🔔 Çevrimdışı bildirim almak ister misiniz?
Bir konuya etiketlendiğinizde, özel mesaj aldığınızda, bir mesajınız alıntılandığında forumda olmasanız bile anlık bildirim almak için lütfen izni verin.
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Türkçe kelimeler ve anlamları [B]
B
Bab: Bahis, kapı. Babullah: Allah kapısı. Bac: Baç. Baç: Haraç, vergi Baç: Osmanlı imparatorluğunda gümrük vergisi, zorla alınan para harç. Bade: 1. Esriklik veren içki. 2. Pir'in, Üçler'in, Erenler'in içirdiğine inanılan aşık edici içki, şarap.
Baden: Semiz, İri gövdeli kimse. Bad-ı saba: Bahar sabahları, gün doğumunda esen hafif yel. Bad-ı saba: Seher yeli. Bad-ı sabah: Bad-ı saba Bağ ı Cennet: Cennet bağı, cennet benzeri bahçe. Bağ: 1. Demet, deste, 2. Üzüm kütüklerinin dikili olduğu toprak parçası, üzümlük. 3. Bahçe.
Bağ-bağat: Bağ, bağçe Bağban: Bahçıvan, bağcı. Bağır: 1.Yürek, gönül 2.Göğüs 3. Sine Bağman: Bahçıvan, bağcı. Bağrı veran: Gönlü yıkık, üzgün. Bağu bahçe-bağu bahca: Bağ-bahçe. Bağvan: Bahçıvan, bağcı. Baha: Değer. Bahah: Bakalım, görelim. Bahar: Bakar Bahaya kalmak: Değer biçilebilir olmak. Bahça-bahça: Bahçe Bahr: Deniz, büyük göl veya nehir . Bahr-ı muhit: Okyanus. Bahr-ı zulmet: Zulmet denizi. Baka: Tutam, demet, beste. Bakaram: Bakarım. Bakasız: Destesiz. Bakı: Baki, sürekli, kalıcı. Bakırsan: Bakıyorsun. Bal ü per: Kanat. Bala: Çocuk, yavru. Balaban göz: Keskin bakışlı, iri güzel göz. Balaban: 1. Sazlıklarda yaşayan, tüyleri kızıl-külrengi karışığı renkli, iri bir kuş. 2. Atmaca, doğan gibi avcı kuşlara kimi bölgelerde verilen ad.
Balınan: Balla, bal ile. Balkımak: Parlamak. Ban: Otluk. Banay: 1. Taşlı, kıraç toprak, yamaç. 2.Batı yönü. Banı: (Bani) Kurucu, yapan, yapıcı, bina edici. Bannamak: Ötmek, seslenmek. Bar: 1.Yük. 2.Ürün, verim. 3.Meyve ağacının ilk verimi. Bara gelmek: Meyve ağacının ilk verime durması, ilk veriminin olgunlaşması. Barekallah: [Barek-Allah] Kutlu olsun, hayırlı ve bereketli olsun. Barhane: Tutulmuş yük, kervan, kafile. Barı: Bari, hiç değilse, hiç olmazsa. Bari: Tanrı. Basmışam: Basmışım. Baş bulama: Utanarak başı öne eğme, yana çevirme. Baş gözel: Baş güzel, güzellerin başı. Başa yetmek: Sona ermek, Başına dolanmak: Başa dönmek, başına dönmek. Başına dönmek: Bir konuyu ya da bir durumu yalvarışla anlatmak, istekte bulunmak. Batıl: Boş, beyhude, yalan, çürük. Batın: İç, dahili, gizli, sır, esrar. Bay: Varlıklı kimse. Bayler: Bağlar. Baz: Bir şeyin küçük kısmı, parçası, bir miktar, bir kısım. Baz: Doğan. Becare-becare: Biçare, çaresiz, umarsız. Bed: Bet, kötü, yakışıksız. Bedahşan (Badakşan) : Afganistan'da eyalet. Merkezi Feyzabat şehridir. Kökçe nehrinin yukarı yatağında çıkan -bir yakut türü olan- lacivert taşıyla ünlüdür.
