![]() |
Nar-ı Aşk - Tahsin Özmen [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] NAR-I AŞK gözlerinin yeşilini bıraktığın son yaprak da düştü döne döne sanki yüreğime bir gramofon iğnesi batar içimde düne dair… derin bir veda acısı, hicran sancısı, mahşeri bir özlem ve koskoca bir boşluk var seninle yaşamak bahardı… yokluğun hazan…eylül buram buram hüzün kokar gi t t i n g i d e l i…; boncuk boncuk terlemiş… saçları dağınık bulutlar düşer irem bahçelerinden kapımı çalar seninle birlikte yitip giden mavilikler ve uçurumun kenarındaki evrenin gözyaşları uçurtma rüzgâr… rüzgâr uçurtma ister benden . oysa… kara görmüş deniz gibi terk etti aklım beni onlarca martı ölüyor her gün ömrümden . sensiz… -haritası olmayan dünya mıyım…yoksa dünyası olmayan harita mıyım ben- galiba… biraz hava…biraz da suyum sevmek ıslaktı…oysa şimdi kuruyum “aşk işi de olsa her canlı” henüz çözülememiş gizemli bir soruyum meselâ… -gittiğin gün mü öldüm…yoksa öldüğüm gün mü gittin- her aynada senin yüzün…her duvarda resmin bense üçgen dairelerde hapisim -herkes mi ben…yoksa ben mi herkesim- elbet bir bildiği vardır diye…gönlümün peşine düştüm çiçek oldum…güneşinin muhabbetine dayanamayıp zemheride açtım öyleyse… -ben miyimdim seni seven…yoksa sen miydin kendini sevdiren- artık…! ne bahar ne yazım ne kadar yoksun…o kadar ayazım . içtikçe dolan boş bir rakı şişesi kadar susuz bin yıldır hiç durmadan akan ırmak kadar uykusuzum öyleyse… - geceler mi sarhoş…yoksa ben mi ayığım- Amin’i eksik dua… sahili dövmekten yorulmuş dalga gibiyim bakımsız bahçeye… yuvasından kovulmuş serçeye döndüm . sanki dünyadan elini ayağını çekmiş istiridyeyim anılarımızı saklıyorum annemin akide kavanozunda yüzümdeki hüzün girdaplarını çizen uçurum perileri… suzinak şarkılar terennüm ediyor… düş kurduğumuz mevleviler tapınağının pervazında . çıkmaz sokakta kaçak… yeniden yakılmayı bekleyen sönmüş ocak gibiyim . bilmiyorum…! aşkın meşalesi tekrar ne zaman yanacak -geçmişim mi daha kısa…yoksa geleceğim mi daha uzun olacak- neyse ki… elâ bir gökkuşağı demleniyordu iğde dalında… yakaladım umudun kıvırcık saçlarından ve esmer bir kuğu kondurdum dudağıma . gölgemden uçurtma… bezden bebekler yaptım…yokluğunda eş olsun diye serçe parmağıma kilim desenlerinde düşlerini buldum senin gibi taşralı bir güzelin ve şarabın öyküsünü sordum…göğümde uçuşan asma yaprağına dedi ki… /…-her insan bir boşluğa tutunur ki o boşluk…tanrısal bir yontudur- ve her aşk...kül rengi bir zamandan sonra soğur ve unutulur . kim bilir...! bakarsın gün gelir… bir cemre gibi düşer nar-ı aşk ve o boşluğu doldurur…/ 1990 Tahsin Özmen (Bez bebekler de üşür, çatım&baskı yay,ank,2006) |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:31. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk