IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
2Beğeni(ler)
  • 1 Post By Zen
  • 1 Post By Amelia

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 11 Şubat 2012, 18:23   #1
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Rainer Maria Rilke




Rainer Maria Rilke, yaşamını tümüyle sanata ve kutsal yalıtmaya adamış, çileciliği aramıştı eserlerinde. Konuşmacılar kürsüsüne çıkmamıştı hiç; sahnenin ortasına yabancı kalmış, olup bitenlere uzak durmuş, günlük kavgalarda ağzını açmamıştı. Çok az insan onun yüzünü görmüş, yaşamını yakından tanımıştı. O çok kez kentlere gitmişti; fakat gizemli bir şey ona hep eşlik etmiş, onu sarıp sarmalamıştı. Böylesine çekingendi, böylesine saklı duran bir yalnızlığı yeğlemişti. Her yere çok sessizce girerdi; rahatsız etmemek ya da rahatsız olmamak için mi, bilinmez. Sohbetlerinde karşısındakini anlayışla dinler, kelimeler ağzından çağlayarak çıkmazdı. Dudaklarındaki hafif gülümseme, çoğu kez çekici bir sevginin yanı sıra bir savunma ve saklanmaydı da. Yaklaşmaya çekiniyordu insanlar, öylesine bir derin sessizlik sarıyordu onu. Bu sessizlikten çıkıp gelen berrak, duru ve dostça sözleri ne kadar mutlu ediciydi! Sanatında öylesine titiz ve iddialı bu insan, yaşamında hiçbir zaman kendini ön plana çıkarmıyor, bir şarkısında söylediği gibi, "İnsanların sözlerinden korkuyorum" diyen ürkek bir oğlan çocuğunu andırıyordu. Korku onu hep etkiliyor, gerçeğin baskısı altında kalacağından, elinde saygıyla tuttuğu sessizliğin o kristal kabını parçalayacağından çekiniyordu. Başı hep önünde ve çekingen, sanki bir bulutun içindeymiş gibi, bu dünyanın gürültüsü ve edebiyatı içinde yürüyüp gidiyordu. Sessiz, çevresini rahatsız etmeyen bir bulut.. Sonsuzluğun kızıla bürünmüş yankısı gibi ayrıldı aramızdan.
"Mısralar, birçok insanın söylediği gibi, duygular değildi. Onlar yaşanmış anlardır, deneyimlerdir. Bir mısra yazabilmek için birçok kenti görmeli, insanları ve başka şeylerle birlikte, hayvanları tanımalı, kuşlar nasıl uçuyor hissetmeli, çiçekler sabahın ilk ışıkları ile nasıl açıyor bilmeli.. Düşünebilmeli, unutulmuş yörelerdeki yolları yine anımsamalı, beklenmeyen tanışmaları ve ayrılmaları da. Çocukluğun gizemli günlerini düşünmeli, üzdüğü ana babaları, zor geçen çocuk hastalıklarını da. Sessiz odalarda geçen günleri, deniz kıyısındaki sabahları, evet denizleri, ötelere uğultularla ve yıldızlarla uçup giden geceleri anımsamalı. Bütün bunları düşünmek yeterli değildir. Biri ötekine hiç benzemeyen sayısız aşk da anılarda yer almalı, yeni doğmuşların çığlıkları da, beyazlar içinde uyuyan loğusalar da. Fakat ölüme gidenlere eşlik etmeli, oturmalı onların odalarına açık pencerede, kesik kesik inlemelerini dinlemeli. Hep anılarla dolu olmak da güzel değil. Unutabilmeli onları çok fazla olduklarında. Ve yine gelmelerini beklemeli büyük bir sabırla. Sadece anılara sahip olmak yetmez. İçimize girip kanımıza karıştıkları, bakışımız ve davranışlarımız oldukları zaman, isimsiz ve bizden farksız, işte hiç beklenmeyen o anda bir mısranın bir kelimesi anıların ortasından ayağa kalkar." (Rainer Maria Rilke)
Her odaya nasıl sessizce girdiyse, gösteriye düşkün zamanımızın içinden nasıl gizlice geçtiyse, aramızdan da öyle ayrıldı. Hastaydı ve hiç kimse bunu bilmedi. Yavaş yavaş öldü; hiç kimse bunun farkına varmadı. Hastalığının, ıstıraplarının ve ölümünün bu sırrını da içinde sakladı. Şaire yakışır biçimde ve mükemmel hazırladı son eserini: Ölümünü. Çok erken gelmişti ölüm, taşımıştı onu suskun yaşamı boyunca çelimsiz vücudunda, onunla büyümüştü. Öteki dünyadan gelen o ses, kimi zaman gizem dolu mısralarında konuşurdu. Ve aniden şiirin orta yerinde, dünyevi olmayan, hüzün dolu bir titreşimi hissederdik; genç yaşta aramızdan ayrılmış Keats ve Novalis'te de gördüğümüz gibi. Hayali andırır bir sesleniş, hem tatlı hem de hüzün verici, kelimelerin ve mısraların üstüne çıkan, sanki gölgelerden uzaklaşan ruhların konuşmaları..


"İnsan içinden bir şey verirse o ufak ya da büyük olmaz, gerçek olur."

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 28 Ocak 2014, 17:29   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Rainer Maria Rilke




" Gül ey saf çelişki
Bütün göz kapaklarının altında

Hiç kimsenin uykusu olamamanın sevinci…”




Ölüm için söylenmiş bu dizeler Avusturya’lı büyük şair Rilke’nin mezar taşında yazılıdır.
Rainer Maria Rilke….
Yalnızlığın iflah olmaz çocuğu.
Arayışın ve acının tilmizi…



Edebiyat aracılığıyla gerçeğin hakkından gelen yazar olarak anılan Rainer Maria Rilke, 4 Aralık 1875'te Prag'da doğdu. Alman kökenli demiryolu memurun oğlu olan Rilke'nin annesi Praglı soylu bir aileye mensuptu. Çok hırslı ve kaprisli bir kadın olan annesi oğlunu kendi özlemleri doğrultusunda yetiştirmek istedi. Altı yaşına gelinceye kadar kız çocuğu gibi giydirilen Rilke, zayıf ve ince ruhu nedeniyle annesinin bu tutumundan etkilenerek başta kadınlar olmak üzere insanlarla iletişim kuramaz hale geldi ve şiirlerinde çocukluk yıllarını bir yandan içtenlikle bir yandan da korku çağrışımlarıyla anlatmasının en büyük nedeni de budur.

Dokuz yaşına geldiğinde annesi ile babası boşandı ve Rilke annesinin yanında Viyana'ya gitmek zorunda kaldı. Babasının toplumda elde edemediği saygın yeri edinmek amacıyla 1886'dan sonra St. Pölten'e ve Bohemya'daki Maehrisch-Weisskirchen'de askeri okullara devam etti. Beş yıl sonra Linz Ticaret Akademisi'ne kaydını yaptırdı. Rainer Maria Rilke'nin eğitimi bununla da bitmedi. Özel derslerin yanı sıra Prag'da edebiyat ve sanat tarihi de okudu. İlk şiirleri Yaşam ve Şiirler'in yayınlanması bu yıllarda oldu.

1896-99 yılları arasında öğrenimini Münih ve Berlin'de sürdüren Rilke, Münih'te yaşayan kadın şair Lou Andreas Salome ile tanıştı. Daha önceki yıllarda Nietzsche'nin aşık olduğu bu kadının Rilke'nin sanatçı kişiliğinin gelişmesinde büyük rol oynadığı belirtilir. Salome ile birlikte 1897'de Berlin'e, 1898'de Floransa'ya bir yıl sonra da Rusya'ya giden yazar, Rusya'da Tolstoy tarafından karşılanıp dönemin ünlü ressamı Pasternak ile tanışınca büyük mutluluk duydu. Kremlin'de tanık olduğu Ortodoks Paskalya Yortusu ve Rus halkının dindarlığı yazar üzerinde önemli etkiler bıraktı. İki yıl sonra yine Lou Andreas'la birlikte ikinci kez Rusya'ya giden Rilke, ülkenin güney bölümünü de dolaşarak yeniden Tolstoy'la buluştu. Bu geziden sonra ruh sağlığı bozulan yazarı terk edenler arasında Salome'de bulunuyordu.

