IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29 Mart 2009, 06:10   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Oyun olarak sanat




OYUN OLARAK SANAT

Doğadaki herşey sanki bir oyunmuş gibi görünüyor ve doğa kendisini sanata yine böyle açıyor. Çünkü sanat da bir oyundur. Bunun böyle olduğunu daha dilde görebiliriz. Biz keman, piyano, flüt oyunlarından, görscl oyunlardan sözederiz (Almancada "enstrüman çalmak" fiili yerine "enstrümanı oynamak" fiili kullanılır -çev.-). Bu oyun karakteri çok önemlidir. O, içkin ve otonom sanatı birbirine bağlar ve: her iki sanat, biyolojik ve antropolojik bakımdan birbirlerine oyun yoluyla derinden bağlanırlar.
Huizinga derin anlamlı kitabı Homo Ludens (1944) de, insanın aslında oynayan hayvan olduğunu, kültürün bile bir oyun olarak meydana çıkıp geliştiğini ileri sürüyor. Öyle ki, toplumsal yaşamın birbirinden en ilgisiz alanlarında bile, örneğin arkadaşlar arasındaki dostça bir kâğıt partisinden, geleneklere, savaş kurallarına ve giderek felsefeye kadar, yaşama formlarının oyundan çıktığını savunuyor. Sanat tarihinden gelme bir kültür tarihçisi ve filozofu olarak Hııizinga'nın belirttiklerinde kuşkusuz kısmi bir doğruluk vardır. Kısmidir, çünkü gerçekliğin bütünü, böyle tek yanlı temellendirmelere izin verilemeyecek kadar karmaşıktır. Ama Huizinga şunada haklıdır: Tüm insanlara maledemezsek de, sanatçı, büyük ölçüde oynayan hayvandır. Kedi, köpek gibi hayvanlar tutkulu bir biçimde oyun oynarlar ve ayıca oyunun nereye kadar gidip kavgaya dönüşeceğini de çok iyi kestirirler. Biyologlar, hayvanlar âlemindeki bu oyun karakterini zaten bilmektedirler.

Sanat bakımından oyun, gündelik yaşamı ve onun bağımlılıklarını aşan bir sfere erişmenin ilk adımıdır. Oyun, gündelik yaşamı ve onun içeriksel kaygılarını bilerek gözardı edip onların üstüne yükselmeyi ve hoşlanmayı sağlar. Ama buna karşılık aynı oyun, oyuna katılanları tamamen kendi kurallarına uymaya zorlar. Bu kurallarla özel oyun alanları ve oyun zamanları, yani ritmler, düzenler oluşur ki, bunlar daha sonra bilinçli olarak belirlenip formüle edilinceye kadar, başlangıçta bilinçsizce konulmuş oluırlar.
Bu oyun karakteri, objesiz sanatlarda (dans, bale), eskrim gibi, parasal bir yarar gözetilmediği sürece sporun her türünde egemendir. Buna karşılık otonom sanatta oyun çok daha derin bir kaynaktan çıkar. Ruhumuz da oynar. Düş, tasarım ve anımsamalarla oynanan bilinçsiz bir oyundur ve bu yüzden o ilk şairdir. Düş görmek demek, içimizdeki şairin konuşması demektir. Düşte, tinin derin ama bilinçsiz bir dışavurumu söz konusudur. Biz düş sırasında serbestçe geçmişi, bugünü ve geleceği birbirine katıştırır, çok uzun zamandan beri unutmuş olduğumuz yaşantılarımızı belleğimize davet eder, yaşayıp yaşamadıklarını ayırdetmeksizin ölülerimizle konuşur, onları hiç beklenmedik durumlarda karşımızda buluruz, v.b. Düş bir çeşit cinnet, anlamsız bir oyun gibi görünür. Düşün anlamı, ancak psikoanalitik çözümlemelerle ortaya çıkartılabilir. İrrasyonel ve saklı anlama sahip şekiller meydana getirdiği için, düş, yaratmanın ve özellikle sanatsal yaratmanın babası sayılabilir. Jean Paul, düşü "yaratmanın manastırı', "yaratmanın ana- yurdu" olarak adlandırmıştır.
Ne var ki, burada yine içkin ve otonom sanat arasındaki ayrımımızı anımsamak gereklidir. Biz düşte kendi korkularımız, umutlarımız ve tasarımlarımızla kendi kendimize bir oyun oynamaktayızdır. Oysa büyük bir şair, sahip olduğu tüm tinsel güçleri bilinçli bir şekilde kullanarak, aynı korku, umut ve tasarımlarla oynamaktadır. Ama ilişki önemlidir ve bu yüzden Jean Paul, sanatın doğal kökenini sadece ve sadece insan ruhunda bulmakta haklıdır.
Oyun etkinliği sanatçıda en yüksek noktaya varır. O, doğanın ve tarihin, gerekliğin ve imkânın, bu dünyanın ve öbür dünyanın, bu arada hatta "bilgisel güçlerin, kurgucu gücün ve anlığın tüm içerikleriyle" (Kant) oynar. Ya da Schiller'in dediği gibi, maddeye ve forma ilişkin her şeyle oynar. Bu başına buyruk çaba, tinin sahip olduğu tüm etkinlik ve içerikleri de serbestçe etkiler. Örneğin Euripides'in "Helena" oyununda tüm tarihsel geleneğe aykırı olarak işlemiş olduğu gibi, Truvalı Helen, tanrıça Hera tarafından imal edilmiş bir hayalettir ve gerçek Helen Mısır'da yaşamıştır. Euripides böyiece sadece hoş anlamlı-eğlendirici bir komedi yaratmış olmakla kalmıyor, hatta aynı zamanda daha çok, pek "ciddi" olarak, kuruntular uğruna kendilerini kanlı bir savaşta kurban edebilen insanların budalalığını da bize gösteriyor. Grek şairi, bu "oyun"unda kuşkusuz mitosu kullanmıştır, ama tanrıların ve insanların nasıl da birden değişiverdiklerini işlerken, aynı zamanda bu mitoslar üzerine romantik bir "ironi"de geliştirmiştir.
Kısacası, otonom sanatta oyun herhangi bir biçimde olabilir; o seslerle, renklerle, biçimlerle, sözcüklerle ya da başka şeylerle kurulabilir. Aslında hâlis bir sanat yapıtı, bir oyun olsa da, bizde bir gerçeklik duygusu uyandırmayı başaran sanat yapıtıdır ve hat- ta böyle bir yapıt, oyun ve gerçeklik arasındaki gerginliği ortadan kaldırır. Ama oyun olarak sanat, ne var ki gerçekliği zorlayamaz ve öbür yandan gerçeklik tarafından da zorlanamaz.. Örneğin, o ne didaktik olabilir, ne de ahlâksallaştırılabilir. Her insani şey gibi oyun da pekala kötüye kullanılabilir. Gerçek bir sanatçı, ne kendinden beslenen bir oyuncu olmalıdır, ne de onun yapıtı bize gerçeklik duygusu aşılamayan bir salt oyuna ve ahkâmcılığa saplanıp kalmalıdır.

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
olarak, oyun, sanat


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Öz Olarak İnsan Ve Sanat İlişkisi Elysian Felsefe 0 17 Mart 2014 18:59
Arındırıcı olarak sanat YapraK Felsefe 0 29 Mart 2009 06:15
Biçim verme olarak sanat YapraK Felsefe 0 29 Mart 2009 06:14
Dil olarak sanat YapraK Felsefe 0 29 Mart 2009 06:14
Etkinlik olarak sanat YapraK Felsefe 0 29 Mart 2009 06:09