![]() |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Seninle Birlikte Senden Uzakta... ............. Alıntı:
|
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Akşamlar olur burada sevdiğim ........ Alıntı:
|
Aşkı yazarken bazen ellerim acıyor…Tıpkı yüreğim gibi… .............. Alıntı:
|
Uzaklaş, yoksa sana dokunurum,benimle Ölürsün Alıntı:
..... |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' ..... Alıntı:
|
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' ........ Alıntı:
|
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Pardon bayan Maskenizi düşürdünüz Bu külkedisi masalı mıydı acep, gittiniz ? Pırlantaları vardı kadınların Ve pırlantaları kayboldu siz geldiniz Islak jöle saçlı bir prensti gözleriniz Hep sevdiniz 2. çoğul yaklaşımları Onikinin yorgunluğu yeni güne Yeni sevgiliye merhaba dedirtti değil mi? Pardon bayan Çöpten topladım geri kalanlarımı Pişman olmuşum diye yüzüstü mızraplarımı Çivileme çivileme ayaklarınıza takılmış buldum, kıyamadım Emrinize amade bir asker tek eşini bulmuş da bulmasına Maskenizi de düşürdünüz Bir dilek tutun da bu iş bitsin artık Benden kestirip alınan ömrüm dudaklarıma sığmıyor Aldatılan o adamlar benden ayrı intihar Sabaha kalmaz daha derine daldırılan hayatlara benzerler Tereyağından kül çeker gibi, bir sigaranın Havasını solumayın artık Kolesterolü çok yüksek Bu kalp dayanır mı size acep? Kaymağı alınmış çürümeyi beklemenin ne kifayeti kaldı Şarjını da bitirdiniz balkabağının Size yolu gösterirdim ama Adresim alnınıza kayıtlıydı --IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 08:26 -->-> Daha önceki mesaj 07:19 -- Sevdim Be Adam!... Sevdim be adam! Günah gibi boynuma dolansan da sevdim.. Nefesime kilometrelerce uzakta olsan da bitmedin! Sevdim be adam sevdim! Eş değer acılar doğursam da içimde, Gözlerinden vazgeçemedim! Sen hiç gitmedin yar hiç gitmedin! Sensizlik! O kahrolası hiçsizlik! Sol yanım kabul et biz hep kimsesizdik! Bu kendime bilmem kaçıncı yalanım yar.. Sen hiç gitmedin! En azından kendime bu yalanı inandırasıya kadar kal… Issızım be adam! Sessizim! Hiçim! Babası olmayı kabul etmediğin bu aşk gibi ***im! Sevdim be adam sevdim! İster vur, ister öldür! Kaç bıçak darbesiyle canına okuyabilirsin yüreğimin? Ölür gibi sevdim! Vazgeçer gibi sevdim! Gidilmiyor senden işte be adam, Vazgeçemedim… Kırk kere kesince oluyordu hani? Hala yaşıyor bileklerim.. Sizi de fazla incittim! Özür dilerim... |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' ....... Alıntı:
|
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Şu yaralı kalbimin bir sebebı olmalı kime sitem etmeli? kime hesap sormalı ? büyüyor düşündükçe yalnızlıgım hani nerdeler şimdi can Dostlarım ? benimle gülerken aglarken nerdeler ... demek ki yalandı dost degildiler ? bu dertli günümde unuttular demek ki yalan dı yalandı sevgiler !!! Ömrümden Hergün Bir sayfa eksiliyor Nereye Gitti Herkez Yalnızlık zor geliyor ... |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Afşın’a Ağıt (Hüseyin Nihal ATSIZ) Ne ümitlerle gelip dünyaya En güzel ismi takındın: Afşın! Böyle erken bırakıp gitme neden? Kaç bahar, kaç yılı doldurdu yaşın? Kaldı senden bize bir gamlı seda… Bir vedadır o seda, sade veda… |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beşyüz yüzde hudutsuz kere yüz... Kadın erkeğe dedi ki: - Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana... Ve artık biliyorum: Toprağın Yüzü güneşli bir ana gibi En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini... Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olanın parmaklarına başımı kurtarmam kâbil değil! Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak... Sen yürümelisin, beni bırakarak... Kadın sustu. Sarıldılar... Bir kitap düştü yere... Kapandı bir pencere... Ayrıldılar... |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Yüreğine sağlık. |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, .......... .......... Ahmed Arif |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Ak kuşun kanadına, kara incirin tadına kanarsın Kanarsın bu yalana, Yalan üstüne yalan, Kuru toprak üstüne kan Sen ve Ardında kalan |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' IKI GÖZÜMÜN ÇIÇEĞİ bir de bakmışsın ki ben gelmişim.. böyle dilim susar da, elim, elim dokunmaz olursa eğer bil ki varmışım yani.. yüreğim sakınır, gözüm seğirir, olur da, olur da susmuşsam yani, giyindiğin çiçeklerinin ardı da teninse, ve en karasındaysa gün, bil ki kavuşmuşum yani.. o mağrur gözlerinden öperim, sarılırım, iki gözümün çiçeği gözünü seveyim, iyi bak kendine hasretle selam ederim... Arada bin yol bin hasret Gözlerim gözlerine hasret Tenin tenime uzak şimdi Bilemem ki nasılsın şimdi Canım ciğerim bilirim zordur Asma yüzünü gülünü soldur Nasıl anlatsam derdim sana Bir bilsen nasıl vurgunum sana Yazmandan dökülen saçlarına Gözlerindeki elaya Kurban olayım gözyaşına Atma beni kor ataşına Akşamdan akşama zor geçer Bilmem bu hasret nasıl biter Ben beklerim yollarını Pervane ömrüm seni bekler belki, belki çok uzaklardasın, lakin bi' o kadar da yakınlardasın asıl yüreğimdesin derindesin yani.. böyle güz vakti çiçeğe durmaya endişeli, ince bir gül dalısın en derinde.. penceremdeki vapurun yazması kara, senin hasretinse içimde ömürlük yara.. benim cânım, ciğerim.. iki gözümün çiçeği.. nasıl diyeyim sana.. bi' o kadar, o kadar işte. o kadar... MANUS BABA.. |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Say ki. Kaidesi evvelinden bozuk, ritim tutmuş bir ezgidir Yaşadıklarımız.. Korkmadan, sesini kısmadan, kimseye aldırmadan, Sen, yüreğinin türküsünü pervasızca söyle.. Ki, Ne kadar kulak tırmalarsak, o kadar sanatkarız...! -alinti- |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Bir Adın Kalmalı bir adın kaImaIı geriye bütün kırıImış şeyIerin nihayetinde aynaIarın ardında sır yaInızIığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kaImaIı geriye bir de o kahreden gurbet sen say ki ben hiç ağIamadım hiç ateşe tutmadım yüreğimi geceIeri, koynuma aImadım ihaneti ve say ki bütün şiirIer gözIerini bütün şarkıIar saçIarını söyIemedi heIe nihavent heIe buseIik hiç geçmedi fikrimden ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın içimin nehirIerinden evet yangın evet saIaş yaIvarmanın korkusunda taIan evet kaybetmenin o zehirIi buğusu evet nisyan evet kahroImuş sayfaIarın arasında adın sokakIar doIusu bir adamın yaInızIığı bu sevda biraz nadan biraz da hıçkırık tadı pencere önü menekşeIerinde her akşam dağIar sonra oynadı yerinden ve haIIaçIar attı pamuğu fütursuzca sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam ve ben seni sevdiğim zaman bu şehre yağmurIar yağdı yani ben seni sevdiğim zaman ayrıIık kurşun kadar ağır güIüşün kadar feIaketiydi yaşamanın yine de bir adın kaImaIı geriye bütün kırıImış şeyIerin nihayetinde aynaIarın ardında sır yaInızIığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kaImaIı geriye bir de o kahreden gurbet beni affet Kaybetmek için erken,; sevmek için çok geç Melih Cevdet ANDAY sevdiğim bir şiir ❤ |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' “Çeşmek Be-zen Sitare [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Ezmen Mekon Kenâre” Nerden çıktın karşıma böyle Sitare [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Efsaneler dökülüyor gülüşlerinde Kirpiklerin yüreğime batıyor Telaşlı bir kalabalığın ortasında Ayaküstü konuşuyoruz Nedimin nigehban nergisleri gibi Üstümüzde bütün nazarlar Çok utanıyorum Sitare [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Dün oturup hesap ettim Sen doğduğun zaman Ben bir askeri mektepte talebeymişim Sen bilmezsin Sitare [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Burada gündüzler çekip durduğumuz bir mercan tespih Geceler içinde uyuduğumuz birer siyah buluttu Her akşam dokuzda yat borusu çalardı Yat borusu baştan aşağı hüzün çalardı Bir derin uykuya atardım kendimi Siyah benli bir kız düşlerime kaçardı Bende onu alır anamın düşlerine kaçardım Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum Gözlerin mi daha sıcak gülüyor Yoksa dudakların mı