Bedir nar: mec. Meme. Bedir: Dolunay. Bedirlenmiş ay: Dolunay Bedov at: Soylu at, Arap atı. Beg: Bey, ulu kişi. Begler: Beyler, ulu kişiler Beğlerinen: Beylerle, beyler ile. Beka: Devamlılık, sabitlik. Beklersen: Beklersin, bekliyorsun. Bel: İnsan bedeninin göğüsle karın arasında kalan daralmış bölüm, bel. Bele: 1.Böyle, böylece 2.Birlikte Belenmek: Bulanmak, bulaşmak Beli bükülmek: Beli bükülmek, güçsüz ve umarsız kalmak. Beli: (Beli best) Evet. Belik: Saç örgüsü. Belini bükmek: Belini bükmek, umarsız olmak. Bend: 1.Su benti, büget 2.Bağ, tutarlılık. Bend: Bağ, yular , bağlama. Bende defteri: Kul defteri. Bende: Köle, kul, hizmetkar. Bene: Bana. Benefşe: Menekşe Benevşe: Menekşe. Bengi: Tiryaki, esrarkeş. Benövşe: Menekşe Benövşeni: Menekşeyi, menekşesini. Benzek: Nazire Benziyirsen: Benziyorsun. Berat: Rütbe, nişan ve imtiyaz verildiğini bildiren ferman. Berbad eylemek: Berbat etmek, yıkmak, bozmak, dağıtmak. Berdar: Tutucu, itaat edici ve ettirici, asılmış. Bergüzar: Hediye. Berhava: Boş, faydasız. Beslenen: Beslenen. Beş arşın bez: mec.Kefen Beş: Beş sayısı. Bey: Arap abecesinin ikinci harfi. Beyhuşt: Kökünden, dibinden kopmuş olan, koparılmış. Beyrek: Oğuzlar'ın destan kahramanı ''Bamsı Beyrek''. Bamsı Beyrek destanının en eski kolu -biçimi- ''Dede Korkut Kitabı''ndadır. Beyrek'in mezarının Bayburt'ta, Duduzar köyünde olduğu inancı yaygındır.
Beytullah: Allah'ın evi, kabe. Beytullah: Tanrı evi, kabe. Bezenmek: Bezenmek, süslenmek. Bezestan: Değerli eşyanın satıldığı kapalı çarşı. Bezirgan: Kervan, tüccar Bezirgan: Tacir, tüccar, alış veriş eden esnaf. Bezm: Meclis. Bezm-i irfan: Olgun, kamil İnsanlar meclisi. Bıçağ: Bıçak. Bıldır: Geçen yıl. Bi mekan: Y ersiz yurtsuz. Bi-basar: Gözü keskin olmayan, görmeyen. Bidar: Uyanık, uykusuz. Bider: Tohum. Bi-gane: Kayıtsız, alakasız, dünya ile ilgisini kesmiş olanlar. Bigüman: Umutsuz, bilgisiz. Bi-huş: Akılsız. Bikir (Bikr): Bozulffiamış, temiz. Bilbil: Bülbül. Bile: Birlikte, bir arada. Bilekçe: Kolbağı, kelepçe. Billah: Tanrı adına içilen ant. Bilmez: Bilgisiz, nobran, nadan. Bilmir: Bilmiyor. Binin: Binini. Birez: Biraz. Birin: Birini. Bi-vefa: Vefasız. Bizar: Bıkmış. Bizzazure: Zaruri olarak. Boyağ: Boya. Boyu selv ağacı: İnce-uzun boylu, selvi boylu. Boyunnu: Boyunlu. Boz at: Boz donlu at . Boz: Açık toprak renginde olan, külrengi. Boz-bulanık: 1.Dumanlı, tipili, sisli. 2. Duru olmayan, çok bulanık. Boz-ötergi: Tarlakuşu, Bögün: Bugün. Böhtan: Bühtan, iftira, kara çalma. Böyüten: Büyüten. Bubal: Vebal. Buhağ : Çene altı, sakal. Bulmuşam: Bulmuşum. Bulum mı-mi: Bulayım mı? Bulundi: Bulundu. Burak: Girdap, anafor. Burçak: Baklagillerden, taneleri hayvan yemi olarak kullanılan yıllık bir yem bitkisi. Bu bitkinin mercimeğe benzeyen tanesi.
Burma: Büklüm, kıvrım. Bus etmek: Öpmek. Buse: Öpüş. Buyumuş: Bu imiş. Bühtan: Yalan, iftira. Bükülmek: Dönmek, eğilmek. Bülbül teki: Bülbül gibi. Bülmek: Bilmek. Bülmez: Bilmez, bilgisiz, nobran. Bülüm: Bileyim. Bünyad: Temel, esas, yapı, bina. Bünyan: Yapı, bina. Bürünüptür: Bürünmüştür. Büryan: Biryan kebabı. Kuzu ya da koyun etinin yarım ya da tam gövde olarak tandırda