Hazin bir yılbaşı...
 

Bu hikayeyi anadolu lisesinde ingilizce ödevimi yaparken okumuştum. İngilizce hikaye kitaplarını türkçe'ye çeviriyorduk ödev olarak. Kısa ama çok güzel bir hikaye....


Evli, genç bir çift...

5 kuruş için sabahlara kadar çalışan kocasını hayatta tatmin eden tek şey eve gelip eşini kollarına alıp saçlarını okşamak... Ne çok istemiş o uzun, altın rengi saçlara bir altın toka almayı, ama bir türlü parayı denkleştirememiş...

Aynı şekilde kadın da çalışıyormuş. Yolda kitap, dergi satıyormuş eve katkıda bulunmak için. Kocasının bir saati varmış. Altın kaplama eski tip cep saatlerinden. Ama zinciri olmadığı için kullanmıyormuş, evde çekmecede duruyormuş saat öylece. Kadın çok istiyormuş ona altın bir zincir alabilmeyi...

Günler geçmiş, yılbaşı gecesi gelmiş... İkisi de hediyeleri hazırlamışlar, saklamışlar... Yılbaşı sofrası kurulmuş, ufak bir parça et ile yapılmış çorba, biraz ekmek, biraz peynir ve bir şişe ucuz şarap... Yemek yenmiş sıra hediyelere gelmiş... Kadın dolabın altına sakladığı hediyeyi alırken kafasını çarpmış dolaba ve peruğu düşmüş... Adam hayretler içinde; "ne yaptın saçlarını mı kestirdin sen???" diye sormuş. Kadın cevap vermiş; "evet, sana altın zincir aldım saatin için... para için de saçlarımı sattım......." Adam gülümsemiş, o da hediyesini getirmiş ve içindeki altın tokayı göstermiş. "Bunu nasıl aldın sen???" diye sormuş kadın hayretler içinde. "Ben de sana toka alabilmek için babamdan kalan altın kaplama saatimi sattım..."

Aşka bak......

güzel......

bence de güzel.

Hmm. Güzel evet. Ama bunu TV de izledim. Bu sekilde degil. Olay Yil basi gecesinde degilde Evlilik yil dönümünde gerceklesiyordu.

Benim okuduğum kitap bundan yaklaşık 10 küsür sene önce yazılmış. Daha önce yazılmış kitaplardan derlenen hikayelerden oluşturulmuş. Yani yaklaşık 20 senelik bir tarihi vardır bu hikayenin. Tvye sinemaya geçmese şaşardım zaten...