anlayamıyorum :x4: Seninle konuşurken Sitare Aklıma yıldızlar dökülüyor Bir çaresiz Zühre oluyorsun Babil caddelerinde Ateş gözlü kahinler koşuyorlar arkandan Binlerce meşalenin ışığı kımıldıyor saçlarında Gökyüzü salkım salkım Zigguratlar tıklım tıklım Dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım Ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım Kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan Kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım Gözlerine baktığım zaman Sitare [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bütün çöllere ay doğuyor Yoldaş ediyorum kendime İmrül Kays’ı Antere’yi A’şa’yı En kuytu vahaları dolaşıyorum Hangi vahaya gitsem çadırlar sökülmüş Sitare [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Çadırla su arasında bir cılga var O cılgada narin ayak izlerin var Durgun suya düşüp kalmış gözlerin var Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum Gözlerin mi daha sıcak gülüyor Yoksa dudakların mı anlayamıyorum :x4: Bazan sapsarı bir benizle geliyorsun Yorgun çizgileri alnında uykusuzluğun Biliyorum içinde bir sızı var Bıçak ağzı gibi bir sızı var Bu sızıdır işte seni verimsiz kılan Züheyr’in Suad’ı gibi keremsiz kılan Kuzeyden güneye Güneyden kuzeye Heyy! Gidip geliyorum bu çöllerde Kureyş’in heybetli ve inatçı develeri Hiç aldırmadan benim esmer sevdama Geviş getiriyorlar ufka bakarak Ben kaçıp Yesrib’e sığınıyorum Yesrib bahane, bir kitaba sığınıyorum Dağda, ovada, badiyede okuduğum hep elif Elif diyorum Sitare, sineme elif çekiyorum “Ah minel aşk-ı ve halatihi..” Çok eski bir gerçektir bu biliyorum Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum Gözlerin mi daha sıcak gülüyor Yoksa dudakların mı anlayamıyorum Sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz Ve ikimizde ıslanıyoruz Ben ne yağmurlar gördüm Sitare [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Ben kaç kez iliklerime kadar ıslandım Bilmiyorum sen kaç yaşındaydın Ben göğü hep bir kurşun gibi ağır O şehirde sırılsıklam gezerdim Bölük bölük insanlar boşanırdı tapınaklardan Tapınaklar insanları safra gibi atardı Sonra hepsi bir yere toplanıp bana bakarlardı Bir gün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni Gidip bir Uygur çadırında göğü dinledim Kara bulutlar kükrerken bir Kaşkar sabahında Oturup Aprunçur Tigin ile seni konuştuk Bakışlarımı sunuyorum, tereddütsüz alıyorsun Gizli bir tebessümle çağırıyorum, geliyorsun Kaşı karam, gözü karam, saçı karam Umay gibi yumuşak huylum Nerden çıktın karşıma böyle Sesin ılık bir bahar güneşi gibi ığıl ığıl akıyor içime Asya’nın bozkırlarında ordular düşüyor peşime Yığılıp kalmışım bu Anadolu toprağına Sitare [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Adam akıllı yorulmuşum Ellerin böyle olmamalıydı Ellerine acıyorum Ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum Durup durup ıssız yerlerde “güçlü ol ey kalbim, güçlü ol Daha çok işimiz var” diyorum Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum Gözlerin mi daha sıcak gülüyor Yoksa dudakların mı anlayamıyorum :x4: Dilaver Cebeci |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Ah / Sukut-U Hayal Ateşiyle pürmelal yandığım sen miydin ah Dallarına umutla konduğum sen miydin ah Bir kenarda bırakıp şehla defineleri Nice bin kez yolumdan döndüğüm sen miydin ah Göğsümün duvarına işledim hayalini Her saniye ismini andığım sen miydin ah Bu hazin kayboluşta, bu gönül sahrasında Bengisu diye içip kandığım sen miydin ah Nasıl da kuytulandı yüreğim köşelerde Tutundukça tahtından indiğim sen miydin ah Bazen cehenneminde eridiğim yanardağ Bazen kutuplarında donduğum sen miydin ah Dağıttı efsunumu saçlarında sünbüller Ruhuma leyla diye sunduğum sen miydin ah Nice güller var imiş senden daha kırmızı Hayatımın tek gülü sandığım sen miydin ah Nurullah Genç |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Alıntı:
:x22: |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Yıllar geçti,ben yoruldum Dillerde kirlendi adım Ne uslandım, ne duruldum Ben seni hiç unutmadım... Takvim sonunu unuttu Bülbül kanını unuttu Düşman kinini unuttu Ben seni hiç unutmadım… Çehren gibi baktım aya Kanadım, toprağa,suya Dağ-taş düşerken uykuya Ben seni hiç unutmadım… Sen, beni erken unuttun Elveda derken unuttun Sen, sözün varken unuttun Ben seni hiç unutmadım… Sen, gönlünce bir aşk düşle Hayata yeniden başla Sevgim üzerse bağışla Ben seni hiç unutmadım… Kullar dinini unuttu Mahşer gününü unuttu Yollar yönünü unuttu Ben seni hiç unutmadım… Dinlemedim eşi-dostu Herkes kızdı, sonra sustu Bana annem bile küstü Ben seni hiç unutmadım… Bir vedayla ölünmezmiş(!) Bana kız mı bulunmazmış(!) Bilmezler, bu garip bir iş Ben seni hiç unutmadım… Şu akşamlar yordubeni Yıldız yıldız vurdu beni Hatıralar sardı beni Ben seni hiç unutmadım… Biz ayrıldık, ah bu yüzden Dalgalar koptu denizden Bir ben kaldım, ikimizden Ve ben seni unutmadım… Aslı, nazını unuttu Kerem, sazını unuttu Mecnun, sözünü unuttu Ben seni hiç unutmadım… Şu göklere yemin olsun Kızıl kara yemin olsun “Yalan yer”e yemin olsun Ben seni hiç unutmadım… Binbir kere yemin olsun Ardınsıra yemin olsun BEN SENİ HİÇ UNUTMADIM... BEN SENİ HİÇ UNUTMADIM... BEN SENİ HİÇ UNUTMADIM....... Ali KINIK |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Çığlıklar düşünce gecemin yakasına, göğsümdeki bütün sevdalar uyanır Kirpiklerime dokunur aşk, yüreğimdeki yorgunluk sevgiyle sarmalanır Ruhumdan dökülünce sabırsız şiirler, yankım bekleyişlerle harmanlanır Umutlar çekerken kör kuyulardan, yasaklı bir yürekte hüzün yudumlanır Ne zaman suskuların gürültülü ormanlarında kaybolsam bir dost merhabasına kapılır gider yüreğim. Saatler hızla emer zamanın acı turunçlarını, vakit akşama vurur. Ne zaman resimlesen hayatı bir düşün yaman ağrısı çözer yaralarımı. Gün kızıla vurur ve bir özlemin avuçları yakar ellerimi. Ne zaman seni düşünsem, bir yangın aşar duvarlarımı, sorgularla tüketirim tüm yaşanmışlıklarımı. Ne zaman gözlerin düşse, sarsılırım kuru yapraklar gibi, özlerim çocuklar gibi. Eski bir şehri izlerken savrulur saçlarım. Sebebim olursun, kuşlar geçer üzerimden çığlıklarla. Göğsümdeki güneş gibi ta içime vurursun, düşlerimde bir denizin türküsünü dilden dile söylerken gün yalnızlığa oturur. Gül kokunsa, gülüşün karışsın tohumuna. Özlem bekleyişse kolların dolansın bedenime. Sar sevdanla, kolla beni vefanla, çağır beni yüreğinin asırlardır akan kutsal kollarına. Bir duman daha savurarak yokluğuna kalkıp gideceğim buralardan. Az sonra ne kuşların sesi, ne genzimi yakan geceden kalma izlerin keskin kokusu yoracak beni. Birazdan sesini beklediğim bu ayyaş kayalıklardan da gideceğim yar. Koca bir günün kalabalığına karışacak, yalnız adımlarımı sürükleyeceğim inime. Yüreğime çektiğim hüzünlerin oksijeniyle yaşama vuracağım kendimi. Sessizliğimizin kendimize sarıldığı bu şehirde her şeye sünger çekerek ‘merhaba gerçeğim’ diyeceğim. Her gül günü gelince yaprağını terk eder. Her çiçek gecenin suyunu emerek güne gülümser. Sevda boylarında gül eker toprağa asırlardır sevgililer ve gün gelir kavuşmayı sorgular. Şimdi, mevsim yaz, aylardan haziran. Terli bir düş gibi yapış yapış bedenimdeki fanilam. Her özlem kavuşmanın isyanıdır. Her sorgu yanık bir sevda kozasıdır. Savrul rüzgâr, yak güneş, içimdeki yangına en iyi merhem asi gözlerindeki hoşça kalın hazin tortusudur. Zirveler umduğumuz dağ düşünüşlerimizle kıyılarında oyalandığımız bir kayboluşun sahnesidir hayat. Her devrilişin çürük tutuşlarıyla yaralı bereli gemiler geçer özlemin tek fenerli limanlarından. Her dalgayı taşıran rüzgârdır kayalara ve hüzünler taşıdığımız gönül saklılarımızda sevda koyu bir düşünüş kümesidir, bulutlar yağmuru taşır, özlem gözyaşını. Dalga kıyıya vurgun bir ürpertidir, bunun için bırakır derinlere tuzunu. Sana bir başka dünyanın en değerli varlıklarını biriktirdim. Hiç bilmediğin soylu güzelliklere sarılman için. Sana bir başka dünya buldum, senden önce var olan bütün varsıl değerlerle kutsallığını kıyaslaman için. Sana daha güçlü ve daha çok seven bir yürek oldum, geriye dönüp baktığında üzülmemen için. Sana ben