IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 03 Temmuz 2006, 16:24   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aşk Bir Ayakkabıdır :)




AŞK BİR AYAKKABIDIR….



Daha ilk başta 2’ye ayrılır ayakkabı alış zamanın (aşık oluş zamanın)…



ISMARLAMA AŞK: Ayakkabıya ihtiyacın vardır. Mutlaka almak zorundasındır. Ama iyi ama kötü bir ayakkabı seçeceksindir. Gerçekten beğeneceğin bir ayakkabıyı bulana kadar seni idare edecek bir süren yoksa; muhtemelen olması gereken (aşkın olmazsa olmazları) şeyleri eksik olan bir ayakkabıyı alacaksın. Ve kendini kandıracaksın tam istediğim gibi bir ayakkabı buldum ve aldım diyerek…. Halbuki daha ayakkabıyı alıp eve geldiğin anda başlar acabalar… acaba şu siyah sivri burunluyu mu alsaydım ki …. Demeye ilk dakikalarda başlarsın. Ama otomatik savunma mekanizman devreye girerek bu soruyu en dibe gömer. Sen yanlış yapmazsın çünkü… doğru ayakkabıyı seçmişsindir mutlaka. Hayır hayır en iyisi buydu… kesinlikle en iyisi buydu!!!! En iyisi??????..... Bu aldatmaca kısa sürer. Çok kısa sürer.


GERÇEK AŞK: Aslında ayakkabıya ihtiyacın yoktur. Yeterince ayakkabın vardır hatta. Ama bir de ayakkabı tutkun vardır. İşte burası çok önemli. Aşkı ihtiyaçtan ayıran nokta. Ve aşağıda okuyacağın tüm her şey tutkulu bir karaktere sahip insanlar için geçerli…


Elinin altında ne kadar mükemmel ayakkabıların olursa olsun, gezerken tesadüfen bir ayakkabı mağazasının önünden geçerken durup vitrine bir göz atarsın. İşte bu içindeki tutkudan kaynaklanır. Hatta içgüdüsel olarak durursun vitrinin önünde. Ve işte böyle bir zamanda bakışların bir ayakkabıyla buluşur. Çarpılırsın. Nefesin anlık kesilir. Kalp atışların hızlanır. Bu pek sık olan bir şey değildir. Mağazanın içine dalarsın. “Yok” cevabını duymaktan korkarak; “Şu ayakkabının 42 numarası var mı?” diye sorarsın. Tezgahtar “bi bakayım” der. Kalp atışların daha da hızlanır. Tezgahtar geri dönene kadar geçen süre sana bir saat gibi gelir. (daha farkındaysan ayakkabının ayağına olup olmayacağını, sıkıp sıkmayacağını bile düşünmüyorsun) İşte aşk daha o anda yerleşir içine.

Ve beklediğin an gelir. Tezgahtar elinde bir kutuyla geri döner. Vardır işte vardır 42 numara!!! Sevincinden ve heyecanından nefesin kesilir yine anlık. Kutuyu açarsın. Veeeee ilk dokunuşlar… Ürperirsin…. Ayağındaki ayakkabıyı çıkarırsın. Ve yüksek kalp atışlarınla birlikte ayakkabıyı giyersin. ……..

İşte şimdi yine 2’ye ayrılıyor ihtimaller:

Ø Kötü durum: Ayakkabı seni sıkar veya bol gelir. (ikisi de aynı şey) 41 i ve 43 ü denersin. Hatta ayakkabıcı yarım numara küçültücüleri bile dener. Olmaz, olmaz, olmaz. Olmuyor işte. Sinirlenirsin… öfkelenirsin… İçinden dersinki: ‘Hep böyle oluyor zaten. Kırk yılda bir, bir ayakkabıya vurulurum, o da bana olmaz. Ya dar gelir ya bol…’ Yine 2 ihtimal var:

· Gösteriş Aşkı: Acı çekmek pahasına, sahip olma içgüdünün ağır basmasıyla, kendine engel olamayıp alırsın ayakkabıyı. Bahanen de hazırdır içinden: her zaman giymem, sadece özel zamanlarda giyerim. Ve sonuç: hevesin çabuk geçer. Çünkü seni yeteri kadar tatmin edemez. SÜS Ayakkabıdır o. Güzel ama içi boş balon sevgililer gibi….

