Çevrimdışı

Avucu çatlamış parmaklar nasır
Yirmi yıla eklemiş bir yarım asır
Saçları ağarmış, çehre derin sır
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Dedim oğul uşak torun taraba
Dedi kırk yılda bir napann, merhaba
Konuşursam girerim aha, günaha
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Erkenden toprağa gömmüş erini
Kaybetmis gözünün nurlu yerini
Unutmuşta konu komşu gelini
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Sobanın üstünden aldı demliği
Bir çay koydu sustu,bilmem kemligi
Dökülmüş dişleri ili iliği
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Dedim nasıl sağlarsın ki öğünü aşı
Dedi tek horanta olmaz telaşı
Masa ile karıştırdı közü ataşı
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Bahçe bir evlekmiş biber domates
Ekip biciyorum yeterse nefes
Zaten dünya yalan zindanla kafes
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Gösterdi duvarda solmuş resimler
Unutulmuş simalar adlar isimler
Duraksadı gözünden aktı sicimler
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Burada evlikdik mutlu mesuttuk
Geleceğe yarına binbir umuttuk
Şimdi ismimizi bile unuttuk
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Varmı dedi çayın bakıp bardağa
İstersen çıkalım divan çardağa
Bayağı gitmedim akan ırmağa
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Bir ah etti vurdu yorgun dizine
Tuz basmış yarası sırrı gizine
Of çekti içlendi oğlu kızına
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Müsade istedim gitme kal dedi
Yemedin kasede petek bal dedi
İstersen paket yap yana al dedi
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Elini öperek çıktım odadan
Ardımdan salavatlar ile duadan
Rabbim korusun seni cümle beladan
Ha dedi eğerek öne başını
Ya dedi gözünden döküp yaşını

Hasan Turgut