IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   Serbest Kürsü (https://www.ircforumlari.net/serbest-kursu/)
-   -   Fatih Altaylı \ Vali, hükümeti temsil eder ama... (https://www.ircforumlari.net/serbest-kursu/351860-fatih-altayli-vali-hukumeti-temsil-eder-ama.html)

Pentagram 01 Eylül 2010 12:58

Fatih Altaylı \ Vali, hükümeti temsil eder ama...
 
BİR süredir bir tartışmadır gidiyor.
“Valiler tartışması.”
Bazılarımız, valilerin hükümetin temsilcisi gibi davranmasından, hükümetin işlerini yapmasından şikâyet ediyor.
Aynı durum giderek büyükelçiler için de geçerli olmaya başlayacak. Çünkü burada da bir değişikliğe gidildi ve büyükelçilerin devletin olduğu kadar hükümetin de temsilcisi olduğu yasalaştırıldı.
Bence bunda bir beis yok.
Zaten bu iki makamın yasal kurgulaması da buna uygun.
Devlet memuru olmanın, üst düzeye gelmenin belirli kuralları, yasal çerçevesi olduğu halde iki “makam” bunun dışındadır ve bu dışındalığın bugünkü hükümetle hiçbir alakası yoktur.
Hükümetler, istedikleri kişileri, daha önce hiçbir devlet hizmetinde bulunmamış da olsa, bu mesleğin erbabı da olmasa bu iki makama atayabilirler. Yani yarın öbür gün hükümet beni, sizi veya kimi isterse herhangi bir ülkeye büyükelçi olarak atayabilir. Dışişleri Bakanlığı mensupları ayaklanır, gürültü kopar ama bu tamamen yasal bir durum olur ve kimse bir şey diyemez, yapamaz, engelleyemez.
Aynı şey valiler için de geçerlidir. Ne bileyim, hükümet yarın istediği birini, ne bileyim mesela Fehmi Koru’yu İstanbul Valisi yapabilir. Van Valisi de yapabilir.
Bir engel yoktur.
Bunun anlamı açıktır; valiler ve büyükelçiler devleti temsil ederler ama aynı zamanda hükümeti de temsil ederler. Çünkü devleti yöneten hükümettir.
Ammaaaa...
İşte mesele bu “Ammaaaa”da kilitleniyor. Valiler, devleti ve hükümeti temsil ederler. Ancak bir partiyi asla temsil edemezler.
Partinin propaganda mekanizmalarının bir parçası olamazlar.
Uygulamalarını bir partiyi güçlendirmek veya rakip partileri sindirmek yönünde şekillendiremezler.
Devlet veya hükümet adına yapılan işleri, bir partinin işi gibi göremez, gösteremez, lanse edemezler.
Partinin il başkanı gibi davranamazlar.
Hükümet başka şeydir, iktidar partisi başka şeydir. Bunu birbirine karıştıramazlar.
Bugün hâlâ Türkiye’de, cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki tek parti uygulamaları ve valilerin o tek partinin görevlisi gibi çalışmaları eleştiriliyor. Bunun demokrasiye aykırı olduğu eleştirileri o günün tek partisinin bugünkü devamına suçlama olarak yöneltiliyorsa, çok partili demokrasimizde aynı şey yine vuku buluyorsa bunun da aynı açık yüreklilikle eleştirilmesi gerekir.

Bunu yapmayın
TERÖR üzerinden siyaset yapılması ne kadar yakışıksız.
Dün muhalefet, iktidarı terör örgütü lideriyle görüşüp uzlaşma aramakla suçladı.
Bugün iktidar, muhalefeti “Hayır” diyerek terör örgütü lideriyle aynı fikirde olmakla suçluyor.
Her ikisi de yakışıksız.
Yarın terör örgütü lideri fikir değiştirip “Evetçi” olsa iktidar ne diyecek?
Mutlu mu olacak, yoksa mutsuz mu?
Bugün “Hayır” diyerek terör örgütüyle aynı tip oy üzerinde duran muhalefet, dönüp iktidara ne diyecek? Terör örgütüyle paralel olmakla mı suçlayacak?
Erdoğan’ın da, Kılıçdaroğlu’nun da, Bahçeli’nin de “terör” üzerinden siyaset yapmamaları gerekiyor.
Referandum zaten yeterince kamplaşma yarattı. Daha fazlasına gerek yok.

Bir şeyin iyisi her şeyin iyisi midir!
ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan için, “Seni o koltuğa oturtanda kabahat” diye yazmıştım.
Aman Allah’ım, ne çok seveni varmış.
Yüzlerce, binlerce mesaj.
“Bunu nasıl yazarsın. O çok değerli bir bilim adamıdır. Senin Mektebi Sultani’den de ağabeyindir” diyen. Başarılarını, yaptıklarını sıralamışlar.
İyi de bu benim yazdığım yazıdaki mantığı değiştirmiyor ki!
Ben yazımda, Prof. Yarımağan için “Kötü bir bilim adamıdır” diye bir şey yazmadım ki.
Üstelik Ünal Yarımağan’ın bilimsel yeterliliğini eleştirecek bir yetkiye sahip falan da değilim.
Ben Prof. Yarımağan’ın “ÖSYM Başkanlığı’nı” eleştirdim ve onu ÖSYM Başkanı yapanı.
Eğer dedikleri gibi değerli bir bilim adamını ÖSYM Başkanlığı gibi bir göreve getirdilerse hataları daha da büyük. İyi bir bilim adamı, iyi bir ÖSYM Başkanı ya da iyi bir yönetici olacak diye bir kural yok ki!
Hatta genelde tam aksi geçerlidir. Bilim adamları, genel olarak kötü yöneticiler olurlar. Çünkü onların yönetmekten çok daha önemli şeyler vardır kafalarında.
Habertürk’te inanılmaz değerli muhabir arkadaşlarım var.
Ama onlardan iyi bir yazı işleri müdürü, iyi bir genel yayın yönetmeni ya da iyi bir köşe yazarı olacağı anlamına gelmez ki bu.
Hatta çok iyi bir muhabiri yazı işleri müdürü yapıp, genelde iyi bir muhabiri kaybedip kötü bir yazı işleri müdürü kazandığınız olur.
Demek ki, ÖSYM’de olan bu.
İyi bir bilim adamını kaybedip kötü bir ÖSYM Başkanı kazanmışız.
Daha da yazık!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Milli meseleyle siyasi meseleyi ayırt edebildiğimiz zaman.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:56.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8 Beta 3
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2024 IRCForumlari.Net