IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Etiketlenen Kullanıcılar

7Beğeni(ler)
  • 2 Post By Tanem
  • 2 Post By Tanem
  • 2 Post By Tanem
  • 1 Post By Tanem

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 22 Şubat 2022, 10:13   #1
Çevrimdışı
Tefeci'nin Kızı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
PaLFm Kısa Hikaye Ve Öyküleri




Melek ile Balık

Vaktiyle bir müminle kafir beraberce balık avına çıkarlar. Deniz kenarında avlanmaya dalarak akşama kadar olta sallarlar.

Kafir oltasını her denize saldığnda tapındığı putun adını anar. Müminde her olta atışında Allahın adını dilinden düşürmez. Fakat akşama kadar süren avcılık sonunda kafir torbasını balıkla doldurmasına karşılık mümin hiçbir şey tutamamıştır. Güneş battığı sıralarda bir balık tutu ise de onuda neşe içinde elinden kaçırıverdi.

Böylece de kafir eli dolu olarak müminin de eli boş olarak üzüntü içinde evlerine dönerler. Bunun üzerine koruyucu melek mümin avcı hesabına üzüntüye düşer. Göğe çıktığında Allah (c. c. ) kendisine müminin Cennetteki yerine kafirinde Cehennemdeki yerini gösterir.

Bu durumu gören melek şöyle der. Allaha and olsunki Cennetle kazandıktan sonra müminin dünyada uğradığı zararların hiçbir değeri yok. Cehennemlik olan kafirinde dünyadaeriştiği zenginliklerin bir değeri yok. O Yüzden müminin öbür dünyada çektiği çile ve sıkıntılar hiç kalır. Buna karşılık kafirin de bu dünyada eriştiği nimet ve zenginlikler öbür dünyada uğrayacağı çetin azabı bir nebzecik olsun hafifletmez.

__________________
''Zamanın Eli Değdi Bize
Artık Aynı Değiliz
İkimiz de''


Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

Konu Tanem tarafından (29 Ağustos 2022 Saat 15:10 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 22 Şubat 2022, 10:15   #2
Çevrimdışı
Tefeci'nin Kızı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: NeFesFm Kısa Hikaye Ve Öyküleri




Köpek Küpü Kırınca

Birgün cami odasının kapısını açık bırakmıştık. Aradaşların küpte kavuramları vardı. İçeri giren bir köpek, küpe kafasını sokup kavurmaları yemiş. Sonra da kafasını çıkaramayınca küpü kırıp kaçmıştı.

Arkadaşların canı çok sıkılmıştı. Bir yolunu bularak köpeği yakalayacaklar, sopadan geçireceklerdi. Üstad dürümü öğrendi ve bu düşüncelerinden vazgeçirmek istedi. Molla Resul:

-Üstadım, biraz kavurmamız vardı. Biz kıyamıyorduk ki yiyelim. Oysa bu köpek gelmiş, hem kavurmayı yemiş, hem de küpü kırmış. Bize zarar verdi. Ona nasıl ceza vermeyelim.

Üstad:

-Molla Resul senden soruyorum. Vicdanen söyle. Sen aç kalsan, paran da olmasa, bir şey almaya da gücün yetmese, açık bir yerde bir et bulsan; yer misin, yemez misin? Oysa aklın var, düşünüyorsun ki bu etin sahibi var. Ne yaparsın?

Molla Resul biraz düşündükten sonra,

Evet yerim, dedi.

Üstad tekrar dedi ki,

-Bu hayvandır. Aklı yok, haramı helali bilmez. Hayrı ve şerri tanımaz. Sahibinin kendisini döveceğini bilmez. Elbette açık kapıdan girmiş ve kavurmalarınızı yemiş. Bundan dolayı cezayı, hak etmiş midir? Sizden soruyorum. Elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin?

Molla Resul ve arkadaşları,

-Köpeğin suçu yoktur, diye karar verdiler.

Daha sonra Üsad şöyle dedi:

Madem öyledir, bu hayvanın gıybetini yapmayın ve helal edin.

Molla Resul Üstad ile çok samimi konuşurdu. Gülerek şöyle dedi:

-Üstadım, içimizden gelmiyor ki helal edelim. Fakat, siz helalelleşmeye bizi ikna ettiniz.