· Vazgeçiş: Rahat olamadığım bir ayakkabıyı almam dersin. Ama çok uzun bir süre yine de aklını kurcalar. Acaba denese miydim diye. Belki giydikçe alışır ayağıma sorusu gitmez beyninden…



Ø İyi Durum: Ayakkabı ayağına tam gelmiştirrrr!!!!!! Kalp atışların daha bi hızlanır. Her şey yolunda gidiyordur. İnanamazsın… Biraz yürürsün mağazanın içinde, ayakkabıya bişey olmasından korkarak. Ve artık son aşama kalmıştır ona sahip olabilmek için…. Ücreti, ederi, pahası, değeri… Ve sorarsın fiyatını… Şok…. O da ne… Çok pahalıdır….. Tamam değer ama senin o kadar paran yoktur. Hatta çabuk tamamlayamayacağın kadar yüksek bir paradır değeri. Yıkılmış bir halde eve dönersin. Ağlamaklı olursun hatta. Hayat berbat görünmeye başlar gözüne. Anlamsızlaşır her şey… Her gece rüyana girer. Sadece o vardır. Sadece o…. Karar verirsin. Ona sahip olabilmek için tüm fedakarlıklara hazırsındır. Ve başlarsın para biriktirmeye. Hatta belki borç almaya birilerinden. (Tüm bunlar karakterindeki tutkunun derecesine göre şekillenir) Yediğinden, içtiğinden, giysinden kesersin vs… tüm tasarrufları ve en üst düzeyde fedakarlığı yaparsın ona sahip olabilmek için. Bu arada acele de etmek zorundasındır. Çünkü ayakkabı seni beklemez ki…. Canını dişine takarsın. Veeee beklenen an gelir. Para tamamdır. Hemen ayakkabıcıya gidersin. Ve değerini ödeyip ayakkabıyı alırsın. Artık senindirrrr. Evine ve yaşamına dahil edersin onu hemen. İlk zamanlar hala doruktadır heyecanın. Her akşam kendi ellerinle bakımını yaparsın. Ayakkabı boyacılarına bile güvenemezsin. Kullanırken pür dikkatsindir bişey olmasın diye. Ayağındaki ayakkabıyla, ona sahip olmakla gizliden bir gurur yaşarsın hatta. Diğer insanların ayaklarındaki ayakkabılara küçümseyerek bakarsın. Ene mükemmeli seninki sidir çünkü. İlk zamanlar karşılaşılan bir durum daha vardır genelde. Sıkma belirli bir oranda olabilir. Başta az da olsa vurur seni ayakkabı. Ama bu normaldir. Ayak ve ayakkabının birbirini tanıma ve uyum sürecidir bu ve çok kısa sürede son bulur sıkmalar. Ve böylece günler geçer… Artık ilk zamanlardaki kadar heyecanlanmazsın o ayakkabıyı giyerken. İlk önce ürperme biter. Ardından heyecan. Ve ardından tutku (aşkın olmazsa olmazı) biter….. Ama bir gönül bağı oluşmuştur ayakkabıyla aranda. Bunu o zaman fark edersin. Ne giymek sana heyecan verir ne de nankör olmamak için hemen bir çırpıda kenara atabilirsin onu. Bir süre de böyle geçer zaman. Sonra bu durum seni sinirlendirmeye başlar. Ayakkabı hala sağlamdır, o yüzden yeni bir ayakkabı da alamazsın. İçinde büyüyen bağımlılığın getirisi öfke, seni, onu zorlamaya sürükler. Hoyrat kullanırsın bir süre. Kendin boyamaz boyacıya boyatırsın. Yük olmaya başlamıştır sana aslında artık. Ve eğer dayanıklıysa ayakkabı bir zaman sonra ayakkabılığında yerini alır. (Aşkın Sevgiye Dönüşümü). Arasıra bakım yaparsın. Özlediğinde de nadiren giyersin. Ve eğer dayanıklı değilse ayakkabı, ayakkabılık yerine çöpe veya eskiciye verirsin. (Aşkın Bitiş Hali) Hiçbir zaman unutulmaz yinede…..



Ve bir gün gezerken bir bakarsın…. O da neeeee……. Muhteşem bir ayakkabı vitrinde….
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
)))


 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları tatlim sohbet Mobil Chat
Cevapla

Etiketler
ask, ayakkabidir


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık