IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  vaybe sohbet

>
+
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 18 Ekim 2012, 14:06   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Onlar ve Hanımları - Elif Şafak




Bir kitap yayınlansa Türkiye'de. Başlığı da "Onlar ve Eşleri" olsa mesela. Ya da "Onlar ve Hanımları", artık yazarın/yayınevinin tercihine kalmış. Anlatsa bize, bu sefer bambaşka bir gözle. Anlatsa kültürel/edebi tarihimizin unutulmaz simalarının yanında yer alan kadınların hikâyelerini.
Namık Kemal, Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Ahmet Midhat, Tevfik Fikret, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Necip Fazıl Kısakürek, Cemil Meriç, Ahmet Haşim ya da Peyami Safa.... Ne çok şey okuduk bu yazar/düşünür/şairler hakkında. İsimlerini önemle zikrederiz nice güncel tartışmada. Ama ne kadar az bilgimiz var onların hayatlarındaki kadınlar söz konusu olunca. Halbuki bu kadınlar muhtemelen pek çok yükü omuzlarında taşıdılar. Ve kocalarının edebi başarılarında/ünlerinde/miraslarında azımsanmayacak payları var.
Rus edebiyatına yönelik son dönem peş peşe yayınlanan araştırmalar içinde en ilginçleri "yazar eşleri" hakkında olanlar. Bu kitaplardan bir tanesi Aleksandra Popoff imzası taşıyor. Bugün Rus edebiyatı dendiğinde ilk akla gelen isimlerin hayatlarındaki gölge-eşleri araştırmış. Vera Nabokov mesela. Sophia Tolstoy. Anna Dostoyevski. Elena Bulgakov. Ya da Natalya Soljenitsin. Okurken anlıyoruz ki bu kadınlar, bugünün edebiyatseverleri-sanatperestleri tarafından tanınmayı fazlasıyla hak etmekteler.
Popoff kenarda kalanların sesini duyurmayı seven bir araştırmacı. Tarafsız olduğu söylenemez. Ekseriya kadından yana kullanıyor oyunu. Daha evvel de Sophia Tolstoy üzerine bir inceleme yayınlamıştı. "Ünlü romancının histerik ve kaprisli karısı" imajinın ötesine geçen bir kitap çıkarmıştı ortaya. Bu sefer çıtayı daha da yükseltmiş. Yazar eşlerinin hayatları arasındaki benzerlikleri görmek şaşırtıcı. Biraz da ürkütücü. Benzer hüsranlar, benzer mücadeleler, benzer yorgunluklar.
Malumu ilam etmek demek, yazarların benmerkezci varlıklar olduğunu söylemek. Ama yazar eşlerinin hayatlarını okurken bencilliğin sınırları olmadığını görüp hayret ediyor insan. Daima övgü, destek ve adanmışlık bekliyor belli ki romancı taifesi. Ne kadar desteklenseler tatmin olmuyorlar. Değil dünya, koca bir kâinat kendi etraflarında dönüyor addediyorlar. (Kadın yazarların daha az bencil olduğunu filan iddia etmiyorum. Hiç aşağı kalır yanımız yok kanımca. O da başka bir yazının konusu.)
Bu eşlerin bir kısmı kocalarının "kâtip"liğini yapmışlar. Kocaları dikte etmiş, onlar kâğıda geçirmişler, özenli el yazılarıyla. (Savaş ve Barış'ı defalarca temize çeken Sofia Tolstoy gibi.) Bir kısmı kocaları rahat yazsın diye evde mükemmel bir düzen oluşturmuş, çocukların ses çıkarmadan uslu uslu büyümeleri için uğraşmış. Bir kısmı ise kendi hayallerinden vazgeçip kocalarının çalışma ritimlerine göre silbaştan kurmuş gündelik hayatlarını. Öyle bir sene, iki sene boyunca değil, en az yirmi, otuz sene. Ve kocaları ünlenirken, kitap üstüne kitap yayınlar, hayranlarıyla buluşurken, bu yükselişin kamusal kısmında hemen hemen hiç görünmemiş eşler.

*

The Book Dergisi'nde yayınlanan kitap incelemesinden aklımda kalan bir sahne var: Dostoyevski bir gün gene kumar oynar, elindeki bütün parayı kaybeder. Karı-koca zor durumda kalırlar. Öyle bir an gelir ki Anna evdeki eşyaları satar. Akşamları davetlere gidemez, çünkü uygun bir elbisesi yoktur. Gene de kocasına laf söyletmez. Israrla etrafındakilere zaten sosyal ortamlara katılmayı sevmediğini anlatır. Ama Dostoyevski, Puşkin festivalinde bir konuşma yapacağı zaman gidip dinlemek ister. Gizlice gitmeye karar verir; bir yabancı gibi kalabalığa karışarak uzaktan izlemeyi düşünür kocasının başarılarını.
Dikkatimi çeken ayrıntılardan biri, kocaları vefat ettikten sonra eşlerin geçirdiği dönüşümler. Örneğin Soljenitsin denince aklımıza gürül gürül muhalefet eden bir yazar gelir. İnsanlığı otoritenin tehlikelerine karşı uyaran, Gulagların iç yüzünü anlatan, Stalin döneminin karanlıklarını deşen, Nobel Ödüllü bir kalem. Ama eşinin Putin'in en büyük destekçilerinden biri olduğunu anlamak da hazmetmek de zor. (Hoş yazarın kendisi de vaktiyle desteklemişti Putin'i ama karısı kadar değil.)
Peyami Safa'nın felçli eşi Nebahat Hanım, Samipaşazade'nin fırtınalı Latife'si, Necip Fazıl'ın "37 yıldır çile ortağım" dediği Neslihan Hanım, Yahya Kemal'in gizli aşkı, Nâzım Hikmet'in de annesi Celile Hanım... Ne çok kadın sureti var gölgede kalan, ne çok hayat hikâyesi yazılmayı bekleyen.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet bizimmekan
Cevapla

Etiketler
şafak


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Elif Şafak - Ustam ve Ben Violent Kitap Tanıtımları 0 22 Ocak 2014 22:04
Elif Şafak Ruj Şairler / Yazarlar 3 04 Ocak 2013 18:20
Siyah Süt - Elif Şafak Burce Ne Okumalıyım? 1 04 Temmuz 2012 08:50
Borges - Elif Şafak Liaaa Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 24 Mart 2012 14:36
Elif Şafak/Aşk Ruj Ne Okumalıyım? 2 29 Ekim 2011 00:15