Ressam Heinrich Vogeler'in çağrısına uyan Rilke, Worpswede'ye yerleşti ve 1901 yılında evlendi. Ancak bu evlilik sadece bir yıl devam etti. Boşanmasından bir süre sonra Rodin'in yaşamını yazmak amacıyla Paris'e gitti. Bir süre sonra da Rodin'in özel sekreterliğini yapmaya başladı. Hem Paris'teki yaşamı hem de Rodin'in kişiliği Rilke'nin yaşamında adeta dönüm noktasını oluşturdu. Rodin üzerinde araştırma yapmaktan çok onun sanatı ışığında Paris'teki yaşamını dile getirdiği Auguste Rodin, yazarın düzyazı türündeki ilk önemli yapıtıdır. Malte Laurids Brigge'nin Notları adlı romanını tamamladıktan sonra bir yıl boyunca Kuzey Afrika'yı dolaşan yazar, 1912'de Kontes Marie von Thurn und Taxis adlı bir soylunun Trieste yakınlarındaki Duino Şatosu'na yerleşti. 1909'da Paris'te tanıştığı Kontes, Lou'dan sonra Rilke'nin sanatını belirleyen ikinci güçlü kadın oldu ve yazar bu tarihten sonra yeni bir yaratıcılık sürecine girdi. Duino Ağıtları'nı da burada yazdı. Birinci Dünya Savaşı yıllarını genellikle Münih'te geçirdi. Bir ara Viyana'daki savaş arşivinde çalışan yazar 1919'da İsviçre'ye, üç yıl sonra da Wallis Kontu'na ait olan ortaçağdan kalma Muzot Şatosu'na yerleşti. Orpheus'a Soneler'i burada yazdı.

Şiirlerinin yanı sıra çağdaş Alman romanının öncüsü sayılan Malte Laurids Brigge'nin Notları adlı eseriyle de ün kazanan Rilke, ekonomik bunalımların ve kapitalist gelişmelerin belirlediği sanattan uzak bir çağın içinde yetişmiş, gerek yaşamı gerek yapıtlarıyla hayatı mekanik, cansız bir hale getiren duygulardan yoksun modern çağa, insanların birbirine ve kendi kendisine yabancılaştıran, yalnızlığa iten yaşama biçimine karşı gelmeye çalışır. Yazarın yaşamını belirleyen olaylar, onun sanatında da büyük değişimlere yol açmıştır. İlk dönem şiirlerinde görülen gelişmede sevgilisi Lou'nun ve birlikte yaptıkları Rusya gezisinin payı büyüktür. Dilin duygulara seslenen ses özelliklerine büyük bir duyarlılıkla yaklaştığı Saatler Kitabı, Rilke'nin Rusya yaşantısını ve Paris yıllarının etkilerini yansıtır. Kitap üç bölümden oluşsa bile sanki uzayıp giden bir şiir havasını taşımaktadır. Rilke'nin nesnelere ve dış dünyaya bakış acısından kaynaklanan yeni bir Tanrı imgesi, özellikle ilk bölümün temelini oluşturur. Tanrı'yı bu dünyanın dışında değil, evrenin her zerresinde bulur; art arda sıraladığı imgelerde, Tanrı'nın varlığını yaşar. İlk baskısı Saatler Kitabı'ndan önceye rastlayan çağı ve konusu bakımından olduğu kadar yazarın sanatındaki gelişmeyi yansıtması açısından da geçiş niteliği taşır.

