarısı (yüzde 48) sezaryen yöntemiyle gerçekleştirildi. Sezaryen doğumlarda 5 sene öncesine göre yüzde 11’lik artış gözlendi. Her yüz gebelikten 5’i isteyerek düşük (kürtaj) ile sonlandı. Bu oran 5 yıl öncesine göre yarı yarıya azaldı.

Hane halkı 4.5 kişiden 3.6 kişiye indi
Son 20 yılda Türkiye’deki ortalama hane halkı büyüklüğü 4,5 kişiden 3,6 kişiye düştü. Türkiye’deki hane halklarının yarısı 4 ya da daha fazla kişiden, hanelerin yüzde 9’u ise tek kişiden oluştu. TNSA-2013 sonuçları 6 yaşın üzerindeki nüfus içinde kadınların yüzde 28’inin, erkeklerin ise yüzde 16’sının ya hiç okula gitmediğini ya da ilkokulu bitirmediğini gösterdi.

Çocukların yüzde 10’u bodur
TNSA-2013 sonuçları, Türkiye’de 5 yaşından küçük her 10 çocuktan birinin boyunun yaşına göre kısa olduğunu gösterdi. Türkiye’de kronik beslenme sorunları sonucu oluşan bodurluğun, kırsal alanlarda, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ve annesi hiç eğitim almamış ya da ilkokul bitirmemiş çocuklar arasında daha yaygın olduğu görüldü. Bunun yanı sıra her 10 çocuktan biri obez olarak tespit edildi.

Türk kadınının üçte biri şişman
Türkiye’de kadınların ortalama boyu 158 santimetre. Beden Kitle Endeksi’ne göre kadınların yüzde 29’u kilolu; yüzde 27’si ise obez. Bir başka ifade ile Türkiye’de her 10 kadından 6’sı aşırı kilolu olarak kayıtlara geçti. Kadınların (15-49 yaş) yüzde 31’i kendi ev işleri dışında gelir getiren ya da getirmeyen bir işte çalışıyor. Çalışan kadınların sadece yarısı sosyal güvence kapsamında. Kadınların çalışmama nedenleri arasında ilk sırayı çocuk bakımı ve gebelik (yüzde 24) ikinci sırayı ise eşinin ya da ailesinin çalışmasına izin vermemesi (yüzde 15) aldı.

Kadınlar 21’inde evleniyor
Türkiye’de 25-49 yaş grubundaki kadınlar için ilk evlenme yaşı son beş yıl içerisinde değişmeyerek 21 oldu. Erken yaşta yapılan evliliklerde, 15-19 yaş grubundaki kadınların yüzde 7’sinin evlendiği görüldü. Bebek ölüm oranı azalırken, son 5 yılda doğan her bin bebekten 13’ünün bir yaşına gelmeden öldüğü belirlendi. Bu rakam 2008 yılında 17 idi. Türkiye’de doğurganlık düzeyi kadın başına ortalama 2,26 çocuk seviyesinde yer aldı.

Doğumlar ileri yaşlara ötelendi. Kadın başına ortalama çocuk sayısı Batı Anadolu Bölgesi’nde 1,9 çocuk, Doğu Anadolu Bölgesi’nde 3,4 çocuk olarak hesaplandı.

Alıntıdır.

 

Çevrimdışı

İnsanlar bilinçlendi artık. Daha çok doğurduğu çocuğun geleceğiyle ilgilenmeye başladı. Annelerin babaların akılların da" Tek çocuk olsun, geleceğini iyi yaparım" düşünceleri hakim oldu. Eskiden olan "Her çocuk rızkıyla doğar" düşüncesi tarihe gömülüyor. Batı tarafında daha çok iş stresi ile uğraşıyor ve yoksulluğu hat safhada hissediyor. Bunun nedeni ise zengin kesimin daha fazla olmasıdır. Her şeyin üst seviye de olmasını istiyoruz. Doğu bölgesinin kırsal kesimlerinde bu olay pek de böyle yürümüyor. Zaten hayvancılık ile geçinen birçok bölge belli zaman hayvanları ile ilgilenirken,kendilerini kıyaslayacak çokta zengin kişiler bulunmamaktadır.

Diğer durum ise, kürtaj.

Bilindiği üzere sezaryen yasaklandı. Anneye zararı olmadığı sürece bir bebek normal olarak dünyaya gelecek. Peki sezaryen neden serbestti? Zamanında bunu neden onaylamıştı?
Çünkü sezaryen gerektirecek durumda bile doktorlar normal doğuma gereksinim duyuyorlardı. Ve en önemlisi ise doğum korkusu. Anne çekeceği sancıdan büyüklerimiz tarafından o kadar çok korkutuluyordu ki (hala da öyle), sezaryen ile doğumu tercih ediyorlardı. Şimdilerde yasaklar olduğundan dolayı kürtaj olayları merdiven altından devam eder mi?
Kim bilir.



Teşekkürler konu için @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]