onlarca dünya kurdum kadınım, içinde yaşanası mutlulukların bir an bile sorgulanmayacağı. Aklımın yüzüne aslım yansıyınca durulur sularım. Bir savaş arabasıyla yeşil baharlar ararım. Göğsümdeki erteli depremler, yüreğimdeki geçilememiş mevsimlerle bir düşünüşün yıkık evlerinde seni beklerim. Paslanmış zamanların tekeri çevrilir sevdaya, ruhumun karabasan düşlerine hayat derim. Oysa hayattır gözlerine hüznün milini çeken, gönlümü sevda uğruna delirten, anlamazdan gelirim. Kıyılır içimde bir gerçek, görmez gözlerim, şükürler ederim. Yaşanılan bütün anların haz sularından bir deniz yaratılır. Her günün sancısı ve sevinci ayrıdır, kimi kırışık bir gülümseme, kimi damlanın yanaktan kaydığı bir hüzün parkıdır. Gecelerin teri soğuttuğu anlarda düşüncelerin efkârını götürür rüzgâr uzaklara. Özlenen kimi yardır, kimi de uzaktaki yapayalnızlığı seçmiş çoban yıldızıdır. İç çektikçe bir yıldız kayar bunun için karanlıkta, kayan sevginin gözyaşıdır, bunun için asırlardır durmaz yerinde. Gülüşlerinin kapsüllerini patlatan kavuşmalardan arta kalan zamanın değişimleriyle adımlardın yolları, güneşi sırtına alarak. Kırık günlerin odalarından çıkarak atardın en deli kahkahalarını. Gecenin yarısına karışırdın ardından, yinelenmiş sarılışlarla kollarını doladığın gerçeğine dönerdi yüzün, tükenmiş bir pastil olurdu sözün. Savrulurdu gecenin yatağına özün, sokulurdu o an mevsimlerime en kıyım hüzün. Gecenin sol göğsüne yaslanarak bir yıldız aşırdım gökten. Okşanası saçlarına iliştirmek için. Sevdanın devriyelerine verdim gönlümü, yüreğindeki vefayı gizlemek için. Avuçlarındaki alevin harlı ateşleriyle en karanlık denizleri geçtim, yanaklarındaki sevgi incilerini aşk olarak seçtim, göğsünün çöllerinde kendimi kaybettim. Şarapların en güzeliydin sen, sevdaların en özeli ve ben bu kocaman kürede seni düşleyerek uykuların en masumunu seçtim. Aklımı tarumar ettikçe yokluğun bir suyolunda açarım öfkelerimin çıkınını. Başka âlemlerin kızgın süngülerini bağrıma saplar, güneşsiz bir göğün altında yağmurlarını beklerim. Susar saatler, donar göller ve kırılır tüm anılar. Dalgın bir adam olurum, kendi sularımda boğulurum, işte böylesi anlarda yangınlı yüreğimin karmakarışık dağlarında sensizliğin şarkılarıyla avunurum. Selahattin Yetgin |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Ayrılıkların da sonu var bir gün çıkıp geleceksin. Heybende, bensiz geçirdiğin günlerin acısı, Diz çöküp af dileyeceksin. Yaptıkların gelecek gözünün önüne, Pişmanlığın denizinde boğurcasına, ağlayacaksın! Ben, Donup kalacağım öylece. Uzunca bir süre kendime gelecemeyeceğim belkide, Sensiz geçirdiğim onca yıl gelecek gözümün önüne, Giderken arkana bakmayışın, Seni yıllarca arayıpta bulamayışım. Başın yerde, “Affet” diyeceksin kısık sesle, affedecek miyim ? ya da affedebilecek miyim ? beynimin en ücralarını kemiriyor cevapsız sorular. gidişini hiç bir kitapta okumadım cahilim ben sevgilim senden başka lisanı olmayan. senden başka kimsenin uğramadığı bir köyüm ben kırık bir kent, çalınmış bir mısrayım şiirlerde. Uzun zamandır alışkınım yalnızlığa. Benimkinden başka, ayakkabı göremezsin bu kapının eşiğinde. Ne zamandır en yakın dostum, ” sessizlik” / bilemezsin. He unutmadan, yemek yapmayıda öğrendim… Sen gittikten sonra bir çok şey zorladı beni. İlk önce alışkanlıklar, Her sabah saçımı okşayarak uyandırışların, “Kalk artık öğlen oldu.” deyişlerin. “Kahvaltıya son gelen çayları doldurur” bunları hatırlar mısın diye sormuyorum. hatırlamasan gelmezdin değil mi? Karşımdasın işte, Aşk yoksunu. Kimler dokundu ellerine, Şimdi neden bulaştırırsın beni kirlenmiş kaderine! Alican SOFU |
Cevap: ''Alıntı Şiirler'' Hanımefendi emeğinize sağlık paylaşım için teşekkürler |
Anlatamıyorum Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda? Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle? Bilmezdim, şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu. Ben bu derde düşmeden önce, Bir yer var biliyorum. He şeyi söylemek mümkün. Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum. Anlatamıyorum. |
Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse; EĞER Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü ve bunun sebebini senden bildikleri zaman sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen; Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen; Eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen, ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan, bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen; Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan, Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen, Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen; Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen, ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen; Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir ve yazı-tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen; ve kaybedip yeniden başlayabilir ve kaybın hakkında bir kerecik olsun bir şey söylemezsen; Eğer kalp, sinir ve kasların eskidikten çok sonra bile işine yaramaya zorlayabilirsen ve kendinde 'dayan' diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen; Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen, ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen; Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse; Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen; Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı, altmış saniyede koşarak doldurabilirsen; Yeryüzü ve üstündekiler senindir Ve dahası sen bir İNSAN olursun oğlum... |
Su Sular yükselince, balıklar karıncaları yer.. Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir... Çünkü kimin kimi yiyeceğine.. "Suyun akışı" karar verir... Gidene kal demeyeceksin... Gidene kal demek zavallılara, Kalana git demek terbiyesizlere, Dönmeyene dön demek acizlere, Hak edene git demek asillere yakışır. Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme, yoksa değersiz olan hep sen olursun... Düşün... Kim üzebilir seni senden başka? Kim doldurabilir içindeki boşluğu sen istemezsen? Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen? Kim yıkar, yıpratır seni sen izin vermezsen? Kim sever seni, sen kendini sevmezsen? Herşey sende başlar, sende biter... Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içindeki yaşama sevgisini... Hep hatırla: "Çaresizseniz, Çare "sizsiniz" |
Gitme Diyemedim Sana gitme demeyeceğim. Üşüyorsun ceketimi al. Günün en güzel saatleri bunlar. Yanımda kal. Sana gitme demeyeceğim. Yine de sen bilirsin. Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, İncinirsin. Sana gitme demeyeceğim, Ama gitme, Lavinia. Adını gizleyeceğim Sen de bilme, Lavinia. |
Yük Leyla değilim dost; Lakin çağırırsan çöllere gelirim. Sana yalan halde gelemem Toplarım özümü yalın halde gelirim Kapıyı çaldığında “kim o?” dersen; Ben olmam kapında sen olur gelirim Sen gel de yeter ki; Yola yük olmam, yol olur gelirim.. |
KAR PRENSİ Karlı fundalıklarda bırak, kalın uykuların sabahında yaşamın saf değerlerini çekil başkalarının aynalarından omuzlarında ödünç pelerin ceplerinde kurşun paralar bütün bunlar sana göre değil Eldivenlerini çıkar, kırağı uçuğu çiçeklere denizmercanlarına, sefer ateşleri yakmış balıkçı teknelerine bak sonra kayatuzu, şeytankınası, ucu ağulu kargılarla kendine başla bak daha şimdiden deliller ve ayrıntılarla kan tutuyor geceyi eşik altına saklanan bir anahtar kuyuların ıslak bilezikleri düz, sakin, kendinle konuşur gibi dene kanını yenileyen serüveni kav gibi gizli ateş, ten gibi lav sorgusuz sevişsek uykunun beyaz yasası teslim almadan bizi ne duello kanunları, ne görünmez kelepçeler tabiatı keşfeder kutuplarından ekvatoruna kendin indir doğal afetlerini haritanı sağlamlaştır anıların ve geleceğin için iki kişi olana kadar yaz kendini biri emekli bir hayalet shakespeare sonesi öteki, mahzun şiirlerin yedek yolcusu bir kar prensi Döndüğünde orada olacağım Karlı fundalıklarda bekleyeceğım seni |