Rilke'nin ikinci baskıya eklediği 37 şiirde Paris yaşantısının etkisi büyüktür. Güz Günü ve Akşam gibi tanınmış şiirler, bu baskıya eklenenler arasında olup yeni bir döneme geçişin izlerini yansıtır. Sanatsal yaşamının ikinci döneminin başlıca iki yapıtından biri olan, Rodin ve Paris kentinin etkilerini taşıyan Yeni Şiirler adlı kitaptır. Burada artık Tanrı, aşk, ölüm gibi konulardan dış dünyaya nesnelerin dünyasına geçiş sözkonusudur. Panter ve Roma Çeşmesi adlı şiirlerinde nesnelerin kendisinden yola çıkan Rilke, kişisel duygularına ve izlenimlerine yer vermeksizin salt nesneyi tanımlar. Dış dünyaya bakışının değişmesindeki en büyük etkiyi ise yıllarca yanında yaşadığı Rodin sayesinde elde etmiştir. Yeni Şiirler ile Alman edebiyatında 'nesne şiiri' adı verilen yeni bir tür oluşturan Rilke'nin yaratımları, Rodin'in yapıtlarında olduğu gibi plastik nesneler olmayıp 'yazılı nesnelerdir'. Bu şiirlerinin temelinde yatan ve Rilke'nin 'görmeyi öğrenmek' olarak nitelendirdiği dış dünyaya bakış ilkesi, Malte Laurids Brigge'nin Notları adlı romanı için de geçerlidir. Kişinin kendisine ve çevresine yabancılaşması, büyük kent insanının yalnızlığı, insanın varlığını oluşturan ölüm korkusu gibi konuları geleneksel roman kalıplarının dışına çıkarak işleyen bu yapıt, genç bir Danimarkalı şairin Paris yaşantısını anlatan bir günce biçimindedir. Romanda Rilke'nin Prag'la ilgili çocukluk anıları, Rusya ve İskandinavya yolculukları, özellikle de onu derinden etkileyen Paris yaşantısının etkileri görünmektedir.

Lösemiye yakalanmış ünlü şairin sağlığı 1923 yılından sonra iyiden iyiye bozuldu. 51'inci doğum gününü kutladıktan birkaç hafta sonra 29 Aralık 1926'da Montreux yakınlarındaki Valmont'ta hayata gözlerini kapattı.


Eserleri
Roman:
Malte Laurids Brigge'nin Notları (Die Aufzeichnungen des Malte Laurids Brigge, 1910)
Şiir Kitapları:
Yaşam ve Şiirler (Leben und Lieder, 1894), Erken Şiirler (Die frühen Gedichte, 1902), Görüntüler Kitabı (Buch der Bilder, 1902), Saatler Kitabı (Das Stundenbuch, 1905), Yeni Şiirler (Neue Gedichte, 1907), Duino Ağıtları (Duineser Elegien, 1923), Orpheus'a Soneler (Sonetten an Orpheus, 1923),
Deneme:
Auguste Rodin (1903)



YALNIZLIK


Yalnızlık bir yağmura benzer,
Yükselir akşamlara denizlerden
Uzak, ıssız ovadan eser,
Ağar gider göklere, her zaman göklerdedir
Ve kentin üstüne göklerden düşer.


Erselik saatlerde yağar yere
Yüzlerini sabah döndürünce sokaklar,
umduğunu bulamamış, üzgün yaslı
Ayrılınca birbirinden gövdeler;
Ve insanlar karşılıklı nefret içinde
Yatarken aynı yatakta yan yana:


Akar, akar yalnızlık ırmaklarca.


Çeviri: Behçet Necatigil

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Ocak 2014, 20:08   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Rainer Maria Rilke




Konular Birleştirilmiştir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Ocak 2014, 20:30   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Rainer Maria Rilke




Ah Rilke, nasıl da vuruyorsun beni kalbimden, nasıl da sevdiriyorsun kendini.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
maria, rainer, rilke


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
A Becket, Maria Sır Ressamlar 1 22 Ocak 2024 14:50
Rainer Maria Rilke Zen Dünya Edebiyatları 0 10 Şubat 2012 14:54