__________________
''Zamanın Eli Değdi Bize
Artık Aynı Değiliz
İkimiz de''


Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 22 Şubat 2022, 10:20   #3
Çevrimdışı
Tefeci'nin Kızı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: NeFesFm Kısa Hikaye Ve Öyküleri




Bir başlığın kuşa olan imkansız sevgisi

Bir gün... Bir balık, bir kuşa aşık oluyor. Ölüyor aşkından. Kuş bu tabi, herkese her şeye tepeden bakıyor. Diyor ki balığa: "Bende seni severim sevmesine ama, yuvamız neresi olacak? Nerede yaşayacağız aşkımızı? Hava da suda? Ben suda yaşayamam aşkımızı" diyor. Balık da diyor ki: "Ben havada da karada da seni istiyorum... Ölüyorum aşkından" diyor. Çıkıyor sudan, Ah! Saniyesinde can veriyor aşkı için. Kaybedilen hayat, kazanan aşk!

__________________
''Zamanın Eli Değdi Bize
Artık Aynı Değiliz
İkimiz de''


Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 13 Mart 2022, 14:39   #4
Çevrimdışı
Tefeci'nin Kızı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: NeFesFm Kısa Hikaye Ve Öyküleri




Buhur Dağı İle Kınalı Ceylan

Bir varmış, bir yokmuş... Bir vakitler, herkeslerin türlü savaşlardan sonra terkettiği bir viran şehrin yanında, bir dağ varmış... Bahar geldiğinde, eteklerine dağılmış binlerce kocayemiş, ıhlamur, amber ve mersin ağaçlarından yayılan baş döndürücü koku, tüm şehri tütsülermiş...Bu yüzden halk, Buhur Dağı ismini vermiş ona eskiden...

Dağ onca ağacına, çiçeğine, suyuna, taşına rağmen çok yalnızmış... Gün geceye durduğunda, gökyüzüne bakar, gördüğü her yıldıza bir türkü söylermiş... Efkarından pınarları ağlar, toprağı sızım sızım sızlarmış... İstermiş ki rüyaları gerçek olsun, gönlüne göre bir yareni olsun, koynunda uyuyup koynunda uyansın, dağ daha bir dağ olsun, sevda daha bir sevda olsun.

Yine öyle gecelerden bir gece, kaldırmış başını göğe, haykırıyormuş türküsünü ki; birden, bir hışırtı duymuş... Bakmış ki güzeller güzeli kınalı bir ceylan durur karşısında... Durur da öylece süzer nazlı gözlerini ona doğru...Buhur Dağı'nın kalbine kor ateşler düşmüş, heyecanla sarsılmış gövdesi...Dile gelmiş de seslenmiş bir bakışta vurulduğu Kınalı Ceylan'a...

"İşte nicedir beklediğim, nicedir düşlediğim yarim geldi, umudum, ışığım, sevincim geldi, hoş geldi... Yaklaş maralım, daha da yaklaş ki yakından göreyim güzelliğini."

Ceylan ürkek, ceylan telaşlı, ardına bile bakmadan, seke seke gözden kaybolmuş sessizce... Sinmiş uzaktaki bir ağacın gölgesine, derdini dillendirmiş kendince:

"Sesini duydum uzak diyarlardan, yaktığın türkülerde anlattığın bendim koca dağ, Buhur Dağı!... Sesine sevdalandım da buldum seni, yüreğine sevdalandım da sevdim seni. Ne var ki ben bir yaralı ceylan, sana ne hayrım olur ki, sana verecek neyim var ki. Geldim, gördüm, bildim seni...Fakat benim daha gidecek yolum, çekecek çilem var."

Rüzgarlar Kınalı Ceylan'ın sedasını taşıdığında Buhur Dağı'na, kara bulutlar çökmüş zirvesine... Dağ öfkeli, dağ kırgın, adeta kükrer gibi söylemiş meramını:
"Duydum seni kınalım, duydum da duymasına, hem kendini gösterir hem de neden kaçarsın? Her gece seni söyledim ezgilerimde, seni yazdım gökyüzüne. Uçan kuşun kanadında, çağlayan nehirlerin nefesinde, tan yerinde şavkıyan seherlerde, yağmurların buğusunda aradım izini. Önce bana görün, sonra bırak git diye mi? Hemen şimdi dönesin bana geri, ya da ilelebet kanasın yaran; öyle ki kımıldayamayasın, öyle ki bir yudum su içmeye kalkamayasın çöküp kaldığın yerden!"

Ceylanın küçücük yüreği burkulmuş acıyla... Korka korka dağın hışmından, seslenmiş ona titreyen sesiyle:

"Nedir bu hiddetin, feryadın? Nedir bu halden sual etmez gazabın?... 'Zaman' dedikleri bir ilaç varmış, ben daha yollara düşüp onu bulacağım, yaramı onunla sarıp bekleyeceğim iyileşmeyi... Sende kalırsam şu halimle; sana acıdan, tasadan başka bir şey veremem. Sen bir yüce dağsın, sabır taşlarıyla döşeli bayırların... Beni sen de anlamazsan, kimler anlasın?"

Dağ küsmüş, ceylan boynu bükük; vurmuş kendini yollara... Bağrında Buhur Dağı'nın hasreti, vuslata ömrü yetsin diye dualar ederek Yaradan'ına, gözden kaybolup, gitmiş uzaklara...

Buhur Dağı fısıldamış ardından:

" Bekleyeceğim seni maralım, taşım üstünde taş kalmayıncaya, toprağımda tek bir ot bitmeyinceye değin..."

Ay güneşi, güneş ayı kovalamış durmuş, mevsimler mevsimlere, yıllar yıllara kavuşmuş... Diyar diyar gezmiş ceylan, deva bildiği mahir zaman iyileştirirken yarasını, Buhur Dağı'nın içli sesi, gönlünün mabedinden bir an olsun silinmemiş... Kızıl kınalı başını semaya kaldırıp da sevdasının ve sevdalısının sırrına erdiği yalnız gecelerinde, her bir yıldızdan yüreğine yansıyan ışık, yarinin kendisine adadığı türkülerinin giziymiş...
"Gecedir; ayrı düşmüş sevgililerin elzemi hasretleri göğsünde emziren... Gecedir; tek yürekte iki taşkın nehir gibi coşan, ikiyi bir kılan, biri ikiye bölen sevdaların beşiği... Ömür denilen ise ahu gözlü ceylanın kirpiğinde kanat çırpması kadar bir kelebeğin... Ceylan fani, dağ fani... Geldi vakti saati... Düştü ceylan sevdasının, sevdalısının yollarına..."

Günler birbiri ardına inci gibi dizilirken, hiç durmadan koşmuş ceylan... Ayaklarında dermanı kalmamış, acıkmış, susamış... Bir an olsun durmamış, Buhur Dağı'nın billur ırmaklarının suyuymuş susadığı, Buhur Dağı'nın kaynağıyla besleyip büyüttüğü ağaçların yemişleriymiş acıktığı... Derman, Buhur Dağı'nın koynundaymış.

Birbirlerini gördükleri ilk andaki kadar ışıltılı ve sakin bir gece, Kınalı Ceylan varmış yarinin eteklerine... Nice soğuk iklimlerden sıcak iklimlere değin yolunu gözlediği ceylanını, gelişinden bilmiş Buhur Dağı... Seslenmiş usulca:

"Ey kınalım, ey güzeller güzeli ceylanım, döndün demek sonunda bana... İyileşti mi yaran? Buldun mu çareni; bir su damlası gibi akıp gittiğin, bir kum tanesi gibi savrulduğun yollarda? Senin gönlümü kasıp kavuran hasretin, ehramı oldu ağaçlarımın, çiçeklerimin; tohumlar bile çatlayamadan küle döndü toprağımda... Vardın geldin ama; şimdi benim sana verecek neyim var; susuzluğunu gidereceğin bir pınarım bile yok ki; kuruyup gitti hepsi, acıktıysan seni neyle doyurayım; sabır taşlarımda biten otlarla kanmazsın ki açlığına."

Ceylan bitkin; tırmanırken dağın yamacına, devrilivermiş bedeni kurumuş dalların arasına, küçücük kınalı başını vurmuş kocaman bir taşa... Son mecaliyle konuşmaya çalışırken, şu kelimeler dökülmüş dilinden:

"Sar beni Buhur Dağı'm... Sar beni yazgım olan; canım tenimden çıkmadan beni sana kavuşturan sevdan ile... Toprağından kanıma aksın ölüm, kanımdan toprağına aksın dirim, hasretinle yaktığın çiçeğin, ağacın, kanımla hayat bulsun yeniden. Ben sana karışayım, sende son bulup, sende doğayım... Bak şu kızıl yıldız var ya; işte o benim yıldızımdır. Ona söyleyerek şimdi en güzel türkünü, kollarında uyut beni güzel sesinle..."

Ve canını teslim etmiş ceylan oracıkta, nazlı gözleri kapanırken düşen iki damla yaş; yuvarlanıp dağın iyi yanına, iki ayrı ırmağa dönüşürken...

Buhur Dağı, tüm acılardan da büyük bir acıyla öyle sarsılmış, öyle inlemiş ki, gökyüzü yırtılmış sesinden, şimşekler çakmış, simsiyah bir yıldırım düşmüş zirvesine; ikiye bölmüş koca dağı...

O geceden sonra mevsim ne vakit bahara dönse, Buhur Dağı'nın ikiye ayrıldığı, Kınalı Ceylan'ın gözyaşlarından oluşan iki ırmağın kavuştuğu yerde kızıl bir gonca gül bitermiş. Açıp da yaprağını, kokusunu yele verdiğinde yıldızlı gecelerde; kimselerin duymadığı, kimselerin bilmediği bir türkü yankılanırmış o vadinin en kuytu yerinde...

__________________
''Zamanın Eli Değdi Bize
Artık Aynı Değiliz
İkimiz de''


Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 01 Ocak 2023, 11:29   #5
Çevrimdışı
Tefeci'nin Kızı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: PaLFm Kısa Hikaye Ve Öyküleri




Yaşanmış Acı Bir Aldatma Hikayesi



[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]



Bir Adam Anlatıyor Ve Bir Avukat Dinliyor:

Karımı 1998’in sonbaharında kaybettim…
Yedi senelik evliliğimizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmiştik.

Karım, her evlilik yıl dönümümüzde ikimizin fotoğrafını çerçeveler, “bunlar bizim hayatımızın gölgeleri” derdi.
Onu Kaybettiğimde, yedi tane resmimiz vardı.

1997’in bir gecesinde onu aldattım. Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdiğimi ve sonsuza kadar sadık kalacağımı söylerdim.


Onu Kaybetmeden iki hafta önce yine aynı şeyi tekrarladım. Tuhaf bir gülümsemeyle baktı bana ve sadece “biliyorum” dedi.

İzmir’e kar yağdığı gün, yani bir ay önce, evdeydim. Fotoğraflarımıza bakıyordum yine…

Her çerçevenin altında bir harf olduğunu ilk kez o gün fark ettim.

A.R.K.A.S.I.N. gerisi için yılları yetmemişti. Ama sanırım “arkasına bak” yazmaya filan niyetlenmişti.

Hemen çerçevelerin arkasına baktım. Hiçbir şey yoktu. Sonra bir şey dürttü beni, hepsini teker teker sök-tüm.


İnanabiliyor musunuz, Her birinin Arkasından Bir Mektup Çıktı! Geçirdiğimiz Her Sene İçin Sevgi Dolu Sözler Yazmıştı.



1997’deki resmimizin içinden çıkan zarf ise simsiyahtı ve içinden şu sözler çıktı:

“14 Mart 1997/Gözlerin Bana Başka Birine Dokunmuş Gibi Baktı / Söylemene Gerek Yok, Biliyorum…”

2002’deyiz. Onu Kaybedeli 4, Aldatalı 5 Yıl Oluyor. İçim Acıyor Şimdi.

Çünkü Kadınlar Biliyor, Hissediyor. Sadece Paylaşmak İstedim.

Sana Boş Gözlerle Bakıp Seni Seviyorum Diyenin Sevgisinden Şüphe Et.

Çünkü; Aşk Sessiz, Sevgi Dilsizdir…

__________________
''Zamanın Eli Değdi Bize
Artık Aynı Değiliz
İkimiz de''


Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
kısa hikayeler, kısa öyküler, nefesfm


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kısa Bir Hikaye aNqaRaLi Sunucu Radyolarından Son Haberler 0 27 Kasım 2021 19:25
Almanca kısa hikaye - türkçe tercümesi - fox PySSyCaT Almanca 0 03 Nisan 2015 22:20
IF 1.Geleneksel Kısa Hikaye Yarışması Ezgi IF Yarışma Arşivi 11 28 Ağustos 2012 14:17
IF 1. Geleneksel En İyi Kısa Hikaye Yarışması Ezgi IF Yarışma Arşivi 3 11 Ağustos 2012 18:51
kısa bir hikaye.. Dilara Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 24 Temmuz 2011 15:19