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi? Binmediğim hiç bir otobüs Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde Gittikçe azalıyor hayat Neyi erken yaşadıysam Hep ona geç kalıyorum Sana göçüyorum her sonbahar Yolların çıkmıyor aşkıma Unuttuğun yağmurların adı saklımda Seni içimden terk ediyorum Susmaktan yoruldum Kuşlar ve şarkılar, bu şehri terk edeli Efkar demliyorum gözlerimde yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM Ne unutacak kadar nefret ettin Ne hatırlayacak kadar sevdin Yıkık bir duvar kadar bile Pişman değilsin biliyorum Beni hep bulmamak için aradın Yanıldığımdın Yangınımdın Yangındın Sensizliğe yenilmek Sana yenilmekten zor olsada Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak Seni içimden terk ediyorum Şimdi İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan İki yarım kaldık Tamamlayamadık bizi Elinden tutamadık yanlızlığımın Saçlarımıda uzaklarına gömdün İçimin mavisi senin okyanusundandı Al! geri veriyorum. Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim Sana bensizliği terkediyorum "Yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi? Ne tuaf değil mi? İçimi acıtanda sendin Acımı dindirecek olanda. "Ya öldür beni"dedim Ya da ğit benden. İçi bulanık bir sevdanın ucunda Seni kaybettim. Aldırmadın aldırmalarıma Bir gecede yakıp yarini Şafaklara sattın ihanetini Küllerime basanlar bile utandı yaptığından İşte soluk bir ömrün son nefesi Benden İçimden Terkediyorum. |
Herşey insanın kafasında biter. Cesur olmadığınızı düşünüyorsanız, korkaksınızdır. Kazanmak istiyor fakat kazanamayacağınızı düşünüyorsanız, kesinlikle kazanamazsınız demektir. Kaybedeceğinizi düşünüyorsanız, çoktan kaybetmişsinizdir. Dışarıdaki dünyaya çıktığınızda anlayacaksınız ki başarı, ancak onu istediğiniz takdirde gelecektir. Herşey insanın kafasında biter. Alt edildiğinizi düşünüyorsanız, alt edilmişsinizdir. Yükselmek için yüksek düşünmelisiniz. Bir ödülü kazanmadan önce kendinizden emin olmalısınız. Yaşam savaşını kazanan her zaman, en güçlü ya da en hızlı olan değildir. Er ya da geç kazanan kişi, kazanacağını önceden düşünebilen kişidir. |
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; -bir ceset gibi- gömülü kalbim. Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede. Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma- Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de. |
Uzak ormanda yerlilerin gürültüleri. Yıldızların vurduğu durgun, karanlık suda Beyaz Ofelya, büyük, beyaz bir zambak gibi, Gelin esvapları içinde dalgalanmada. Uzak ormanda yerlilerin gürültüleri. Mahzun Ofelya, beyaz bir tayf gibi, yıllardır Dolaşır bu siyah nehrin suları içinde. Deliliği içinde bir şarkı mırıldanır, Bir çocukluk şarkısı, akşam serinliğinde. Rüzgâr göğsünü öper ve açar yaprak yaprak Sularda ağır ağır savrulan etekleri. Söğütler omuzlarına sarkar ağlaşarak, Hulyalı alnına eğilir su çiçekleri. Dört bir yanına üzgün nilüferler dizilir. Uykudaki bir ağaç uyanır, zaman zaman; Bir yuvadan küçük bir kanat sesi yükselir; Sihirli bir şarkı gelir altın yıldızlardan! |
Kendimi boşlukta hisediyorum... kendimi boşlukta hisediyorum... kimseler yok yanımda... yada... var da ben kendimi çok yalnız hisediy...orum... yüreğimin sesini bırak, tınısını duyan olmadığını biliyorum... keşke olsa birileri... birileri keşke olsa.. kendimi kandırmaktan başka birşey yapmıyorum... sevenim olduğundan bile şüpheliyim... ölsem kimsenin ruhu duymayacak... düşünüyorum da, o kadar hissizleşmişim ki gülüşlerim yapmacık, davranışlarım kaçak, ruhum karanlık... Çünkü ne zamandan beri yüreğim kanıyor bırak melhem olanı, kanadığını gören yok... her gece duvarlara konuşmaktan yoruldum... her gece suskunluğumun çığlık olmasından bıktım... herkes işine geldiği gibi görüyor beni... insan olarak gören nerdeyse yok gibi... robotum sanki... yüreğim kanamaz, kalbim kırılmaz, ruhum incinmez sanki... ... boşluklar....boşluklar...boşluklar... işin en garip tarafı ise, özgüveni yüksek olan bir insanım... ama kendime güvenimi kaybediyorum... elim bir boşlukta sallanıyor elimi tutan yok... elimi tutmayı bırak, gören gözler yok... yanındayım diyenler nerde? yok... yüreğine bak diyor herkes... tamam da, yüreğim kanıyor... yüreğimde hisedebildiğim kadar, yanımda da hisetmek istiyorum... bazen başımı yaslayıp omuzuna ağlamak istiyorum, o yüreğindeyiz diyenlere... yüreğimdeymiş... bir defa da yanımda olsanıza... bir defa da omuzunuzda ağlamama izin verseniz ya... gözyaşlarımı ellerinizle silseniz ya... ... herkes benim neden bu kadar çok içtiğimi düşünür, çünkü; acılar insanı olgunlaştırır... ve ben çok olgunlaştım artık olgunlaşmak istemiyorum anlıyormusun? istemiyorum..!!! |
Siyah Siyah beyaz sevdim seni Yaşamım düşüncelerim Hepsi siyah beyazdı Bir zorunluluktu beni bağlayan Beyazın saflığına ve siyahın gizemine Güzel günler yaşamak isterken Engellerin adı olmuştur Siyah Beyaz Güzelliklerin vazgeçilmez tasviri Hem zıt, Hem de tamamlayıcı olmuştur Siyah ve beyaz ve ben Siyahı da severim beyaz’ı ve seni sevdiğim kadar… |
MUTLU AŞK YOKTUR İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an Mutlu aşk yoktur Hayatı bu, silahsız askerlere benzer Bir başka kader için giyinip kuşanan Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan Onlar ki akşamları aylak kararsız insan Söyle bunları hayatım ve bunca gözyaşı yeter Mutlu aşk yoktur Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri Ve hemen can verdiler iri gözlerin için Mutlu aşk yoktur Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine Mutlu aşk yoktur Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin Mutlu aşk yoktur ama Böyledir ikimizin aşkı da |
Anladık iyisin Anladık iyisin, Ama neye yarıyor iyiliğin. Seni kimse satın alamaz, Eve düşen yıldırım da Satın alınmaz Anladık dediğin dedik, Ama dediğin ne? Doğrusun, söylersin düşündüğünü, Ama düşündüğün ne? Yüreklisin, Kime karşı? Akıllısın, Yararı kime? Gözetmezsin kendi çıkarını, Peki gözettiğin kimin ki? Dostluğuna diyecek yok...... ya, Dostların kimler? Şimdi bizi iyi dinle: Düşmanımızsın sen bizim Dikeceğiz seni bir duvarın dibine Ama madem bir sürü iyi yönün var Dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine İyi tüfeklerden çıkan İyi kurşunlarla vuracağız seni Sonra da gömeceğiz İyi bir kürekle İyi bir toprağa. |
Salkım Söğüt akıyordu su gösterip aynasında söğüt ağaçlarını. salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını! yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere! birden bire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından yaralı bir atlı yuvarlandı atından! bağırmadı, gidenleri geri çağırmadı, baktı yalnız dolu gözlerle uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına! ah ne yazık! ne yazık ki ona dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak, beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak! nal sesleri sönüyor perde perde, atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde! atlılar atlılar kızıl atlılar, atları rüzgâr kanatlılar! atları rüzgâr kanat... atları rüzgâr... atları... at... rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat! akar suyun sesi dindi. gölgeler gölgelendi renkler silindi. siyah örtüler indi mavi gözlerine, sarktı salkımsöğütler sarı saçlarının üzerine! ağlama salkımsöğüt, ağlama, kara suyun aynasında el bağlama! el bağlama! ağlama! |
ACILAR DENİZİ Ben acılar denizinde boğulmuşum, İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını, Dalgalar hergün bir başka kıyıya atar beni, Duyarım yosunların benim için ağladıklarını. Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime, Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını, Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle, Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını.. Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma, Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek, Baksana; herkes içime dökmüş artıklarını.. Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa, Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse Yılların içimde bıraktıklarını... |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 16:42. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk